Chào các bạn! Vì nhiều lý do từ nay Truyen2U chính thức đổi tên là Truyen247.Pro. Mong các bạn tiếp tục ủng hộ truy cập tên miền mới này nhé! Mãi yêu... ♥

15★Değişim

Apartmanın üçüncü katında savaş çıkmıştı.

Wooyoung'un sesi her zamankinden daha yüksek çıkarken derin bir nefes alarak Yeosang gözlerini devirdi. San rahatsız bir şekilde koltukta otururken tek kelime etmiyordu ve kalkıp gitmek istediği yüzünden açıkça belliydi ama yapmaya korkuyordu.

Yeosang ağzından sevgili sözü çıkar çıkmaz başının belada olduğunu anlamıştı. O anda umursamamıştı fakat şimdi olaylar karışmıştı. Wooyoung beklenmedik ilişki haberi yüzünden onu sorularla sıkıştırıyordu.

Eğer düşünmesi için iki dakikalık bir sessizlik bahşedilse muhtemelen Yeosang da onun kadar şaşırmış olurdu. Ama Hyunjin'le yatakta yatarken Yeosang'a sonunda onun olup olmadığını sorduğunda evet derken tereddüt bile etmemişti.

"Sen kafayı mı yedin?" diye bağırdı Wooyoung, öfkeyle ellerini etrafa savuruyordu. "Hwang Hyunjin mi? Dalga mı geçiyorsun!? Dalga geçtiğini söyle bana!"

Bir diğer derin bir iç çekmeyle Yeosang başını salladı. Wooyoung'un neden böylesine tepki verdiğini anlıyordu, Hyunjin onun sadece arkadaşından değil kendi hayatından da koparacağı zaman yanında olan kişi Wooyoung'du. Fakat o, o zamanda kalmıştı. Yıllar önceydi...

"Artık değişti," dedi Yeosang. "Ve ben de değiştim. Benim için mutlu olamaz mısın?"

"Mutlu mu? Lanet olasıca bir psikopatla çıktığın için benden nasıl mutlu olmamı beklersin?" Wooyoung'un gözleri Yeosang ve San arasında gidip gelirken San'dan biraz destek bekliyordu.

Fakat Yeosang pek de korkmuyordu. Sonuçta San, Hyunjin hakkında hiçbir şey bilmiyordu, ne söyleyebilirdi ki? Ve ilk defa San hiçbir şey söylemiyordu. Kaba ya da küçümseyen yorumları yoktu. Sadece sessizce duruyor, elleri kucağında muhtemelen mümkün olduğunca kısa süre içinde bu rahatsız edici ortamdan kurtulmak için dua ediyordu.

İki tarafın da ani sessizliği tartışmayı aniden bitirmişti. Wooyoung'a attığı bakışla Yeosang gitmek için fırsatını kullandı. Fakat tam odasına gitmek üzereydi ki Wooyoung tekrar konuştu.

"Sakın onu buraya getirme. Sakın." Sarışın adamın sesi sakinleşmişti, öyle çok sakinleşmişti ki Yeosang'ın daha önce hiç duymadığı kadar soğuktu sesi.

"Merak etme, öyle bir planım yoktu zaten," diye cevapladı Yeosang, omzunun üzerinden bakınca Wooyoung'un ona hayal kırıklığıyla baktığını gördü.

Kapılar kapalıyken bile Wooyoung'un sesi hala evin içinde duyuluyordu. Yeosang yatağında kıvrılmış, oturma odasında tartışan San ve Wooyoung'u dinlerken duvarlara bakıyordu.

San'ın ilk kez Yeosang'ın tarafını tuttuğunu söylemek abartı olurdu ama en azından Wooyoung'u sakinleştirmeye çalışıyordu. İşe yarayacağından değildi tabii. Wooyoung hala öyle öfkeliydi ki sürekli küfür ediyor ve San'a Yeosang'ın kendisini nasıl bir bataklığın içine attığını bilmediğini söylüyordu.

Fakat Yeosang batmak için tam olarak nasıl bir bataklığa atladığını çok iyi biliyordu, onu gerçekten anlayan, onu gerçekten seven tek kişinin kollarında batacaktı.

Hyunjinle olmak gece ve gündüz arasında gidip gelmek gibiydi. Bir an çok nazikten diğer bir an gözlerinden fırlayan alevlerle aşırı sahiplenici oluyordu.

Yeosang, Hyunjin'in sevmediği bir şey varsa o da beraberlerken sürekli telefonla uğraşması olduğunu çoktan öğrenmişti. Sürekli yaptığından değildi, sonuçta Wooyoung hariç kimsenin mesaj attığı yoktu, gerçi o bile daha az mesaj atar olmuştu.

Hyunjin her zaman kıskanç biri olmuştu, Yeosang bunu ona tekrar geri döndüğünde de biliyordu. Ve yeni sevgilisini sinirlendirmek istemediği için Yeosang ne zaman yanına gitse en basitinden telefonunu kapatıp ceketinin cebinde bırakıyordu.

"Şu moda adamıyla beraberken internette fotoğraflarını gördüğüm zamanı hatırlıyorum," dedi Hyunjin bir gece, kolları Yeosang'ın arkasından vücuduna sarılı halde yatakta oturuyorlardı. "Onun gibi birisinde ne bulmuştun ki?"

Soruyu cevapsız bırakarak havada asılı halde bırakırken Yeosang dudağını ısırarak doğru kelimelerle nasıl cevap vereceğini düşündü. Hyunjin'in göğsüne daha da sokulurken saçına birkaç öpücük konulduğunu hissetti. Hyunjin'in parmakları Yeosang'ın göğsünü okşarken nazik dokunuşları hafifçe mırıldanmasına neden olunca Hyujin'in sorduğu soruyu bir anlığına unuttu.

"Yeosang."

"Pardon..." diye mırıldandı Yeosang, Hyunjin'in ses tonunun sertliğinden biraz irkilmişti. Hızla parmaklarını Hyunjin'inkilere geçirirken tek istediği kişinin o olduğu mesajını vermeye çalışıyordu. "Aslında ben de bilmiyorum..."

Tabii ki yalandı. Hala onu tek gülümseten kişinin Lucas olduğu günleri hatırlıyordu. Farklılıklarına, Lucas'ın saçma tartışmalarına ve Yeosang'ın asla ait olamayacağını bildiği o dünyaya rağmen iki yıl birlikte olmuşlardı ve Yeosang o zamanlar onsuz bir hayat düşünemiyordu.

Artık o anları düşünmek sadece canını yakıyordu. Kaybedişinin acısı, Jun ve Seonghwa'yla olan tüm o yaşanmışlıklar... hepsi. Keşke daha fazlası için olan isteğini bastırmak için, sevilmek için Yeosang kendisini kontrol edebilseydi.

Ve zihnindeki bu düşünceyle Hyunjin'in ağzından çıkan sözler onu eskisi kadar korkutmamıştı.

"Kendine geldiğini görmek güzel," diye fısıldadı Hyunjin, sesi yine yumuşacık çıkmıştı. "Gerekirse seni bir ömür beklerdim. Sen ve ben birbirimiz için yaratılmışız Yeosang. Ve kimse sana benim dokunduğum gibi dokunamaz, dokunmamalı."

Yeosang, Hyunjin'in kucağına doğru dönerken gülümsedi. Bir zamanlar onunla çatışan bakışlara ev sahipliği yapan gözlerine bakarken bu sefer huzurlu, evinde gibi hissediyordu. Burnunu Hyunjin'in burnuna değdirirken dudaklarını öptü.

"Kimse dokunmayacak," diye fısıldadı cevap olarak.

Wooyoung'un mutlu ruh hali Yeosang'ın yanındayken değişmişti, sarışın adamın gözlerinden hoşnutsuzluğu gün gibi belli oluyordu. Arkadaşlıkları çatlama noktasında gibiydi hatta belki de paramparça olmasına ramak kalmış olabilirdi. Diğer yandan artık Wooyoung ona daha fazla ilgi gösterdiği için San çok daha memnun gibi görünüyordu, Yeosang olmadan beraber daha fazla zaman geçiriyorlardı.

Yeosang ise verdiği yeni karar için çok heyecanlıydı. Hwang Hyunjin'le ilgili olan görüş ayrılıklarına rağmen Yeosang'ın Wooyoung'a ve kendisine hala borçlu olduğu bir şey vardı.

"Wooyoung?" diye seslendi sarışın arkadaşının işten geldiğini duyunca.

Wooyoung oturma odasına girdi, kambur bir halde yürürken elindeki iş çantasını resmen arkasından sürüklüyordu. Göz altlarına yerleşmiş morluklarla işte yine yorucu bir gün geçirmişti.

"Evet?" diye cevapladı Wooyoung, sesi umursamazdı.

Derin bir iş çekişle kendisini koltuğa bırakıp bacaklarını uzatarak bir koluyla gözlerini kapattı.

"İşi kabul ettim," dedi Yeosang, arkadaşına bakıyordu.

"Ne?" Wooyoung aniden dikilirken Yeosang'ın oturduğu masaya doğru neredeyse uçarak koştu. "Anaokulundaki işi mi?"

Yeosang sadece hafifçe kafasını sallamasıyla Wooyoung onu sandalyesinden kaldırdı ve kocaman sarıldı. Ve o anda Yeosang son zamanlarda Wooyoung'a karşı olan davranışlarından dolayı pişmanlık duymuştu. Arkadaşını yanında hissetmeyi ne kadar çok özlediğini fark etmişti.

"Woo..." dedi, günlerdir ağzına almadığı arkadaşının ismi dudaklarından dökülmüştü. "Yaptığım bazı seçimleri kabul etmediğini biliyorum... ama ben... ben sana söz veriyorum her şey yolunda. Ve yeni işim için aşırı heyecanlıyım."

Küçük bir gülümseme Wooyoung'un dudaklarında dans ederken Yeosang'ı serbest bıraktı. Aralarını açan şeyden bahsetmekten özellikle kaçarken bir kolunu Yeosang'ın omzuna attı ve kocaman sırıtarak arkadaşını tebrik etti.

"Sana çok iyi gelecek," dedi.

"Ben de öyle umuyorum," dedi Yeosang başıyla onaylayarak. "Sonunda her şey yoluna giriyor gibi hissediyorum!"

Fakat aşk dediği şeyle gözleri kör edilmişken Yeosang, hayatındaki Hyunjin ile hiçbir şeyin yoluna girmediğini göremiyordu.

Her şey paramparça kalacaktı.

______________________________________________

Sizce Yeosang'ın ilişkisi nasıl devam edecek?

Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro