Chào các bạn! Vì nhiều lý do từ nay Truyen2U chính thức đổi tên là Truyen247.Pro. Mong các bạn tiếp tục ủng hộ truy cập tên miền mới này nhé! Mãi yêu... ♥

Üçüncü Perde -2

Üçüncü Sahne

(Venedik'te bir sokak. Yahudi Shylock, Solanio, Antonio ve Zindancı girer.)

SHYLOCK —

Zindancı, dikkat et ona!

Merhametten söz etmeyin bana!

Karşılıksız para veren budala bu işte.

Zindancı, dikkat et ona.

ANTONIO —

Ama dinle bak, iyi yürekli Shylock.

SHYLOCK —

Hakkımı isterim; hakkıma karşı konuşma.

Hakkımı alacağıma yemin ettim.

Hiçbir gerekçen yokken bana "köpek" demiştin;

Ben köpek olduğuma göre, dişlerimden sakın.

Adalet istiyorum Dük'ten.

Bana bak, seni aşağılık zindancı,

Adam istedi diye onunla böyle dolaşacak kadar

Şapşal olmana şaşıyorum.

ANTONIO —

Rica ediyorum, dinle beni.

SHYLOCK —

Ben hakkımı isterim. Seni dinlemek istemiyorum

Hakkımı istiyorum; bunun için de artık konuşma.

O sümsük ve bön budalalardan sanmayın beni:

Öyle Hıristiyan yalvarmaları karşısında

Baş sallayacak, insafa gelecek, duygulanacak,

Gevşeyecek biri değilim ben.

Bırakın peşimi. Konuşmayın benimle.

Ben hakkımı isterim.

(Çıkar.)

SOLANIO —

İnsan içinde yaşayan

Bundan inatçı köpek görmedim.

ANTONIO —

Bırak gitsin.

Boş yere peşinden gidip yalvarmayacağım artık.

Canımı istiyor o, nedenini de iyi biliyorum:

Bana gelip ondan yakınan borçlularından çoğunu

Elinden kurtarmıştım.

Bu yüzden nefret ediyor benden.

SOLANIO —

Bence Dük

Bu anlaşmanın uygulanmasına kesin izin vermez.

ANTONIO —

Dük adaletin işleyişine engel olamaz.

Venedik'te bizimle birlikte yaşayan yabancıların

Sahip oldukları hakları inkâr edersek,

Devletin adalet anlayışına gölge düşer.

Hem şehrin ticareti ve kazancı,

Yabancı ülkelerle yapılan işlere bağlı.

İyisi mi sen git. Bu dertler ve uğradığım kayıplar,

O kadar yıprattı ki beni,

Yarın o kanlı alacaklıma verecek

Yarım kilo et kalmadı nerdeyse üstümde.

Eh Zindancı, hadi. Oh Tanrım,

İnşallah Bassanio gelir de borcunu ödediğimi görür.

Ondan sonra gam yemem.

Dördüncü Sahne

(Belmont. Portia'nın evinde bir oda. Portia, Nerissa, Lorenzo, Jessica ve Balthazar girer.)

LORENZO —

Bayan, gerçi bunu sizin huzurunuzda söylüyorum ama,

Gerçekten soylu ve tanrısal bir dostluk anlayışınız var;

Lordunuzun yokluğuna bu şekilde katlanışınızdan

Açıkça belli oluyor.

Ancak, bunu yapmakla kimi onurlandırdığınızı;

Nasıl katıksız bir beyefendiye,

Kocanız Lordumu ne denli candan seven birine

Huzur gönderdiğinizi bilseniz, yaptığınız işten,

Her zamanki iyilikseverliğinizin size sağlayacağından

Çok daha fazla gurur duyardınız.

PORTIA —

İyilik yaptığıma hiç pişman olmadım;

Şimdi de olmayacağım. Eğer iki insan

Konuşup söyleşerek birlikte vakit geçiriyorsa,

İkisinin de ruhu aynı sevgi boyunduruğunu taşıyorsa,

Kişiliklerinin, huy ve davranışlarının da

Benzer olması kaçınılmaz.

İşte bu nedenle, bence bu Antonio,

Lordumun can dostu olduğuna göre,

Lorduma benzer biri olmalı. Eğer öyleyse,

Benim canımın (79) benzerini

Cehennem azabından kurtarmak için

Ne kadar küçük bir bedel ödemişim!

Galiba bu artık kendimi övmek oluyor;

Onun için burada bırakalım, başka konulara geçelim.

Lorenzo, Lordum dönene kadar,

Evimi yönetmeyi, çekip çevirmeyi

Senin ellerine bırakıyorum.

Bana gelince, Tanrı'ya gizli bir adağım var:

Yalnızca Nerissa'yla birlikte,

Onun kocası ve benim Lordum dönünceye kadar

Dua ve ibadetle geçireceğiz vaktimizi.

Burdan iki mil ilerde bir manastır var;

Oraya kapanacağız.

Umarım bu isteğime hayır demezsin.

Hem sevgim, hem de biraz şartlar zorladı beni

Senden böyle bir şey istemeye.

LORENZO —

Bayan, her emrinizi

Tüm kalbimle yerine getirmeye hazırım.

PORTIA —

Adamlarımın niyetimden haberleri var;

Lord Bassanio ve benim yerime

Seni ve Jessica'yı ev sahibi bilecekler.

Hadi şimdi, yeniden görüşünceye dek hoşça kalın.

LORENZO —

Size güzel düşünceler ve mutlu saatler dilerim.

JESSICA —

Günlerin gönlünüzce geçmesini dilerim hanımefendi.

PORTIA —

Dileklerinize teşekkür ederim;

Ben de size gönülden aynı şeyleri diliyorum.

Hoşçakal Jessica.

(Jessica'yla Lorenzo çıkar.)

Şimdi Balthazar (Bir mektup verir),

Seni hep dürüst ve sadık bilmişimdir;

Yine öyle bilmek isterim. Şu mektubu al

Ve gidebileceğin son hızla Padua'ya yetiştir.

Orada mektubu kuzenim Doktor Bellario'ya elden ver;

O da sana bazı belgeler ve giysiler verecek.

Yalvarırım onları aklın alabileceği en büyük hızla

Venediğe işleyen gemilerin kalktığı iskeleye getir.

Hadi koş, lafla vakit kaybetme.

Ben senden önce orda olacağım.

BALTHASAR

Bayan, gereken tüm hızla gidiyorum.

(Çıkar.)

PORTIA —

Hadi gel Nerissa,

Henüz bilmediğin işler var yapacağımız.

Kocalarımız daha bizi düşünmeden

Biz onları göreceğiz.

NERISSA —

Onlar bizi görecek mi?

PORTIA —

Görecekler. Ama öyle bir kılıkta olacağız ki,

Aslında bizde olmayan şeyi var sanacaklar. (80)

Seninle her iddiaya girerim,

İkimiz de delikanlı kılığına girdiğimizde,

Ben daha yakışıklı olacağım,

Hançerimi daha fiyakalı taşıyacağım,

Sesim kaval sesi gibi olacak,

Nazlı adımlarımız yerine erkek adımı atacağım,

Böbürlenen gençler gibi kavgalardan söz edeceğim,

Ustalıklı yalanlar kıvıracağım:

Saygıdeğer hanımlar nasıl peşime düştü;

Benden karşılık göremeyince,

Nasıl hasta düşüp öldü, diye.

Elimden bir şey gelmezdi, ne yapalım, diyeceğim;

Sonra pişman olup, her şeye rağmen,

Keşke öldürmeseydim onları, diyeceğim.

Bu çocukça yalanlardan yirmi tane söyledim mi,

İlk on iki aydan sonra okulu bıraktığıma

Yemin eder herkes.

O çaylak kabadayıların adi numaralarından

Binlercesi var aklımda; hepsini de uygulayabilirim.

NERISSA —

Ne yani, şimdi erkeklere mi döneceğiz?

PORTIA —

Ayıp ayıp! Ne biçim laf o!

Ya burda fesat biri olsa da yanlış anlasaydı seni! (81)

Neyse, gel şimdi; dışarda araba bekliyor.

Hemen gidelim, çünkü yirmi millik yolumuz var bugün.

Yolda sana bütün planımı anlatırım.

(Çıkarlar.)

Beşinci Sahne

(Belmont. Bahçe. Launcelot ve Jessica girer.)

LAUNCELOT —

Evet, tabii; malum ya, babaların günahını çocuklar ödermiş; bu yüzden, vallahi inan korkuyorum senin için. Bak seninle hep

açıkça konuştum; şimdi de açıkçası, bir hezeyan (82) kaplıyor içimi durumunu gördükçe. Bu nedenle, hiç keyfini bozma; çünkü bana kalırsa, sen lanetlenmiş durumdasın. Belki bir kurtulma ümidin olabilir; ama o bile piçkurusu bir ümit çıkabilir yani.

JESSICA —

Hangi ümitmiş o, söyler misin lütfen?

LAUNCELOT —

Yani sen, bir ümit, babandan olmamış olabilirsin; yani Yahudi'nin kızı olmayabilirsin.

JESSICA —

Çok piçkurusu bir ümitmiş gerçekten! O zaman da anamın günahlarını devralmış olurum.

LAUNCELOT —

Sen de haklısın. Demek hem ana tarafından hem baba tarafından lanetlendin: Baban Skilla'dan kaçarken, anan Karibdis'e (83) yakalanıyorum ben de. Her iki yönden de gidiyorsun bence.

JESSICA —

O zaman kocam kurtarır beni: Hıristiyan yaptı ya!

LAUNCELOT —

Yaptı da, iyi halt yedi. Sanki etrafta Hıristiyan azmış gibi. Zaten olanlar zor yaşıyor hep birlikte. Böyle herkesi Hıristiyan yapmaya devam ederlerse domuz fiyatlarını gör sen. Önüne gelen domuz eti yemeğe başlarsa, parasıyla bir kemik kömür pirzolası bulamayız artık.

(Lorenzo girer.)

JESSICA —

Dediklerini kocama söyleyeceğim Launcelot; işte geliyor.

LORENZO —

Karımı böyle köşelere sıkıştırmaya devam edersen yakında seni kıskanmaya başlarım ha Launcelot!

JESSICA —

Hiç korkmana gerek yok Lorenzo; Launcelot'la bozuştuk. Bana açıkça diyor ki, babam Yahudi olduğu için öbür dünyada hiç merhamet beklememeliymişim; ayrıca diyor ki, sen de devletin iyi bir yurttaşı sayılmazmışsın; çünkü Yahudi'leri Hıristiyanlığa döndürmekle domuz etinin fiyatını artırıyormuşun.

LORENZO —

(Launcelot'a)

Sen o Arap kadının karnını nasıl şişirdiğini devlete açıklayabilirsen, ben bunu haydi haydi açıklarım; kadın senden hamile kaldı Launcelot!

LAUNCELOT —

Arap karı o kadar büyüdüğüne göre, sandığım kadar küçük değilmiş demek.

LORENZO —

Budalalar bile beceriyor kelimelerle oynamayı. Çok geçmeden kafası gerçekten çalışanların hepsi susacak ve konuşma yalnızca papağanların ağzına yakışır olacak. Hadi bakalım ahmak herif, git içeri de söyle yemek hazırlıklarını yapsınlar.

LAUNCELOT —

Çoktan yaptılar, hepsinin iştahı yerinde!

LORENZO —

Hey Tanrım! Amma laf ebesiymişsin sen de! O halde söyle yemeği hazırlasınlar.

LAUNCELOT —

O tamam efendim, şimdi yalnız "örtü" kaldı.

LORENZO —

Peki ört o zaman!

LAUNCELOT —

Yoo örtemem efendim; ben haddimi bilirim. (84)

LORENZO —

Her fırsatta laf cambazlığı! Olan zekânı bir defada göstermek zorunda mısın? Lütfen yalın bir adamın yalın sözlerini çarpıtmadan anlamaya çalış: Git arkadaşlarının yanına; söyle örtüyü örtsünler, et servisini yapsınlar, biz de yemeğe geliyoruz.

LAUNCELOT —

Masa servisi yapılacak efendim; et örtülecek efendim. Sizin yemeğe gelmenize gelince, onu da gönlünüz ve paşa keyfiniz bilir efendim.

(Çıkar.)

LORENZO —

Zekâ deyip geçme; nasıl da yerine oturttu lafları!

Baksana, belleğine bir ordu dolusu

Kullanışlı kelime yerleştirmiş soytarı.

Ben bundan çok daha üstün yerlerde

Nice soytarı bilirim; donanımları aynıdır,

Ama çarpıcı bir kelime yakaladılar mı,

Anlamı olmuş olmamış hiç umursamazlar.

Neyse, sen iyisin ya Jessica?

Hem, söyle bakalım tatlı yavrum benim,

Lord Bassanio'nun karısını beğendin mi?

JESSICA —

Anlatamam ne kadar beğendiğimi!

Bence Lord Bassanio'ya namuslu bir hayat yaraşır;

Çünkü, öyle harika bir eş seçmiş ki kendine,

Cennetin mutluluklarını yeryüzünde bulmuş bile.

Bu yüzden de, yeryüzündekilerin kıymetini bilmezse,

Cennete hiç gitmesin daha iyi.

Aslında iki tanrı göksel bir bahse tutuşsalar,

Ödül olarak da karşılıklı iki dünyalı kadın koysalar

Portia'nın karşısına düşecek kadının yanına

Ek olarak bir şeyler daha koymak gerekirdi:

Çünkü bu zavallı ilkel dünyada Portia'nın dengi yoktur.

LORENZO —

Ama tıpkı onun ayarında

Senin de bir kocan var benim gibi.

JESSICA —

Bir de bana sor bakalım, öyle mi düşünüyorum.

LORENZO —

Merak etme soracağım; ama önce yemeğe gidelim.

JESSICA —

Hazır midem kaldırıyorken,

Bırak sana iltifat edeyim biraz.

LORENZO —

Yok yok, ne olur,

Sofra başı sohbetinde söyle söyleyeceğini;

Çünkü o zaman nasıl konuşursan konuş,

Başka şeyler arasında bunu da hazmederim.

JESSICA —

Eh, seni doyuralım öyleyse.

(Çıkarlar.)

Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro