Chào các bạn! Vì nhiều lý do từ nay Truyen2U chính thức đổi tên là Truyen247.Pro. Mong các bạn tiếp tục ủng hộ truy cập tên miền mới này nhé! Mãi yêu... ♥

3.3

multimedya: Day6 - I Smile


 İnsanlar her ne kadar dikkatli olurlarsa olsunlar, bazen baktıkları şeyi dahi göremezler; görseler bile ardındaki hikayeyi bilmezler. Bir şarkının, bir şiirin, bir duygunun bile bir hikayesi vardır. İnsanlar bu hikayeleri birileri anlatmadan öğrenemez, işte bu yüzden insanları kendilerini anlattıkları kadar tanırız.

Birini gerçek anlamda tanımak için tüm sözcüklerine tanık olmak gerekir, hikayesini kendi ağzından duymak gerekir. Tüm bunlara rağmen sözcüklerinin hepsini duyduğunuza, hikayenin tamamını anlattığına emin olamazsınız.

Kendi hikayenizi de başkalarına anlatamıyorsanız eğer, kimse sizi gerçekten tanıyamaz. Bilirsiniz, konuşamayan biri için hikayesini anlatmak daha da güçtür.

Bir zamanlar, birinin gerçekten beni duyduğuna inanırdım. Benim bile duymadığım kelimelerimi onun duyduğunu düşünürdüm. Saçmalıktı. Ben bile hikayemin ne kadarını anlattığımı, sözcüklerimin ne kadarını tükettiğimi bilmiyorken o nasıl bilecekti hikayemi? Beni duysa, gider miydi?

"Mellanie, seni asla duyamayacağım." Edward'ın cümlesini içten içe onaylamıştım. Biliyordum, beni kimse duyamayacaktı, duyamazdı. Bunun için çabalamak bile boş bir heves olurdu.

Lunaparktan döndükten sonra Jordan kendini kötü hissettiği gerekçesiyle hemen ayrılmıştı. Edward da ikimizin yalnız kalıyor oluşumuzdan rahatsızlık duyup duymayacağımı sorarak şaşkınlığıma bir yenisini eklemişti. Daha önce evime izin bile almadan giren bu adamın değişimi gözlerimi yaşartıyordu doğrusu.

Jordan ile bir türlü içemediğim kahvelerin bir yenisi Edward ile benim elimdeydi. Öylesine oturup konuşmaya başlamıştık; daha doğrusu o konuşuyordu, ben dinliyordum. Arada sırada küçük defterime bir şeyler yazarak sorduğu sorulara yanıt verdiğim de oluyordu.

"Seni duyamayacak olsam da, bu beni üzmüyor. Neden, biliyor musun? Çünkü seni duymama gerek yok." Kahvesinden büyük bir yudum içti. "Asıl mesele duymakta değil. Asıl mesele, hissetmekte. Ben senin kelimelerini hiç duymadım, hatta doğru düzgün iletişim kurduğumuz bir gün oldu yalnızca. Onun dışında hep sen beni duydun, ikimiz de ne anlatmak istediğimizi hissedemedik. Bu yüzden konuşmadık seninle." Kahvesini sehpaya bırakarak kafasını ellerinin arasına aldı. Daha sonra derin bir nefes alarak arkasına yaslandı.

"Annemi kaybettiğimden beri çok fazla şey hissetmeye başladım, Mellanie. Mesela önceden sokakta bir hayvan gördüğümde onun hakkında hiç düşünmezdim. Şimdi, kışın nerede kalacağından nasıl yemek bulduğuna kadar birçok şey düşünüyorum. Kimi zaman onlara yemek veriyorum... Bunca zaman duyguların bir acizlik olduğunu düşündüm hep. Şimdi tüm bunlar öyle fazla geliyor ki, ne yapacağımı şaşırıyorum." Kendini daha iyi hissetmesi için ona gülümsedim.

Bakışlarını yere dikti. "Sana fısıldamayı öğreteceğim, Mellanie. Böylece konuşup konuşmamanın bir önemi kalmayacak." Oturduğu yerden kalkarak yanıma geldi. "Kelimeleri telaffuz etmeyi daha önce denedin mi?" Dudağımı büktüm. Büyük ihtimalle uzun zaman olmuştu. "Beni taklit etmeni istiyorum, dikkatle nasıl söylediğime bak tamam mı?"

Başımı aşağı yukarı hareket ettirdim, tıpkı bir robot gibi hissediyordum. "Ben.." Birkaç kez kelimeyi tekrar ettikten sonra, sıranın bende olduğunu söyledi. Dudaklarımı ve dilimi, tıpkı onun yaptığı şekilde oynattım. "Harika! Şimdi, bunu dışarı hava üfleyerek yap. Bu şekilde fısıldayabilirsin, bir sesin olmasına gerek yok. Sözcüklerini duymuş olacağım."

"Ben..." Kelimelerin nasıl söylendiğini zaten bildiğimi fark ettim, insanların nasıl konuştuğunu biliyordum. "Mellanie." Çok dikkatli dinlendiğinde, ağzım görünmese bile ne söylediğim anlaşılabilirdi. Kelimelerimi sonunda diğer insanlara gösterebilecektim. Gülümsedim. Artık hikayemi anlatabilmek için elimde bir fırsat vardı.

O an, Brandon'ın beni hiçbir zaman duymadığını acı bir şekilde bir kez daha hatırladım. Edward'ın dediği gibi; önemli olan duymak değil, hissetmekti. İnsan hikayesini anlatmak istediğinde elbet bir yol bulurdu, o kendi hikayesinden bahsetmek bile istememişti. Tam da bu yüzden, onun hikayesini öğrenecektim. Böylece onunla ilk kez konuşmuş, ilk kez onu tanımış olacaktım.     

Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro