Chào các bạn! Vì nhiều lý do từ nay Truyen2U chính thức đổi tên là Truyen247.Pro. Mong các bạn tiếp tục ủng hộ truy cập tên miền mới này nhé! Mãi yêu... ♥

1. bölüm -nefret-

Arkadaşlar bu benim ilk hikayem. İnşallah beğenirsiniz. İyi okumalar...

Bugün benim en mutlu günüm. Bugün sevdiğimle evleniyorum. "Sevdiğim" belki biraz fazla hatta çok fazla ama hoşlanıyorum. İlerki zamanda da seveceğimden eminim. Sonuçta o beni seviyormuş ki benimle evlenmek istiyor. Kapının hızla açılmasıyla o tarafa baktım. Çağlar sert yüz hattı ile bana bakıyordu.

"Hazır mısın?" dediğinde yüzümdeki gülümsemeye engel olamadım.

Nasıl hazır olamam ki...

Ben tüm benliğimle hazırım ama sen değilsin sanırım. Neden bana bu kadar soğuk davranıyorsun ki...
Heyecanlı olduğunu biliyorum. Bende heyecanlıyım ama soğuk davranmıyorum.

Tamam kabul önceden çok uzak ve soğuk davranıyordum ama evlenicez biz, bu kadar soğuk olman bir şeyi değiştirmiyor aksine zorlaştırıyor.

Sen benim kocam olucaksın. Çapkın ve yakışıklı kocam. Bende senin karın, kadının olucam. Sen bana, ben sana ait olucam. Artık ikimiz değil biz olucaz.

Ayağa kalkıp sevgilimin koluna girdim. Şimdi sevgilim ama birazdan kocam olacak. Şimdi yüzüklerimiz sağ parmağımızda ama birazdan sola geçecek. Bizim beraberliğimizin en büyük kanıtı olacak bu yüzükler.

Biliyorum önceden biz birbirimize çok uzaktık, belkide bu yüzden soğukluğun. Evet Çağlar'dan hoşlanıyor olabilirim ama hiçbir zaman peşinden koşup rezil olmadım. Hem peşinden koşsamda bir şey değişmezdi daha çok rezil olurdum. Okulda ki hiçbir kıza bakmazdı ki... Tabi ben hariç, hemen yalnış anlamayın babalarımız arkadaş olduğu için bizde arkadaştık. Çağlar'la aramızda soğuk bir arkadaşlık vardı.

Sevdiği bir kız varmış öyle diyorlardı. Asla ondan hoşlandığımı söylemedim. Şuanda bilmiyor zaten, bu akşam söyleyeceğim.
Merdivenlere geldiğimizde bizi alkış tufanına tuttular. Yüzümde kocaman bir gülümseme oluşurken Çaglar'a baktım. Yüzü hala aynı sertlikteydi ama neden?

Tabi ya onunla zorla evlendirildiğimi düşünüyor. Evet kesin bundan böyle davranıyor. Aslında zorla da sayılır, annem biraz zorladı ama içimde olmasa zaten evlenmezdim, bu çocuk beni tanıyamamış. Sonunda merdivenlerden inip nikah masasına oturduk.

Çok heyecanlıyım, sanki boğazımda bir düğüm var ve yutkunamıyorum. Çağlar'dan sadece hoşlanıyor olabilirim ama böyle bir durumda hangi kız heyecanlanmaz ki...

Kalp atışlarımı biri duyacak diye korkuyorum. Şuan nikah memurunun dediklerini duymuyorum bile. Herkes bana bakınca o malum soruyu sorduğunu anladım. Çağlar'a baktığımda başka bir yöne bakıyordu. Nikah memuruna cevap vermek için döndüm ama bu seferde konuşamıyorum, sanki konuşmayı unuttum. Zar zor çıkardığım sesimle,

"EVET" dedim.

Sesim normal çıkmıştı ama ben bağırdım. Heyecan böyle birşey mi? Sanki bu dünyadan tüm bağım kopmuş gibi. Başka bir dünyadaymışım gibi. Konuşulanları anlamakta zorluk çekiyorum. Beynimde defalarca tekrarlıyorum ama anlamını bulamıyorum. Görüntü var ses yok! Düğün boyunca hep böyle mi olacak, bitkisel hayat gibi.

Nikah memurunun dediklerini algılamaya çalıştığımda herkes Çağlar'a dönmüştü. Çağlar'a da aynı soruyu sorduğunu anladım. Sıradan ses tonuyla,

"Evet" diyerek kestirip attı.

Gerçi benim sesim de böyle çıkmıştı. Heyecan yenilmesi çok zor bir duygu.

Çağlar'la evlendiğime inanamıyorum. Ben bundan sonra evli bir kadınım. Nikah memuru bana evlilik cüzdanını uzatınca almak için öne doğru eğildiğimde Çağlar'ın ayağına bastım ama yanlışlıkla oldu. Yani bunu sorun etmemem gerek çünkü, şuan herkes bunu bekliyordu. Hiç bozuntuya vermeden nikah memurundan evlilik cüzdanını aldım.

Çağlar ayağa kalkıp benim kalkmama da yardım ettikten sonra beni kendine çekerek alnımdan öptü. Onun şefkat dolu öpücüğüne karşı kocaman gülümsedim.Üzgünlük dolu sesiyle,

"Özür dilerim" dedi.

Neden benden özür diliyorsun ki. Keşke sana burada söyleyebilsem seninle zorla evlenmediğimi.

Sol elimle sağ bileğini tutarak havaya kaldırdım. Yüzük parmağından alyansı çıkararak sol eline geçirdim. Ben bunları yaparken bana anlamayan gözlerle bakıyordu.

Şuan benim yaptığımı onun da yapması gerek. Tamam anladım çok heyecanlı yani bunu düşünmeyecek kadar. Kendi alyansımı da o şekilde değiştirdim.

Tebrik dilekleri, dans falan filan derken saat epey olmuştu. Herkes dağıldığında sadece ikimizin ailesi kalmıştı. Onlar da sırasıyla tebrik ettikten sonra son olarak Çağlar'ın babası da gelip tebrik etti.

"Gelinimi üzersen külahları değişiriz" dedi.

Mehmet amcayı çok seviyorum. Bir kere çok tatlı bir adam. İlerdeki çocuklarımın böyle bir dedesi olacağı için çok şanslıyım.

Ahh! Amca mı? ben az önce amca mı dedim.

Baba diyemem ki...

Sanki kendi babama ihanet ediyormuşum gibi geliyor. Babam benim! Canım babam keşke sende burada olsaydın, görebilseydin mutlu olduğumu, mutluluklar dileseydin. Kızım deyip öğütler verseydin. İlk kez yokluğunu bu kadar çok hissettim. Boşlukta olduğumu ve elimden tutup çekecek kimsenin olmadığını.
Babacım! Keşke yaşasaydın keşke o kaza olmasaydı.

Çağlar'ın sesiyle gerçek hayata düşüş yaptım.

"Gelininizi üzmicem! En azından ben" yan tarafıma döndüğümde Çağlar'ın dudakları alayla yukarı kıvrılmıştı.

Ne şimdi bu! Ne demek istiyorsun. Neden karım değilde gelininiz? Ne yapmaya çalışıyorsun? Neye bu tavrın anlamıyorum ki. Çağlar bana dönmeden,

"Hadi gidelim! BABAMIN gelini" dedi.

Babamın lafını bastırarak söylemişti. Gerçekten ne oluyor burada? Artık biri bana anlatsın. Ne bu yaptıkları şimdi.

Giderken aklıma gelen şeyle durdum. Yanımda ki kocam olacak adam bana anlamayan gözlerle bakarken ben arkamı dönüp Aslı'ya tek gözümü kırptım. Tekrar geri döndüğümde elimde ki çiçeği arkaya fırlattım. Aslı benim en yakın arkadaşım. Tabi birde Uğur var.

Aslı'ya geri döndüğümde düşündüğüm gibi çiçeği almıştı.

"Çocukça" diyen sese aldırmadım bile. Çocukçaymış, bunun gerçekten bir sorunu var ama burası yeri değil ve susucam.

Gelinliğin iki tarafından tutup yürümeye başladığımda arka tarafın hafiflediğini hissettim. Arkama döndüğümde Çağlar duvağın kuyruğunu tutuyordu.Duvak dediğin uzun olur ama işte böyle yürürken zorlanıyorsun.

Arabanın yanına geldiğimizde Çağlar kilidi açınca kapıyı açıp oturmaya çalıştım. Gelinlik prenses modeli olduğu için zorlandım ama Çağlar'ın yardımı ile oturduğumda kapıyı kapatıp yan tarafa geçti.

Başımı geriye doğru yaslayıp dinlenmeye çalıştım. Arada bir yan tarafımdaki adama kaçamak bakışlar atıyorum ama o benimle ilgilenmiyor bile. Yol boyunca arabayı sessizlik hapsetti. Aslında buda benim işime geldi sayılır.

Evin önüne geldiğimizde Çağlar kapıyı açarak inmeme yardım etti. Onu beklemeden kapıya doğru ilerledim. Kapıya geldiğimde Çağlar'ı beklemek zorunda kaldım. Evin anahtarı zaten bende yok, birde yavaş yavaş geliyor. Hava zaten soğuk dondum resmen.

Çağlar gelip kilidi açınca içeri girdi. Ne yani beni kucağına almayacak mı? Ne saçmalıyorum ben. İyice uçtum ben ya...

Çocuk beni koskoca gelinlikle nasıl taşısın, ben bile gelinliği zor taşırken o ikimizi birden nasıl kucağına alsın. İçeri girerek kapıyı kapattım. Çağlar kendini çoktan koltuğa bırakmış başını ovuyordu. Tabi çocuk yoruldu, başı da ağrıyor.

Koltukta yanına oturmak için ilerledim ama sanki adımlarım geriye doğru gidiyor. Sonunda yanına oturarak kararsız bir şekilde başını ovan ellerinden tutup aşağı indirdim.

Bana anlamayan gözlerle bakarken başını göğsüme yaslayıp masaj yapmaya başladım. Şuan Çağlar'ın sırtı bana dönük ve başı göğsüme yaslı. Tabi kalbim bu arada sakin durmayıp ramazan davulu gibi ses çıkarmaya başladı.

Karanlık salonda, sadece ikimizin nefes alış verişleri duyuluyor ve başka hiçbir ses yok. Sanki tüm sesler bizim için bu gece tüm özelliğini kaybetmiş gibi.

Bir zamanlar bu durumda olmak için birşey vermesemde en azından mutlu olurdum. Yüzüne bakamadığım için ilerde başka şeylere odaklanmaya başladım. Bu arada da kalbimi sakinleştirmeye çalışıyordum.

Saçları ne kadar da yumuşak, yıllardır dokunamadığım bu siyah saçlar şimdi elimin altında. Ne garip, hayatım boyunca Çağlar'la evlenmek aklımın ucundan bir kez bile geçmezken şimdi bu halde olmak gerçekten çok garip.

Elimi saçlarına daldırıp oynamaya başladım. Saçlarını çok seviyorum, siyahlığını, yumuşaklığını, artık bana ait oluşunu, her şeyini. Gözlerimi de saçlarına kaydırdığımda iki el, bileklerimi tuttu. Ne olduğunu anlamaya çalışırken,

"Korkma" dedi.

Korkma mı? Neden korkuyorum ki ben? Şuan çok huzurluyum. Bu huzurun ve heyecanın tarifi bile olmaz.

"Korkma! sana dokunmayacağım"

Ahh! Ne saçmalıyorsun? Bileklerimi aşağı indirerek göğsümden kalkıp vücudunu bana döndürdü. Yüzlerimiz arasında hiç mesafe kalmayacak şekilde yaklaşıp çenemi iki elinin arasına aldı. Kalbim yerinden çıkacakmış gibi atarken başka şeyler düşünmeye çalıştım. Bir taraftan da kendimi kandırıyorum, şuanda bu durumda değiliz diye.

"Resmen zangır zangır titriyorsun" dedi.

Gerçekten titriyor muyum? Farkında bile değilim. Hem hava soğuk ondan titriyorumdur. Dışarıdan yeni geldik sonuçta. Off! Kimi kandırıyorum ben. Yanaklarım alev aldı resmen bedenim de öyle.

"Konuşmayacak mısın?"

Konuşmak istiyorum ama ne dicem ki.

"Peki" diyip çenemi serbest bırakarak koltuğa tekrar yayıldı.

Birşey konuşmam gerekiyor mu? Hem ne sorucam ki?

Göğsüne yatsam kızar mı? Saçmalama neden kızsın ki, biz evlendik ama bende bunu yapacak cesaret yok.

"Sen yukarda yatarsın, bende misafir odasında yatacağım" dedi.

Ne yani birlikte yatmayacak mıyız? Neden ayrı yatıyoruz ki...

Tabi ya ondan nefret ettiğimi düşünüyor ama öyle birşey yok. Ben senden nefret etmiyorum ki, aksine hoşlanıyorum. Bunu güçlendirmeyi de sana bırakıyorum.

Evet şimdi sana söylemem gerek bunu. Tam söylemek için ağzımı açmıştım ki onun hayranı olduğum sesiyle durdum.

"İkimizde zorla evlendirildik. Yani bu gerçek bir evlilik olmayacak ve olamaz da. Ben başka birini seviyorum."

Ben onun son söylediği cümleyi beynimde idrak etmeye çalışırken o derin bir nefes alarak devam etti.

"Biliyorum! Hayatımı kararttınız, hayallerimi mahvettiniz diyorsun içinden ama inan bana benim hayatım ve hayallerimde karardı. Buna rağmen evliliğimiz boyunca seni hiç aldatmayacağım. Sadık bir koca olucam. Birde eğer sevdiğin biri varsa artık unut!" dedi.

Yani benimle zorla evlendi. Tam bir salağım, onun beni sevdiğini düşünecek kadar büyük bir salak.

Aman be sanki ben sana meraklıyım. Evet biraz olabilir ama bu söylediklerinden sonra asla.

Seni tüm aklım ve kalbimden çıkarıcam, zaten kalbimde yerin yoktu bunu tamamen kesinleştirdin. Senden nefret bile edicem. Bu evlilikle bir ömür boyu azap çekeceğim.

İnanmıyorum! Gözlerim yanmaya başladı bile ama Çağlar bu tarafa bakmadığı için göremez. Sakin ol! Sakın ağlama, hele de bu duygusuz herifin karşısında. Ayağa kalkarak gelinliğimin iki tarafında tutup merdivenlerden çıkmaya başladım. Artık uyumak istiyorum.

2. kata geldiğimde beş kapıyla karşılaştım. Acaba hangisi benim odam diye düşünürken ilk kapıyı açtım. Bu oda gül yaprakları ile süslenmişti. Anlaşılan bu oda benim. Keşke misafir odasında ben yatsam. Odaya girer girmez kendimi yatağa attım.

Zorla tuttuğum gözyaşlarımı serbest bırakarak sessizce ağlamaya başladım. Bu ağlama senin için ve bu evlilik için ilk ve son olacak. Bugün içimi döküp yarın senden nefret edicem. Sana bu dünyayı dar edicem Çağlar Özdemir. Benimle evlendiğine bin pişman olucaksın.

*******************

Çağlar'ın ağzından

Odama gelip kendimi yatağa bıraktım. Bugün olanları düşündüğümde homurdanmadan edemedim. Ben şimdi evli bir erkeğim.

EVLİ! Bana ne kadar da yabancı bir kelime. Şuan mutluluktan havalara uçmam gerek ama mutlu değilim işte. Sevmediğim, aşık olmadığım biriyle evliyim.

Yıllar önce deselerdi ki Aybike ile evleneceksin ama ondan nefret edeceksin, güler geçerdim. Yıllar önce sevdiğim kadından böylesine nefret etmek ve istememek.

Ben şimdi neden Aybike'den nefret ediyorum ki, o bana hiçbir şekilde ümit vermedi aksine hep soğuk davrandı.

Peki ben bu kızla neden evlendim.Yılların intikamını almak için mi? Peki o benimle neden evlendi? Hayatımı zindana çevirmek için mi? Peki ben şimdi ne yapıcam? Nasıl davranıcam? Nasıl olacak bu evlilik?

Peki Seçil ne olacak? Artık onu hayatımdan çıkarmam gerek. Ben evli bir erkeğim artık.Adımın böyle aldatma konuları içinde geçmesini istemem. Aybike'ye alışmam gerek ama alışmak istemiyorum. Artık Aybike'yi istemiyorum. Ondan nefret ediyorum.

Ben onu hayatımdan çıkarmışken tekrar hayatıma girmesinden nefret ediyorum. Off! Baba ne hale soktun bizi,

Neden geçmişim hiç peşimi bırakmıyor. Unutmak istiyorum geçmişimi, babamın beni tehdit ettiği geçmişimi unutmak istiyorum. Baştan başlamak bu kadar mı zor?

Belki Aybike'nin bir sevdiği vardı ama artık unutcak. Ben ona nasıl sadık olacaksam o da bana sadık olacak. Beni aldatmasına asla izin vermem. Bir kere aldatıldım, ikinciye hiç kimse için izin vermem.

^-^-^-^-^-^-^

Yorum ve beğenilerinizi bekliyorum. Umarım beğenirsiniz...

Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro