ix
Artık yalnız olmanı istemiyorum. Yalnız olmanı istemiyorum. Yalnız olmak.
Yalnız olmak, Tomioka Giyuu için 21 yıllık hayatının alışılagelmiş bir parçasıydı. Artık bir parçası haline gelmiş bu durumdan rahatsız olduğunu düşünmüyordu, ta ki o ana kadar. Beyaz saçlı oğlanın son derece içten söylediği o kısa cümle karşısında bir anda tüm kalkanının tuzla buz olduğunu hissetmişti.
Damlalar gözlerinden sessiz sedasız süzülürken Sanemi kollarını gevşetti ve oğlanın yüzünü görebilmek için onu kendinden birazcık uzaklaştırdı. Göz göze geldiklerinde Giyuu ağlamayı bir kenara bıraktı ve oğlanın adeta parlayan gözlerine tüm odağını verdi. Sanemi'nin elleri yüzünü bulduğunda tepki vermedi, yine de parmaklarıyla göz yaşlarını sildiğinde dokunuşun yumuşaklığı karşısında tüyleri ürpermişti.
"Artık yalnız olmanı istemiyorum, Giyuu. Ağlamanı istemiyorum ya da aptalca şeyler için üzülmeni. Mutlu olduğunu ve gülümsediğini görmek istiyorum, hepsi bu." Giyuu duydukları karşısında kendini bir rüyanın içinde hissetmekten daha fazlasını yapamıyordu, tüm bunların gerçek olduğunu kavraması biraz zaman alacaktı.
İkili arasındaki sessizlik Giyuu'nun yaşadığı şok nedeniyle gereğinden fazla uzadığında Sanemi tekrar sözü devraldı, "Tabii ki de bu benimle olmak zorunda değil."
"Ne?" Giyuu'nun yüzündeki şaşkın ifade giderek katlanırken beyaz saçlı çocuk bu imalı soruyu pek anlamış gibi durmuyordu.
"Yani başka biriyse cidden sorun değil, sadece senin mutlu olduğunu bilmek bile-"
"Hayır." Giyuu oğlanın sözünü kesti ve kollarını sıkıca onun boynuna doladı. Aralarındaki mesafe tekrar kapanırken siyah saçlı oğlan yüzünü memnuniyetle sarıldığı oğlanın boynuna gömmüştü. Giyuu kesinlikle şu an ölse bile mutlu biri olarak ölürdü.
Sanemi derin bir nefes verdi ve kollarını ona sarılan mavi gözlü oğlana sıkıca sardı. Giyuu halinden son derece memnun bir şekilde yıllardır hayal ettiği anı yaşamanın mutluluğu ve heyecanı içerisindeyken Sanemi'nin boğuk sesi odasında yankılandı, "Öyleyse beraber?"
"Beraber."
•
Herkes evine ya da yurduna gitmek üzere evden ayrılırken Sanemi'de onlarla beraber gitmek zorunda kalmıştı, neyse ki çoğunluk onun yokluğunu fark edecek kadar ayık değildi.
Sanemi evden çıkarken oğlana göz alıcı bir bakış atmayı unutmamıştı, Giyuu yutkundu ve heyecanla nefesini titrek bir şekilde dışarı üfledi. Beyaz saçlı oğlan ne kadar yakışıklı ve çekici olabileceğinin son derece farkındaydı ve Giyuu için bundan daha tehlikeli bir şey olamazdı.
Sonunda kapıları kapandığında evde sadece eski arkadaşıyla beraber kalabilmişti ama şimdi de Sabito onun anlatacaklarını dinlemek için fazla sarhoştu. Olan bitenleri sabah anlatmaya karar vererek turuncu saçlı ev arkadaşını yatırdı ve odasına geçti.
Yatağına ilerlerken az önce burada Sanemi ile oturduklarına inanması hala güç geliyordu. Artık çıkıyorlardı değil mi? Yine saçma salak bir belirsizliğin içinde olsa da bazı şeylerin netlik kazandığını hissediyordu, duyguları karşılıklıydı. Kendini sırt üstü bir şekilde yatağına bıraktığında bir kuş tüyü kadar hafif hissediyordu, oğlanın kendisine pırıltıyla bakan gözlerini düşündüğünde içi huzurla doldu. Giyuu bir süre daha bu alışkın olmadığı hisler nedeniyle garip hissedecekmiş gibi görünüyordu.
•
Kahvaltı masasında oturmuş arkadaşının kendisine bir fincan ıhlamur doldurmasını izliyordu, tabii aklı konuşmaya nereden başlaması gerektiğindeydi. Direkt anlatmalı mıydı yoksa ağırdan alması daha mı iyi olurdu?
Anlatacaklarını gözden geçirirken aklına dün akşamın gelmesini engelleyemedi, kalbi aynı tempoyla atmaya başlarken bir an için oğlanın yumuşak dokunuşları hala yüzündeymiş gibi hissetmişti.
"Giyuu?" Hayal dünyasından sıyrılıp arkadaşına döndüğünde son derece tuhaf bakışların hedefinde olduğunu fark etti. "Ne sırıtıyorsun be?"
"Sırıtıyor muyum?" Giyuu şaşkınlıkla elini ağzına götürürken Sabito elindeki fincanı masaya bıraktı ve hızla oğlanın yanına ilerledi. Eliyle alnını kontrol ettikten sonra endişeyle göz bebeklerini inceledi.
"İyi misin? İlacını içmeyi unutmadın değil mi?" Turuncu saçlı oğlanın endişeli gözleri yüzünde dolaşmaya devam ederken Giyuu yerinde kıpırdandı ve kendini oğlandan kurtarmayı denedi.
"Ben ve Sanemi dün akşam birkaç itirafta bulunmuş olabiliriz."
"NE?" Sabito bağırarak doğrulduğunda yüzünde dehşete kapılmış bir ifade vardı, belki de bu onun için fazla ani olmuştu. Gözlerini oğlanın mavi gözlerinden bir saniye bile ayırmadan sandalyeye oturdu ve ağzı açık bir şekilde bakmaya devam etti. "Ne çeşit bir itiraftı bu?"
"Eee... Hoşlantı?" Giyuu gözlerini kaçırdı ve elini dağınık saçlarının arasına soktu.
"Yani... Çıkıyor musunuz?!" Sabito'nun sorgulayıcı soruları adeta yağmur gibi hücum ederken siyah saçlı oğlan, kendisinin de emin olmadığı sorulara uygun cevaplar arıyordu.
"Bilmiyorum."
"Oh, anladım. Sanırım bir an önce konuşup bunu çözmeniz lazım. Çok boktan bir durum." Giyuu bıkkınlıkla başıyla onayladıktan sonra çayına uzanacaktı ki beklemediği bir kucaklamayla karşılaştı. Sabito yanındaki sandalyeden ona uzanıyordu ve gülüş sesleri oğlanın kulaklarındaydı.
"Senin için çok mutlu oldum kardeşim." Sabito kollarını gevşetip geri çekildi, oğlanın yüzündeki mutluluk cidden görülmeye değerdi.
Gülümsemesini Giyuu'ya bulaştırdığında yüzü daha da keyifli bir hal almıştı, arkadaşını mutlu görmeyi elbette o da isterdi. Giyuu'yu ablasını kaybettiğinden beri ilk kez bu kadar enerjik ve neşeli görüyordu. Her şeye rağmen içi binbir çeşit sorunla mücadele eden dostu ve ev arkadaşını Sanemi'ye emanet etme düşüncesiyle endişeyle dolup taştığında ekledi.
"Yine de o aptal seni üzerse olacaklardan ben sorumlu olmam."
•
Siyah saçlı oğlan kampüsteki gizli köşesine doğru heyecanlı adımlarla ilerliyordu. Bugün her zamankinin aksine daha hareketli bir müzik tercih etmişti ve kıyafetlerini özenle seçmişti. Etraftaki ağaçların yeşili ve çiçeklerin renkleri gözüne normale kıyasla daha parlak gözüküyormuş gibi hissediyordu, belki de aşk Giyuu için böyle bir şeydi.
Bankların yanından ilerleyip uzun çam ağaçlarının arasına daldı ve birkaç metre ilerledi. Sonunda geçen sefer oturduğu ağaca ulaştığında Sanemi'yi gördü. Yüzündeki ufak gülümsemeyle oğlanın yanına ilerledi ve kulaklıklarını çıkartıp hırkasının cebine koydu.
"Selam." Oğlanın tam karşısında durdu ve kendisine büyülü bir şeymiş gibi bakan lavanta rengi gözlerini aynı hayranlıkla inceledi. Ağaçların sık dallarının arasından sızan güneşin turuncuya çalan ışıkları Sanemi'nin üstündeydi. Oğlanın beyaz teni ve kar beyazı saçları adeta ışıldıyordu. Giyuu yutkundu ve bu görüntüyü hafızasına hiçbir detayı silinmeyecek şekilde kazımaya çalıştı, kesinlikle çizilmeyi ve hatırlanmayı hak eden bir güzellikteydi.
"Selam." Oğlan yanındaki yeri işaret ettiğinde Giyuu ikiletmeden denileni yaptı ve dikkatlice oturup sırtını ağaca yasladı.
"Bugün hava çok gü-"
"Benimle çıkar mısın?"
İkisi aynı anda konuştuğunda Giyuu duyduğu cümle nedeniyle hava durumuna olan anlamsız övgüsünü yarıda kesti. Far görmüş tavşan bakışlarını Sanemi'ye yönelttiğinde oğlan ona müthiş bir gülümseme sundu ve kıkırdadı.
"Pekala baştan alıyorum." Gövdesini hafifçe yan döndürdü ve mavi gözlü oğlanın ellerini nazikçe kendi ellerinin arasına aldı. "Tomioka Giyuu, benimle çıkar mısın?"
Giyuu sadece büyük bir hayranlıkla oğlanın kendisine bakan çekik gözlerini, düzgün burnunu ve ince pembe dudakladı doya doya incelemekle meşguldü. Gerçek Sanemi kesinlikle çizim Sanemi'den anlatılamayacak derecede daha muhteşemdi. Gözlerini oğlanın elmacık kemiğindeki yara izine çevirdiğinde yanaklarındaki ufak pembelikleri fark etti, Sanemi'nin hafifçe kızaran yanakları bembeyaz teninde kendini delice belli ediyordu.
"Sen kızardın mı?" Giyuu gülerek yanaklarını işaret ettiğinde oğlan hızla gözlerini kaçırdı, yanaklarındaki pembelik yüzüne yayılarak devam etti.
"Sadece lanet cevabını ver."
Giyuu yüzündeki büyük gülümsemeyle cesaretini topladı ve elini yanında oturan oğlanın yanağına yavaşça yerleştirdi. Oğlanın yüzü cidden ateş gibiydi ve az önceye göre kesinlikle kırmızıya daha yakın bir tondaydı. Bu hamle karşısında ilk başta biraz şaşırsa da hemen sonrasında rahatsızlık duymadan yüzünü Giyuu'nun yanağında duran eline yasladı. Gözlerini ona bakan mavi gözlerine sabitlediğinde suratındaki meraklı ifade rahatlıkla okunuyordu. Neyse ki Giyuu onu daha fazla bekletmeyecekti.
"Elbette, Shinazugawa Sanemi."
~
kurşun atar kurşun yerim 😩🥵
Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro