üç: seungmin
iii,
çürük çilekler
Tarih: 29 Haziran, 2020
Saat: 23.48
Mekan: Blue Night Club
Şüpheli: Kim Seungmin
Sorgulayan kişi: Park Jinyoung
"Hoş geldin Seungmin."
Kim Seungmin gözünün önüne düşen siyah tutamları sağ eliyle düzeltirken gülümsemeye çalıştı. "Merhaba." dedi, sesi oldukça bitkin ve halsiz çıkıyordu.
Kısaca süzdü çocuğu Park Jinyoung. Üzerinde düz beyaz bir gömlek vardı. İlk iki düğmesi açılmıştı, kollarını ise dirseklerine kadar kıvırmıştı. Siyah ceketini oturduğu sandalyenin arkasına yerleştirmişti, altında ise siyah renkte bir pantolon vardı. Siyah saçlarını yana yatırmıştı, daha demin düzelttiği saç tutamları ise tekrardan gözünün önüne dökülüyordu.
Park Jinyoung oturduğu sandalyede doğruldu, "Sana soracağım sorular gayet basit Seungmin, merak etme." dedi ve genç çocuğun ona dikkatle bakan gözlerinin içine baktı. Cebinden çıkardığı küçük ses kayıt cihazını masanın üzerine yerleştirdikten sonra kaydet tuşuna bastı. Oğlana tekrar baktı ve "Bana kendinden bahsedebilir misin?" demişti.
Seungmin sadece başını sallamakla yetindi, derin bir nefes aldıktan sonra "Ben Kim Seungmin," dedi. Sesinin daha iyi çıkabilmesi için oturduğu sandalyede doğruldu ve tekrar konuşmaya başladı. O sırada Park Jinyoung da çocuğun jestlerini inceliyordu.
"23 yaşındayım bugün ekonomi bölümünden mezun oldum. Tek çocuğum, babam savcı annem de avukat."
Kim Seungmin her ne kadar Park Jinyoung'un gözlerinin içine bakarak açıklama yapsa da, sürekli parmaklarıyla oynuyordu. Konuşmasını bitirince tırnak etlerindeki üzerindeki kabuk bağlamış yaralarla oynamaya başlamış ve anında gözlerini kaçırmıştı.
Park Jinyoung çocuğun biraz daha üzerine gitmek istedi, bir şeyler bildiği barizdi. Dudaklarını birbirine bastırıp kafasını salladı adam, "Kendini bu kadar kasmana gerek yok Seungmin, rahat ol ve sadece bildiğin şeyleri anlat." dedi.
Seungmin adama baktı tekrar, bu sefer aşırı donuk bakmıştı ve Jinyoung istemsizce Seungmin'in katil olma ihtimalini düşünmüştü. Ne kadar sessiz, sakin ve soğukkanlı gibi görünse de aşırı stresliydi ve komiser bunun farkındaydı.
"Rahatım zaten,"
Kim Seungmin'in bu sefer gözlerini kaçırdı komiserden ve histerik bir şekilde güldü. "Sadece, her gün yüzünü gördüğüm birinin gece kulübü tuvaletinde ölü bulunması her zaman yaşadığım bir olay değil komiser Park."
"Haklısın, ellerinle oynaman dikkatimi çekti. O yüzden söyledim."
Seungmin göz devirdi komiserin dediğiyle, "Katil olacak kadar delirmedim, merak etmeyin." dedi agresif bir şekilde. Jinyoung çocuğun neden birden bu kadar agresif bir tavıra girdiğini anlayamamıştı, kaşları çatıldı şaşkınlıkla.
"Peki seni bu kadar sinirlendiren ne Seungmin? Yoksa Minho'ya fazla mı sinirlisin?"
Seungmin tekrar elleriyle oymamaya başlamıştı, bir yandan da yanağının içini kemiriyordu. Daha da streslenmişti, agresif tavırlarıyla bunu örtmeye çalışsa da başarılı olduğu söylememezdi.
Seungmin "Elbette ki Minho'ya sinirliyim," dedi elleriyle oynamayı bırakıp tekrar bakışlarını Park Jinyoung'a çevirdi. "Herkes ona en az benim kadar sinirli çünkü bok herif hayatımızın ağzına sıçtıktan sonra geberip gitti."
Seungmin'in tekrar agresif çıkışıyla genç adam yine şaşırsa da duygularını belli etmemeye özen gösterdi.
"Fakat benim asıl sinirli olduğum kişi, Minho değil."
Seungmin tekrar bakışlarını Komiser Park'tan kaçırdı. Jinyoung içinden ne? diye geçirmişti, bu cevabı kesinlikle beklemiyordu. Ellerini masanın üzerinde birleştirip, "Kime sinirlisin peki?" diye sordu merakla.
Seungmin kurumuş dudaklarını ıslattıktan sonra bir saniye bile düşünmeyip "Kim Yujin'e tabii ki," dedi.
"Kim Yujin yaptığı planlarına kız arkadaşımı karıştırmasaydı, bugün bu olanlar yaşanmazdı belki de."
Tarih: 5 Kasım, 2019
Saat: 17.56
Mekan: Yang Hyeri'nin evi
"Hani seninle konuşmuyordu?"
Seungmin başını telefonundan kaldırdı ve şüpheyle sevgilisine baktı. Hyeri oğlanın dediğiyle omuz silkti ve siyah saçlarını taradığı beyaz tarağı tuvalet masasının üzerine bıraktı, "Yujin fotoğrafı benim yaymayacağımı bilecek kadar zeki bir kız, yapmadığımı anlamıştır." dedi.
"Zeki değil, kurnaz ve sinsi."
Hyeri Seungmin'e göz devirdi ve çocuğun oturduğu yatağına ilerlemeye başladı. "Gerekene gerektiği gibi davranıyor sadece," dedi ve Seungmin'in yanına kıvrıldı. "Haksızlığa gelemediğini biliyorsun, ki çoğu da hak ediyor."
Seungmin kızın siyah saçlarıyla oynamaya başladı, Hyeri'nin neden bu kadar Yujin'i savunduğunu bir türlü anlayamıyordu. Yakın arkadaş olduklarını biliyordu fakat Hyeri ona kaç gündür mesaj atmasına rağmen, dün yüzüne bile bakmak istemediğini söylemişti.
Şimdi ise kızın evine gelip, konuşmak istediğini söylüyordu.
"Yine de güvenemiyorum, sonuçta bu Yujin."
Hyeri'nin giderek sinirleri bozulmaya başlıyordu. Sevgilisinin onu korumak istediğini biliyordu fakat Yujin ona ne olursa olsun bir şey yapmazdı. Nedenini kendisi de bilmiyordu ama hisleri güçlüydü kızın, Yujin ona zarar verecek olsa anlardı.
Hyeri olduğu yerde kıpırdanırken, "Şu konuyu kapatabilir miyiz?" dedi düz bir sesle. Ne olursa olsun Yujin arkadaşıydı ve ona hala değer veriyordu, çocuğun dedikleriyle istemsiz sinirleniyordu. Seungmin'in kızın rahatsız olduğunu anladı, "Peki." dedi sadece ve kızın saçlarını okşamaya devam etti.
Yaklaşık yarım saat kadar öyle kaldılar. Arada konuşmuşlardı ama genel olarak Seungmin kızın saçlarıyla oynamış, Hyeri ise son günlerde olan saçma olayları düşünüyordu. Arin kendisine "Eğer Yujin ya da Hyunjin ile konuşursan, arkadaşlığımız biter." tarzında bir şeyler söylese de takmamıştı. Ayrıca çoğu kez olayı açıklamaya çalışsa da Arin umursamamıştı. Jia ise son günlerde kimseyle konuşmuyordu, nedenini kimseye söylememişti.
Yarım saatin ardından, Yang Hyeri'nin evine varmıştı Yujin. Her ne kadar az önce öğrendikleri için aşırı sinirli olsa da her zamanki gibi yüzüne o tatlı kız imajını takıp, kapıyı çaldı ve gülümsedi.
Kapıyı evdeki hizmetlilerden biri olan, orta yaşlı bir kadın açmıştı. Yujin'i görünce gülümsemiş ve "Bayan Kim, hoş geldiniz." deyip kapının önünden Yujin'in geçebilmesi için çekilmişti. Yujin ise gülümsemesini daha da genişletti, "Merhaba, Hyeri'yi görmek istemiştim. Bana evde olduğunu söyledi." dedi ve üstündeki siyah montunu çıkardı.
Kadın, kızıl saçlı kızın elinden montu alırken "Odalarında olması lazım efendim, isterseniz geldiğinizi haber verebilirim." dediğinde Yujin kafasını hayır anlamında salladı ve "Gerek yok, zahmet etmeyin ben giderim yanına." dedi. Kadın "Peki efendim." dedikten sonra, Yujin'in yanından ayrıldı. Kadın gidince kızın yüzündeki gülümseme yerine düz bir ifade oluşmuş, hızla kapının sağındaki merdivenlerden yukarı çıkmaya başlamıştı.
Aşırı sinirliydi ve bir an önce bunların yapan kişiden yaptıklarının hesabını sormak istiyordu.
Ezbere bildiği koridordan Hyeri'nin odasını bulup, kapısını tıklatmıştı. Seungmin'in de yanında olduğunu biliyordu, her ihtimale karşı odanın kapısını tıklatmıştı. İkisini hiç müsait olmayan bir anda yakalamak istemiyordu.
Hyeri içeriden "Gir." deyince kapıyı açıp içeri girmişti. Tüm sinirini kusmak istiyordu.
Hyeri odasına giren Yujin'e baktığında, arkadaşının ne kadar çökmüş olduğunu görünce içi burkulmuştu. Kızıl saçlarını dağınık bir topuz yapmıştı. Hastalıktan ölse bile her gün yaptığı makyajını yapmamıştı, sadece dudaklarına vişne çürüğü renginde bir nemlendirici sürmüştü. Gözleri kıpkırmızı ve şişmişti, göz altları mosmordu. Normalde gözlerine lens taksa da şeffaf çerçeveli gözlüğünü takmıştı, Yujin gözlük takmaktan nefret ederdi. Üstünde Chris'in siyah hoodielerinden birini giymişti, altında ise siyah bir tayt vardı.
Kelimenin tam anlamıyla bok gibi görünüyordu.
Yujin kapıyı kapattıktan sonra, kızarmış gözleri sinirle açılmıştı. Hyeri'ye döndü ve "O orospu çocuğu ne zaman sizin eve geldi?" diye bağırmıştı. Hyeri şaşkınlıkla bir Seungmin'e bir de Yujine baktı, "Kimden bahsediyorsun?" dedi anlamayarak. Evine Seungmin, Jia, Arin ve Yujin hariç kimse gelmemişti bugüne kadar.
Yujin sinirden gülmeye başladı ve ellerini şakaklarına koydu. Ortalığı yakıp yıkmak istiyordu. Eğer kafeden aceleyle atmasaydı, buluştuğu ve arkadaşı sandığı o sürtüğü boğabilirdi. "Tabi ki de Jia'dan bahsediyorum, başka hangi bencil sürtük evine girebilir?"
Seungmin ve Haera hiçbir şey anlamıyordu, Haera yattığı yerden doğruldu ve kaşlarını çattı. "Bir dakika, Jia ne alaka?"
"Çünkü o fotoğrafı yayan kişi manyak orospu çocuğu Lee Minho ve yancısı Kang Jia'ymış."
Olay Gecesi
Park Jinyoung anlatılanların etkisiyle şaşırmıştı. Nayeon'un anlattığı kadarıyla Minho'nun takıntılı olduğun öğrenmişti fakat sırf sevdiği kızı geri döndürmek için eski bir fotoğrafı editleyip üniversite öğrencilerinin hepsine atacak kadar aptal bir düşünceye gireceğini düşünmemişti.
"Ne kadar çok şey yaşamışsınız."
Komiserin dediğiyle dudaklarının kenarları kıvrıldı oğlanın, "Bu daha ne ki?" diye mırıldandı. Komiser, çocuğun dediğini anlamadığın için "Bir şey mi dedin?" diye sorduğunda Seungmin "Hayır, demedim." dedi ve sandalyesine tekrar yaslandı. Tüm sorgu boyunca dimdik durduğu ve kendisini kastığı için kasları ağrımaya başlamıştı.
Jinyoung "Peki o halde," dedikten sonra oğlanın düz suratına döndü tekrardan. "Peki, Minho'nun öldürülmesinden şüphelendiğin birisi var mı?"
Seungmin kafasını salladı, "Emin değilim ama Felix'i tuvaletin çevresinde dolanırken görmüştüm." dedi. Park Jinyoung çocuğa baktığında, bu sefer elleriyle oynamıyordu. Kaygılı olmadığını gösteriyordu bu ama Kim Seungmin'e hiç güvenmiyordu. "Yujin'in tehlikeli olduğunu söylüyor, ayrıca sen de sinsi olduğunu kendi ağzınla söyledin."
"Yujin yapamaz çünkü o sadece insanların kirli çamaşırlarını çıkartır, cinayet gibi bir şeye asla cesaret edemez."
Jinyoung kollarını masanın üzerinden çekti ve "Hm," deyip kollarını göğsünde birleştirdi. Kuruyan dudaklarını ıslatıp "Peki neden Arin değil, cinayet silahı şampanya şişesiymiş ve şampanyayı getiren kişi Arin'miş." dedi.
Seungmin güldü, "Felix'in bu gece kulübünde çalıştığını bilmiyorsunuz galiba." dedi ve stresten yanağının içini dişledi. "Şampanyaları bize servis ettikten sonra şişe bar kısmında kaldı ve Felix'in Minho'dan nefret ediyor. Tuvaletin yakınlarında gizli gizli etrafı kesiyordu."
"Yani sana göre katil Lee Felix mi?"
Seungmin kafasını hayır anlamında iki yana salladı, "Ben sadece tuvaletin yakınlarında gördüğümü söylüyorum." demişti. Çocuğun verdiği cevap her ne kadar Park Jinyoung'u tatmin etmese de, "Peki, çıkabilirsin. Sorgu için Felix'i çağırırsam sevinirim." dedi çocuğa.
Park Jinyoung kayıt cihazına uzanıp kaydı durdururken Kim Seungmin de ayağa kalktı. Komisere hafifçe tebessüm ettikten sonra "Tamam, iyi günler Bay Park." dedi ve sorguyu yaptıkları locadan çıktı.
Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro