Chào các bạn! Vì nhiều lý do từ nay Truyen2U chính thức đổi tên là Truyen247.Pro. Mong các bạn tiếp tục ủng hộ truy cập tên miền mới này nhé! Mãi yêu... ♥

İMKANSIZ AŞK BÖLÜM: 28

Mick, dondurucudan çıkarıldığında nefes almak için çırpındı. SUVun arka bagaj kısmına yan yatırılarak sabitlenmiş dondurucu küçüktü ve bağlantısı devre dışı bırakıldığı içinsoğuk değildi ama kesinlikle hava geçirmezdi. Mick, onu,SUV un arka koltuğuna ilk oturduğu an görmüştü ancakyola çıktıkları gibi ikinci sürüm güvenlik görevlilerinden biritarafından şok tabancasıyla vurulup dondurucunun içindeuyanmcaya kadar, bunun kendisi için hazırlandığını bilmiyordu. Şok tabancasını beklemediği için hazırlıksız yakalanmıştı. Tıpkı dondurucuyu da beklemediği gibi.Oksijen yavaş yavaş tükenirken uyanıp kendini zifiri karanlıkta o şeyin içinde sıkışmış halde bulmak, hayatının en kötü deneyimlerinden biri olmuştuKapıyı açıp onu çekerek dışarı çıkardıkları saniyeye kadar öleceğinden emindi. Korkunç, boğucu karanlığın içinde aklından geçen pek çok düşüncenin arasında, kendi kendinesormuştu: Bana bunu yaptılarsa, Jenny ile kızlaraneler yapmışlardır? Acaba hâlâ bayattalar mıdır?Üzerinde dinleme cihazı buldunuz mu? Herhangi bir izleme aygıtı? Konuşan kişi, Mick'in kendisine getirilmesini bekleyerek, eve açılan garaj kapısının girişinde durdu. Sestanıdıktı, ama sadece belli belirsiz duyduğu için Mick sersemlemiş haliyle onu tam olarak çıkaramadı. Elleri plastik birkabloyla arkasından bağlanmıştı ve bu da, onu buraya getirenadamların büyük ihtimalle polis olmadığını gösteriyordu. Tina'nın kabarık siyah ceketi ve Jason'ın Sig Sauer'i şüphesizkayıptı. Demek ki üzeri aranmıştı. Ama özellikle kapsamlıbir şekilde değil. Hissettiği kadarıyla, babasının telefonu hâlâayakkabısının içindeydi.Ah ona bir ulaşabilseydi...Hayır. Hiçbir şey yok. Yine de ne olur ne olmaz diye önlem aldık. Sinyal bozucu cihaz var, bir de onu dondurucuya kapattık. Sol kolunu sıkıca tutan adam münasebetsizce neşeliydi. 'Yüksek teknoloji ve düşük teknoloji.Sinyal bozucun sana kalsın. Hiçbir sinyal, dondurucudan geçemez, dedi sağındaki kişi, kapıdaki adamonu içeri götürmeleri için kenara çekilirken.Mick nefes almaya çalıştığı sırada iki şeyi fark etti. Kapıda dikilen adam Rossi'ydi, vurulduğu yere bandajla kol askısıtakmıştı ama gayet iyi hareket ediyordu. Mick'in FBI tarafından kurtarılma beklentisi büyük ölçüde azalmıştı. Saçındakitokanın, sinyal bozucu ve dondurucu birleşimindenoluşanbir savunmadan nasıl etkilendiğini bilmiyordu ama Mick'iniçinde kötü bir his vardı. Şansı yaver gitmemişti ve bu adamlar fazla ukala duruyordu.Adamlar Mick'in kollarını bırakıp geri çekilirken, Tekrar buluştuk, dedi Rossi.Mick etrafına hızlıca bakınca bir evde olduğunu gördü, bir mutfaktaydı. Mutfağa açılan garajı, eskice araç gereçleri,döşemelik muşamba kaplı zemini, ucuz ahşap dolaplarıylasıradan çiftlik tarzı bir evdi. Pizza kokuyordu ve Mick, masadaki Domino's kutusundan, onu esir alan kişilerin akşamyemeğinin bu olduğunu tahmin etti. Mutfağın ilerisinde biroturma odası çarptı gözüne; yünlü İskoç kumaşından bir kanepe, bej rengi perdelerle örtülü bir pencere, bej rengi duvarlar. Normal, orta halli bir ev. Ama kime aitti? Ve neredeydi?Mick ayakkabısının içindeki telefonu düşündü. Ellerini çözebilse ve ona ulaşabilse bile, hatta kimi arayacağını bulsa bile daha iyi bir şey düşünemezse, genel olarak yangınihbarı için 91 l'i aramak da işe yarardınereye gelmelerinisöyleyeceğini bilemezdi.Dikkatini topla. Bir adres bul.Umarım bu kez daha şanslı olursun. Mick kasıtlı olarak Rossi'nin yaralı koluna baktı ve adamın yüzünün kızardığınıgörünce memnuniyet duydu.Merhaba Mick. Iacono oturma odasından içeri girdi. Mick onu görür görmez öyle ani bir düşmanlık hissetti ki,adam bunu gözlerinden okumuş olmalıydı. Artık onun arkadaşıymış gibi davranmaya çalışacak hali yoktu. O günler çokgeride kalmıştıSöz verdiğim gibi geldim, dedi Mick. Kız kardeşim nerede?Iacono güldü. Suç ortağın nerede? Adı Jason'dı galiba, öyle demiştin. Görüyorsun ya, dikkatliyim. Ayrıca Bay Marino'yu soymak için sana yardım eden diğerleri de var. Bananerede olduklarım ve paranın yerini söyle, herkes mutlu birşekilde evine dönsün.Yalancı, demek istedi Mick. FBI yakın zamanda çıkagelmezse veya kendisi kaçmak için başka bir yol bulmayı başaramazsa, öleceğini adı gibi biliyordu. En kötüsü, Jenny ve kızların bu işle hiçbir alakası olmamalarına rağmen Mick'leberaber ölecek olmalarıydı. Tabii şimdiye kadar öldürülmediyseler...Düşününce midesine kramplar girdi. Bu bilgiyi sadece Nicco Amca'ya veririm.Iacono'nun bakışları ansızın sertleşti. Ah, hayır, o oyunu tekrar oynayacak değiliz. Bana söyleyeceksin, hemen şimdi,yoksa akrabalarını öldürmeye başlayacağım.Tamam, en azından bu Jenny ve kızların ölmediği anlamına geliyordu.Onları görmek istiyorum, dedi Mick. Sonra ne öğrenmek istiyorsan söylerim.Iacono hızlıca Rossi'ye baktı. Mick'i getiren gangsterlere dönüp, Onu bodrum katma götürün, dedi.Adamlardan biri Mick'i kolundan tutup mutfağın arka tarafına doğru iteleyerek oradaki bir kapıyı açtığında Mick'in kalbi yerinden fırladı. Önünde dik, gri, boyalı ahşaptan merdivenler vardı. Aşağı inmeye başladığında, hafif bir küf kokusu duydu. Görebildiği kadarıyla duvarlar boyasızbetondu.Sonra merdivenlerin altındaki küçük alanın ötesini görebildiği bir noktaya ulaştı ve kalbi hızla çarparken midesi altüstoldu.Jenny ve kızlar; elleri arkalarından bağlı, ayaklarının etrafına elastik kordonlar sarılı bir halde birbirlerine sokulmuş ve duvara yaslanmışlar, cilasız beton zeminde oturuyorlardı.Mick en son basamağa geldiğinde, gözlerini ona diktiler.Mick! diye feryat etti kız kardeşi.Mick Teyze! Annesine yaslanmakta olan Lauren doğruldu.Kate, Jenny'ye baktı. Ah, anne, kurtulduk mu?Jenny. Lauren. Kate. İyi misiniz? Mick kolunu sıkan elden kurtulup onlara doğru koştu. Jenny'nin çene hizasındaki sarı küt saçları darmadağın olmuştu ve gözlerinin altındakisilik rimel izleri ağladığını gösteriyordu. Lauren da annesi gibi sarışındı, atkuyruğu yaptığı saçı gevşemiş, saç telleriyüzüne düşmüştü. Kate'in de saçı atkuyruğu şeklinde toplanmıştı, ama o Mick gibi kumraldı. Üçü de kot pantolon,uzun kollu tişört ve spor ayakkabı giymişlerdi. Üçü de bitkingörünüyordu. Ve korkmuş. Mick onların bu kadar korkmuşolmasından hiç hoşlanmamıştı.Ah, Mick, gelmişsin. Bunu senden istememeliydim ama...''Jenny o kadar çaresizce baktı ki, Mick'in yüreği burkuldu.Elbette isteyecektin. Mick, iki gangster ve Iacono'ya bakmak üzere arkasına döndü, hepsi peşi sıra aşağı yönelmişlerdi. Kalorifer kazanının arkasındaki köşede, bir yığınpaçavra olduğunu düşündüğü bir şey gözüne çarptıBuzgibi bir dehşete kapılarak bunun paçavra olmadığını fark etti:Curci'ydi. Orada yatış şeklinden, öldüğü açık ve net anlaşılıyordu.Birden Lightfoot cinayetleri geldi aklına. Bütün aile, bir bodrum katında öldürülmüştü...Mick çok kısa bir anlığına sersemledive dizleri çözüldü.Tanrım, sen bizi koru, diye dua etti; ansızın kendi ailesinin de benzer bir kaderi paylaşabileceği ihtimali çok gerçekçi gelmişti.Kate, Mick Teyze, seni de mi yakaladılar? diye söze girdi. Görünüşe göre, Mick'in ellerini bağlayan kabloları fark etmişti.Bu, Mick'i kendine getirdi. Ne olursa olsun, kontrolünü kaybetmemeliydi. Ailesinin ona ihtiyacı vardı.Kalbi her ne kadar göğüskafesini parçalarcasına atsa da, omzunun üzerinden Kate'e dönüp, Sakın korkma, dedi.Merdivenlerin dibine varmak üzere olan Iacono'nın bir silah taşıdığını gördü. Soğuk terler vücudunu dalga dalga sardı. Boğazının arka kısmından, katıksız korkunun eseri olduğunu fark ettiği sirke gibi bir tat yükseldi. Neler yaşanacağını, hızlıca düşünüp taşınmazsa kendisinin, Jenny ve kızlarınöleceğini, Iacono denen adi herifin çocuklara karşı en ufakbir merhamet duygusunun olmadığını biliyordu.Çaresizce risk alıp gerçeğin küçük bir kısmını büyük bir yalanla birleştirdi.Sizin için, aradığınız kişilerin nerede olduğundan daha önemli bir haberim var. O fotoğrafları hatırlıyor musun?Hangilerinden bahsettiğimi biliyorsun. Jenny ilekızlarınönünde Lightfoot cinayetlerinden bahsetmek istemiyordu.Bu ancak Iacono'ya onları öldürmek için fazladan sebep vermek olurdu. Birileri onları Nicco Amca'ya şantaj yapmakiçin kullanıyor. Bununla ilgili her şeyi biliyorum. Sana kimolduklarını, orijinal fotoğrafların nerede olduğunu ve başkakimde kopyaları olduğunu söyleyebilirim. Mick hızlıca soluklandı, Iacono'nun gözlerindeki mahkum ifadeden cesaretaldı. Git ve bunları Nicco Amca'ya anlat. İnan bana, öğrenmek isteyecektir.Nereden biliyorsun?Ben bir polisim, unuttun mu? Çok şey biliyorum. Söylediklerimi Nicco Amca'ya anlat, yeter.Iacono bir süreliğine Mick'e sert sert baktı, sonra arkasına döndü ve tek kelime etmeden tekrar merdivenlere yöneldi.Gangsterler da onu takip etti.Kapı arkalarından kapanır kapanmaz Mick, Jenny'yle kızların yanına çöktü.Mick aceleyle, Öne eğil. Elleri göreyim, dedi kız kardeşine. Jenny'nin bilekleri çamaşır ipiyle sarılmış ve düğüm atılmıştı. Muhtemelen onu büyük bir tehdit olarak görmemişler ve elleri çözülürse neler olabileceğinden korkmamışlardı.Çözebilir misin? diye fısıldadı Jenny, merdivenlere doğru korku dolu bakışlar atarken gözleri irileşmişti.Galiba. Mick, kız kardeşine arkasını döndü ve hislerine güvenerek düğümü açmaya koyuldu. Çaresizlik parmaklarını uyuşturmuştu: İpi lime lime ayırabildi ama her bir parçayıçekişinde saniyeler saatlere dönmüştüAh, çok şükür! İpin yere düşmesiyle Jenny soluklandı ve ellerini ovuşturmak üzere kollarını öne doğru kıvırdı.Kate fısıldadı. Anne, özgürsün! Tıpkı Jenny'ninkiler gibi mavi olan gözleri heyecandan kocaman açılmıştı.Acele et Mick Teyze. Lauren da korkuyla merdivenlere göz gezdiriyordu.Kızları çöz, dedi Mick, o sırada ayaklarındaki elastik kordonları gevşetmeye başlamış olan kız kardeşine. Çabukol.Mick çabucak ayağa kalktı, kazana doğru koştu, Curci'nin cesedine değmemeye çalıştı ama hızlıca bir bakış atmadanda duramadı. Tahmin ettiği gibi, adam başından vurulmuştu; ikili seri atış. Etrafını saran kan gölü çoktan pıhtılaşmayabaşlamıştı. Mick'e ihanet etmemiş, şu durumda bir kurbanolmuştu. Curci arkadaşıydı ama Mick'in onun için yas tutacak zamanı yoktu. Kendi ailesini kurtarmak için elinden negelirse yapmalıydı.Kazan, doğalgaz yakıtlı bir basınçlı hava sistemiydi, çocukluğunun geçtiği evdeki modelin aynısıydı ve Mick onu nasıl çalıştıracağını biliyordu. Dizlerinin üstüne çöktü, pilotışığını barındıran küçük hazneyi açtı ve titreşen mavi alevebaktı. Dişlerini sıkarak arkasını dönüp ellerini hazneye soktu.Alevlerin bileklerini yalayarak yaktığını hissetti ve neredeyseacıdan çığlık atacaktı. Ellerini geri çekti, her iki bileğindekikızarmış yerlere yüzünü buruşturarak baktı ama alevler işeyaramıştı. Kablo eriyerek açıldı.Mick telefonu hatırladı, uzanıp ayakkabısının içinden çıkardı. Şimdi, kaçamama ihtimallerine karşı yardım çağırma vaktiydi. Tuşu beceriksizce yokladı, telefonun ışığı yandı.Çok geçmeden anımsadı: Nerede olduklarına dair hiçbirfikri yoktuŞehirde iz teknolojisi vardı. Buraya kadar izinisürebilirler miydi?Önemi yoktu. Telefon çekmiyordu. Yine de 91 l'i tuşlayarak telefonu cebine koydu.Kazanın arkasındaki duvarda iki tane pencere vardı.Kendisi de, Jenny ve kızlar da incecik oldukları için pencereden kaçabilirlerdi. Yalnızca camı kırması gerekiyordu.Camı kırmak için etrafta kullanabileceği bir şeyi umutsuzca ararken, Jenny'nin Lauren'ı çözdüğünü, Kate'in ellerini kurtardığını ve ayaklarına dolanmış kordonu çözmekte olduğunu gördü.Sonra, Curci'nin çelik burunlu bot giydiğini fark etti. Ona doğru koştu ve botun tekini ayağından çekip çıkardı.Jenny! Kızları buraya getir. Mick'in sesi sakin ama aceleciydi. Camın kırılması umduğundan fazla ses çıkarırsa, kızlar gitmeye hazır durumda olmalıydı. Kızlar koşup yanınageldiler, Mick botu montuna sararak oluşturduğu doğaçlamaçekici salladı ve cama doğru fırlattı.Acele et Mick Teyze! diye cesaretlendirdi Lauren.ikinci denemesinde, var gücüyle savurdu Mick.Cam kırıldı. Kırık parçaların yağmur gibi yağarken çıkardıkları ahenkli çınlama Mick'i heyecanlandırdı. Delikten içeri soğuk hava doldu. Sadece birkaç keskin parça kalmıştı.Ceketini silkeleyerek Curci'nin botunu yere attı ve sonra ceketi pencerenin alt kenarına serdi.Buraya gel Lauren. Dışarı çıkıp Kate'i bekle, sonra ikiniz elinizden geldiğince, hızla koşarak kaçın. Bizi beklemeyin. Hiçbir şey için durmayın. Jenny, hadi kaldıralımonları. Mick ve kız kardeşi, Lauren'i tutup resmen pencereden dışarı attılar. Ardından aynı şekilde Kate'i de.Mick bu kez kız kardeşine yardım ederken, Peki ya sen? diye sordu Jenny.Ben çıkabilirim, dedi ve Jenny ayağını Mick'in elinin üzerine koyunca Mick onu pencereye doğru kaldırdı. Delik,ona göre biraz dardı; Jenny eğilip bükülerek geçmek zorundakaldı.Mick beklerken yapabileceği bir şey daha olduğunu kavradı: Curci'nin katledilişini kanıt olarak kaydedebilirdi.Babasının telefonunu cebinden çıkarıp kamerayı açtı ve Curci'nin bedeninin hızlıca iki kare fotoğrafını çekti. Onlarıkaydettiği sırada, önceki resimlere şöyle bir göz attı.En yakın tarihli fotoğrafta, Edward Lightfoot başına silah dayanmış halde bir sandalyede oturuyordu. Diğer fotoğraflar; Lightfoot cinayetinin fotoğrafları, hepsi oradaydı. Mickdehşet içinde onlara bakakaldı.Bu demek oluyordu ki öyle olmalıydı kibabası, Lightfootlar'ın cinayet mahallinde bulunmuştu. Fotoğrafları çeken oydu.Mick'in zihni allak bullak oldu. Çok geçmeden, merdivenlerin yukarısındaki kapının açıldığını duydu.Kamerayı cebine yerleştirip zıpladı, pencerenin kenarlarını tuttu ve kendini sahip olduğunu bile bilmediği bir güç ve çeviklikle yukarı çekti.Bu da ne? Gitmişler! Iacono'nun bağırdığını duydu. Dışandalar! Git...Ancak Mick devamını duyamadı çünkü can havliyle koşuyor, karda kayıyor, Jenny ve kızların peşinden sekerekgidiyordu. Ormanlık bir yerde, bir tepedeydiler. Yanık kütüklerin kokusu güçlüydü: Birileri, bir yerde ateş yakmıştı. Evin arkatarafından çıkmışlardı ve tek seçenek tepeye doğru koşmaktı.Mick, Jenny'nin kızlara yetiştiğini gördü, sonra kendisi deonlara yetişti. İki kız kardeş de çocukların ellerinden tuttuve ağaçların arasından koşarak geçti. Jenny, Lauren'ı almıştı;Mick de Kate'i.Neredeler?Bulun onları!Adamların çoktan dışarı çıkmış ve peşlerine düşmüş olduğunu fark edince, Mick'in kalbi sıkıştı. O, Jenny ve kızlar, yeterince uzaklaşmış değillerdi.Bak! İşte izleri burada!Mick'in midesi ağrıdı. Nabzı hızlandı. Kate'in eline sıkıca sarılıp karlarınüzerinden uçarcasına geçti.Kate nefes nefese, Bizi yakalayacaklar mı Mick Teyze? diye sordu.Hayır tatlım, hayır!İşte, oradalar!Mick başını çevirip bakınca altı adamın arkalarından tepeye doğru koşturduğunu gördü. Jenny ile Lauren solundaydılarve biraz geride kalmışlardı. Mick gangsterlerden birinin onların sadece birkaç adım gerisinde olduğunu görünce, yüreği ağzına geldi.Jenny, dikkat et! diye bağırdı Mick. Ama artık çok geçti. Gangster, Jenny'nin üzerine atılıp hırkasının arkasından yakaladı. Jenny karların üstüne yüzüstü düştü.Annesi yere düştüğünde Lauren çığlık atıp sendelediOnu yakalayan adam üzerine çullanmış haldeyken Jenny feryat etti. Lauren! Koş!Ancak Lauren durdu ve annesine yardım etmek için geri gitti.Kate çığlık attı. Her ne kadar kalbi korku ve acıdan patlıyor, ayakları direnç gösteriyorsa da Mick çocuğu da yanında sürükleyerek yola devam etti. Yapabilirse, en azından bir çocuğu kurtarmalıydı.O anda, arkasından yaklaşan ayak sesleri duydu. Çıldırmış gibi etrafına bakındığında, bir diğer gangsterin yalnızca birkaç adım geride olduğunu gördü. Onları yakalayacaktı.Yanında kendisini yavaşlatan Kate varken, yakalamamasınaimkân yoktu.Kate, devam et! Koş, koş, koş! Mick yeğeninin elini bırakıp yaklaşmakta olan adamla yüzleşmek için kendi etrafında dönerken avazı çıktığı kadar bağırdı. En azından Kate,kendisine söyleneni yapmıştı, minik bacakları bayır aşağı süratle ilerliyordu.Gangsterin silahını havaya kaldırdığını görünce, Mick'in boğazı tıkandı...Ardından, evin tepesinde üç helikopter yükseldi. Arama ışıkları tepeden aşağı vurdu; pırıl pırıl beyaz huzmeleri, bayırın en alt kısmındaki Rossi'yi yakaladı, sonra Iacono ve gangsterleri, Jenny ve Lauren'ı ve Mick'i aydınlattı.Bir hoparlör, Mick'in hayatı boyunca duyduğu en güzel sözcükleri haykırdı.Kıpırdamayın! FBI!

Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro