SAKLANMA BÖLÜM:15
Yardım edin! Buradayım! Mick, dikkat çekmek için tasarlanmış bir dizi çılgınca debelenme hareketi yaparak çığlık attı. Bu sessiz tenha ortamda çığlık atmak rahatsız ediciydi.Onu duyabilecek kadar yakınında başka takipçilerin de olabileceği ihtimalini düşünmek bile istemiyordu. Ama bu, denemek zorunda olduğu bir ihtimaldi. Kararını verdikten sonra,yukarı aşağı zıplayıp hayatı buna bağlıymış gibi ki bir nevibuna bağlıydı dabağırdı.Yardım edin! Birileri yardım etsin!Aman Tanrım, ya beni fark etmezlerse? Kar motoru göle varmış, çoktan dönmüş, geldiği yolda gerisingeri gidiyordu, açıkçası Mick'in dikkat çekme çabalarından bihaberdi. Yavaşyavaş ilerliyordu. Hareketlerinden anladığı kadarıyla sürücüler, ormanı gözleriyle tarıyorlardı. Ancak şu ana kadar Mick'ine görmüş ne de duymuşlardı.Buradayım, sizi aptallar! Buradal Nefesi soğuk kış havasında beyaz buhar kabarcıkları oluştururken boğazını acıtacak kadar tiz bir sesle çığlık attı ve çıldırmış bir tavşan gibi zıpladı. Sırtını dayadığı ağaç, kat kat giysilerine rağmen omurgasını rahatsız ediyordu. Bakışları kar motoruna sabitlenmişti.Bir anda, sürücülerin onu gördüklerini fark etti. Kar motorundaki iki adam da oturdukları yerde dikleşti ve araç kısabir anlığına, sanki sürücü gaz kolunu sıkmış gibi, öne
Önce sen Tobe. Silahını çıkar ve önümdeki karların
üzerine at. Çok, çok dikkatlice. Mecbur kalırsam seni vuracağımı biliyorsun. Sürücüye sert bir bakış attı. Sen de, kıpırdama.Tobe homurdandı. Uy canına, Mick. Patron çok kızacak. Mick onun haklı olduğunu biliyordu. Neler yaptığını öğrenince Nicco Amca'nın ne derece kızacağını düşünmek bileonu terletiyordu. Diğer adamlarının onlara doğru yaklaşıpyaklaşmadığını kolaçan etmek için bile bakışlarını tutsaklarından ayırmaya cesaret edemedi. Fakat bütün duyuları tetikteydi. Eğer şimdi bir başka arama ekibi gelecek olsaydı...Yap, hadiV' Sanki endişeden aklı başından gidecekmiş gibi hissetmesi, sesine fazladan bir acılık ekledi.Bu çok kötü sonuçlanacak. Bunu neden yapasın ki? Başım fena halde belaya girecek.Mick, onun sızlanmasına kulak asmadı ve işaretiyle Tobe'nin cebindeki tabancayı çıkarıp karlı zemine attığı sırada da silahını ona doğrultmaya devam etti. Bu arada Jason, dahaaz dirençle karşılaşarak sürücüyü etkisiz hale getirmişti.Mick, Tobe'nin tabancasına erişmek için ilerledi ve onu karların üstünden çekip alırken suratını ekşitti. Aynı anda,gözlerini ve silahını, Jason'ınkomutuyla yeniden ellerini havaya kaldırmış olan iki adamın üzerinde tutmaya devam ediyordu. Orman, dört bir yanlarından gelen seslerle canlanmaya başlamıştı: ağaçlardan damlayan karın şıpırtısı, rüzgârınfısıltısı, dalların çıtırtısı. Ama küçük halkalarının dışında birinsan varlığına dair hiçbir ipucu yoktu ve Mick buna müteşekkirdi.
Kelepçeleri bana ver, dedi Jason kısık sesle, sonra
Mick'in yanına gelip durdu. Tıpkı Mick gibi, tutsaklarını daima göz hapsinde tutmaya dikkat ediyordu.Kelepçelerden biri bileğime kilitli. Mick duyulmayacak bir ses tonuyla iğneleyici biçimde bunu hatırlattı ve bahsigeçen kelepçeyi çözerken silahını tutması için Jason'a verdi.Çözdükten sonra, kelepçeleri de uzattı ve silahını geri aldı.Jason derhal sürücüye doğru yürüdü.Dön ve arkandaki şu ağaca sarıl, diye emretti sert bir sesle.Kiminle uğraştığını bilmiyorsun, diye hırladı sürücü, ama Jason'ın bir silah hareketiyle, kollarını meşe ağacınınsağlam gövdesine dolayarak kendisine söyleneni yaptı. Saniyeler sonra, güvenli bir şekilde ağaca kelepçelenmişti. Onunetkisiz hale getirilmesiyle, Mick kendini daha iyi hissetti. Nekadar zorlaşa da, Tobe'yi tehlikeli göremiyordu.İyi uykular, dedi Jason. Kar maskesini sürücünün yüzünden çıkarıp adam otuzlu yaşların ortalarında, sarışın, kısa saçlı, duygusuz yüz hatlarına sahip ve Mick'in zatenemin olduğu üzere, bir yabancıydısilahını sertçe kafasınaindirdi. Kafatasından seken metalin dank sesi, Mick'i ürpertti. Sürücü bir hırıltı çıkararak anında baygınlık geçirdi. Bacakları katlanarak yavaşça ağacın dibine çöktü.Mick yüzünü buruşturup Jason'a baktı ama o bunu göremeyecek kadar sürücünün ceplerini karıştırmakla meşguldü. Mick planın bu kısmından habersizdi ve buna pek de memnun olmamıştı. Jason durumu akışına bırakmıştı ve
bu
Mick'i sinirlendirdi. Gerçi Jason'ın niyetini anlayabiliyordu.Adamların ağızlarına bir şey tıkamak riskli olurdu hem netıkayacaklardı ki? Hal böyleyken, bu ikisinin ilk fırsatta avazıçıktığı kadar bağırmasını başka ne şekilde önleyebilirlerdi?Bana da o şekilde vurmayacaksın, değil mi? Tobe'nin sesi korkmuş geliyordu. Gözleri Mick'ten Jason'a, sonra yineMick'e kaydı. Mick?Ateş etmekten iyidir, ne dersin? Jason keyifle cevap verdi, sürücünün ceplerini kontrol etmeyi bırakmış, Sasanırım öyledir, diye kekeleyen Tobe'ye başka bir ağacı işaret ediyordu. Buraya gel. Acele et. Bu sırada kemerini de banavar.Ne? Kemerimi mi? Neden?Dediğini yap, dedi Mick, sözlerini pekiştirmek için silahıyla bir hareket yaparak Tobe için üzülüyordu ama onu aptalca bir şey yapmaya teşvik etmekten korktuğu için herhangi bir yumuşaklık belirtisi göstermeye cesaret edemedi. Tobe'yitakip ederek ağaca doğru giden Jason'a sokularak fısıldadı.Bunu hızlandırmak isteyebilirsin.Hallederim, diye fısıltıyla karşılık verdi Jason.Mick şüpheci bir bakış fırlattı.Tobe kemerini uzatırken, Ah, Mick, yapma, diye yalvardı. Bununla birlikte, Jason'ın emir veren hareketi karşısında, sırtını ince uzun meşe ağaçlarından birine dayamak üzeregönülsüzce ilerledi. Yaratıcılığıyla Mick'i etkileyen Jason,Tobe'nin kemerini çabucak kendi kemerine taktı. Ardından,Tobe'nin kollarını yanlara, bedenini de tamamenağaca sabitlemek için kullandığı uzatılmış deri kayışı, adamın incevücuduna ve ağacın etrafına sardı.Jason eserini tamamlayıp bir adım geri çekilerek, Öyleyse, bir anlaşma yapacağız, dedi. Arkadaşın gibi hayal âlemine dalmak istemiyorsan, burada bizi bulmaya çalışan kaç tane arama ekibi daha var, söyleyeceksin. Mick'in usulen dikkatealdığı üzere Jason, Tobe'yi kemerle ağaca bağlama konusunda çok iyi iş çıkarmıştı. Tobe, tek başına, buradan pek de çabuk kurtulamayacaktı.Ben... Ben bilmiJason'ın yüzüne baktıktan sonra Tobe yalan söylemeyi denemeyi bıraktı. Muhtemelen on kadardır. Gölün önünden geçen yolları tarayacak ve bir kulübe, birkaravan ya da geceyi geçirmiş olabileceğiniz herhangi bir şeyarayacaktık. Mick'e sitemkâr bir bakış attı. Ah, Mick, bazılarımız kötü şeyler yaşıyor olabileceğinden korktuk.Mick, sanki Tobe'nin ve diğerlerinin arkadaşlığına ihanet etmiş gibi vicdan azabı duydu. Bunun saçmalık olduğunu biliyordu çünkü onlar, Mick'i vurmuş ya da Nicco Amca veyaIacono'nun talimatıyla, bir an bile düşünmeden birilerineteslim etmiş olabilirlerdi. Jason parmaklarını şaklatarak Tobe'nin dikkatini yeniden kendi üzerine çekti. Şu anda neredeler?Sağa sola dağıldılar. Fakat bu alanı dün gece taradık, bu yüzden birçoğu daha doğudadır. O yol üzerinde kontrol ettikleri kulübeler var.Doğu, şehirden ve otobandan uzaktaydı. Ormandan çıkmak için gitmelerigereken istikametten uzaktaydı.Buraya yakınlarda başka biri var mı? diye sordu Jason.
Otis ve birkaç kişi 92. Cadde'deler. Snider ve Abrizzo
ise buralarda bir yerlerdeler.Mick oldukça sakin bir şekilde, Galiba gitmeliyiz, dedi Jason'a.Jason, Evet, diyerek onu onayladı.Mick... Tobe ona bakıyordu.Üzgünüm Tobe. Mick'in sesinde samimi bir özrün tınısı vardı, aynı anda Jason, Tobe'nin göremediği bir noktadan silahını adamın başına doğru kaldırdı ve sonra acımasızca vurdu.Dank.Mick sesi duyunca irkildi.Tobe'nin nefesi ıslık gibi çıktı, gözleri geriye kaydı ve havası kaçmış balon gibi aniden yere yığıldı. Dik durmasını sağlayan tek şey, onu ağaca bağlayan kemerdi.Ona söz vermiştin, dedi Mick.Yılan söyledim. Jason çoktan yola koyulmuştu.Mick arkasından seslendi. Anahtar? Nereye gittiğini sormaya zahmet bile etmedi, çünkü biliyordu: Çantayı alacaktı. Aman ha, onu unutursa ne yapardı.Şoförden aldım. Anahtarı Mick'e doğru fırlattı. Mick anahtarı yakaladı, kar motoruna doğru koşarken silahını cebine soktu. Motora atlayıp kontağı çevirdi, altındaki makinenin canlandığını hissedebiliyordu. Ağaçlara dayalı bıraktıkları baygın vaziyetteki adamlara hızlıca baktı ve kar motorunugeri vitese taktı. O esnada, Jason çantayı yüklenmiş haldetekrar göründü. Üzerinde bir kar maskesiyle eldivenler vardıve görüntüsündeki değişiklik Mick'i bir an için sarstı.
Bunları giy. Bizi uzaktan görürlerse, belki onlar
olduğumuzu zannederler. Bir çift eldiveni Mick'e uzattı. Mick onları hemen tanıdı: Tobe'nindiler. Ama bununla pek de gurur duymadı ve Tobe'nin ellerinin donacağı düşüncesindennefret etse de, kendi ellerinin donuyor olması gerçeğindendaha çok nefret etti. Eldivenleri giydi, Jason'm uzattığı karmaskesini de Tobe'nin mikroplarıyla dolu olduğudüşüncesinden hoşlanmayarak ters çevirdikten sonraaldı ve saçlarını maskenin altına tıkıştırdı. Jason haklıydı: Onları uzaktan gören herhangi bir ekip, büyük ihtimalle Tobe ve diğeradamla karıştırırdı. Tabii, Tobe ve diğer adamı bulana kadar.Ve Mick, Jason ile güvenli bir şekilde başka bir yere vardıklarında, adamların bulunmalarını sağlayacaktı.Arkaya geçmek ister misin? Mick kar motorunu bırakıldığı dar yerden geri geri dikkatle çıkarırken, Jason onun yanı sıra ağır ağır koştu.Tabii ki hayır. Ayrıca, parayı geride bırakmayı planlamadığın sürece, benim kullanmama izin vereceksin çünkü birinin çantayı sıkı sıkı tutması gerekiyor ve o ben olmayacağım. Öne doğru kayarak frene bastı Mick. Atla.Jason ona ters ters baktı, sonra onun ciddi olduğunu anladı.Öyle olsun. Mick'in arkasındaki koltuğa bir bacağını atarak yerine geçti ve çantayı yan tarafına sıkıştırdı. Bu şeylerden birini daha önce kullandın mı?Birkaç kez. Gaza bastı ve kar motoru bir işaret fişeği gibi adeta havalanıp beyaz boşluğa doğru yola çıktı. Jason geriyedoğru sarsılıp boştaki koluyla Mick'i belinden kavradı. Mickgülümsemeden edemedi. Doğma büyüme Michiganlı,
açık
havada yapılan her şeyi seven bir babaya sahip olduğu için karmotorunu kullanırken araba sürüyormuş gibi rahattı.Jason, Şu bahsettiğin otoban yakınındaki benzin istasyonuna doğru sür, diye bağırdı kulağına. Motorun kükremesiyle esip geçen rüzgârın ıslığı arasından, sesi çok az duyulabiliyordu. Belki orada bir araba bulabiliriz. Ve Tanrı aşkına! Sakın bir ağaca çarpma.Bu son cümle, Mick ormanın bilhassa sık ağaçlıklı bir bölümünden geçerken çıkmıştı Jason'ın ağzından. Sesindeki son derece gerçekçi endişe, Mick'i tekrar güldürdü ama çokgeçmeden Mick yaptığı işe odaklanmak üzere gülmeyi bıraktı. Orman, kışlık harikalar diyarı gibi görünüyordu, öncekigeceki fırtınanın ardından bembeyaz ve pırıl pırıldı. Ancakkarın üstündeki buz tabakası engebeli araziyle birleşince, yoldurumunu aldatıcı hale getiriyordu. Aniden donup kalmışdalgalar gibi her yere saçılmış kar yığınları ve göz yanıltan,yanardönerli buz kütleleriyle önlerindekinin ne olduğunutam olarak bilmek imkânsızdı. En büyük tehlike, karlarınaltına gizlenmiş, onları devirebilecek büyüklükte bir kütükveya kayaya denk gelme ihtimaliydi. Hayır, diye kendini düzeltti Mick. En büyük tehlike, Snider ve Abrizzo ile karşılaşma ihtimaliydi. % da Otis ve yanındakiyle. Ya da peşlerindekiadamlardan herhangi biriyle.Düşünmesi bile midesine sancılar sapladı.Benzin istasyonuna belki on dakika mesafe kalmıştı, yolaparalel ama hâlâ ormanda gizlenerek gidiyorlardı ki olanoldu: Bir grup kar motoru görüş açılarına girdi. Mick nereden geldiklerini bilmiyordu. Ama aniden, orada bitivermişler, birbiri ardına onlara doğru kayarak ilerliyorlardı.
Nicco Amca'nın adamları.
Her araçta iki kişi.Onlara doğru kararlı bir şekilde gelişlerinden, en öndeki aracı kullanan adamın kaz tüyü, mavi şişme montunun altına Nicco Amca'nın güvenlik ekibine ait, standart üniformapantolonunu giymiş olmasından kim olduklarını hiç şüphesizanladı Mick.Nefesi kesildi. Kalbi yerinden fırladı.Kahretsin, dedi Jason
Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro