2.KİTAP : 1.9
Hayat sıkıcıydı...
Dışarıda kar yağıyordu ve evde oturuyordum. Bir iki sene öncesinde olsam arkadaşlarım ile kar topu oynardım ama şimdi...
Hepsi kar merkezine gitmişti.
Sonuç olarak ölmemişlerdi lakin kimse de kalmamıştı mahalle de. Salak salak kardan adam yapacakda değildim. İki gün sonra eriyecek şey yüzünden götüm donacaktı ve eğlenceli bile değildi.
Annem ise evde portakallı kek yapıyordu. Mis gibi kokuyordu kek, bugün dışarıda çok kar olduğu için işe gitmemişti. Annem doktor, babam ise ingilizce öğretmeniydi. Bu kafalar ile nasıl güzel meslek sahibi olduklarına hiç akıl sır erdiremiyordum.
Her vansa sahip olan çiftlerden bahsediyoruz.
En azından bazıları güzeldi, yani hepsi güzeldi ve benimde bayağı vansım vardı. Yine de başka ayakkabı giymek daha iyiydi benim için. Annem gidip vansın botu var mı? Diye arama motoruna yazmış. Delireceğim. Karşısına onda her rengi olan boğazlı Vanslar çıkınca da sinirle çizmelerini giymişti. Sanırsam tek kış ayında Vanslardan uzak kalabiliyordu.
Topuklu ayakkabısı bile azdı...
İnsan evini silip süpürürken haftasonları, benim annem vanslarını, ayakkabı dolabını temizliyor. Babamda bu deliliğe dahil oluyor. Tamam bende her hafta sonu kitaplığımı en baştan düzenliyor olabilirim ama ayakkabı bu. Ayağa giyiliyor altı üstü ne bu laga luga?
Ama bu vansların toplamı benden bile pahalı olmalıydı.
Salonda oturmuş televizyon karıştırıyordum. Vans reklamı gelince kumanda elimden sekti. Kapatmak isterken yere düşmüştü. Yerden kumandayı alayım derken annem yeni çıkan Vansları görmüştü. Babamda yanında bitmişti. Babam anneme döndü ve gülümsedi. "Dert etmr hayatım. Ben şimdiden üç çift sipariş ettim bile." annem bu absürt sahneden mutlu olmuş olacak ki babama sarıldı. Bir de bana da almışlardı. Peh.....
Annemin elindeki tabağı sonradan fark ettim. Tabağı elime tutuşurdu. "Yandaki yeni taşınan çocuğa götür. Anası belki bir şey öğretmemiştir. Aç kalmasın bu havada. Anne keki yesin."
"Sanırım o çocuk ailesi ile buraya taşındı anne."
"Aman neyse ne. Sen şunu götür işten. İkram ikramdır. Ayrıca mis gibi de oldu."
Tabağı elinden almadan önce montumu ve botumu girdim. Tabağı elinden aldım ve kapıyı açtım. Anında kekin üzerindeki peçete açıldı. Parmağım ile onu tabakta tutarken yürümeye çalıştım. Zaten boyum uzun değildi birde kara saplanıyordum. Ayaklarımı zorlukla mücadele eden marvel karakterleri gibi yere sert basa basa yürüdüm. Aslında daha çok yeni kart tulumu giymiş ve yürüyemeyen bir bebeğe benziyordum. Kapının önüne yaklaşmıştım. Arada pek mesafe olmasa bile canım kar hayat koşullarına pandik atıyordu.
Bir adım daha attım ve tam düşecek iken beni iki omuz başımdan birisi tuttu. Tabakta bende yere düşmemiştim. Kafamı çevirdiğimde komşu çocuğu gördüm. Ben bu aptala kek getirirken bu neredeydi yahu? Bir de evde anası babası da yoksa boku bokuna götüm donmuş olacaktı.
Yine de beni düşmekten kurtarmıştı. Belki de tabağın üzerine düşecektim ve kırıklar karnıma saplanacaktı? Bunu düşünmen ile yüzümü buruşturdum. Fazla acı verici olmalıydı.
"Anne keki getirdim sana."
"Yemeyeli uzun zaman oldu."
"Neden ki?"
"Çünkü annem vefat etti."
Sormamalıydım. Sorduğuma pişman olmuştum. Çünkü bu, vu gerçekten kötüydü. Yine de burukçs gülümsedim. "Bundan sonra anne kekinden sana sürekli getiririm o zaman ne dersin?"
"Vallahi hayır demem turuncu kafa."
Bu soğuk sıfatlı betimlemeye laf etmemek için kendimi zor tuttum. Bir iyilik yapıyorsak geri tepmeyecektik.
Kapıya kadar geldiğimizde tabağı ona uzattım. "İçeri gel istersen." dedi. Babam yan evde ve ben tanımadığım birinin evine giriyorum. Yok kalsındı. Babam laf edecek birisi değildi aslında ama sonuç olarak onu tanımıyordum.
Elini uzattı. "Arda." geçen gün onu gördüğüm aklıma geldi. İsmini zaten biliyordum. "Sanırsam geçen gün duymuştum. Bennu bende." Elimi çektim. "Nice to meet you komşu çocuk. Daha fazla donmadan evime gitmek istiyorum."
"Bir dakika tabağı vereyim."
"Kalsın."
ALIN SİZE UZUN BÖLÜM! 550 KELİME! HSJDNDJDJ.
OY VE BOL BOL YORUM İSTİYORUM.
Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro