ÖLÜM BÖLÜM: 3
Polis donakaldı, ansızın dövüş sona ermişti. Jelly'ye bakmak için kafasını çevirdiğinde karmakarışık saçları yığın halinde Jason'm ağzına ve boğazına döküldü, Jason dudaklarını işgalci, kadınsı kokuya sahip saç tellerinden kurtarmak içinkafasını sallamak zorunda kaldı. Kıran kırana mücadelelerineve onu sımsıkı göğsüne bastırmasına rağmen, kadın hâlâ kelepçeli burkulmuş bileğine acımasızca asılıyordu.Beni vurmak mı istiyorsun? Hiç durma, dedi 38'liğini kararlılıkla ona doğrultmuş olan Jelly'ye. Bu durumda Detroit'teki bütün polisler peşine düşecek.
Hayır. Jason'ın sesi kararlıydı. Elbette Jelly'nin onu
öldürmesine izin vermemenin bazı sakıncaları vardı. Polis onu duyabilirdi. Onu ancak mecbur kalırsak vuracağız.Jelly homurdandı, belli ki tatmin olmamıştı. Polis de tatmin olmuş görünmüyordu. Jason, polise doğru tehditkâr bir havayla yürüdü ama kadın hiç kıpırdamadı. Bunun üzerineJason herhangi bir karşı hamleyi engellemek istedi ve onukendi etrafında döndürüp harekete geçirmek için kolundanyakalamaya hazırlandı. Ama sol bileğindeki kelepçenin şıngırtısı, daha polise dokunamadan dikkatini dağıttı. Tiksintiyle kelepçeye baktığında eldivenlerinin ellerinde olmadığınıfark etti, muhtemelen kavgada parçalara ayrılmış ve kaybolmuşlardı. Parmak izleri artık çok da umurunda değildi hemkamera hem de polis yüzünü çok iyi hatırlayacak şekilde görmüştü. Gizli saklı soygunun tamamı heba olmuştu, en azından onun gördüğü kadarıyla.Kahretsin.Bakışları buluştu.Kelepçeyi çöz, diye emretti Jason. Bu çok uzamıştı ve kadının uzlaşmaz hali yardımcı olmuyordu. Tabii ki polisonları yavaşlatacak ne varsa yapıyordu. Saçılan paraları oradabırakıp kalan iki çantayla kaçmak bir seçenekti ama polisinicabına bakmak gerekiyordu, yoksa destek çağırır ve daha onadım ilerlememişlerken peşlerine düşerdi. Her neyse, hemkendisi hem de Jelly için beş yüz bin dolar yerde öylece bırakamayacakları bir paraydı. Doğrusu, bunu yapmaya hazırdeğildi.Hemen çöz, dedi Jason, ciddiydi.Polis dudaklarını büzerek söyleneni yaptı.
Seni teşhis edebilir, diye uyardı Jelly.
Evet ama yine de şansımı deneyeceğim. Jason kelepçeleri cebine koydu ve polise başıyla yolu gösterdi. Kasaya doğru ilerle.Sesi hiçbir itiraza mahal vermiyordu. Polis elinden geldiğince yavaş hareket ederek kendisine söyleneni yerine getirdi.Jason bulabileceği herhangi bir şeyle onu bağlayıp orada bırakmayı planlıyordu, kelepçeler bunun için çok işe yarayacaktı, hazır düşünürken fark etti: Onu kasanın içindeki metal raflardan birine kelepçeleyecek ve kendi maskesini ağzınatıkacaktı. Kadın bir süre için hiçbir yere gidemeyecek veyayardım isteyemeyecekti.Polis omzunun üstünden ona doğru baktı. İşleri kendin için kolaylaştır. Şimdi bana teslim ol ve ben de seni güvenlikgörevlilerinden koruyayım.Çeneni kapat ve ben de seni ortağımdan koruyayım. Onu kasaya koyacak, parayı alacak ve gideceklerdi. Berbat birB planıydı ama ellerindeki tek şey buydu. Arazi on bir dönümdü, güvenlik kulübesi yol tarafından uzaktı ve mesaidekisersemler pekâlâ uyumuş, dalgın veya körkütük sarhoş olabilirlerdi çünkü bu yılbaşı gecesiydieve doğru geliyorlarsaşu an yolda olmalılardı. Ayrıca güçlükle aşacakları yığınla kar,geçitler, kilitli kapılar ve aşılacak bir dolu başka engel vardı.Göründükleri o çok kısa anda birileri onları izlemiş olsa bile,bütün bunlar onları yavaşlatacaktı. Yine de, öyle veya böylezaman Jason ve Jelly'den yana değildi.Jelly uyardı. Başımıza bela olacak.
Aynen öyle, olacağım. Enseleneceksiniz.
Jason, Nezaman susman gerektiğini anlamıyorsun, değil mi? diye sordu polise. Dünyanın bir ucuna kadar peşlerinibırakmayacak biri olduğu gittikçe netleşiyordu. Şu an silahıtutan kendisi değil de polis olsaydı Jason her an vurulacağıkorkusuyla çoktan paniğe kapılırdı ama kadın kılını bile kıpırdatmıyordu. Ya demir gibi yüreği vardı ya da Jason'ın kadınlar konusundaki zayıf noktasını görmüştü.Asıl sen birinin sana ne zaman iyilik yapmaya çalıştığını anlamıyorsun, diye karşılık verdi polis.İyilik. Jason'ın sestonu şüphe doluydu.Kasaya giden kapı sadece birkaç adım ötedeydi. İçeri girebilmek için kilidi patlatacaktı ama giriş zorlamadan açıldı. Kadının icabına bak, çantaları al ve sonra Jelly ile birlikte oradanuzaklaş. Evden çıkmak otuz saniye, havuzun arka tarafındapark halinde duran ve düz beyaz kısmında Garza Kar Temizleme yazan beyaz kamyonete gitmek ise bir buçuk dakika...Kar yağışı sonrasında planlı bir bakım için oradaymış izlenimi veren kiralık kamyonetteki Tina'nın şimdiye kadar temizlemiş olduğusevkiyat yolundan aşağı tam gaz gidecek,gangsterler kilidi açana kadar yan geçitlerden geçip otobanaçıkacak ve kaçacaklardı.İzi sürülemez bir buçuk milyon dolar nakitle birlikte. Değer miydi? Kesinlikle.Evet, iyilik. On ile yirmi yıl ceza yemek, kafana ateş edilmeşinden iyidir, diye cevap verdi polis, Jason'ın hapis cezası konusundaki tahminini doğrulayarak. Bu adamlann şakasıyoktur.Kasanın içine gir.
Biliyorsun ki bu iş yanınıza kâr kalmayacak. Kadın
yere saçılmış para yığınları yüzünden ki bunlar daha önce orada olmadıklarına göre patlayarak açılan çantadan dökülmüşolmalıydıtökezledi ve eşiğe belki bir adım kala dizlerininüzerine düştü. Vakit kaybettirmek için işe yaramayacak birtaktikti bu.Ayağa kalk. Jason'ın ses tonu acımasızdı,bilerek yapmıştı. On çalışma yaparken çantaların içinde paradan başka bir şey olabileceğini belirten bir şeye rastlamamıştı ama bu pekde önemli değildi: Marino'nun elinde tuttuğu başka her nevarsa Jason, Jelly ve Tina'yı hiç alakadar etmiyordu.Buna inanmıyorum. Kadın hâlâ dizlerinin üzerindeydi, sesi fısıltıdan ancak biraz daha yüksekti.Ne? Jason süreci hızlandırmak için, kâğıtları dört bir yana yayıp ciddi ciddi inceleyen kadını ayağa kaldırmak içinbileğinden yakaladı. Kadının kolu neredeyse kırılgandı ki bu,daha önce nasıl mücadele ettiğini hatırlayınca Jason'ı şaşırttı.Çok narindi, sıkı vücudu bir atletinkinden çok balerininkigibiydi. En fazla elli kilo civarındaydı. Ve düşününce bu, Jason için utanç vericiydi.,rYctlanmış, dedi.Jason onu çekip ayağa kaldırdıktan sonra bile kadın hâlâ yere bakıyordu.Ne yalanmış?Kadının tavırları karşısında tedirgin olup bu kadar sabit bir şekilde neye baktığını görmek için istemsizce gözleriniyere indirdi. Yerdeki kâğıtlar aslında fotoğraftı; ona sekiz boyutlarında, alelade bir kâğıda bilgisayardan yazdırılmış gibiduran fotoğraflardı. O an gözüne tamdık bir
yüz çarpmasaydı
Jason o fotoğraflar için bir saniye daha harcamazdı: EdwardLightfoot, Noel'den hemen önce eşini ve ergenlik dönemindeki iki kızını vurduktan sonra kendisini de öldüren belediyemeclis üyesi. Hikâye, tatil döneminde acı bir hatıra olarakbütün haberlerde çıkmıştı. Ancak bu fotoğraflar, hızlıca birbakış atıldığında bile tamamen farklı bir hikâye anlatıyordu:Fena halde dövülmüş Lightfoot, bodrum katı gibi bir yerdesandalyeye bağlıydı ve kafasına silah dayanmıştı. Jason kameranın kısmen yakaladığı tetikçiyi tanımıyordu ama arka plandaki adamlardan birini hiç şüphesiz fark etti: Nicco Marino. Bir başka karede, Lightfoot'un gözleri kapalıydı ve beynipatlamıştıbelli ki fotoğraf, tetikçi silahı ateşledikten sonraçekilmişti. Bir üçüncüsünde, Lightfoot'un iş bittikten sonraki hali vardı: Alnında bir kurşun deliğiyle hayır, iki kurşundeliğisandalyeye yığılmıştı.Görünüşe göre, cep telefonu olan birisi olay mahallinde fotoğraf çekmekle meşgul olmuştu.Bu Edward Lightfoot, dedi Jason düşünmeden.Onu öldürdüler. Polis zor nefes alıyor gibiydi.Marino ve adamlarının işi bu. Yeni bir şey mi yani? Yürü bakalım.Kadın başını çevirip dik dik baktı. Bu bir yalan!Jason asıl önemli konuya döndü hemen. Beni ilgilendirmez. Sana yürü dedim. Kasanın içine gir.Nicco Marino insanları öldürmez.'Ya, öyle mi? Bana öldürmüş gibi geldi. Hâlâ hareket etmediğini görünce kadını kasaya doğru itti. Yürü.
Eğer bu doğruysa
Derin bir nefes aldı ve iri kahverengi gözlerini Jason'a çevirdi. Burada neye bulaştığını biliyor musun? Titreyen sesi öfkeliydi.Kes sesini ve devam et. Gerçek şuydu ki, Jason bu konuyu düşünmek istemiyordu, kadını iterek baş belası fotoğrafların yanından geçirirken dahi görüntüler silinmez biçimde aklına kazınmıştı. İçini bir huzursuzluk kaplamıştı. Kahretsin.Marino, Edward Lightfoot cinayetine mi karışmıştı? Bu, Jason'ın öğrenmek istemeyeceği bir bilgiydi. Tehlikeli bir bilgi.İnsanların ölümüne sebep olacak türden bir bilgi.Üstelik bu bilgiye sahip olduğu gerçeği, lanet olasıca kamera tarafından kayıt altına alınmıştı ve er ya da geç birisi bu görüntüleri bulacaktı.Hay aksi!Gitmeye hazırız, dedi Jelly çantanın kilidini kapatarak. Hadi çekip gidelim buradan.Pat. Küt.Sesler evin yarısı kadar uzak bir mesafeden geliyordu gerçi evin büyüklüğü düşünüldüğünde bu oldukça iyi bir mesafeydi. Jason kasanın eşiğinde donakalmıştı, bir eliyle polisin kolunu sıkarken nabzının hızlandığını hissetti.Güvenlik kulübesindeki adamlar görevden kaytarmamaklabirlikte, umduğundan da hızlı gelmişlerdi. Neyse ki onlaragizlice yaklaşacak kadar zeki değillerdi. Bunun yerine besbelli ki ön kapıdan içeri dalmışlar ve bu tarafa doğru tam gazilerliyorlardı.Vakit resmen dolmuştu.Jason, Jelly'ye baktı. Diğer çantayı kap. Belirsiz, boğuk bağırışlar ve yaklaşan ayak sesleri yüzünden Jelly az
önce doldurduğu çantayı kapıya doğru sürüklemeye
başlamıştı. Jelly,Jason'a bir bakış attı. Hadi. Git, dedi Jason.Peşlerindeki adamların sesleri giderek yaklaşıyordu, bu yüzden Jelly tartışmaya girmedi. İkinci çantayı da almak içinyön değiştirdi, neredeyse kendi ağırlığı kadar olan çantayı göğüsleyip son sürat koşmaya başladı.Kapıya doğru ilerlerken, Ona ateş etmek istemiyorsan bayılt gitsin, dedi Jelly omzunun üstünden. şunu vegel.Hemen sonra gitti.Çantamı bana ver ve şunu al. Çabuk. Jason, kaçmak için bir dakikasının belki de daha azkaldığını fark edip polisebeni hafife almadercesine baktı. Polis de ona ters ters bakarak karşılık verdi. Jason, onu etrafında döndürüp silahını onadoğru tutacak şekilde kolundan yakaladı ama polis yine depek etkilenmiş gibi görünmüyordu. Şaşırtıcı olan, polisin sıkıntı yaratmak yerine önce Jason'ın alet çantasını fırlatır gibiona uzatmıştısonra da para dolu çantayı yerden almasıydı.Çantanın ona ağır geldiği çok açıktı: Dudaklarını sıktı, kolundaki ve omzundaki kaslar gerildi. Ancak Jason hem bunutaşıyıp hem de kadını yanında götüremezdi ve birden, onuyanında götürmek yapılacak en doğru şeymiş gibi göründü.Eldeki bir rehine kasadaki iki tanesine bedeldi veya ona benzer bir şey. Ayrıca, bir rehineye ihtiyaç duyabilecekleri hissine kapılmaya başlamıştı.Kaldı ki, fotoğrafları o da görmüştü.Kımılda. Koridordan aşağı, sola. Çabuk.Şimdi, Jason omzunda asılı alet çantasıyla birlikte polisi, polis de para çantasını çekiştiriyor ve birbirlerinin peşi
sıra
beceriksizce koşarak önceden planlanan kaçış rotası boyuncaJelly'yi takip ediyorlardı.Peşlerine düşen adamlardan birinin bağırışı duyuldu. PoÜslere haber verdin mi? Henüz görünürde yoklardı Marino'nun yapay Yunan tarzı malikânesi devasaydıama Jason'ın birbirlerine ne söylediklerini anlayabileceği kadar yakındaydılar. Genelde işler ters gittiğinde yaptığı gibi soğukkanlılığını koruyamamış olsaydı, böylesine yakın bir temas sinirlerinihoplatmış olurdu.Hayatta olmaz! Polis yok! Hiçbir şey bilmez misin sen? Tamam ama... Mick bir polis.Mick sayılmaz. Ben Iacono'yu aradım, tamam mı?Daha hızlı. Jason'm parmakları kadının kolunu sıktı. Mick ya da Iacono kimdir bilmiyor ama zaten bilmek de istemiyordu. Hiçbir şey bilmek istemiyordu. Tek isteği parasıyla beraber oradan çıkıp gitmekti. Mermerde hafifçe kayarakköşeyi dönüp çıkışa doğru yol aldılar. Aniden bastıran soğukhava Jelly'nin oraya çoktan vardığını, dışarı çıktığını ve kapıyıonun için açık bıraktığını söylüyordu Jason'a.Kadın tartışmadı. Aksine, onunla birlikte kaçtı. Ayakları mermer zemine hırçın bir şekilde vuruyordu, adımları onunki kadar hızlıydı. Yüz ifadesi gergindi. Kolu adamın tutsak eden parmaklarının arasında ısınmış bir halde, daha öncebıraktırmak için elinden geleni yaptığı çalıntı parayla doluptaşan çantayı sıkıca tuttu ve en ufak bir direniş göstermedi.Eğer karşı çıkarsa Jason muhtemelen onu bırakmak zorunda kalacaktı. Bir başka meydan muharebesine daha vakti
yoktu ve ayrıca polisi kesinlikle vurmazdı, hatta Jelly'nin
önerdiği gibi bayıltmazdı bile. Muhtemelen kadın da bunutahmin ediyordu zaten.Ah,işte oradaydı: çıkış. Fransız kapılar bir terasa, teras bir dizi taş basamağa, basamaklar fundalıklarla çevrili bir kaldırıma, kaldırım da havuzun etrafından geçip havuz evinin arkakısmına kadar uzanıyordu. Kamyonet, direksiyonda Tina veoraya varmak üzere olan Jelly'yle bekliyor olacaktı.Bu taraftan.Kapının ardında, gece çağırıyordu: Mehtaplı siyah gece, pırıl pırıl kar tabakasının üzerine daha da çok kar tanesi silkeliyordu. Sadece birkaç dakika daha ve...YürüJason, kadını öne doğru itip dışarı, buz gibi karanlığa çıkarırken, kafasında bir soru ikaz lambası gibi yanıp sönmeye başladı. Bu kadtn neden kaçmak için kıçım yırtmıyordu?
Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro