Chào các bạn! Vì nhiều lý do từ nay Truyen2U chính thức đổi tên là Truyen247.Pro. Mong các bạn tiếp tục ủng hộ truy cập tên miền mới này nhé! Mãi yêu... ♥

KURTARMA BÖLÜM: 20

Mick!Jason! Jason ona doğrukoşarken, Mick dizlerinin üstüne yuvarlandı. Iacono çoktan Rossi'nin düşürdüğü silaha doğru atılmıştı. Mick eliyle işaret edemese de başıyla çılgıncahareketler yaptı. Orada! O! Vur onu! Çabuk!Jason, Ayağa kalk, diye bağırdı ona. Silahını sıkı sıkı tutmuş, çok ciddi bir iş üstündeymiş gibi Iacono'nun olduğu tarafa bakıyor ama ateş etmek için hiçbir hamlede bulunmuyordu. Mick'in çırpındığını görünce ellerini kullanmadandizüstü durduğu bir pozisyondan ayağa kalkmaya çalışmakhiç ummadığı kadar zorduyanma yaklaştığı gibi boştakieliyle onu belinin altından kavradı. Mick'i aniden çekerekayağa kaldırdıktan sonra geldiği yoldan gerisingeri son süratkoşturdu.Sanki her an sırtından bir kurşun yemeyi bekler gibi koşarken, kaldı ki yiyebilirdi, Mükemmel zamanlama, dedi Mick nefes nefese

anlamayacak. Bu yüzden, lütfen, telefonunu

çıkarıp sana söyleyeceğim numarayı arar mısın? İkimiz de vurulmadan önce?Telefonumu istesem de çıkaramam. Friedman aldı.İşte bu felaketti. Mick ona şüpheyle yaklaştı. Doğru mu söylüyorsun?İstersen üzerimi arayabilirsin.Mick'in Jason'a attığı bakış dondurucuydu. Elbette kelepçeliyken böyle bir şey yapması imkânsızdı.Parayla ilgili de hiçbir şey söylemeyeceğim. Hatta diğerleriyle buluşmadan önce saklamana yardım bile ederim.Aklından geçenleri beğendim ama yine de telefonum yok.Mick pes etti. Jason, işin içine polis girerse tutuklanacağını ve paranın gideceğini onun kadar iyi biliyordu. Peki kelepçelerinden nasıl kurtuldun? Anahtarı kullanmadığınıbiliyorum.Çünkü anahtarlar kendi cebindeydi ve Favara onları almıştı.Tel toka.Tel toka mı? Kilidi telle mi açtın yani?Doğru.Mick bir an için onu sessizce izledi. Bir polis olarak bu durumdan hoşlanmamıştı ama bunun başarıyla sonuçlanmışbir iş olarak hayli etkileyici olduğunu kabul etmeliydi: Kelepçelerin esas itibarıyla kırılmaya dayanıklı olması gerekirdi.Harika, o zaman benimkileri de çıkarabilir misin?Şu an biraz meşgul olduğumu belki fark etmişsindir. Sonra demek istedim. Durduğumuz zaman.

Tel tokayı kaybetmiş olabilirim.

Ciddi misin?Bir tel tokaya göz kulak olmak o sırada gündemimdeki en önemli madde değildi. Düşünmem gereken başka şeylervardı. Öldürülmemek gibi. Bir de, ah evet, senin kelleni kurtarmak gibi.Mick dudaklarını büzdü. Ona inandığından tam olarak emin değildi ama şu an için bu konuda yapabileceği hiçbirşey yoktu. Biraz önceki ani dönüşleri sırasında çanta uylukkemiğine doğru kaymıştı, Mick onu dirseğiyle dürterek kenara itti. Olabildiğince rahat bir şekilde yerine yerleşip, takipedilmediklerinden emin olmak için bir kez daha dönüp arkasına baktı henüz edilmiyorlardısonra yine Jason'a döndü.Orada 'yaPamam' derken ne demek istedin? Iacono ve Rossi, şu an onları rapor edemeyecek hale gelmiş olsalardı,mesela vurulsalardı, Mick şimdi kendini ne kadar daha güvende hissedeceğini düşünerek gözlerini kısıp baktı.Neden bahsediyorsun? Bir diğer köhne caddenin sonuna ulaştıklarında, Jason'ın sağa doğru asılmasıyla polis aracı terk edilmiş bir fabrikanın yakınlarından savrularak geçti.Otoban girişini bildiren işaret, sıra sıra dikenli telleri destekleyenahşap bir elektrik direğinin yanında, kendi direğininüstünde hüzünlü bir şekilde önlerinde dikiliyordu.Sana 'onları vur' dedim. Sen de 'yapamam' dedin. Mick hâlâ birilerine itiraf etmek istemeyeceği kadar sersemlemişhaldeydi ve bunu, adrenalin saldırısı azaldıkça yeni yeni kavramaya başlıyordu. Otis hiçbir zaman tam anlamda arkadaşıolmamıştı ama onu yıllardır tanıyordu ve onun tam da gözlerinin önünde vurulduğunu görmek dehşet

verici olmuştu.

Başından beri fotoğraflar konusunda haklı olduğunu bilmeksinir bozucuydu. Onları görmüş olmak Jason ve kendisi içinölüm fermanı demekti: Mafyanın ikisi için de kiralık katiltutmasına eşdeğerdi. O depoda ölmüş olanları düşünmekbile canını sıktı. Mick bir polisti, evet, ama soğukkanlılıklaişlenmiş cinayetlere tanıklık etmeye hâlâ alışamamıştı. Bir debuna ilaveten, omzu acıyla zonkluyor, başı ağrıyor ve yanağı sızlıyordu. Kelepçeler, uyuşmuş ellerine kan dolaşımınıngitmesini engelliyor gibiydi ve omuzlan da zorlandıkları duruş şekli nedeniyle gerçekten rahatsız edici olmaya başlamıştı. Karnı açtı, susamıştı, pisti ve yorgunluktan pili bitmişti.Nabzı ve nefes alışı hâlâ çok hızlıydı. Paranoyaklık seviyesistandardın dışındaydı. Araç hızla giderken, beklemedikleribir açıdan üzerlerine hücum edecek muhtemel takip araçları için sağa sola tedbirli bakışlar atarak her bir ara sokağı,park yerini ve garajı kontrol etmeye çalıştı. Ancak bütün bölge terk edilmiş görünüyordu ve bu, o gün yılbaşı olduğunuhatırlaymcaya kadar Mick'e çok garip göründü.Cephanem bitmişti.Friedman'ın suratına yumruk atıp silahını aldığımda tek kurşunu kalmıştı. Onu da orada, çığlık attığın sırada arkadaşın için kullandım. O noktadan sonradoğaçlama yapmaktan başka seçenek yoktu.Mick, Rossi'nin ateş etmeye hazır bir şekilde başında dikildiğini ve Jason'ı onu durduracak tek mermisi olduğunu düşününce, kurşunlar etraflarında ıslık çalarken polis aracının ucuna doğru koşuşlarını gözünde canlandırınca ve deIacono ile Rossi'ye yaptıkları araçlı saldırılarını hatırlayıncakalbi tekledi.

Aman

Tanrım.Her şey olabilirdi, evet, diye kabul etti Jason. Rampadan hızlıca geçip bir otoyola çıktılar. Neredeyse hiç trafik yoktu.Sadece birkaç araba ve belki yarım düzine de tır, kış şartlarıyla harap olmuş asfalt boyunca aheste aheste ilerliyordu. Şehrin onarmak için parasının yetmediği çukurlarla çevrili yeryer çökmeler, engebeli bir yolculuğa sebep oluyordu.Şunu bir açıklığa kavuşturalım: Bir tane tabancamız var, hiç mermimiz yok ve bu, şu aşamada hangi açıdan bakarsan bak, ikimizin de silahsız olduğu anlamına geliyor, dediMick.Aynen öyle.Mick hiç şüphesiz şu saniye organize edilmekte olan takibi düşündü ve midesinin ağrıdığını hissetti. Silaha ihtiyacımız var. Mermiye ihtiyacımız var. Bu çok kötü.Önerilere açığım. Gerçi, bu dost canlısımahalledeki silah dükkânı şu an kapalı. Her yer kapalı.Bütün şehirden bahsediyor olabilir, diye düşündü Mick etrafa huzursuzca bakarken. Tan ağarmış, yerini ışığa bırakmıştı ama bu aydınlık bakımından pek bir şey ifade etmiyordu. Gri, bulutlarla kaplı bir gökyüzü gözün görebildiği her şeyinüzerine çökmüştü. Arkalarda bir yerde güneş vardı. Mickbunu biliyordu çünkü az evvel güneşin ufku turuncu ve altınrenklerine boyadığını görmüştü. Ama şimdi ortalarda yoktu.Daha fazla kar yağacağının alameti olan grafit renkli yoğunbulut kümeleri, onu tamamen gölgelemişti. Otoyolun heriki yanında halen devam etmekte olan sanayi bölgeleri, kirlive kasvetli görünüyordu ve yılların yorgunluğuyla

yıpranmıştı. Uzakta, şehrin gökdelenleri, hemen arkalarında

uzayıpgiden gölün karanlık ışıltısıyla üst üste binmişti. Daha yakınlarındaki otoban, gri renkte sulu kar yığınlarıyla kaplıydı.İşin aslı, Mick'in baktığı her yerde baskın renk griydi: Geceboyunca yağmış, saatler öncesine kadar tertemiz duran karlarbile çoktan pis bir renge bürünmüştü. Dışarısı berbat derecede soğuk görünüyordu ve öyleydi de. Hızla hücum edenrüzgârla birlikte, arabanın içi de neredeyse o kadar kötüydü.Mick havalandırmadan gelen sıcaklığın birazcık da olsa sağladığı rahatlıktan memnundu.Halihazırda bir çözüm olmadığını bilerek, Evimde yedek silahım var, dedi. Ve bir sürü de cephane.Evine uğrayamayız, adamların ilk bakacakları yer orası.Yolda onlardan başka çok az araba vardı ve bu Mick'i rahatsız etti. Birileri onları aramaya gelirse ki birileri muhtemelen yakında onları aramaya gelecektiyakalanmaları çok kolay olurdu. Mesela bir helikopter onları bir çırpıda tespitederdi. Mick bakışlarını gergin bir şekilde göğe çevirirken budüşünceyle nabzı hızlandı.O helikopteri hatırlıyor musun? Dün geceki? Sesi kendi kulağına boğuk gelmişti.Ah, evet. Jason'ın ses tonundan, bu olasılığı çoktan düşünmüş olduğu anlaşılıyordu.Mick'in aklına başka bir kötü düşünce daha geldi. Herhalde tren çarpmış gibi görünen bir polis aracının içindeyiz. Birhelikopterin bizi fark etmemesi imkânsız. Peşimize düşen birinin bizi görmemesi imkânsız. Trafik de yok ki aradakaynayabilelim. Yakalanacağız.

İşte yine iyimserlik damarın tuttu.

Bütün umutların ve dileklerin aksine gerçek şuydu ki, burada kendi başlarına uzun süre hayatta kalamazlardı. Anibir gelişme olmadıkça, tekrar yakalanacaklar ve bu defa öleceklerdi. Korkunun bazı şeyleri netleştirdiğini fark etti Mick.Birden ne yapmaları gerektiğine tam olarak emin oldu, ayrıcaJason'ın bu konuda zorluk çıkaracağına da.Bak, bundan hoşlanmayacağını biliyorum ama şu an yapılacak en akıllıca şey, dosdoğru On Üçüncü Bölge PolisMerkezi'ne gitmek olacak. Orası benim bölgem. Buradansadece birkaç kilometre ötede. Herkesi tanıyorum. Oradagüvende olacağız.Jason ona ateş saçan gözlerle baktı. Ah, tabii, haklısın çünkü korunmak için polislere koşmak geçen sefer çok işeyaradı, değil mi? Orada öldürülmek üzere olduğumuzu benmi hayal ettim yoksa?Tamam, o ikisi kötü polisti. Çoğu polis öyle değildir. Neler olduğunu bildirdiğim zaman...Hayır. Reddedişi acımasız oldu. Polislere gitmiyorum. Benimleyken, sen de polislere gitmiyorsun. Konu kapanmıştır.Sen öyle san.Bebeğim, belki dikkatinden kaçmıştır ama arabayı kullanan benim, kelepçelenmiş olansa sensin. Benim istemediğim hiçbir şey olmayacak.Daha iyi bir planın varsa, dikkatle dinliyorum. Ah, dur bir dakika, bahse girerim ne olduğunu biliyorum: Akışınabırakıyoruz.Biliyor musun? Umurumda bileJason bir anda sustu, daha önce ön camın olduğu yerden sert sert dışarı

bakarken

aniden kaşlarını çattı. Belli ki önlerindeki yolda bir şey dikkatini çekmişti. Bunun dışında bir şey bilmese de Mick'inmidesi kasıldı. Jason'ın dikkatini çeken şey her ne ise, iyideğildi. Mick onun bakışlarını takip edince haklı olduğunuanladı. Kalbi küt küt atmaya başladı ve boğazı kurudu.194 yolunun karşı istikametinden, onların geldiği yöne doğru ilerleyen bir düzine kadar polis aracı hızla yaklaşıyordu. Tepe lambaları yanıp sönüyor, sirenleri acı acı bağırıyordu, hiç şüphesiz acil ve resmi bir göreve çıkmışlardı.Mick bir dakika önce tüm kalbiyle etrafının polislerle çevrilmesini istemişti. Şimdiyse, bununla alakalı bir şey ona gerçekten kötü bir his veriyordu.Otobandan çıkmalıyız, dedi. Hemen üstlerindeki tabelalara göz attığında, bir sonraki çıkışın Buckner Caddesi olduğunu gördü. O bölgeyi iyi biliyordu. Southfield şehrindaha tehlikeli bölgelerinden biriydi: yoğun işsizlik ve suçoranı, kalabalık, çok sayıda yaya ve araç trafiği. Genellikleböyleydi ama bugün yılbaşıydı.Jason ona baktı. Ne o, dikkatlerini çekmek için farları yakmamı ya da kornaya basmamı falan istemiyor musun?Bunlar senin adamların diye düşünmüştüm.Hızla ilerleyen konvoyun en önündeki araba göz açıp kapayıncaya kadar geçti. Neyse ki aralarında birkaç trafik şeridi ve bir refüj vardı. Konvoyun geri kalanı kuyruklu yıldızınşamatacı, parlayıp sönen kuyruğu gibi öndekilerin peşi sıragitti.Mick, Jason'ın sesindeki iğnelemeye aldırış etmedi. Telsizi aç. Neler olduğunu öğrenmeliyiz.

Çoktan düğme

ye uzanmış olan Jason ona baktı ve tereddüt etti. Tek kelime etmeyeceksin, anladın mı? Sadece dinleyeceksin.Sence şimdi mi yardım istemeye kalkışacağım? Aç şunu. Jason'ın dudakları gerildi ama düğmeye bastı.Bir memurun sesi telsizde cızırdadı. Sanayi Parkı. 187, birden fazla maktul. Aralarında polis memurları da var. Tekrar ediyorum, maktullerin arasında polis memurları da var.İki şüpheli tespit edildi. Biri Detroit Nitelikli Suçlar Müfettişi Micayla Kristen Lange; yirmi yedi yaşında, bir altmış sekiz boyunda, elli üç kilo, kestanerengi saçları ve kahverengigözleri var,açık tenli, en son siyah renkte bir erkek montu vesiyah eşofman altıyla görüldü. Kimliği bilinmeyen bir adamla seyir halinde, adam otuzlu yaşlarının başında, yaklaşık birseksen sekiz boylarında, seksen iki kilo, siyah saçlı, göz rengibilinmiyor, en son koyu renk kapüşonlu bir ceket ve pantolonla görüldü. Son olarak bir polis aracıyla seyahat ederkengörüntülendiler. Silahlı ve son derece tehlikeli oldukları düşünülüyor. Tekrar ediyorum...Ancak Mick devamını dinlemedi. Duyduklarının şaşkınlığı içindeydi hâlâ ama Jason'ın sözleriyle hemen toparlandı: Hay aksi.Mick, Jason'ın bu ses tonunu biliyordu. Omurgasından aşağı büyük bir korku duygusu yayıldı. Jason dikiz aynasından bakıyordu. Mick, onun neye baktığını kendi gözleriylegörmek için omzunun üstünden etrafa bakındı ve korkunçgerçeği fark etti: Bir polis arabası hızla arkalarından geliyordu

Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro