Chào các bạn! Vì nhiều lý do từ nay Truyen2U chính thức đổi tên là Truyen247.Pro. Mong các bạn tiếp tục ủng hộ truy cập tên miền mới này nhé! Mãi yêu... ♥

dokuz: chris

ix,

acımadan öldürmek

Tarih: 30 Haziran, 2020

Saat: 01.30

Mekan: Blue Night Club

Şüpheli: Christopher Bang

Sorgulayan Kişi: Park Jinyoung

"Hoş geldin, Chris."

Komiser Park yüzüne bakmayan genç çocuğa döndüğünde, Chris hala daha adamın yüzüne bakmamıştı. "Merhaba," dedi dişlerinin arasından, geldiğinden beridir çenesini birbirine bastırmış bir şekilde oturuyordu ve biraz daha çenesini bastırırsa dişleri kırılacak gibiydi. Gözleri nefretle bakıyordu etrafa, diğer herkes gibi burada olmaktan memnun değildi fakat daha bir sinirli gibiydi sanki.

Bir katil kadar soğuktu Chris Bang, yüzünde tek bir mimik bile oynamıyordu.

Chris'in bıçağı aldığını gördüm.

Komiser Park'ın aklına Felix'in söylediği şeyler doluşurken, gözlerini kapattı. Bu kadar erken kanıya varmamalıydı, belki de Lee Felix sadece adamın aklımı karıştırmak için bıçak meselesini uydurmuştu. Zaten çocuğun sorgusu bayağı bir şüpheliydi, uydurması olasıydı.

Fakat, ya uydurmuyor ise?

"Sinirli gibisin Chris?"

Chris histerik bir şekilde gülüp, karşısında ona dikkatle kulak kesilmiş adama çevirdi bakışlarını. "Evet sinirliyim," dedi, "Eğer yaptığı aptallıklar olmasaydı, şu an bunlar yaşanmayacaktı." diye ekledi.

Park Jinyoung masanın üzerindeki kayıt cihazını çalıştırırken, Chris'in dediğiyle güldü. Arkasına yaslandıktan sonra çocuğa her zamanki gibi "Bana kısaca kendini tanıtır mısın?" diye sordu adam. Siyah saçlı çocuk ise ofladı huzursuzca, adama sinirle gözlerini dikti ve "Ben Chris," dedi gözlerini ayırmadan.

"Yirmi dört yaşındayım, işletme mezunuyum. Aslen Avustralyalıyım fakat okul için Kore'ye geldim. Babam köklü bir holdingin patronu, annem çalışmıyor. Benden küçük iki kardeşim var, bir tanesi lisede diğeri ortaokulda. Bu kadar."

Rahatlamış bir şekilde arkasına yaslandı Chris, komiser ise kaşlarını çatmış bir şekilde oğlanın mimik ve jestlerini incelemeye devam ediyordu. Yüzünde aynı soğuk bir katilin ifadesi var gibi görünse de, hepsi bir maskeden ibaretti. Siyah gömleğinin ilk üç düğmesi açılmış olması, göğüsünün normalden biraz daha hızla inip kalkması ve boncuk boncuk terlemesinden, ne kadar stresli olduğu anlaşılıyordu aslında Chris Bang'ın.

Taktığı maskenin altında bir süre iyi gizlenmişti fakat reflekslerini kontrol edemediği için kendisini kolayca ele vermişti.

Chris Bang, ya katildi ya da çok fazla şey biliyordu.

"Bir ay önce Minho ile büyük bir kavga ettiğin kulağıma geldi."

Kıvırcık saçlı çocuğun ağzından "Hıh." sesi çıktı, ardından göz devirdi. "Evet, onu benzettiğime göre katil de benim, bu kanıya mı vardınız Bay Park?"

Komiser Park sinir bozucu bir şekilde gülümseyip, omuz silkti. "Ben öyle bir şey söylemedim Chris," dedi ve arkasına yaslandı. "Sakin ol, kimsenin seni suçladığı yok."

Bunun üzerine oğlan bir şey demeyip kollarını göğsünde bağladı. Geldiğinden beridir yaptığı gibi gözlerini iğrenir bir şekilde locanın üzerinde gezdirirken, komiser Park "Bana kavgayı anlatmanı istiyorum Chris." dedi ciddi bir ses tonuyla.

"Tüm detaylarıyla, her şeyi anlat."

Tarih: 24 Mayıs, 2020

Saat: 16.07

Mekan: Üniversite kampüsü, otopark

Aradan beş ay geçmişti, herkes -Minho'nun yaptıkları dışında- her şeyi unutma kararı almış ve yeni bir sayfa açmışlardı. Chris ve Yujin'in arası düzelmiş, aralarındaki bağ biraz daha güçlenmişti. Chris'in Yujin'e olan güveni artmıştı zamanla, aralarından su sızmıyordu.

Arin ve Hyunjin'in barışması biraz daha zor olmuştu, özellikle de kızın açısından. Durumu kabullenmek epeyi bir zaman almıştı, sonuçta en yakın arkadaşının eski yatak arkadaşıyla çıkıyordu. Yujin defalarca kendi açısından bir sıkıntı olmadığını söylese de, Arin'in içi bir türlü rahat etmemişti. Uzun saçlı çocuğun birkaç ay peşinde koşturmasının ardından en sonunda bir parti çıkışı konuşma kararı verdiler. Yalvarmaların ve kısa bir kavganın ardından ikilinin arası tatlıya bağlanmış ve güzel bir gece geçirmişlerdi.

Her şey güzel ve eskisiden olduğu gibi tıkırında işlese bile, eskisi gibi olmayan şeyler de vardı.

Mesela, Yujin'in her gün Lee Minho'dan ölüm tehditleri alması gibi.

"Chris sakin ol, bak ben iyiyim."

Oğlanın yanındaki kızı dinlediği yoktu çünkü fazlasıyla sinirliydi, hıncını ondan çıkarmak isteyeceği son şeydi.

Yujin, sevgilisi onu dinlemediği için yavaş yavaş sinirlenmeye başlıyordu, aynı zamanda endişeliydi. Chris'in sinirliyken nasıl olduğuna bir kere şahitlik etmişti, tam bir felaketti.

Oflayarak "Söylediğime pişman etme beni!" dedi ve Chris'in bileğini sıkıca kavradı. Kıvırcık saçlı oğlan, ateş saçan gözlerle "Söylemeseydin de seni bir gün kanlar içinde yerde yatarken mi bulsaydım?!" diye bağırdı kıza. Kendisinin ne kadar korktuğunu anlamıyordu galiba karşısındaki kız, ona bir şey olsaydı Minho'ya bu hayatı zindan ederdi.

Yujin bu ani çıkışla ürkmüştü, Chris ise devam etti. "Eğer seni öyle bulsaydım, emin ol aynısını ona yapardım Yujin. Acımadan öldürürdüm onu."

Çocuğun dedikleriyle Yujin'in kaşları havaya kalktı korkuyla, "Saçmalama!" diye bağırdı. Chris de en az Minho kadar manyaktı fakat birini öldürecek kadar ileri gidemezdi. Çünkü Chris'in hala duyguları vardı, Minho'nun ise duyguları çok uzun zaman önce yok olmuştu. O sadece takıntılı bir sosyopattı, Chris ise sadece fazla agresifti ve duygularıyla hareket ederdi.

Aynı şu an olduğu gibi.

Chris kıza bir şey demeyip tekrardan otoparka doğru ilerlemeye başladı, Yujin ise "Sikeyim. diye mırıldandı. Gerçekten söylediğine pişman olmuştu, zaten Hyunjin ve Arin söylemesi için zorlamasaydı bir süre daha saklamayı düşünüyordu.

Neredeyse şubat ayından beridir tehdit alıyordu Yujin, ilk başta umursamamıştı.

Fakat bir aydır, Minho onu öldürmekle tehdit ediyordu.

"Hiçbir şey yapamaz." diye düşünmüştü başlarda, çünkü Minho tehdit etmekten ileri gitmemişti hiçbir zaman.

Fakat iki haftadır sürekli evinin yakınlarındaydı manyak herif, her şeyi bırakmış ve sadece kızı gözetliyordu arabasından. Arada kızın fotoğraflarını çekip ona yolluyordu, Yujin ise çıldırıyordu tabi ki de.

Bombanın asıl patladığı olay, iki gün önce yaşanmıştı. Saat üç sularında Yujin odasının dışından gelen ayak seslerine uyanmıştı, ilk başta annesinin geldiğini sanmıştı çünkü annesi iş ile ilgili bir toplantıdaydı ve "Bu gece geç geleceğim." demişti kıza.

Ama daha sonra Minho'nun "Yujin-ah, ben geldim!" diye ürkütücü bir şekilde bağırmasıyla Minho'nun evine girdiğini anlamıştı. İlk başta geçirdiği şok yüzünden bir şey yapamamıştı, Minho ise çok geçmeden gitmişti. Giderken ise "Geri geleceğim Yujin!" diye bağırıp, evin kapısını sertçe kapatmayı ihmal etmemişti.

Ve biraz geç olsa da, Yujin Minho'yu çok hafife aldığını anlamıştı.

Tabi Chris bunları öğrenince delirmişti, Minho'yu hesap vermek için aradığında ise çocuk telefonlarını açmamıştı. Zaten fazla agresifti Chris, bu olanlarla birlikte iyice sinirlenmişti ve şimdi hesap sormaya Minho'nun yanına gidiyordu.

Lee Minho ise birazdan olacaklardan habersiz bir şekilde arabasına yaslanmış, sigarasını içiyordu. Chris'in onu en az beş kere araması hoşuna gitmişti, sinirden delirdiğine emindi. Zehirli dumanını havaya üflerken kıkırdadı Minho, insanlar harbiden aptaldı. Hele Yujin gibi sinsi bir ilgi manyağı için delirenler, onun gözünde daha da aptaldı.

Kıvırcık saçlı çocuğun görüş açısına arabasına yaslanmış sigarasını içen çocuk girdiğinde, kan beynine sıçramıştı. Aralarındaki kısa mesafeyi hızlıca kapatırken, Minho karşısında Chris'i görmeyi beklemiyordu. Daha doğrusu, Chris'in bu kadar hızlı bir şekilde hesap sormaya gelceğini düşünmemişti.

Chris Bang, Lee Minho'yu giydiği siyah tişörtün yakalarından sıkıca tutup arabaya yapıştırırken "Ne yaptığını sanıyorsun!" diye kükremişti çocuğa. Minho küçümseyerek onlara korkuyla bakan kızıl saçlı kıza baktı, sonra ise histerik bir şekilde güldü "Bu kadar çabuk ispiklenmeyi beklemiyordum açıkçası." dedi.

"Ne de olsa Yujin pisliklerini saklamayı çok sever, değil mi Yujin?"

Minho'nun söyledikleriyle birlikte elmacık kemiğine sert bir yumruk yemesi de bir olmuştu. En yakın arkadaşı bir sürtük için ona yumruk atmıştı.

Küçümseyen bakışlarının yerine öfkeli bakışları yer alırken, bir Chris'e bir de Yujin'e bakmıştı. Gözlerini kapattı Minho, sertçe yutkunup dişlerini birbirlerine bastırdı. "Bana," dedi dişlerinin arasından, daha sonra ise öfkeli gözleriyle karşısındaki kızıl saçlı kızı işaret etti. "Bana bu sürtük için yumruk attın."

Chris, Minho'nun söyledikleriyle daha fazla sinirlenirken, çocuğun karnına sert bir tekme geçirip "Bir daha," diye mırıldandı ve koyulaşmış irislerini çocuğun iğrendiği yüzüne nefretle dikti. "Onu tehdit edersen, o yapacağını söylediğin şeyleri ben yaparım."

Minho yediği tekmeyle acıyla inlerken, Yujin "Chris, yeter." deyip sinirden köpürmüş çocuğu çekiştirmeye başladı. Olayların daha fazla büyümesini istemiyordu, en başından polise gitmediği için kendisine içinden küfürler etmeye başlamıştı.

Chris hızını alamayıp karşısındaki çocuğa bir tane daha tekme attığında "Tamam mı!" diye bağırdığında Minho acıyla güldü. "Acınasısınız..." dedi boğuk bir sesle, "O kadar acınasısınız ki... Özellikle de sen Chris, o kız seni parmağında oynatıyor fakat bunu göremeyecek kadar körsün." diye ekledi.

Bu artık son damlaydı.

Chris çocuğun yakalarını bırakıp, sol eliyle Minho'nun boğazına sarılırken kız "Chris, saçmalama ve gel buraya!" diye haykırdı. "Bilerek böyle yapıyor, kendine gel!"

Kim Yujin korkudan dolmuş gözleriyle Chris'e yalvarırcasına bakarken, Chris sevgilisinin daha fazla üzülmemesi için elini Minho'nun boğazından çekti. Boğulan çocuk, Chris'in elini çekmesiyle birlikten öksürüklere boğulurken "Bu son uyarımdı." dedi sert bir şekilde Chris.

"Eğer bir daha Yujin'e yaklaşmaya bile cüret edersen, eski günleri falan dinlemem seni kendi ellerimle öldürürüm Lee Minho."

Ve en yakın arkadaşını orada öylecek bıraktı.

Olay Gecesi

Chris bir çırpıda olayları anlattıktan sonra, Park Jinyoung çocuğa şaşkınlıkla baktı.

Katil, kesinlikle oydu.

Ama kimse Chris'i tuvaletin etrafında görmemişti, tüm parti boyunca arkadaşlarıyla birlikte oturdukları locadan kalkmamıştı bile.

Yoksa, bu cinayeti birine mi yaptırtmıştı?

Kafasında dönüp duran düşünceler yüzünden iyice bunalmıştı komiser, bıkmış bir şekilde nefes verdi ve eliyle saçlarını karıştırdı. Resmen beyni durmuştu, algılayamıyordu.

Kendine gelmek için bir nefes alıp, boğazını temizledi. Sonra ise yorgun gözleriyle tekrar çocuğa bakıp, "Şüphelendiğin, gördüğün birisi var mı peki?" dedi.

Chris bir kaç saniye düşündü, sonra kafasını iki yana salladı. "Hayır, zaten tüm gece boyunca locada oturdum. Tuvaletin yakınlarında da kimseyi görmedim."

Park Jinyoung kafasını salladı, soracağı bir şey kalmamıştı. "Peki, gidebilirsin." dedi kıvırcık saçlı oğlana. Ses kayıt cihazını durdururken Chris hafifçe gülümseyip "Kendinize iyi bakın komiser Park." deyip ayağa kalktı. Komiser de yorgun bir gülümsemeyle çocuğa "Sen de Chris." dedi.

Çocuk arkasını döndüğü anda komiserin yüzündeki gülümseme silinmiş ve artık yaşananları kafasında biraz da olsa oturtmuş gibiydi.

Katil, Kim Seungmin'di. Fakat tüm bu her şeyi planlayan kişi ise Chris Bang'tı.

Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro