Chào các bạn! Vì nhiều lý do từ nay Truyen2U chính thức đổi tên là Truyen247.Pro. Mong các bạn tiếp tục ủng hộ truy cập tên miền mới này nhé! Mãi yêu... ♥

VEDA BÖLÜM: 29

Mick!

Helikopterler başlarının üstünde gezinip tepeyi bir futbol stadyumu gibi aydınlatırken, Jason, bir dizi FBI ajanıyla birlikte çıkageldi. Karlar parıldadı, ağaçlar derin gölgeler oluşturdu, gökyüzü ise karanlık ve basıktı. Helikopter pervanelerinin gümbürtüsü göğü doldurdu. Iacono, Rossi vediğerlerine kelepçe takılıp hakları okunurken, Mick iyi olduğunu ısrarla vurgulayan Jenny'nin ayağa kalkmasına yardımetti. Lauren ve Kate iki koldan ilerleyip annelerinin olduğunoktada buluştu.Mick elini kaldırarak Jason'ın seslenişine karşılık verirken, O da kim? diye sordu Jenny. Kollarını, iki yandan ona sıkı sıkı tutunan kızlarına dolamıştı. Mick, kız kardeşininsarsıntı geçirdiğini, az önce hayatının en korkunç tecrübesini yaşadığım biliyordu ama Jason'ın gelişine gösterdiği ilgiyedayanarak, onun her şeyi atlatacağına emin oldu.Bir arkadaşım. Mick onu tıpkı babalarına olduğu gibi, sadece biraz daha baskıcı bir tonla tanıtmıştı.Jason onlara yetişmeden önce, Hoş bir arkadaş, diye fısıldadı Jenny.Elbette ki Jason'm ilk yaptığı, Mick'i kollarına almak oldu.Daha sıkı sarılırken, Tanrım, ödümü kopardın, dedi kulağına. Takip sinyalinin kaybolduğunu duyduğumuzda,yüzyıl yaşlandım sanırım.Bunun üzerine, Mick ne yapabilirdi ki? Kollarını Jason'm boynuna doladı ve onu öptü. İşte, her şeye rağmen, elektrikve tutku oradaydı; onun kollarında, gerçekten ait olduğu yeribulmuş gibi hissediyorduAyrıldıklarında, kız kardeşinin ve ikiyeğeninin de bire bir aynı büyülenmiş bakışlarla onları süzdüğünü gördü.Jenny, gözlerini Mick'e çevirdi. Aha!O senin erkek arkadaşın mı Mick Teyze? diye sordu Lauren.Kate coşkuyla, MickTeyze'm bizi kurtardı! dedijason'a.Mick Teyze kelimelerle ifade edilemeyecek kadar harika, diye ciddiyetle cevap verdi Jason.Mick içini çekti. Jenny, Lauren ve Kate; Jason Davis ile tanışın.Lauren, O senin erkek arkadaşın mı? diye tekrar sordu.Mick, Jason'la göz göze geldi. Jason gülümsedi, gözleri kıpır kıpırdı ve Mick, bu adamın birdenbire hayatındaki enönemli insan haline gelmek üzere olduğunu fark etti.Evet, sanırım öyle, dedi Lauren'a ve Jason'ın gülümseyişi bütün yüzüne yayıldı.Kızlarım ne durumda? Babası övünerek geldi. Onu gördüğü an, Mick'in kalbinde garip, hafif bir tekleme oldu.Onun Lightfoot cinayet mahallinde bulunduğunun kanıtıtam da orada, cep telefonundaki fotoğraflar halinde cebinde duruyordu. Karşı konulamaz, inkâr edilemezdi. Mick olanet telefona hiç bakmamış olmayı diledi. Ama bakmıştı vebu bilgiyi aklından silemezdi.Tanrım, ne yapacaktı?Babası, Jenny ve kızları çoktan etrafına toplamış, kucaklıyordu ve Mick düşünüp taşınırken onu da çekip aralarına kattı. Yüreği kan ağlarken, o da babasını kucakladı.Sonra, herkes birbiriyle konuşurken Mick, Jenny ve kızlar yaşadıkları şeyleri anlattı.Sizi Charlie sayesinde bulduk, dedi Jason. Mick, edindiği yeni bilgi nedeniyle aşırı rahatsız olmasaydı, Jason ve babasının birlikte zorlu bir sınavdan geçerek aralarında bir bağ kurmuş olmalarını bir nevi sevimli bulabilirdi. Marino'nunbu tepede güvenli bir evi olduğunu o hatırladı.Babası, Buraya birkaç kere gelmiştim. Uzun zaman önce gerçi, dedi. Aslında günü kurtaran Jason'dı. Nerede olduğunuzla ilgili bir fikir yürüttüğümde, helikopterleri çağırması için o FBI ajanını arayan kendisi oldu. Buraya arabaylagelmeye çalışsaydık, hâlâ yolda olurduk. Bir an için orada, oadamı parçalayacağını sandım.Mick omuzlarını yukarı kaldırmış olan Jason'a baktı. O aşamada, biraz endişeliydim.Ben son derece endişeliydim demekte bir sakınca görmüyorum. Fakat tahmin etmem gerekirdi. Charlie muzip bir şekilde Mick'in omzuna vurdu. İşte benim kızım, kardeşini kurtaracağını biliyordum.Jelly ile Tina'ya ne oldu? diye sordu Mick.Jason sırıttı. Bildiğim kadarıyla hâlâ FBI aracındalar. Bütün bu kargaşada izlerini kaybettim.Artık eve gidebilir miyiz? Üşüdüm. Ve de açım, dediKate. Bu sözler, hepsine dondurucu bir kış gecesinin ortasında karların içinde dikildiklerini hatırlattı.Sevgi dolu büyükbaba Charlie, Elbette gidebiliriz, diye cevap verdi ve hep birlikte tepeden aşağı inmeye başladılar.Al bakalım. Sıcak ve hacimli bir şey Mick'in omuzlarım örttü. Mick, bunun Jason'm montu olduğunu

 anlayana kadar, biraz tedirgin oldu. Onun montunu

 ilkez Kaçamak'ta.aldığı anı hatırladı, ne kadar yol kat ettiklerine hayret etti.Bütün bu kâbusun içinde yok olup gitmesini istemediği tekşeyjason'dı.Teşekkür ederim. Gülümseyerek montu biraz daha üzerine çekti.Bir FBI ajanı yanlarına geldi. Kaçırılan bayanlar siz misiniz? Muayene olmak için hastaneye gitmenizi öneririz. Dışarıda sizi bir ambulans bekliyor.Mick, Bu iyi bir fikir galiba, dedi Jenny'ye. Kızlar için.Jenny başını olur der gibi salladı. O sırada evin etrafını dolaşıyorlardı. Tamda Mick'in düşündüğü gibi, dolambaçlıbir yol ile varılan, ağaçlık bir tepeye tek başına kurulmuş, sıradan bir çiftlik evi. Ev şu an ışıl ışıldı ve bir düzine farklı araçgaraj yoluna park etmişti. Aralarında yanıp sönen ışığıyla birambulans da vardı. Siyah bir minibüs diğerlerinin etrafındandolaştı ve ön kapıya doğru ilerledi. Mick onun adli tabip bürosundan olduğunu anladı. Elbette Curci için gelmişti.Hissettiği hüzünle adımları yavaşladı. Sonra polis olduğunu hatırladı ve profesyonellik devreye girdi.Siz hastaneye gidin. Benim içeri girip soruşturmaya faydam dokunur mu diye bir bakmam lazım, dediğinde, resmi yetkililerden oluşan bir ordunun girip çıktığı ön kapıya doğru hareket etmeye başlamıştı bile.Jason onu bileğinden yakaladı. Bekle bir dakika. Bıçak gibi saplanan ani bir acıyla gafil avlanan Mick bağırdı. O anakadar, yanmış olduğunu tamamen unutmuştuBu da ne? Jason, Mick'in çığlığını duyduğu gibi kolunu bıraktı. Sonra elini tuttu ve ışığa kaldırdı. Sol bileğinin dışısoyulmuş ve kırmızıydı, üst tarafı boydan boya kömür rengiizlerle kaplıydı. Tanrım.Yandı, dedi Mick.Mick Teyze ellerini kazanın içine soktu, dedi Kate.Jason'ın suratı aniden asıldı. Soruşturmayı unut. Sen de hastaneye gidiyorsun.Bütün herkes aynı anda araya girip lafını kesmemiş olsaydı, Mick belki itiraz edebilirdi. Hem artık yarasını da hatırlamıştı ve bileği gerçekten çok acıyordu. Jenny ve kızlarla birlikte ambulansa doluştular. Jason ve babası ise ayrı bir arabayla gittiler.Bileğinin tedavi edilip sargıbeziyle sarılması uzun sürmedi. Mick'in işi bittiğinde, Jenny ve kızlar hâlâ muayene odalar ındaydılar. Mick, Jason'a ve babasına bakmak için bekleme salonuna çıktı ama görünürde kimse yoktu. Sadece, plastiksandalyelere yığılmış, sırasını bekleyen yorgungörünümlübirkaç kişi ve hemşire odasının arka tarafında hastaları içeridışarı taşıyan personelin hareketliliği vardı. Belli belirsiz otopark alanı cam kapıların ardından uzayıp gidiyor ve karanlığı,gelişigüzel bir sokak lambası tarafından azaltılıyordu. Mick,Jason'la babasına bakınmak için dışarı çıktı.Ama onların yerine, Wheeler'ı ve adının Rice olduğunu düşündüğübaşka bir FBI ajanını arabadan inerken buldu.Adamlar Mick'i görünce başlarıyla selam verdi ve Mick desoğuğa karşı Jason'ın ceketine iyice sokularak yanına gelmelerini bekledi.Herkes sağ salim buraya ulaştı mı? diye sordu Wheeler, yanına vardıklarında.Kız kardeşim ve yeğenlerim içeride.Peki ya Lange? Ve Davis?Hâlâ gelmelerini bekliyorum.Her şeyin yolunda gittiğine sevindim, dedi. Yani, sadece kontrol ediyoruz.Onun yanından ayrılıp Rice ile birlikte içeri girdiklerinde, Mick gerçekten öğrenmek istediği bir şeyi hatırladı.Nicco Marino ne durumda?Wheeler ona döndü. Çoktan tutuklandı. Dolandırıcılık, suç örgütü kurmakve şu ana kadar sekiz cinayetle suçlandı.Ve soruşturma halen devam ediyor. Büro aslında birkaç yıldır Marino için fırsat kolluyordu ancak bu onunla ya da buanlamda etrafındaki adamlarla ilgili somut bir şey elde edebildiğimiz ilk vaka oldu.Babasının cep telefonu aniden cebini alev alev yakıp geçer gibi oldu. Bu, onu çıkartıp teslim etmek için en iyi fırsattı.Yapmadı.Adamın işi bitti, diye ekledi Rice. Mick buna memnun oldu, yine de Angie ve ailesi için içi sızladı. Bunu hak etmemişlerdi. Ama şu halde, hayatın kendilerine sunduğu şeyigerçekten hak eden kaç kişi vardı ki?İçeri girdiler. Mick de onlara katılmaya hazırlanıyordu ki babasının otoparktan kendisine doğru yürüdüğünü gördü.Babası da onu gördü ve tam el sallayacağı sırada halojen lambaların birinden dökülen beyaz ışığın altına denkgeldi. Işıkparlak saçlarını, o çok sevdiği çehresini aydınlatarak babasının üzerini kapladı.Mick baktı ve başı döndü.Onun yüzüydü. Uyurgezer haldeyken gördüğü yüz. Bunca yıl zihninde netleşmeden duran soluk oval çehre. Bu,uzun süredir kendisinden sakladığı korkunç gerçekti. Artık nedenini anlamıştı: Annesi vurulmadan dakikalar önce,apartmanın yanında dikildiğini gördüğü adam, babasıydı.Kâbuslarına giren adam. Yıllarca suçlu olduğundan şüphelendiği, annesini öldüren silahı ateşleyen adam.Mick'in kalbi sıkıştı. Nabzı hızlandı. Kan beynine sıçradı. Midesine öyle bir kramp girdi ki, kusacağını zannetti.Birkaç adım ötede, siyah demirden bir bank vardı. Hastane bakım ekibi, ya da her kimse, birisi, üzerindeki karlan temizlemişti. Mickyana doğru sarsak bir adım attı ve oturdu.Babası yanma varıp sordu. Bir şey mi oldu? Kaşlannı çatmış, endişeliydi. Göz göze geldiklerinde Mick kalbininparçalandığını hissetti.Seni gördüm. Kelimeler bir anda döküldü; sert, soğuk ve acı doluydu. Annemin vurulduğu gece Jenny ve ben onaulaşmak için boş arazide koşuyorduk ve ben o apartmanabaktığımda senin orada durduğunu gördüm. Elinde bir tüfekvardı. Yüzünü şu an gördüğüm kadar açık bir şekilde gördüm.Babasının yüzübembeyaz oldu. Gözlerinde ıstırap vardı. Ağzını açtı, tekrar kapattı, sonra, sanki dizlerinin onu taşımaya devam edip etmeyeceğinden emin değilmiş gibi anidenMick'in yanına çöktü.İnkâr etmemiştiMick, dudakları kurumuş halde, lafı dolandırmadan sordu. Annemi sen mi vurdun?Hayır. Aman Tanrım, hayır.Mick ne gördüğünü biliyordu. Geçmişin buğusu ortadan kalkmıştı. Artık anılarında yaşayan o gece, gün gibi aşikârdı.Fakat babasının inkâr edişiyle, kar örtüsünün altından başınıuzatan bir çiğdem gibi, içinde küçük bir parça umut yeşeriroldu.Apartmanın oradaydın. Sesinde mutlak bir inanç vardı.Babası, ağır ağır iç geçirdi. Evet. Oradaydım. Sizi gördüm ama senin beni gördüğünü bilmiyordum.Mick güçlükle nefes alıyordu. Anlat hadi.Wendy bankada çalışıyordu. Nicco ve ben biz kardeş gibi büyümüştükbirlikte bazı işlere bulaştık, çocukları bilirsin.Onun bu kadar kötü şeyler yaptığını bilmiyordum, sadeceherkes gibi ailesi için para kazanmaya çalıştığını düşünmüştüm. Polis olduğum zaman, o aynı işleri yapmaya devam ediyordu ve ben de ara sıra yapabildiğim kadarıyla ona yardımcıoldum. Yakındık, ailelerimiz de öyle. O, günden güne zenginleşmesine rağmen ben, yani, ben bir polistim işte. SonraNicco'nun başı belaya girdi. Bir an önce yüklü bir miktarnakit parayı aklaması gerekiyordu. Bize; Wendy ile bana geldive parasını Wendy'nin bankası üzerinden kaçırmak istedi. Oana kadar, Wendy onun bir dolandırıcı olduğunu bilmiyordu. Sadece çok iyi kazandıran bir sürü işi olduğunu düşünüyordu. Ama öğrendiğinde, buna hiçbir şekilde dahil olmakistemedi. Polise gitmemiz gerektiğini söyledi. Ben de zatenbir polis olduğumu, bunun işe yaramayacağını söyledim.Sonrasında hatırladığım tek şey, beni terk edişi oldu.Ayrıldıve federallerle görüşmeye başladı. Binlerinden Nicco'nunonun hesabını keseceğini duydum; tam da o gece, işten çıktığında. Silahımı aldım ve olabildiğince çabuk oraya koştum.Onu öldürmek için gelen olursa ateş edecektim. Derin birnefes aldı, Mick onun hafif bir ürperti geçirdiğini hissetti.Aniden gözlerine dolan yaşların pırıltısını gördü. Bildiğin gibi, sadece birkaç saniye geç kalmıştım. Uzanıp Mick'iniki elini de beceriksizce ellerinin arasına aldı, Mick işini kolaylaştırmaman. Babasının yüzünü incelemekle meşguldü.Biraz iniş çıkışlarımız vardı ama Wendy'yi seviyordum. Bırak öldürmeyi, ona asla ve asla zarar vermezdim. Başka sebepler olmasa, bunu size asla yapmazdım.Mick bir anda annesini anımsayarak şiddetli bir keder hissetti ve bununla birlikte, uzun zamandır kalbini bir mengenede tutan korkunç bir acı çözülüp gitti. Babasının gözlerinde, duruşunda ve sesinde gerçeği gördü. Kendisinin deağlamak üzere olduğunu sezdi ve öfkeyle gözlerini silmekiçin babasının ellerini bıraktı.Aman Tanrım, baba, neden onu tutuklatmadın? Nicco Amca'yı? Madem biliyordun... Devam etmedi çünkü babası hayır der gibi başını iki yana sallıyordu.Bazı işlere bulaştım. Nicco'ya yardım ettim. Kahretsin, Mick, ben kusursuz biri değilim. Elinde benimle ilgili şeylervardı. Üstelik onu ele vereceğimi herhangi bir şekilde anlasaydı, hepimizi öldürürdü; sadece beni değil, seni ve Jenny'yide. Beklemeli, fırsat kollamalı ve arkadaşı olmaya devam etmeliydim. Ve o, Jenny ile senin için büyük iyilikler yaparakelinden geldiğince hatasını telafi etmeye çalıştı. Amaben aslaunutmadım ve asla affetmedim. Siz büyüyene kadar, doğruzamanı bulana kadar bunca yıl bekledim. O aşağılık heriftenintikamımı almak için bekledim.Her şeyi öğrenmesi gerektiği için, Mick elini cebine attı ve telefonu çıkardı.Bunun içinde Lightfoot cinayetlerinin fotoğraflarını gördüm, diyerek telefonu uzattı. Yapabileceği başka bir şey olmadiğini zaten biliyordu. Babası, kusursuz biri olmadığını söylemişti. Pekâlâ, Mick de kusursuz bir kadın sayılmazdı.% da polis. Karşısındaki kişi babasıydı. Ne pahasına olursaolsun, onu ihbar edemezdi.Adam telefonu montunun cebine koydu.Oradaydım. Onları ben çektim, diye itiraf etti babası. Nicco, rüşvet aldığı ama sonra sözünde durmadığı için Lightfoot'tan rahatsız oluyordu. Kulağıma gelen haberleregöre, o gece bizzat Lightfootlarİa ilgilenecekti. Ben de onları tehdit edeceğini ve belki birkaç adamının Lightfoot'uhırpalayacağını tahmin ettim, bu yüzden işlerin çığrındançıkmasını önleyebileceğimi düşünerek oraya gittim. Evevardığımda, her yer karanlıktı ama biri Nicco'nun aracı olmak üzere iki araba garaj girişine park etmişti. Kapıya doğru yürüdüm, kilitli değildi. Böylece içeri girdim. Büyük birevdi, etrafta kimse yoktu fakat bodrum katından gürültülergeliyordu. Nicco'nun Lightfootlar'ı oraya indirmiş olduğunu anladım. Merdivenlerden aşağı indim ama bodrum katıodalara ayrılmıştı. Merdivenlerden sonraki ilk iki oda boşve karanlıktı. Hiç kimseyi görmedim. Ama bodrumun diğer ucundan gelen gürültü patırtıyı kesinkes duydum. Oraya doğru gittiğimde, görebileceğim bir noktaya ulaştığımda,birşeyleri durdurmak için çok geç kalmıştım. Tam o sıradaMarty Camino'nun silahını Lightfoot'un başına dayadığınıgördüm. Tek kelime etseydim, orada olduğumu bilseler vebeni görselerdi, ben de ölmüş olurdum. Telefonum yanımdaydı, ben de elimden geldiğince hızlı ve sessiz davranarakbirkaç fotoğraf çektim. Sonra oradan çıkıp gittim. Ve buncayıldır aradığım silahı sonunda bulduğumu fark ettim. Bu fotoğraflarla Nicco'yu yok edebilirdim.Mick gözlerini dikip babasına baktı. Hayatı boyunca çok yakın olmuşlardı. Onu tanıdığını düşünürdü. Ama şimdi,hiçbir fikri olmadığını anladı. Nicco'nun kasasında paradolu çantaların içindeki kopyalar... Onlar nasıl oraya gitti?Fotoğrafları bir gece sonra, ortalıkta dolaşmamaları içinne istediğimle ilgili daha sonra iletişime geçeceğimi belirtenbir notla birlikte Florida'dan postaladım. Elbette, paketinbenden geldiğini bilmiyordu. Palm Beach tatilinden hemenönce, yılbaşı günü eline geçmiş olmalı. Gülümsedi. Aynıgün para tahsiletmiş ve fotoğrafları da ne yapacağını bulanakadar güvende tutmak için onların yanına sıkıştırmış olmalı.Soğuk soğuk terlemiştir. Muhtemelen tatilini mahvettim.Planın ona şantaj yapmak mıydı? diye sordu Mick.Babası başını sağa sola salladı. Planım onaişkence etmekti. Sadece birazcık intikam almak. Onu endişelendirmek. Sonra fotoğrafları alıp federallere gidecektim.Ne? Mick ona sertçe baktı.Babası başıyla onayladı. Hızlıca Mick'e bakıp, Evet, dedi. Yapılması gereken tek şey buydu. Sonunda Nicco'yualt etmenin ve aynı zamanda birlikte yaptığımız her şey içinküçük şeylerdikendimi de dibe vurmaktan korumanınbiryolunu buldum. Sonra telaşla ekledi. Annen, bunca zamansonra bir intikamı hak etti.Mick, Baba, diye başlamıştı ki, Wheeler ve Rice'ın hastaneden çıkmasıyla sözü yarıda kaldı. Adamlar ikisinin bankta olduğunu görüp onlara doğru geldiler.Wheeler, Hey Charlie. Seni arıyordum, diye babasını selamladı. Bu işi halletmeye hazır mısın?Gözleri kocaman açılan Mick ayağa fırladı. Hangi işi?Ağır ağır ayağa kalkan babasına döndü. Baba?Bildiklerimi onlara anlattım. Bana bir anlaşma ayarladılar: Fotoğrafları verir ve tanıklık etmeyi kabul edersem, işlemiş olabileceğim duyuyorsun ki olabileceğim diyorumherhangi bir suça karşı dokunulmazlık sağlanacak. İyi bir anlaşmaydı. Ben de kabul ettim. Elini cebine sokup telefonunuçıkardı. Sonra Wheeler'a uzattı. Hepsi bunun içinde.Wheeler telefona saf altınmış gibi bakarak, Hadi gidip ifade verelim, dedi.'Baba. Avukata ihtiyacın var. Senin bir... Babası onu kocaman bir kucaklamayla sardığında, Mick hâlâ anlaşılmaz bir şekilde konuşuyordu.Hayır, yok. Wheeler ve ben el sıkıştık. Her şey ayarlandı. Beni hiç merak etme. İyi olacağım.Böylece, Mick'i bıraktı. Tebessüm etti ve her şey yolunda der gibi başparmağını havaya kaldırarak ajanlarla gitmek üzere arkasını döndü.'Wheeler. Mick adama yalvarış, korku ve ikaz karışımı bir bakış attıWheeler, O haklı, iyi olacak. Baban, uzun zamandır beklediğimiz fırsat oldu. Ona o kadar iyi bakacağız ki, bir daha asla eve dönmek istemeyecek.Ama döneceğim, diye geriye dönüp seslendi babası. Buna emin olabilirsin. Kızlarımı hiçbir şey için uzun süreyalnız bırakmam.Baba. Söyleyecek başka bir şeyi olmadığı için, Mick çaresizce bu sözcüğü tekrar edip durdu. Babası ajanlarla birlikte çoktan arabaya binmişti. Mick onlara doğru yürüdü. Babası gözden kaybolup arabanın kapıları kapandığında, onugörmek için sürücü camına doğru eğildi. Wheeler tam da okoltuktaydı. Camı aşağı indirdi.Onu nereye götürüyorsunuz? Ne kadar süreliğine götürüyorsunuz? Arka koltuktaki babasına baktı; kemerini bağlıyor ve gayet mutlu görünüyordu. Baba?Bilmiyorum ama haberleşiriz, dedi babası, Wheeler arabayı çalıştırırken.Ona ulaşmak istediğinde her zaman beni arayabilirsin. Wheeler aracı geri vitese taktı. Kız kardeşine kartımı verdim. En kötü ihtimalle, Davis beni nerede bulacağını bilir.Sırıttı. Neredeyse unutuyordum. Davis sana iletmem içinbir mesaj bıraktı. Bazı çocuklar bütün bu olaylar zincirininnasıl başladığıyla ilgili sorular sormaya başlayınca işler onuniçin biraz kızıştığından, aniden eve dönmesi gerekti bu evinin yerini bildiğim anlamına gelmesin, çünkü bilmiyorum.Ama dedi ki, yakın zamanda bir tatile çıkmayı düşünmek isteyebilirmişsin.Sonra camı kapattı veMick'i orada, otoparkta, ellerini göğsünde kavuşturmuş halde arabanın arkasından bakar halde bırakıp uzaklaştı


Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro