3★Kabus
★
Yeosang yürürken omzundan düşen ağır çantanın askısını düzeltti. Bir önceki gece Lucas'la geçirdiği vahşi geceden sonra vücudunun her yeri hala ağrıyor olsa da oldukça erken kalkıp Wooyoung'un evine doğru yola koyulmuştu. Lucas ondan önce iş için otelden çıkmıştı ve Yeosang kendi başına zaman geçirmek için dört gözle bekliyordu.
Lucas, beraber Seul'e döndükleri için onunla birlikte yaşaması için sürekli ısrar etse de Yeosang teklifini reddetmekte kararlıydı. Yakışıklı adam için aşkına rağmen bazen yalnız kalmaya da ihtiyacı vardı. Ve aklındaki o düşünceyle küçük bir duraksamayla Wooyoung'un kapısını çaldı.
"EVİNE HOŞGELDİN SANGİE!" Wooyoung kapıyı açtığı an bağırırken Yeosang'ı neredeyse geriye doğru uçuracaktı.
Yeosang, Wooyoung'u karşısında gördüğü an en yakın arkadaşını aslında ne kadar çok özlediğini fark etti. Mesajlaşmalar ve Skype görüşmeleri gerçekte beraber takılmanın verdiği hissi vermiyordu. Wooyoung kendisini Yeosang'ın üzerine atarken sarılarak neredeyse nefessiz bıraktı.
"Beni terk ettiğine inanamıyorum! Beni! BEŞ yıllık dostunu!" Wooyoung sitemlerini dile getirirken Yeosang'ı yeni evindeki odasına doğru götürdü. "Hatta bu yıl dokuz yıl oldu. DOKUZ YIL! Ne kadar özlediğimi biliyor musun?"
"Tanrım, yine başlıyoruz," diye mırıldandı Yeosang ve kıkırdayarak Wooyoung'a döndü.
"Neyse, bu akşam yemeği ben hazırlıyorum!" dedi Wooyoung kocaman sırıtarak.
"Sen mi hazırlıyorsun?"
"İyi... dışarıdan sipariş edeceğim," diye düzeltti kendisini Wooyoung. Arkadaşının olmayan aşçılık yeteneklerine olan güvensizliği kalbini kırmıştı.
"Galiba San geldi! Gidip merhaba diyelim!"
Wooyoung arkasına dönerken Yeosang da sessizce iç çekerek oturma odasına doğru arkadaşını takip etti. San'ın işten yeni geldiği belliydi. Geçen dört yıl içinde Yeosang'ın San'la konuştuğu tek sefer, Wooyoung'la görüntülü konuştuğu zamandı, San mecburen selam vermek zorunda kalmıştı.
"Selam San," diye mırıldandı Yeosang yüzüne zoraki bir gülümseme yerleştirerek.
"Selam Yeosang," diye karşılık verdi sarışın adam yine zoraki bir gülümsemeyle gülüşüne karşılık vererek.
Yeosang nedenini bilmiyordu ama San'la aralarında süregelen garip bir durum vardı. İkisi de bu durumun daha da garipleşmemesi için hiçbir şey yokmuş gibi davranıyordu ama San'ın da kendisi gibi hissettiğine hiç şüphesi yoktu. Belki de Yeosang'ın eninde sonunda pes etmek zorunda kaldığı Wooyoung'un dikkatini çekme savaşından dolayı olabilirdi. Onun için çok yorucu bir hal almıştı ve o zamanlar düşünmesi gereken başka şeyler vardı. Ve başka kişiler...
"Hemen gidip eşyalarımı yerleştireceğim, tamam mı?" dedi Yeoasang ve uzun zaman önce unutmuş olması gereken acı verici anıları göz ardı etmeye çalıştı.
★
Yeni bir yerdeki ilk gece her zaman çok garip hissettiriyordu ve Yeosang gece saat geç olmasına rağmen hala uyumamıştı. Boş boş bakarken altındaki yatak çarşafına hafifçe parmaklarını vuruyordu.
Yarın Vogue'un ev sahipliğini yapacağı Lucas'ın hoş geldin partisine katılması gerekiyordu. Yeosang hiç heyecanlı değildi ama tabii ki gidip erkek arkadaşının yanında olacaktı. Fakat tüm o şaşalı ama içi boş insanların olduğu büyük bir etkinliğe gitmek onun için hiç de çekici gelmiyordu.
Lucas birkaç kez saat tam üçte hazır olması gerektiğini ve asistanının gelip onu alacağını hatırlatan mesaj atmıştı.
Yeosang karnının üzerine döndü ve karanlıkta eliyle telefonuna doğru uzandı. Çoktan saat sabaha karşı dört buçuk olmuştu ama hiç yorgun hissetmiyordu. Sosyal medyanın akışındaki anlamsız gönderilere bakıyor, hiçbirine dikkat etmeden ekranı yukarı doğru kaydırıyordu.
Hayatının bu denli iyi gittiği için mutlu ve minnettar hissetmesi gerektiğini biliyordu. Eski arkadaşının yanında kalacak bir yeri vardı ve henüz bir işi olmamasına rağmen ekonomik olarak endişelenecek hiçbir şeyi yoktu. Ama canını sıkan da sonuncusuydu. Lucas'ın onun için para harcamasından nefret ediyordu ve olabildiğince onu engellemeye çalışıyordu. Öncellikle şımartılmayı sevmiyordu ve ikinci olarak kimseye hiçbir şey borçlanmak istemiyordu.
Ve elbette yakışıklı ve başarılı bir erkek arkadaşı olduğu için mutlu olması gerekiyordu. Lucas uzun, geniş omuzları, büyük elleri ve tabii ki büyük erkekliğiyle gerçek bir adamdı. Çekiciliğinin yanı sıra altı yabancı dil konuşabiliyor ve dünyadaki her şeyi biliyordu. Lucas azimli ve sert bir iş adamıydı ve yatakta da oldukça baskındı, Yeosang'ı arzuladığı her şekilde memnun etmesini çok iyi biliyordu. Lucas hayalini kurabileceği her şeydi fakat bazen kendisi için aşırı mükemmel olduğunu düşünmeden edemiyordu. Ve Yeosang, hayatında hiçbir zaman mükemmelliğin peşinde olmamıştı.
★
Saat tam üçte kapının çalındığını duydu. Yeosang alınmayı beklemek için oturma odasında oturuyordu, böyle bir günde geç kalmaya cesaret edemezdi.
Kapının diğer tarafında Lucas'ın asistanı bekliyordu.
"Merhaba Bay Kang. Gitmek için hazır mısınız? Bay Wong bu gece için kıyafet seçmek için size şehre gidişte eşlik etmemi istedi."
"Şey Renjun... Lütfen bana Yeosang de, resmiyeti sevmediğimi biliyorsun. Lucas da burada olmadığına göre..." diye cevapladı Yeosang hafifçe gülerek ve apartmandan çıkmadan önce ceketiyle anahtarlarını aldı.
"Ah evet, özür dilerim Bay Ka- şey Yeosang!" dedi Renjun gülümseyerek ve apartmanın merdivenlerinden inmeye başladılar.
★
Araba Galleria East önünde park edildiğinde Yeosang derin bir iç çekti. Daha önce hiç bulunmadığı bir yer olabilirdi ama tüm Seul'deki en lüks markanın mağazası olduğunu biliyordu.
İsteksiz bir halde Renjun'u içeriye doğru takip etti. Attığı her adımda Renjun'un açık kahverengi saçlarının zıplayışını izlerken Yeosang gülümsemesine engel olamadı. Renjun ona karşı her zaman nazik olmuştu ve her zaman neşeli ve gülümsedi. Lucas'ın asistanlarının Lucas'a bağlı kişilerle arkadaşça ilişki kuramaması çok üzücüydü.
"Merhaba, bugün için Bay Wong rezervasyon yaptırmıştı," dedi Renjun satış elemanına doğru yaklaşırken.
"Tabii, buyurun. Bu taraftan," dedi kadın nazikçe gülümseyerek ve Yeosang ve Renjun'un özel deneme odasına doğru ilerlemesi için eliyle işaret etti. Mermer zeminde attığı her adımda stilettolarının sesi yankılanıyordu.
Bir raf dolusu takım elbiseler çoktan hazırlanmış ve Yeosang'ın denemesi için askıya dizilmişti. Lucas her konuda Yeosang'ı rahatsız edecek kadar aşırıya kaçıyordu. Sadece mağazaya girmek bile onu aşırı rahatsız etmişti. Bir yerine zarar vermekten korkarak aşırı derece dikkat ederek ilk takımı denedi.
"İçinde kusursuz görünüyorsun," dedi Renjun heyecanla Yeosang perdenin arkasından çıktığında.
"Bilmiyorum... biraz garip hissediyorum. Başka yere gidemez miyiz? Pahalı olmayan bir yere?"
"Bay Wong seni buraya getirmemi çok kesin bir dille belirtti. Üzgünüm. Buradan bir tane seçmek zorundasın. Bu takımları senin için önceden kendi seçti. Eğer birisini seçmezsen hayal kırıklığına uğrar."
"Biliyorum... Sadece..." Yeosang kolundan sarkan etiketle oynarken fiyatını gördüğün an donup kaldı. "7000 dolar bu! O-olmaz! Ben giyemem..."
"Fiyatı için endişelenmene gerek yok Yeosang. Genel yayın yönetmeninin sevgilisini giydirecek olan her marka talih kuşunu vurmuş sayılır."
"İyi de bu çılgınlık!" diye şikayet etti Yeosang, şimdi hareket etmek için bile korkuyordu. Böylesine basit, siyah bir ceket için bu kadar para harcamak ona mantıklı gelmiyordu. Marka bedavaya verse bile umurunda değildi, yine de çılgınlıktan başka bir şey değildi.
"Dik dur lütfen. Bay Wong'a bir fotoğraf atacağım. İsteği üzerine," dedi Renjun ve Yeosang'ın fiyatla ilgili şikayetlerini duymazdan gelerek telefonunu çıkardı.
★
Birkaç saat sonra Yeosang büyük mekanın ortasındaki göz alıcı bir şekilde dekore edilmiş masada oturuyordu. Salon moda dünyasının en önemli insanlarıyla doluydu; tasarımcılar, editörler, stilistler hatta ünlüler. Ve bir de Yeosang. Tom Ford takımıyla kuşanmış olabilirdi ama bu orada olmasının onu rahatsız etmediği anlamına gelmiyordu.
Tüm konuşmalar ve formaliteler bittiği an Yeosang barın yolunu tuttu, masaya getirilen şarap onu sakinleştirmeye yetmemişti. İnsanların onun adını bilmesine asla alışamamıştı; kim olduklarına dair hiçbir fikri olmayan insanlar Lucas'la birlikte yürürken onunla fotoğraf çektirmek istemişlerdi ve tüm gece yaptığı boş konuşmalar boyunca sahte bir şekilde gülümsemişti.
"Bebeğim, işte buradasın!" diye seslendi Lucas arkasından. "Seni tanıştırmak istediğim birisi var."
Yeosang arkasına döndü ve karşısında gördüğü kişiyle neredeyse elindeki içkiyi düşürecekti. Bu geceyle ilgili her şey lüks bir rüya gibiyken şimdi hepsi karanlık bir kabusa dönüşmüştü.
"Lütfen yeni finans başkanı, Mali İşler Müdürüme merhaba de! Park Seonghwa."
______________________________________________
İşte başlıyoruz 💃🏻
Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro