Chào các bạn! Vì nhiều lý do từ nay Truyen2U chính thức đổi tên là Truyen247.Pro. Mong các bạn tiếp tục ủng hộ truy cập tên miền mới này nhé! Mãi yêu... ♥

3.5


İçimden gelen tek his, kırgınlıktı. Bunca zaman bunca şey hissetmiş, düşünmüştü. Hiçbirinden haberim olmamıştı, kendimeydi kırgınlığım. Nasıl fark edememiştim gözlerindeki yansımamı? Nasıl fark edememiştim içinde biriktirdiği bunca şeyi?

Yüzüne baktığım her an, içinden geçen binlerce şeyden hiçbirini görememiştim. Oysa o benim kelimelerimin tanığıydı.

Aralık unuttuğum kapılarımı sessizce açmış, içeri süzülmüştü bir buhar bulutu misali. El yazısından bile ruh halini anlayabiliyorken nerede olduğunu bilmemek öyle büyük bir çöküntüydü ki benim için...

Bir daha gözlerine bakamamaktan, dediği gibi nisan ayının bizi ayırmasından ölesiye korkuyordum. Yazdıklarının kötü birer kuruntudan ibaret olması için birçok şey verebilirdim.

Biliyordum ki, değildi. Brandon her zaman mantıklı bir insandı ve benim anlam veremediğim davranışlarının bile ardında bir sebep olduğunu görmüştüm bu günlük sayesinde.

Günlük... Tekrar tekrar cümlelerini okumuş, yapabileceğim bir şey olup olmadığını düşünmüştüm. Yıllar sonra ilk kez saklandığım kovuktan çıkmak istiyordum. Hiçbir ipucu bırakmamıştı.

Yalnızca Fiona ismi aklımın bir köşesine kazınmıştı. Günlüğü ilk okuduğumda yanımda Jordan da vardı, yerinden kalktığı gibi Kalp'i getirmişti.

Kitabın yazarı gerçekten Fiona'ydı fakat soyadı yazmıyordu. Yalnızca Fiona.

Brandon'ın yapacaklarından korkuyordum. Sandığının aksine, onun geçmişindeki hiçbir şey umurumda değildi. Elbette içine yerleşen hüznün sebebini öğrenmek isterdim ancak bu, onun karanlığının beni korkutmasını sağlamazdı. Yaptığı şeyler hiçbir zaman beni onun karanlığına çekemezdi. Bunun benim açımdan yalnızca bir açıklaması vardı.

Brandon, karanlık değildi. Karanlık bir adamın zihninde ve parmaklarında asla böyle aydınlık hisler gezmezdi. O fazla berraktı yalnızca, ardındaki karanlığın üzerini örtemiyordu.

Şubat ayının sonlarına geliyorduk. Zaman hızla ilerliyordu ve ben her geçen saniye, onun için daha çok ve daha çok endişe ediyordum. Öyle bir şeydi ki bu, hem ellerim bağlıydı hem de kaçmaya çalışamıyordum.

Hikayesini aşırı merak etsem bile, onun kalın duvarları vardı ve o istemediği müddetçe hakkında bir şeyler öğrenemeyeceğimin de farkındaydım. Öğrenmemek de sorun değildi.

Sadece gitmemesini istiyordum. Ne olursa olsun, kırılsak bile gitmemesini istiyordum. İstediğim an yaşadığından emin olmak istiyordum.

Şimdi, hiçbiri mümkün değildi.

Bir hastalığı mı vardı? Ölümcül müydü? Nisan ayında intihar mı edecekti? Peşinde birileri mi vardı? Sorun değildi. Hiçbiri sorun değildi. Yanında durabilirdim ancak o buna izin vermek bir yana, olasılık olarak bile görmemişti.

İşte onun sevgisi böyleydi. Kıymetli, yüce ve sıcacıktı. Gözlerinde bu sevgisini göremediğim için pişmandım çünkü gitmişti, elim kolum bağlıydı ve bu pişmanlığın beni boğmasına izin vermekten başka hiçbir şey yapamayacak kadar bitkindim.

Ruh halim giderek kötüleşiyordu, Edward ve Jordan yanımda olsalar bile her zaman yalnızdım. Parmaklarımda hafif bir titreme başlamıştı, kahve fincanlarını tutmak giderek güçleşiyordu.

Göz altlarım çökmüş, bedenim zayıf düşmüştü. Uyuyamıyordum, uyusam bile nisan ayına ilişkin kabuslarla irkilerek uyanıyordum. Kütüphanede gün boyu boş boş oturuyor, çoğu zaman sadece Jordan'ın ısrarlarıyla eve gidiyordum.

Bu sırada onu dinlemiş ve bir hikaye yazmaya başlamıştım. Karakterleri bize çok benzerdi, hikayemiz neredeyse aynıydı. Yaptığım tek değişiklik, onun ismini Brandon yapmış olmamdı. Günlükte böyle yazıyordu çünkü.

Fiziksel özelliklerinden hiçbir şekilde bahsetmemiştim, Edward ve Jordan'ın aksine. Sevdiğim şey nasıl göründüğü değildi zaten; cümleleri, davranışlarıydı.

Onu özlüyordum. Beni bir parka götürüp sessizce yanımda oturuşunu bile özlüyordum. Şimdi onun olmadığı yanım soğuktu, sert bir rüzgar esiyordu o taraftan her daim.

Günlüğünü yastığımın altında saklıyor, her gece okuyordum. Uyuyamadığımda veya kabuslar gördüğümde yazdığı paragraflarından gülümseyeceğim kısımları seçip küçük kağıtlara geçiriyordum.

Bir de, üzerinde sürekli teoriler ürettiğim paragraflar vardı, sadece bunun için bir mantar pano bile almıştım. Hikayesini kendim çözmek istiyordum ancak mümkün değildi.

Hiçbir zaman hiçbir şey öğrenememekten ve onu son kez görmekten ölesiye korkuyordum. Biliyordum ki nisan ayında onu görürsem, bu benim de sonum olacaktı.

Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro