Chào các bạn! Vì nhiều lý do từ nay Truyen2U chính thức đổi tên là Truyen247.Pro. Mong các bạn tiếp tục ủng hộ truy cập tên miền mới này nhé! Mãi yêu... ♥

6.Bölüm/GİZLİ KORUMA

YANLIŞIM VARSA UYARIN LÜTFEN 🙏 😊 💙

Altay telefonu kapattıktan hemen sonra üzerini bile değiştirmeden arabasına atladığı gibi eve gelmişti. Müdüründen bunun için okkalı bir ayar yiyeceğini yada işinden bile olabileceğini biliyordu ama Dolunay'a bir şey olabileceği düşüncesi tüm bunların önüne geçmişti. Nihayet eve geldiğinde babası ve annesi koltukta oturmuş ağlıyordu. Ona kapıyı açan Altan'ında onlardan farkı yoktu. Gözleri kızarmış, yanakları ıslanmıştı.

"Biletleri aldım ben." dedi Altan. "Yarım saate çıkıyoruz."

...

Bakışlarını uçsuz bucaksız denizde gezdirdi Asuman. Kaç saattir bu bankta oturduğunu bilmiyordu ama esen serin rüzgar yüzünün kızarmasına ve kısa kıvırcık saçlarının dağılmasına neden olmuştu. Derin bir nefes alıp hırkasına daha çok sarıldı. Düşünceleri daha birkaç gün önce burada kendisine acıyarak bakan adama kayıyor, sözleri nedensizce rahatlamasını sağlıyordu. Gerçekten sever miydi Altay? Gerçekten korur muydu Asuman'ı? Bilmiyordu.

Bakışlarını yavaşça arkasına çevirip yolun karşısında kalan karakola baktı. Gidecek miydi? Gitmeliydi. Belki böylece daha çok rezil olacak, adam ona daha çok acıyacaktı ama yapacağı başka bir şey yoktu. Yardım isteyeceği başka kimsesi yoktu.  Gözlerini tekrar denize çevirip sakinleşmeye çalıştı ancak yapacağı konuşmayı düşündükçe nefesi daha çok hızlanıyor, kalbi daha şiddetli çarpıyordu. Yavaşça ayaklandığında bir an başı döndü. Kısa bir an etraf kararmış, midesi inanılmaz bir şekilde bulanmaya başlamıştı. Bankın demir kenarına tutunup baş dönmesinin geçmesini bekledi. Bu sırada koluna değen ellerle yavaşça gerilemişti. Genç bir kız ona telaşla bakarken gözlerindeki telaşın kendisine ne kadar uzak olduğunu fark etti bir kez daha. Kimse onun için endişe etmemişti ve doğruyu söylemek gerekirse Asuman bu duruma alışmıştı.

"İyi misin abla? "

Kolunu kızın elinden kibarca kurtarıp gülümsedi. Kuruyan dudakları gerilemenin etkisiyle acımış, derisi ince bir çizgi şeklinde çatlayarak kanamaya başlamıştı.

" İyiyim. Teşekkür ederim. " diyebildi.

Kız ona son bir kez bakıp arkadaşlarının olduğu tarafa doğru ilerlemeye başladığında dudaklarını yalamış, kanın metalik tadının ağzına yayılmasına tiksinerek izin vermişti. Midesi bir kez daha bulandığında elinin altındaki metali daha sıkı kavradı. Dünden beri bir şey yememişti. Muhtemelen tansiyonu düşmüş olmalıydı. Başını kaldırıp karakola doğru bakındı ancak gördüğü tek şey karanlıktı. Birkaç kez derin nefes alıp verdi. Aldığı her nefeste görüntüler biraz netleşiyor, sonra tekrar kaybolarak genç kızı karanlığa bırakıyordu. Denizin tuzlu kokusu genzini yakmaya başladığında bankın demir kolunu bıraktı. Saat epeyce ilerlemişti ve biliyordu ki biraz daha gecikirse o polis gidecekti. Asuman yarın bu kadar kararlı olmayacağını bildiğinden üst geçide doğru yöneldi.

Merdivenleri zorlukla çıktığında kulakları da uğuldamaya başlamıştı ama pes etmeyecekti. Karakola doğru ilerlemeye devam etti. Nihayet dakikalar sonra karakolun kapısına geldiğinde enerjisi tamamen tükenmişti. Bir adım daha attı ancak çarptığı bedenle geriye doğru savrulmaktan son anda kurtulmuştu. Esmer genç bir adam ona telaşla bakarken kızın kolunu o kadar sert kavramıştı ki Asuman acıyla yüzünü buruşturdu. Bu adamı tanıyordu. Beynini yoklayarak nereden tanıdığını çıkarmaya çalıştı ancak pek başarılı olamamıştı.

"Bir sorun mu var Asuman? " dedi adam. İsmini biliyor olmasına kaşlarını çatarak karşılık verecekti ki karşısında duran genç adamı nereden tanıdığını hatırladı. Geçen gün buraya geldiğinde Altay'ın yanında görmüştü. Altay onu karakoldan çıkarmadan hemen önce bu adamla konuşmuştu.

"Ben," diye mırıldandı güçsüz çıkan sesiyle. "Altay'a bir şey söyleyecektim. Nerede biliyor musun?"

Adam ona kısaca bakıp kolunu bıraktı.

" Burada yok. İki hafta izin aldı. Bana söyle, ben iletirim. "

Ali kıza dikkatle baktığında iyi olmadığını anlamıştı. Yüzü sararmış, elleri titremeye başlamıştı. Neden Altay'ı sorduğunu soracakkken kız bir anda yere yığılıverdi. İlk birkaç dakika ne olduğunu anlayamadan baktı ama sonrasında kızı yerden kaldırmış, kucağına aldığı gibi revire doğru koşturmaya başlamıştı. Bir günü de sorunsuz olsa ne olurdu? Hayır neden bir gün de evine mutlu ve zamanında gidemiyordu? Kim beddua etmişti? Eski sözlüsü? O olabilir miydi? O kızda Allah inancı yoktu ki beddua etsindi.

Neyseki kız fazla ağır değildi. Hatta o kadar hafifti ki Ali bir kız çocuğu taşıyormuş gibi hissetmişti. Üstelik yanakları morarmış, olası bir buz kütlesi haline gelmiş bir kız çocuğu... Altay gideli bir hafta kadar oluyordu. Dolunay'ın iyi olduğunu söylemişti. Onu mutlu etmek için elinden geleni yaptığını biliyordu Ali. Dolunay onun da kız kardeşi sayılırdı. Ancak Altay neredeyse her aramasında Asuman'ın gelip gelmediğini de soruyordu ki Ali Altay ile hergün konuştuğunu göz önüne alırsa, bunalmıştı. Bıkmıştı, usanmıştı.

Nihayet revire geldiğinde kızı yavaşça sedyeye yatırıp revir doktoruna olanları kısaca anlattı. Adam onu dışarıya postalayana kadar orada durmuş ancak doktorun ikazıyla kendisini dışarıda bulmuştu. Elleriyle saçlarını geriye doğru iterken cebinden telefonu çıkarıp en yakın arkadaşının numarasını tuşladı. Kısa bir aranın ardından telefon açılmış, Altay nefes nefese konuşmuştu.

"Ne oldu devrem? Daha sabah konuştuk. Beni mi özledin hemen? "

Ali gözlerini devirdi. Bu adamı ne zamandır dövmediğini fark ettiğinde gözleri dolmuş, yumrukları kaşınmaya başlamıştı. Diğer taraftan Altan'ın çirkef sesi de işitiliyordu.

" Abisiyim ben onun! Ver kardeşimi bana! "

Altan'da olası bir kız potansiyeli vardı.

"Sakin bir yere geç de aşkımız hakkında konuşalım Altay." dedi. Bu sırada revirin kapısında duran sandalyeye çökmüş, gözünün önünde ellerinde dosyalarla bir sağa bir sola dönen devrelerini izlemeye başlamıştı. Telefondan birkaç hışırtı geldi, en sonunda da Altan'ın sesi tamamen kesildi.

" Konuş bakalım. "

"Senin kız burada. Bayıldı." Lafı dolaştırmaktan da nefret ederdi.

" Ne? "

"Duydun işte. Tekrar ettirme. Ayrıca dün dediğin gibi baktırdım. Kızın üvey amcası iki gün önce delil yetersizliğinden serbest bırakılmış. "

Birkaç dakika ses kesildi. Hatta öyle ki Ali telefonun kapanıp kapanmadığından emin olmak için kulağından uzaklaştırıp ekranı kontrol etmişti.

" Allah kahretsin! "

" Bencede. "

" Ben böyle işin ta-"

"Bencede. "

"Ali senden bir şey isteyebilir miyim? Ben gelene kadar. "

" Bencede. Ne? Dur dur dur. Aşk dedik diye cıvıtma. Hiiç uğraşamam. Bir hafta izne ayrılmışım, uzatacağım ayağımı, göbeğimi kaşıya kaşıya film izleyeceğim. "

"Ali. Devrem. Ne istersen yaparım."

"Bir hafta boyunca İskender artı gidiş geliş karşılama."

Altay yutkundu ama başka çaresi yoktu.

"Tamam. "

" Daha bitmedi, Bozkurt. Gece nöbetimin üç tanesi de sende."

"Dalak, böbrek? İstersen çiğerimide vereyim? "

Ali omuzlarını silkeledi. Elbette arkadaşının bu teklifi kabul edeceğini biliyordu.

" İşine gelirse. "

" Tamam. Bir hafta boyunca Asuman'ın iyi olduğundan emin ol. "

Ve böylece Ali'nin bir hafta sürecek olan 'gizli koruma'  işi başlamış oldu.

Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro