Chào các bạn! Vì nhiều lý do từ nay Truyen2U chính thức đổi tên là Truyen247.Pro. Mong các bạn tiếp tục ủng hộ truy cập tên miền mới này nhé! Mãi yêu... ♥

on: yujin

x,

güçlü kızlar her zaman güçlü olamaz


Tarih: 30 Haziran, 2020

Saat: 02.00

Mekan: Blue Night Club

Şüpheli: Kim Yujin

Sorgulayan Kişi: Lim Nayeon

"Hoş geldin Yujin."

Kızıl saçlı kız bir şey demeyip sadece karşısındaki ses kayıt cihazını başlatan komiser kadına baktı. O kadar acı dolu ve hissiz bakıyordu ki, kadın anlam verememişti kızın bakışlarına.

Kim Yujin sessizliğini bozmadı, dolgun dudaklarını hareket ettirmiyordu bile. Tek yaptığı şey bakışlarını Lim Nayeon'un üzerinden çekip, tavana dikmekti ve nefes almaktı. Ciğerlerine dolan havayı bile zorla alıyor gibiydi.

Kadın masasının üzerinde duran kahve bardağını ince parmaklarıyla sararken, derin bir nefes verdi. "Yujin," diye mırıldandı bardağı kurumuş dudaklarına götürürken, bir yandan da hala inatla tavana gözlerini dikmiş kıza bakmayı ihmal etmedi. "Konuşmak istemiyorsun, anlıyorum. Fakat buradaki kişilerin arasında en şüpheli kişi sensin."

Genç kızın duyduklarıyla birlikte dudaklarının kenarları kıvrıldı. Sessizce kıkırdadı, hatta kıkırdaması yüksek ve acı bir kahkahaya dönüştü. Kahkahası daha da büyürken, akan rimelinden dolayı siyah şeritler oluşmuş yanaklarından göz yaşları süzülmeye başlamıştı kızın.

Kim Yujin çıldırmış gibiydi.

Komiser Lim anlam vermeyen bakışlarla Kim Yujin'e bakmayı sürdürürken, Yujin'in kahkahası aniden kesilmiş ve korkutucu bir şekilde donuk ifadesine geri dönmüştü.

"Şüpheliyim, değil mi? Hatta özür dilerim, en şüpheli benim..."

Komiser Lim genç kızın davranışlarına asla anlam veremedi. Gözleri hala şok içinde açık bir şekilde kıza bakarken "Bana kendini tanıtır mısın Yujin?" diye sordu. Kızıl saçlı kız oturduğu yerde dikleşirken "Ben Kim Yujin," diyerek cümlesine başladı.

"Yirmi üç yaşındayım konservatuar tiyatro bölümü mezunuyum. Babam ben çok küçükken kolon kanserinden öldü, annem de babamın dünyaca ünlü teknoloji markasının başında. Bir abim var, Amerika'da yaşıyor."

Kim Yujin kısaca kendisinden bahsederken, Nayeon ise dikkatlice Yujin'i süzüyordu. Bugün çok fazla kan toplamış ve ağlamaktan bir hal olmuş bir sürü göz görse de, Yujin'in gözleri hepsinden daha kötüydü. Gözlerinin beyazı yok olmuş, onun yerine acı bir kırmızı vardı. Gözlerinin etrafı ise simsiyahtı, rimeli şeritler halinde yanaklarına inmişti. Dolgun dudaklarındaki doğal tonlardaki ruju kenarlarına bulaşmış, ve dudakları yara içerisindeydi. Kızıl saçları ise kavgadan çıkmış gibi dağılmıştı.

Üstünde koyu kırmızı, parlak kumaştan yapılma, sırt dekoltesi olan bir elbise vardı. Elbiseyi çok iyi taşıyordu, oldukça idadalı olmasına rağmen sanki genç kız için yaratılmış gibiydi. Onun üstünde ise Chris Bang'ın giydiği siyah ceketi geçirmişti, boynuna ise beyaz bir fular dolamıştı.

"Üşüyorsun sanırım."

Kadının söylediği şeyle Yujin göz devirdi, "Evet donuyorum." dedi ve arkasına yaslandı. Kimseyle gerçekten konuşmak istemiyordu, sadece komaya girene kadar içip sızmak istiyordu. Buradaki kimsenin yüzünü en az bir ay boyunca görmek istemiyordu.

Hatta, Kim Yujin ölmek istiyordu. Sonsuza dek bir daha kimseyle karşılaşmak istemiyordu.

Genç kız kendisinden nefret ediyordu, hem de her zamankinden daha çok.

"Biliyor musunuz Bayan Lim, ben bugün en çok istediğim şeye yaklaşmıştım aslında."

Yujin en sonunda konuşmaya başladığında, kadın içinden "En azından konuşuyor." diye geçirdi. Bugünkü son sorgusu Kim Yujin ile bitecek, daha sonra Jaebeom'un yanına gidip ona yardım edecekti. Eğer işler uzarsa yirmi dört saat daha burada kalacaklarından emindi ve kızın bir an önce konuşup bildiği şeyleri anlatmasını istiyordu.

"Kameralar kapalıydı, değil mi?"

Kadının duyduklarıyla kaşları çatılırken, kızın bunu nerden bildiğini anlayamamıştı. Yujin kadının ifadesiyle gülümsedi, "Siz söylemeyin, anladım kapalı olduğunu." dedi buruk bir şekilde. Ağlamaktan kurumuş ve yanan gözleri tekrar doldu, bakışlarını kadından kaçırırken "Karartma gecesi zımbırtısından da haberiniz vardır değil mi? On beş dakika boyunca karanlık olacak ve isteyen istediği boku yiyecekti."

Locayı tekrar kızın acı kahkahası doldururken, Nayeon düşüncelerini yokladı. Evet, karartma gecesini duymuştu, işletme sahibine gelen özel bir istekten dolayı bu gece on beş dakika ortam karartılmış ve loş ışıklarla mekan aydınlatılmıştı sadece.

Tam da cinayetin işlendiği saatlerde.

Sorgulananların dediğine göre, Kim Yujin tuvalete girdikten beş dakika sonra başlamıştı karartma gecesi.

Kızın kahkahası aniden kesildi tekrardan, soğuk bakışlarıyla kadına baktı ve "Karartma gecesi, kapalı kameralar... Hepsi Lee Minho'yu öldürmek için planlanmış gibi duruyor, değil mi?" dedi gittikçe kısılan sesiyle. Komiser Lim ise kafasını karıştıran genç kıza sert bir sesle "Ne demeye çalışıyorsun Yujin, açık ol." dedi. Yujin gözlerindeki yaşları silerken, "Peki." dedi kadına. Elleri boynuna sardığı beyaz fulara gitti, yutkundu ve gözlerini kapattı. Titremeye başlayan elleriyle beyaz fuları boynundan çözerken, kadının nutku tutuldu.

Kim Yujin'in boynu, mosmordu. Bu kadar büyük bir morluk ancak biri onu boğarsa olabilirdi.

"Çok yanılıyorsunuz Bayan Lim," dedi kadının şaşkınlığını yaşamasına izin vermeden.

"Aslında bu gece işlenecek cinayet, bana aitti."

Tarih: 29 Haziran, 2020

Saat: 22.25

Mekan: Blue Night Club

"Çok bunaldım."

Chris sevgilisinin çıplak omzuna başını yaslarken kız kıkırdadı, "Eğlence daha yeni başlıyor ama..." diye mırıldandı. Çocuk omuz silkti, "Kalabalığı sevmediğimi biliyorsun." deyip kızın omzuna küçük bir öpücük bıraktı. "Bana mı geçsek?"

"Yuh, sevişecekseniz karartmayı bekleseydiniz bari."

Arin'in dediğiyle Yujin küçük bir kahkaha atıp, "Karartmaya kalmayacağız galiba, bunaldım eve gidelim diyor." dedi. Kendisi de pek fazla burada kalmak istemiyordu, Kang Jia ve Lee Minho'nun burada oluşu zaten başlı başına bir rahatsızlık veriyordu.

"Siz bilirsiniz güzelim, artık başka zaman dağıtırız."

Kızıl saçlı kız kafasını salladıktan sonra Chris'e baktı, "O zaman tuvalete gideyim, öyle gideriz olur mu?" dediğinde çocuk doğruldu. "Tamam, fazla bekletme ama."

Kız ayağa kalkarken elini okay şeklinde kaldırdı ve oturdukları locadan kalkıp, pisttin karşısındaki tuvaletlere yöneldi.

Fakat kızın içinde garip bir his vardı, hatta sabahtan beridir bu his içindeydi. Hisleri oldukça kuvvetliydi Yujin'in, en son içinde böyle bir his olduğunda Minho ve Jia onun pişman olduğu geçmişini ortaya çıkarmışlardı. Şu an ise bu hissin daha şiddetlisi vardı içinde, bir şeyler yaşanacağından emin gibiydi.

Huzursuz bir şekilde tuvalete adımlarını atarken, tuvaletin olduğu koridorun ne kadar sessiz olduğu dikkatini çekmişti. Karartmadan önce insanların buraya gelip, son kontrollerini yapacağından emindi oysaki.

Boş ver diye geçirdi içinden, ne de olsa birazdan gidecekti bu mekandan. Birkaç ay sonra da ülkeden gidecekti bir daha gelmemek üzere. Yıllar önce abisinin yaptığını yapacak, kaçacaktı o iğrenç evden ve annesinden.

Yanına aldığı gümüş çantasını lavabonun tezgahına koyduğu sırada, kızlar tuvaletinin işlemeli kapısı açılmıştı.

Gelen, Lee Minho'ydu.

Yujin'in Minho'nun ona gülümseyerek bakan yüzünü ve elindeki Arin'in getirdiği kırık şampanya şişesini görmesiyle içini büyük bir korku kaplamıştı. Kahverengi saçlı çocuk, işlemeli kapıyı usulca kapatırken "Geri geleceğimi söylemiştim, değil mi Yujin?" dedi, yüzündeki korkunç gülümsemeyi silmeden. Yujin ise ne yapacağını bilmiyor, korkudan dolayı aciz bedeni titriyordu sadece.

Minho elindeki şampanya şişesiyle titreyen kıza yaklaşırken, Yujin ise çocuk ona doğru geldikçe geriye gidiyordu.

Böyle savunmasız olması Lee Minho için paha biçilmezdi. Tam da istediği şeydi bu.

En sonunda kızıl saçlının bedeni soğuk beyaz fayanslara çarptığında, Minho'nun yüzündeki gülümseme genişledi. Kızın kulağına eğilirken "Artık kaçabilecek hiçbir yerin yok Yujin." diye fısıldamıştı.

Yujin, Minho'nun ne kadar tehlikeli olduğunu şu an fark ediyordu.

"Bırak beni..."

Güçsüz bir şekilde Minho'yu itmeye çalışsa da, korkudan kilitlendiği için sadece elini çocuğun omzunun üzerine koyabilmişti. "Şş," diye fısıldadı Minho, kızın titreyen elini omzunun üzerinden çekerken.

"Merak etme, sonunda seni rahat bırakacağım..."

Minho Yujin'in çenesini kavrarken, kıkırdadı. İşaret parmağıyla kızın yanağını nazikçe okşarken "Biliyor musun Yujin?" dedi boğuk sesiyle.

"Yıllar önce benden hap almak için yalvaran kızın, o yemekte beni yerle bir etmesinden çok etkiledim..."

Yanağındaki eli, kızın beyaz boynunda inerken Yujin, oğlanın elini tuttu. Gözlerinden yaşlar süzülmeye başlamıştı. "Dokunma bana..." dedi güçsüz bir şekilde, bedeni onu taşıyamayacak kadar ağırlaşmıştı ve her an yere çökebilirdi.

"İşte sorun da bu Yujin, benden ilk hap istediğin günden beridir beni oldukça etkiliyorsun."

Yujin'in gözleri öfkeyle açılırken "Sen beni tüm okula rezil ettin orospu çocuğu!" diye bağırmıştı. Kahverengi saçlı çocuğun yüzündeki rahatsız edici gülümseme kaybolurken, "Yapmam lazımdı, anla beni." dedi ve koyulaşmış gözleriyle kıza baktı.

"Kalbim seni istiyor, ama ben Arin'siz yapamam."

Minho, elindeki kırık şampanya şişesini lavabo tezgahının üzerine bıraktıktan sonra devam etti. "Arin benim her şeyim, sen sadece kalbimin yarattığı bir engelsin. Arin'i sevmemi engel oluyorsun ve bu yüzden senden kurtulmam lazım."

Yujin artık dayanamamış bir şekilde "Hayır," diye çıkıştı. Karşısındaki çocuğa tiksinerek bakarken "Sen sadece takıntılı bir sosyopatsın Minho! Kendi çıkarların için beni zehirledin, Jisung ve Jia'yı kullandın... Arin'den bahsetmiyorum bile, siz ayrılalı üç yıl oluyor fakat kızın peşini bırakmıyorsun! Bu aşk değil, sen sadece hastasın, psikopatsın ve midemi bulandırıyorsun!" diye bağırmıştı.

Minho'nun duydukları karşısında sinirleri tepesine zıplamıştı. Aniden iki eliyle birlikte kızın boğazını sarıp, hafifçe sıkarken "Peki ben senin ne olduğunu söyleyeyim mi?" demişti dişlerinin arasından.

"Annen sürtüğün teki, babanın ölüm nedeni kanser değil. Anneni biricik kardeşinin babasıyla bastığında kalp krizi geçirdi ve öbür tarafa gitti, sen de bunlara şahitlik ettin. Babanı her şeyden çok seviyordun bu yüzden annene karşı çok öfkelisin, onun gibi olmamak için yemin ettin.

Babanı kaybetmenin ardından, abin evi terk etti tam on yıl sonra. Hayatında en değer verdiğin ikinci erkek de gitmişti, geriye sadece Hyunjin kalmıştı. Hyunjin de sana açılınca, ona karşı bakış açın değişti fakat daha sonra aileleriniz evlendi.

Onu da kaybedeceğin için boşluğa düştün, sonra bu gece kulübünde yanıma gelip benden hap istedin. Tam da bu tuvalette."

Minho'nun elleri gittikçe daha da sıkılaşırken, Yujin yardım çığlıkları atmaya çalışıyor fakat onu boğan ellerden dolayı çığlıkları dudaklarından dökülemiyordu. Ağlayarak Minho'ya bakarken, oğlan konuşmasına devam etti.

"Onlara da aynı aptal yalanı anlattın değil mi Yujin? Chris ile gerçekten nasıl tanıştığını biliyorlar mı?"

Kızıl saçlı kız gittikçe sıkılaşan eller yüzünden çırpınırken, Minho histerik bir şekilde güldü. "Tabi ki de anlatmadın çünkü hap kullandığını ve aşırı dozdan dolayı bayılıp, Chris'in seni kurtardığını anlatamazdın değil mi?"

Minho kızın boğazını güçlü bir şekilde sıkmaya başlayınca, Yujin artık kurtuluşunun olmayacağını düşündü. Lee Minho'nun elleri arasında can verecekti.

Olay Gecesi

"O konuşurken bir anda anlayamadığım bir güç geldi ve kasığına sert bir tekme attım. Sonra da arkama bile bakmadan kaçtım."

Kim Yujin yorgun bir şekilde koltuğa yaslandı, yaşadıkları onu gerçekten yormuştu.

Sonuçta az daha ölüyordu.

Nayeon boş kahve bardağını titreyen ellerle masanın üzerine koyarken, kıza baktı. Tüm gün boyunca şüphelendiği kızın ne kadar masum olduğunu, Lee Minho'nun ise asıl katil olduğu düşüncesi kafasında yankılanıyordu.

"Ona bir şey yapmadığına emin misin Yujin?"

Kadın korkuyla kıza bakıyordu, "Umarım o yapmamıştır." diye geçirdi içinden. Yujin başını iki yana sallayıp, "Hayır." dedi. "Canımı kurtarma korkusuna girmiştim o an, hiçbir şey umurumda olmadı."

Sonra acı bir şekilde gülümseyip, "Keşke o an ben ölseydim." dedi. Çok şey yaşamıştı aslında ve bu yaşadıklarının yarısıydı.

"Peki, katil kim olabilir?"

Yujin düşünür gibi yaptı birkaç saniye, "Bilmiyorum..." diye mırıldandı. Daha sonra, "Ben çıktıktan birkaç dakika sonra karartma bitmişti. Daha sonra da Hyeri'nin tuvaletin yakınlarında gördüm ama emin değilim, o an kendimde değildim çünkü."

Naeyon anlayışla kafasını salladı, "Peki." dedi. Hala şokta olan bir insana katili sormak zaten akıllıca bir hareket değildi, büyük ihtimalle gördüğü şeyler bile doğru değildi.

Fakat Kim Yujin'in şu an masum rolü oynadığını ve aslında Lee Minho'nun kızın yanı başında öldürüldüğünü öğrenseydi, ona yaşadıkları için bu kadar acımazdı.

Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro