Chào các bạn! Vì nhiều lý do từ nay Truyen2U chính thức đổi tên là Truyen247.Pro. Mong các bạn tiếp tục ủng hộ truy cập tên miền mới này nhé! Mãi yêu... ♥

SIGINAK BÖLÜM: 11

Araçlar, birkaç dakika önce terk ettikleri çakıllı yoldan aşağı süratle gidiyordu. Kar motorlarının onları bulmaya çalışan arama ekibinin bir parçası olduğunu anlamak için dahi olmaya gerek yoktu. Bu saatte, böyle bir havada başka kim dışarıdaolurdu? Motorlar yaklaştıkça Mick onları korkuyla izledi.Tırman.Bu kısa ve öz sözün tekrarlanmasına gerek yoktu.Kalbinin küt küt atması ve aşırı hızla kan pompalanması hoş bir adrenalin sarsıntısıolarak etkisini gösterince Mick en yakınındaki raf desteğini sıkıca kavradı. Soğuk nedeniylekaskatı kesildiği ve destekler kaygan buz olduğu için sakarbir halde, cesaret edebildiği ölçüde hızla tırmanmaya başladı.Buz gibi ıslak olan ve rüzgârın gücüylesavrulan kar, yüzüne çarptığı gibi yakıyordu. Mick en tepeye çıkmayı başardı,sonra halat kapı koluna uzanırken yerden altı

Dinle. Başka seçeneğimiz kalmadıkça ateş açmayalım,

dedi Mick. Ağzı kuruduğu için sesi pürüzlü çıkıyordu.Gözlerini dur durak bilmeden onlara doğrugelen kör edici beyaz ışıktan ayırıp yanındaki adama baktı. Yan duruyordu ve yüzü kopkoyu karanlıktaydı ama Mick onun gözlerini kıstığını ve dudaklarını sıktığını gördü. Planımız şöyle: Eğerbizi bulurlarsa, bunun olacağını anlarsak, ben kapıyı iterekaçıp yardım için bağıracağım. Sonra seni tutsağım olarak silah zoruyla buradan çıkaracağım. Beni tanıyorlar ve biri aksini yapmalarını söylemediyse, polis olduğum için bana riayetedecekler. Sanırım bizim için güvenli ya da kaçabileceğimizbir yer bulana kadar ikimizin de hayatta kalmasını sağlayabilirim. Sonra sessizce ekledi hAick.Umarım. İş plan yapmaya gelince çok büyük bir şey olmasa da bulabildiği en iyiçözüm yolu buydu.Ne o, kurşun yağmurunda ölme fikrini beğenmedin mırMick adamın nükteli sesine karşılık donuk bir bakış attı ama adam görmedi: Aşağı bakmakla ilgileniyordu. Mick debaktı ve midesinin sıkıştığını hissetti.Anlaştık mı? diye sordu.Gidişata bir bakalım, diyerek onu başından savdı adam.Aktşına bırakmamızı öneriyor olma ihtimalinyok, değil mi?Bunda yanlış bir şey yok.Adamın kafasına vurma isteği çok güçlüydü ama Mick'in cevap vermek için bile vakti yoktu.

Bir şey görüyor musun? diye sordu aşağıdaki

adamlardan biri, sözleri o kadar anlaşılır ve yakındı ki Mick olduğu yerdedondu kaldı.Ağaçlar. Kar, diye yanıtladı diğeri.Kar motoru artık o kadar yakındaydı ki Mick aracın üzerindeki iki hantal figürü görebiliyordu. Her ne kadar ikisini de tanımlayamamış olsa da, onların gerçekten de Nicco Amca'nın ekibinden olduğu konusunda şüphesi kalmadı.Buralarda bir yerlerdeler. Öyle olmalılar.Belki bir araç bulmuşlardır.Burada mı?Araç, onların bulunduğu ağacın birkaç metre yakınlarında hareket ederken motorunun uğultusu gökyüzüne doğru yükseldi. Mick nefesini tutup şu anda neredeyse tam aşağılarındaduran iki adama bakarak arka taraftakinin yavaş yavaş arama lambasını çevirişini ve onu kontrollü bir şekilde yönlendirerek dokunduğu her şeyi aydınlatışını izledi. Işık demeti orman boyunca onlara doğru kıvrıldı. Dokuz metre uzaktaki...altı metre uzaktaki... üç metre uzaktaki ağaçları aydınlatıpsırasıyla her birinin önünden yavaşça geçerken, yaşlı meşeağaçlarının, karaağaçların ve huş ağaçlarının boğum boğumve kalın gövdeleriyle kavakların ve dişbudak ağaçlarının dahapürüzsüz, daha koyu, daha narin gövdelerini, köknarlarınyumuşacık yeşil dolgunluğunu büsbütün ortaya çıkardı. ...bütün gece burada. Mick, konuşanın yine yolcu koltuğundaki kişi olduğunu düşündü, sesi bu kez şikâyet eder gibiydiama ya duruşu ya da ses seviyesi değişmişti, bu yüzden

Mick

her kelimeyi daha öncekiler kadar net biçimde duyamıyordu.Onları bulunca işimiz bitecek Biz...Sürücünün yanıtının geri kalan kısmı anlaşılmazdı. Mick nabzı gümbür gümbür kulaklarında attığı için daha az duyuyor olabileceğini düşündü. Dışarıdan her şekilde sakin görünüyordu ama kalbinin çok hızlı çarpması veya midesininkasılması ya da ağzının kuruması için yapabileceği hiçbir şeyyoktu. Yaklaşmakta olan ışığa öylesine takılıp kalmıştı ki, kısabir süreliğine nefes almayı unuttu. Mick gittikçe artan korku ve endişeyle ışığın sol taraflarındaki cevizliklerin üzerindeoynayışını ve sonunda huş ağacına doğru dönüşünü izledi.Işık onların ağacının bir metre kadar yakınına gelip görüş alanından çıkıncaya dek, Mick'in kalbi sıkıştı. Biliyordu ki, ışığı artık göremiyor oluşu, onun dosdoğru avcı kulübesinin altındaki ağaçları aydınlattığı anlamına geliyordu. Işık,huş ağacının gövdesini de diğer bütün ağaçları olduğu gibiaydınlatacak, portatif basamaklar parıldayıp fark edilecek vebirisi yukarı bakınca her şey sona erecekti.Hırsız, tuzak kapısının başında, silahı hazır durumda beklemek için diğer tarafa gitti. Mick'e tüfek yuvasını izlemeye devam etmesini işaret etti ve Mick, kalbi yerinden fırlayarakbuna uydu.Kar motorubaşından beri yaptığı gibi ağır ağır hareket ederek Mick'le hırsızın tam aşağısında durdu, üzerindeki ikiadam kambur, karanlık figürler olarak görünüyordu. Mickdiken üstünde beklese de, saklandıkları yerin

keşfedildiğini

gösteren hiçbir bağrışma, hiçbirtelaşlı hareket yaşanmadı.Sonra, birdenbire, kar motoru öne doğru kaydı ve gözden kayboldu. Mick bir süre hareketsiz kaldı, aşağıda neler olduğuna dair en küçük bir ipucunu yakalamak için mantığınızorladı. Dört kar motoru, Mick'in onları görebileceği yerdekaldı; ikisi şimdi çakıllı yolda gölden dönüyor, diğer ikisi dedaha uzakta, tam tersi istikamette arama yapıyordu. Ancakağacın altındaki ve beraberindeki motor ortadan kaybolmuştu.Mick, seğiren nabzıyla mücadele etmek için derin ve dengeli bir nefes alıp tüfek yuvasından uzaklaştı ve avcı kulübesinin karşı tarafına doğru iki hızlı adım atarak fısıldadı.Sanırım gittiler. Adam hâlâ kapının yanında, ateş etmeyehazır dikilerek Mick'in usulca yeni bir tüfek yuvasını açışınıve dikkatle dışarı bakışını izledi. Karla karışık soğuk hava dalgası bir anda içeri girdi. Mick temkinli bir şekilde dışarıdakigeceye bakarken bunu neredeyse fark etmedi bile.Pek tabii, her iki kar motorunu da görebiliyordu. Huş ağacı tarafından ileri kayarak uzaklaşıyorlardı,farları tam karşıyı gösteriyor, arama ışıkları olası o tarafı inceliyordu ve huşağacını geride kalmıştı.Mick'in dizleri çözüldü.Gidiyorlar, diye fısıldadı omzunun üzerinden. Bir şey gördüklerini sanmıyorum.Ya, öyle mi? Adam kapıdan uzaklaşarak tüfek yuvasına, Mick'in yanına geldi. Silahlarını hâlâ yanlarında tutarak birlikte kar motorlarının ağır ağır gidişini izlediler. Bazen şansın yaver gider.

İkisi de yüksek sesle söylememiş olsa bile, durumun

bir anda değişebileceğini biliyorlardı. Başka bir kar motoru, oikisinin yolundan ilerleyebilir ve avcı kulübesini tespit edebilirdi. Belki de çoktan fark edilmişti ve kar motorundaki ikili devam etmeyi ve kontrol etmesi için başkasını göndermeyiseçmişti. Ya da... Pekâlâ, her şey mümkündü. Mesele şuyduki, tahmin yürütmek işe yaramazdı. Ne var ki Mick, yakalanmaktan kurtulduklarını düşündü.Yine de midesi sıkışmaya ve kalbi hızlı hızlı atmaya devam etti.Botu durdurdukları yeri nerede indiğimizi hesaplamak için kullanacakları konusunda haklıydın. Sesinin bu kadarkayıtsız çıkmış olmasıyla gurur duydu. Yıksa bütün ormanıararlardı.Her iki şekilde de, bir süre hiçbir yere gitmiyoruz gibi görünüyor. İlk tüfek yuvasından dışarı bakacak şekilde ilerledikten sonra dönüp Mick'e göz attı.Kaçmayı denememiz gerektiğini düşünmüyor musun? Hazır onlar da başka yerleri ararken?Sorun şu ki, nereye gideceklerini ya da başka arama ekipleri olup olmadığını veya nerede olduklarını tahmin etmemiz mümkün değil. Buradan çıkmaya çalışırsak ve biziyakalarlarsa, başımız belaya girer.Düşününce gerçekten de orada kalmanın daha güvenli olduğunu biraz isteksizce kabullendi Mick. Kar motorlarıormanda devriye gezerken ve kim bilir daha ne çeşit aramalar devam ederken, yapılacak en mantıklı şey oldukları yerde,zaten aranmış bir bölgede ve zorlu havadan korunabilecekleri bir yerde çömelip durmaktı. Ancak

saklanmak, Mick'e

kaçmasını ve hatta peşlerindekilerle aralarına kilometrelercemesafe koymasını söyleyen içgüdüsüne tersti.Sence bizi daha ne kadar ararlar?Bulana kadar ya da bir şey onları durdurana kadar. Ama insanlar üşür ve yorulurlar. Bu ekip ormanı aramaya muhtemelen birkaç saat daha devam edecek ve sonra pes edipgidecek. Belki de tekneden ayrıldığımız yeri yanlış hesapladıklarına karar verecek ve dikkatlerini başka bir noktayaçevirecekler. Tabii ne olur ne olmaz diye buraya giriş çıkışyolunu izlemesi için bir iki araba da bırakacaklardır. Buradangeçen tek bir yol olduğunu söylemiştin değil mi?Mick somurtarak onayladı. 92. Cadde. Tüfek yuvasından dışarı bir bakış daha atarak ormanı karşı istikamette tarayan kar motorları hâlâ görünmese ve işaret feneri gibiparlayan ışıkları olmasa, Mick'in onları daha fazla görmesine imkân yoktuGlock'unu tekrar yokladı ve sonra güvenlibir şekilde cebine yerleştirdi. Adrenalin bedenini terk etmeyebaşlamıştı. Verini yeniden bitkinliğe bırakıyordu.O halde 92. Cadde'den uzak dururuz, dedi adam. Tüfek yuvasından ayrılırken Mick onun da kendi silahını indirdiğini gördü. Adam uzaktaki duvara yığılmış belli belirsiz nesnelerin üzerine eğilip onları çabucak karıştırdı. Kullanmaya kalkışacak değillerse de, Mick bir tane katlanır sandalyeyi, bir tane de el fenerini seçebildi. Daha fazlası da vardıama Mick'in durduğu yerden başka bir şey görünmüyordu,çok karanlıktı.Buradan çıkıp gitmemizi mi öneriyorsun? Çünkü o balıkçı dükkânını bulamazsak, bir sonraki en yakın yapı,

eya

letlerarası bir benzin istasyonu ve arada upuzun bir yol var. Ayrıca gözünden kaçmış olabilir, hava, dışarıda olmak içinpek uygun değil. Aniden içeri dolan soğuk havanın bilincine vararak tüfek yuvasını kapattı. Avcı kulübesinin içi derhalolduğundan daha karanlık ama biraz daha az soğuk ve az rüzgârlı hale geldi. Mick titrediğini fark ederek şaşırdı. Soğuktankorunmak için yalnızca kollarını göğsünde kavuşturdu, başkayapabileceği bir şey yoktu. Büyük olasılıkla başından beri titrediğini düşündü, sadece zihni bunu fark edemeyecek kadarkar motorlarının derdine düşmüştü. Artık korkusu geçmiştive kan dolaşımını hızlandırmıyordu, bu yüzden tükenmişlikve üşüme hissi yeniden sarmıştı her yerini. Rüzgâr açık kalanson tüfek yuvasından içeri giriyordu ve Mick onu kapatmaküzere bir adım attı.Hey, onu biraz açık bırak, olur mu? Önümü görmem gerekiyor ve madenci fenerimi kullanmak istemiyorum.Mick, ışığın tahtadaki kıvrımların arasından parlayacağı vetakipçileri dosdoğru onlara yönlendireceği düşüncesiyle ürperirken, adam elinde biraz hacimli, silindir şeklinde bir şeyile duvar dibindeki eşyaların üzerinden çekildi. Mick onunne olduğunu anlamaya çalışarakkaşlarını çatarken, Ana yolabırakacaklarına emin olduğum şu arabalar var ya? Önerim,onlardan birini gizlice kıstırıp ele geçirmek. Doğru yaparsak,geldiğimizi görmeyecekler ve bu tamamen çocuk oyuncağıolacak, diye ekledi adam.Çocuk oyuncağı. Mick'inses tonu şüpheliydi. Adam elinde tuttuğu nesneyle bir süre uğraştı, sonra ruloyu açıpsilkeledi.

Bu bir uyku tulumu mu? diye sordu Mick, bir an için

dikkati dağılmıştı.Dediğim gibi, bazen şansın yaver gider.Vay canına. Uyku tulumunun sunduğu potansiyel sıcaklık ve konfor ile kısa bir süre gözleri kamaşan Mick, kendini toparladı ve asıl konuya döndü. Tahminen içinde silahlı en az iki adamın olacağı bir aracı kaçırmayı denememizi istiyorsun ve bunun çocuk oyuncağı olacağını mı düşünüyorsun?Daha iyi bir önerin varsa can kulağıyla dinliyorum. Konuşurken, uyku tulumunu ters çevirmekle meşguldü. Mick'e göre bu iyi bir şeydi çünkü uyku tulumu geyik avlama mevsimi bittikten sonra haftalarca kulübede kalmışsa, bin birçeşit böceğe ev sahipliği yapıyor olabilirdi. Buraya gelip şunun altlığını almak ve yere sermek ister misin?Telefonla yardım çağırmayı öneririm, dedi Mick, adam tulumu bir kez daha silkelerken. Yine de altlığı oksijen tüpüboyutlarında bir rulo yapılmıştı ama kaygan ve süngerimsiydiadamın gösterdiği şekilde düzeltmeye gitti Telefonunukullanabilirsin ya hani?Şebeke yok, unuttun mu? Asıl yüzü dışarı gelecek şekilde tulumu bir kez daha çevirdi.Şebeke olduğu zaman. Mick altlığa bağlanmış olan bir parça ipi çekti. Tam boy bir şamandıra kadar olan, kauçuk köpükten yapılmış esnek bir dikdörtgen, kendi kendine açıldıve Mick onu yere koydu.Şebeke olduğunda yardım çağırabilirsin. Tabii öncesinde başka bir çıkış yolu bulamazsak. Biraz geri çekilmeye ne dersin? Bir adım öteye giderek adamın uyku

tulumunu tekrar

silkeleyişini ve sonra altlığın üzerine yayışını izledi. Adamyan taraftaki fermuarı biraz açarak doğruldu ve Mick'in etrafına bakındı. Pekâlâ, içeri gir bakalım. Ama öncelikle çok azıslak bile olsa, üzerindeki her şey çıkar. Şu pantolonla başlamak istersin herhalde

Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro