Bütün gün okulda Sasuke'yi aramasına rağmen onu hiçbir şekilde bulamamıştı. Naruto'ya sormuş ve kafeteryaya gittiğini öğrenmişti ancak onu orada bulamamıştı. Sai'ye sorduğunda tuvalette işini halletmekle alakalı detaylı ve oldukça gereksiz bilgi alsa da tuvalette de bulamamıştı. Yani en azından tuvaletten çıkan bir iki öğrencinin dediğine göre yoktu. Neji'ye göre ise basketbol oynuyor olabilirdi ancak basketbol sahası da tamamen boştu.

Yine de Sasuke'yi bulmakta pes etmiş değildi. Dersler bugün için bittiği için rahatça mesaj atıp onunla buluşabilirdi.

Telefonunu çıkarıp Sasuke'ye mesaj attı.

Sakura:
Sasuke-kun
Okuldan çıktın mı?
Acilen geri dönersen sevinirim

Telefonunu sessizden alıp son ses açtı. Sasuke'nin bir an önce yazmasını diliyordu. Bütün cesaretini tam şu an toplamıştı ve kaçıp gitmesini istemiyordu ancak pek beklediği gibi olmamıştı işler. Ne Sasuke geri dönmüştü ne de okulda kimse kalmamıştı. Bütün gün neredeydi bu çocuk, diye düşündü bıkkınca.

Tüm hevesi kaçmış bir vaziyette bugünlük pes ederek okuldan çıktığında en azından onunla konuştuğunda daha neler söyleyebileceğini düşündü. Eğer Sasuke'nin ona karşı hisleri varsa bu pek bir şey değiştirmezdi. Arkadaşlarının dediği gibi onunla flört edebilirlerdi bir süre. Eğer Sasuke'nin hisleri tahmin ettiği yöndeyse onun da flörtü onaylayacağına inanıyordu.

Durağa geldiğinde oturup evine giden 57 numaralı otobüsü beklemeye başladı. Bu esnada sosyal medyada geziyor ve Sasuke konusunda grupta kızlarla konuşuyordu.

Bildirimler kısmına yerleşeli dakikalar olmuş WhatsApp bildirimini fark ettiğinde heyecanla gruptan çıktı. Sasuke'den bir mesaj vardı.

Sasuke:
Kusura bakma
Müdür yardımcısının odasındaydım
İyi misin?
Kötü bir şey mi var?

Sakura:
Oh, şu an neredesin? Okul yakınlarında mısın?

Sasuke'nin çabuk görüp cevap vermesini umdu bir kez daha. Otobüsü gelmek üzereydi ve Sasuke eğer buralarda değilse ve çoktan evine gittiyse, otobüsünü kaçırıp yenisinin gelmesi için yarım saat bekleyemezdi.

Şanslıydı ki Sasuke aktifti.

Sasuke:
Evet, okuldan çıkacağım şimdi

Sakura:
Güzel, orada bekle. Banka falan otur.
Seninle konuşmak istediğim bir şey var

Sasuke:
Peki

Oturduğu yerden kalkıp hızlı adımlarla arka sokakta kalan okula ilerlerken attığı her adımda kalbi daha da hızlanıyordu. Heyecanlanan kalbine ek olarak hızlı yürümesi de işini hiç kolaylaştırmıyordu.

Nihayet okula vardığında Sasuke'yi okul girişinin yakınındaki banklardan birinde buldu. Telefonuyla uğraşıyordu. Tam ona seslenecekti ki bir anda olduğu yerde durdu. Sadece bir an için Sasuke'yi inceledi. Gerçekten yakışıklıydı ve harbiden tanrı vergisi bir yüzü vardı. Sasuke'ye her koridorda açılan ya da flört etmeye çalışan kızların varlığını duyuyor ve görüyordu. Sasuke'nin onların hiçbirine yüz vermediğini de biliyordu.

Ya gerçekten Sasuke-kun benden hoşlanıyorsa, diye düşündü. Okuldaki kız nufüsunun neredeyse tamamının peşinde olduğu çocuk ya gerçekten de ondan haşlanıyorsa...

Yutkunmayı bırakıp Sasuke'nin yanına gitti. Sasuke kafasını telefondan kaldırdığında ayaklandı.

"Ah, gelmişsin."

"Evet, geldim. İşin yoksa biraz bu çevrede gezelim mi?"

Sasuke için bu bir soru bile değildi. Sakura ile her yeri gezebilirdi. Yanında Sakura olduktan sonra yapamayacağı iş olamazdı. Buna imkân yoktu.

"Tabi olur, işim yok."

Birlikte okuldan çıktıklarında biraz sessiz ve birkaç ufak soruyla karışık ufal bir atmosfer hakim olmuştu çoğunlukla aralarına. Sakura mevzuya öylece girmek istemediği için konuyu oralara getirmenin bir yolunu arıyordu. Sasuke ise Sakura'nın asıl konuşmak istediği şeyi merak ediyordu. Ancak farklı bir açıdan düşündüğünde Sakura konuşmayı uzatsa da olurdu. Onunla beraber yan yana ne kadar uzun süre vakit geçirirse o kadar iyiydi.

Konu Sasuke'nin müdür yardımcısıyla ne işi olduğundan başlayıp müdür yardımcısının dedikodusuna kadar girmişti ve Sasuke bundan zerre sıkılmış değildi. Sakura ise hâlâ uygun bir noktadan konu açamamanın verdiği sıkıntıyla şimdiden boğulacak gibi hissetmeye başlamıştı. Sasuke'ye bir an önce konuyu açmazsa çocuk yakında geç oldu bahanesiyle -aslında bahane sayılmazdı, konuşurken geçen zaman fazlaydı- gidebilir ve konu biraz daha konuşulmamış olurdu.

"Sasuke-kun, sormak istediğim bir şey var. Uzun süre olmadı ama bir süredir aklıma takılıp duruyordu," Sasuke'den onay almak için ona baktı. Sasuke başını salladığında sıkıntıyla nefesini verdi. İşte en zor kısım geliyordu. "Acaba... Düşünüyordum da... Bana karşı bir şeyler hissediyor olabilir misin?" Sasuke'ye bakmaya devam etti. Sorusunu sorduğu andan itibaren çocuğun kalkan kaşlarını, her yerde gezen gözlerini, hafif aralanan dudaklarını, inip kalkan adem elmasını...

"Bunu sana düşündüren nedir?" diye sordu Sasuke. Sakura'nın bunu anlamasını tuhaf bulmuyordu. Tuhaf bulduğu şey her zaman Sakura'nın bunu anlamamasıydı. Kafasına takılan neydi de bunu sormuştu merak ediyordu.

"Yani... Bence çok belli. Arkadaş gibiyiz ama benim yanımdayken flörtöz bir havadasın ve bu sadece benim yanımdayken oluyor."

Sakura'nın bunu fark etmesi onu sevindirmişti. Uzun zamandır bunun hayalini kuruyordu ancak kızın doğum gününe günler kalmışken sürprizini bozmak istemiyordu. Eğer işin ucunda Sakura'nın doğum günü olmasa hemen şimdi bu konu hakkında onunla uzun uzun konuşabilirdi. Ancak eğer ona karşı hisleri karşılıklıysa, bunu doğum gününde yaparak günün önemini biraz daha artırabilirdi.

Ufak bir oyun oynayabilirdi, değil mi? Doğum gününe kadar. Hem o da oyun oynamıştı. Lee'yle alakalı o oyunu hiç de hoş değildi.

"Biliyorsun," Ufak yalanını söylemenin verdiği zevkle güldü. "Ben Naruto'yla da flört ediyorum ara sıra."

Sakura manasız bir ifadeyle baktı.

"O kadar da odun değilim, Sakura. Okuldan herhangi biriyle takılmıyor olmam dışarıda da öyle olduğum anlamına gelmez. Sadece okuldan biriyle çıkmak istemiyorum." Elini ensesine attı, Sakura'nın tepkisini ölçmek istiyordu ve biraz daha ileriye gidebilirdi. "Seni arkadaşım olarak görüyorum. İşin aslı, okul dışında biriyle görüşüyorum diyebilirim. Hoşlandığım biri var yani."

"Ah..." Başını salladı uslu uslu. Bu cevap onu pek tatmin etmiş gibi hissetmiyordu ama ya gerçekse? Dediği gibi Naruto'yla da tuhaf bir şekilde flört ediyor gibi bir ilişkileri vardı. Ayrıca iyi bir görünümü de vardı. Belki de gerçekten görüştüğü birileri vardı. Bundan kolayca emin olamazdı.

"Sen... Benden mi hoşlanıyorsun?" diye sordu Sasuke heyecanını bastırarak. Bu sorunun cevabı olarak evet almak istiyordu ancak biraz batırmış olabilirdi de. Eğer Sakura çekinmiyorsa itiraf edebilirdi ancak çekinirse etmezdi ki bu da anlamasını güçleştirirdi.

"Hayır, yani nasıl desem... Belki flört edebiliriz diye düşünmüştüm. Açıkçası konu sana gelince hislerimden emin olamıyorum. Bu yüzden biraz zamana ihtiyaç duyarım diye düşünmüştüm ama dediklerine göre buna hiç gerek yok." Sahte bir tebessüm yayıldı yüzüne. Aralarındaki atmosferin tuhaflaştığını hissedebiliyordu.

"Üzgünüm, senin için keşke deneyebilsek ama dediğim gibi... Sen tatlı bir kızsın Sakura, eminim ki seni bekleyen birileri vardır. Sahi Lee'ye ne oldu?" Gülmemek için zor tutuyordu kendini. Sakura'nın o küçük oyununun ortaya çıkmasından korktuğuna yemin edebilirdi. "Onun teklifini kabul etmemiş miydin?"

Telaşla başını iki yana salladı Sakura. Lee konusunu nasıl unutmuştu hemen!

"Sanırım bu konu üstünde acele ettiğim düşündüm. Kabul etmedim yani. Dediğin gibi, beni bekleyen birileri olabilir." Sasuke'ye gönderme yapmak istedi. "Umarım dediklerinde haklısındır da beni bekleyen kişi o doğru zamanı da bekliyordur. Yoksa çok üzülürüm."

"Emin ol, öyle olacağına eminim."

Tek kaşını kaldırdı Sakura. "Nasıl bu kadar emin olabiliyorsun?"

"Deneyim diyelim." Dudakları kıvrıldı.

"Deneyimleyecek kadar çok kızı beklettin yani?" Bu senaryonun gerçekleşme olasılığının düşük olduğunu biliyordu. Onunla dalga geçiyordu.

"O kadar çok kızı değil ama o kadar özel bir kızı beklettiğim doğrudur." Hemen yanı başında olmasına rağmen Sakura'nın güzel yüzü gözünün önüne düştü. Bu bekleyiş son bulmak üzereydi. Tek ihtiyacı olan 4 gün daha beklemekti.