Chào các bạn! Vì nhiều lý do từ nay Truyen2U chính thức đổi tên là Truyen247.Pro. Mong các bạn tiếp tục ủng hộ truy cập tên miền mới này nhé! Mãi yêu... ♥

KARŞILIK VERME BÖLÜM:14

Jasotı. Dudakları birbirine değdiği sırada, Mick hâlâ bu bilgiyi sindirmeye çalışıyordu. Sıcak, kararlı ve nazikti; okadar şefkat dolu öpmüştü ki Mick kederinden ve öfkesinden sıyrıldı. Şaşkınlık içinde, durumu detaylı düşünmek içinhiçbir şansı olmadan, karşılık verdi, hareketi kararsız ve dikkatli

Giyin, dedi omzunun üzerind

en.Giyinmek Mick'in işine gelirdi çünkü tekrar ölümüne korkmanın yanı sıra, soğuktan donuyordu. Şimdiden o kadarçok üşümüştü ki vücudu titriyor, dişleri birbirine vuruyordu. Köşedeki ocak tamamen yanıp kendi kendine sönmüştü.Kömürü anımsatan çok hafifbir koku havada asılı kalmıştıMick bu küçük alanın dışından tespit edilemeyecek kadaraz bir koku olması için dua ettive artık sadece birkaç turuncu kıvılcım belirgin bir şekilde yüzünü gösteriyordu. Mickbunun ısı yayıp yaymadığını bilemedi ve uyku tulumununsıcaklığına geri dönmek için derin bir özlem duydu. Tabii kio sıcaklığın büyük bir kısmı, tulumun kendisinden çok onupaylaştığı adam ve o adama gösterdiği karşılıkla alakalıydı amabu kesin olarak aklından çıkardığı bir şeydi. Soğuğa rağmen,tüfek yuvasından uzaklaşmadı: Birinin nöbete devam etmesigerekiyordu. Pencereden içeri giren rüzgâra bakılırsa öncekigünkü fırtına dinmiş olabilirdi ama düşük sıcaklıklar aralıksız devam ediyordu. Buna ek olarak vınlama sesi mükemmelbir motivasyon kaynağı oluşturuyordu; onlara doğru gelenşey her neyse, Mick onu iç çamaşırıyla karşılamak istemezdi.Jason, giysileri asmış olduğu yerden almaya çoktan başlamış,ıslaklıklarını kontrol etmek için hepsine dokunuyor ve işeyarar bulduklarını Mick'e uzatıyordu. Mick, onun verdiklerini aldı, çeşit çeşit giysileri uyku tulumunun üstüne yaydı, silahını kolayca ulaşabileceği şekilde yere bıraktı ve önceönemli şeylerle başladı: çorapları.Ormanda devriye geziyorlarsa ve biz buradan ayrılırsak, er ya da geç bizi görürler. Hiç olmasa izlerimizi, dedi Mick hissettiği gerginliği sesine yansıtmamak için

elinden

geleni yaparak. Onlardan saklanmak imkânsız. Çoraplarkuru ama soğuktu. Onları giydikten sonra aceleyle yığınınarasındaki bir sonraki giysiye uzandı: Eline aldığı gibi farketti, siyah bir eşofman altıydı. Somurtarak etrafa baktığındakendi pamuklu pijamasının yerde, ocağın yanındaki buruşukbir yığının arasında olduğunu gördü.Bu benim eşofman altım değil.Yine de onu üzerine geçirdi. Seninki kurumadı. Neyse ki tekneden bunları almıştım, dedi Jason. Kendi çoraplarınıve pantolonunu giymişti, konuşurken fermuarını çekiyordu.Sonra, o da tüfek yuvasından gözcülük yapmak için ilerledi.Mick onun tıpkı kendisi gibi düşmanını gözünün önündetutmayı sevdiğini düşündü. İzler konusunda haklısın. Bukar onları silip süpürmeyi denemek için bile fazla kalın vevıcık vıcık. Özelikle daha da eridiği zaman, yol haritası kadaraçık ve net olacaklar. Adi herifleri doğruca bize getirecekler.Kemerini bağlayıp uyku tulumunun üstündeki yığından birgiysi aldı. Dün gece aklına gelen planı hatırlıyor musun?Mick eşofman altını giymişti. Belinin etrafındaki kordonu çekebildiği kadar sıkıca çekmesi ve fiyonk yapması gerektiama yine de eşofman kalça kemiklerinden sarkıp bacaklarınıyuttu.Yere sürünmesini engelleyense, sadece bilek kısımlarındaki lastiklerdi. İyi haber kalın olmasıydı ve kumaşın soğukluğu geçer geçmez, muhtemelen onu ısıtacaktı.Hahangi plan? Dişleri birbirine çarpıyordu. Şu an için, eşofman sadece soğuk hissettiriyordu. Önündeki yığındanbir sonraki giysiyi aldı ve bunun Jason'ın termal tişörtü olduğunu görüp yüzünü buruşturdu. Bu senin tişörtün.Jason yastıklarının dış katmanını oluşturan eski püskügri kazağı

kafasına geçiriyordu. Belli ki kazağı çıplak teninin

üzerine giymek niyetindeydi.Senin benden daha çok ihtiyacın var, diye cevap verdi Jason, kafasını kazağın içinden çıkarırken. Askılı atletin kadar minik ki, hiç giymesen de olur. Dudakları aniden iğnelercesine kıvrılırken, kollarını kazağa geçirdi ve etek kısmınıyapılı karın kısmına doğru çekti. Gerçi, görüntüden şikâyetetmiyorum. Ama bir kat daha giymen iyi olabilir herhalde.Mick görüntü ile ilgili yorumu önemsemedi, tıpkı kar motorunun ilerleme durumunu hesaplamak için tüfek yuvasından hızlıca dışarı baktiğında midesinde oluşan düğümüönemsemediği gibi: Motor çakıllı yoldan aşağı kayarak ilerliyor, yavaş ama kaçınılmaz şekilde yaklaşıyordu.Seni buradan silah zoruyla çıkarıp yardım edin diye bağırma planından mı bahsediyordun? Mick, tişörte kimin dahafazla ihtiyacı olduğu hakkında bir başka tartışma yaşamadan Jason'ın tişörtünü başına geçirirken planın onlar içinnasıl sonuçlanabileceği ihtimalleri üzerine düşünmeye başlamıştı bile. Bir an için başı yumuşak, siyah petek dokumaylasarmalanmışken Jason'm kokusunun içinde kayboldu. Hafifkoku, sabun ve deodorant ile erkek teninin birleşimi gibiydi ve henüz paylaştıkları tutkunun görüntülerinden oluşankoca bir kaleydoskopu Mick'in aklına getirecek kadar hatırlatıcıydı.Vücudu gerildi ve Mick yaşadıklarını anımsatan coşkulu bir ürperti duydu. Fakat aklının nerede takılıp kaldığını anlaranlamaz, daha acil diğer meseleleri düşünmeye

odaklandı.

Şu an yapılacak daha önemli işler vardı: Yaşam savaşı, sevişmeyi gölgede bıraktı.Evet, ondan bahsediyorum. Kısmen. Mick montunu giyerken Jason da kapüşonluyu kafasına geçirdi, sonra üzerine golf ceketini giyip fermuarını çekti. Mick, düğmeleriniiliklerken hâlâ koyduğu yerde durduklarından emin olmakiçin fotoğrafları hızlıca kontrol etti oradaydılarsonra tekrartüfek yuvasından dışarı baktı.Kar motoru hemen hemen huş ağacına ulaşmıştı. Mick'in kalbi, sırf izlerken bile daha hızlı atmaya başladı. Her yeridikkatlice incelediğinde başka kimseyi görmedi.Sadece bir tane var, sanırım, dedi. Jason aynı fikirde olduğunu belirtir gibi başını sallayarak çizmelerini Mick'euzattı ve Mick ayaklarını çizmelere geçirdi.Dağıldıklarını tahmin ediyorum, her biri ormanın bir kısmını tarıyor. Jason bir yandan konuşuyor, bir yandanbotlarını giyiyordu. Aslında bu işimize gelir. Karı düşünecekolursak onlardan kurtulabileceğimizi sanmıyorum, en azından kolay olmayacak. Hem kurtulsakbile, izlerimizi bulabilirve bizi her an takip edebilirler. Bu yüzden, şöyle yapacağız.Jason aklındakileri anlatırken Mick onu giderek artan bir saygıyla dinliyordu.Bu işe yarayabilir, dedi Mick, Jason konuşmasını bitirdiğinde. Belki.Jason sırıttı. Güvenoyu için teşekkürler. Barınağa göz attı. İçerisi hâlâ loş ve griydi ama Mick'e her geçen saniyedaha da aydınlanıyor gibi geliyordu. Hazır mısın?

Evet. Mick silahını alıp montunun cebine koydu ve

tüfek yuvasından kar motoruna bir kez daha baktı. Araçtakilerin Jason'la Mick'in sığınaktan çıktığını görmeleri içinarkalarını dönüp omuzlarının üzerlerinden bakmaları gerekirdi. Jason ile aşağıindiklerinde yapmayı planladıkları şeyidüşününce Mick'in kalbi hızlandı. Başarı ihtimali şüpheliydiama yine de aklına gelebilecek herhangi bir şeyden daha fazlaumut vadediyordu.Bize arkalarını döndüler, dedi Mick, yükselen gerilim midesinde kramplara yol açıyordu.O zaman hadi, halledelim şu işi.Jason, uyku tulumunu kucaklayıp yollarının üzerinden çekti ve kolu kavramak için kapının üzerine eğildi. Mick,karşı köşede öbek haline gelmiş uyku tulumuna istemsizcebakarken, hiç beklenmedik bir şekilde paylaştıkları o ihtirasdolu anları düşünüyordu. Kapı keskin bir gıcırtıyla açılıncaMick neredeyse minnettarlıkla o tarafa döndü. Jason, artıkkötü hava koşullarına açık olan dikdörtgenin yanında duruyor, Mick'in nasıl yorumlayacağı konusunda pek emin olamadığı esrarengiz bir ifadeyle onu izliyordu.Ne oldu? O buz gibi basamaklardan inmenin muhtemelen ne kadar zahmetli olacağını düşünerek Jason'ın yanına gitti ve ağacın altındaki karlı zeminle ince uzun gövdeye bakmak üzere ilerledi. Sonra dönüp Jason'a baktı ve o esnadaonun ne kadar uzun boylu ve yetenekli göründüğünü, paspal kıyafetlerine rağmen ciddi ölçüde yakışıklı olduğunu gözardı edemedi.Bilmeni isterim ki... dedi Jason elini Mick'in ensesine koyarak. Sen şu ana dek öpüştüğüm en seksi polissin.

Mick gözlerini kısıp baktı ve onun dokunuşuyla

hızlanan budala kalbine aldırış etmedi. Alaycı bir dille sordu. Çokfazla polisle öpüştün, öyle mi?Jason sırıttı, başını sağa sola salladı ve onu öptü.Hızlı, sert ve kışkırtıcı bir öpücüktü bu. Mick'i gafil avladı: Gözlerini kapatacak zamanı bile olmamıştı.Jason onu serbest bırakıp çantayı alırken elbette!ve başka bir şey söylemeden kapıdan aşağı doğru gözden kaybolurken, Mick bunun bir nevi kendini keşfetmek olduğunu da düşündü.Çünkü dudaklarının birleştiği o birkaç saniyede dahi, bedeni aşırı derecede ısınmıştı. Kemikleri erimiş, kanı buhar olup uçmuş ve ateş, damarları boyunca yayılmıştı.Artık biliyordu: Aralarında parıldayan kıvılcım, gerçek ve nadide bir şeydi, vücut kimyasının son raddesiydi ve ocakayında, bu acımasız sabahın soğuk gri ışığında kötü şeylerolurken ve korku kalbini sarsıp nabzını hızlandırırken, adetabirbirlerine ilk dokundukları andan itibaren olduğu gibi güçlüydü. Ve hoş olmadığı ölçüde de baş döndürücü.Nasıl olur da bir hırsıza ciddi anlamda istek duyabilirdi? Mick.Aşağıdan gelen sesle harekete geçti Mick. Çabucak dizlerinin üstüne çöktü ve kendini kapının ucundan basamaklara bıraktı. Çoraptan yapılmış eldivenleri hâlâ hiçbir fayda sağlamayacak kadar ıslaktı. Onları giymenin, parmaklarını yalnızca çok daha hızlı bir şekilde buz çubuklarına dönüştüreceğinibiliyordu. Bu yüzden, cebinden çıkarıp durumlarını fark ettiği gibi eldivenleri bir kenara attı. Maalesef bu, buz tutmuşmetali çıplak elleriyle tutmak

dur

umunda kaldığı anlamınageliyordu. Dişlerini sıkıp, avuç içlerini ve parmaklarını ısıranbuzun yakıcılığını görmezden gelerek kendini aşağı bıraktı. Aynı anda kar motorunun nerede olduğuna baktı. Araç,çakıllı yoldan aşağıya, göle doğru iniyordu ve artık okadaruzaktaydı ki yeni doğan günde Mick ancak arka lambalarınınkırmızı titrek bir ışık yaydığını görebiliyordu. AraçtakilerinMick'le Jason'ı fark etmeleri için başlarını çevirip omuzlarının üstünden bakmaları yeterliydi ama adamlar önlerinedoğru bakıyorlardı. Mick, mümkün olduğunca sessiz ve hızlı bir şekilde, buz tutmuş her basamağı kararlılıkla aşıyordu.Karlı ormanın kokusu ona PineSol'u1anımsattı. Sert rüzgâryanaklarını yakıyordu. Çizmeleri birçok kez kaymıştı amanihayet düşmeden, artık otuz santimi bulan karların üstünebasmayı başardı. Buz tabakasına saplanan ayaklarının çatırtısından ürktü. Ancak kar motorunun gürültüsünün, adamların çığlık ya da silah sesinden başka bir şeyi duymalarını neredeyse kesin olarak engellediğini fark etti ve rahatbir nefesaldı.Jason yanı başında durmuş, onu bekliyordu. Duruşuyla ifadesine bakılınca, düşmesi durumunda Mick'i tutabilmekiçin oraya konuşlandığı belli oluyordu. Mick'in dudaklarıalayla kıvrıldı. Jason onu bu gibi sıkıntılı durumlarda aslaçuvallamayacağını bilecek kadar tanımıyordu. Aslında onuhiç tanımıyordu, tıpkı kendisinin de Jason'ı tanımadığı gibi.Jason kahramanca bir karaktere sahip olabilirdi ama parlakzırhını kuşanmış bir şövalyeyi oynamak istiyorsa, kesinlikle yanlış kadını seçmişti. Mick tehlike altındaki tecrübesizgenç kız değildi. Kendi başının çaresine bakabilmenin çokötesinde, güçlü, yetkin ve silahlıydı. Ayrıca

Jason, kesinlikle

şövalye değildi. Uykudan darmadağınık olmuş siyah saçları,yanakları ve çenesini kaplayan kirli sakalıyla gerçekte olduğugibi tamamen itibarsız biri gibi görünüyordu. Bu da, Mick'inakimda tutması gereken bir şeydi. Ancak öte yandan Jasonson derece seksiydi.İşte, asıl önemli olan buydu.Hadi gidelim. Jason sesini alçaltmıştı. Mick'in cevap vermesini beklemeden, arkasını döndü ve uzun adımlarla karda yürümeye koyuldu. Mick kar yığınlarının içindenağır adımlarla geçerek, hâlâ onlardan uzaklaşmakta olduğunu gördüğü kar motoruna ağaçların arasından bir dizi yılgınbakış atarak Jason'ı takip etti. Planın işlemesi için, araç geridönene kadar —ki göle vardıktan sonra kesin geri dönecektibazı şeylerin hazırlanmış olması gerekiyordu.Mick, Jason'a yetişip yanına geldiğinde biraz sertçe fısıldadı. Çantayı getirmek zorunda miydin? Cidden?Jason onu baştan ayağa süzdü. Kararlı bir pırıltı gözlerini aydınlatırken dudaklarından hafif bir gülümseme geçti. Mick, Jason'm gözlerinin mavi olduğunu fark etti bir devriye polisinin üniforması gibi koyu mavi. Ayrıca onun gözlerine yeterli ışıkta ilk kez tam anlamıyla bakmıştı.Tabii ki. Her şey para için bebeğim.Unutulmaması gereken bir şey, diye düşündü Mick kendi kendine ve Jason çantayı diğer eline geçirdi.Bir an sonra Mick'i elinden yakaladı ve durdu.Burası olur mu? diye sordu Mick etrafına bakınarak Diğer yerler kadar uygun, diye cevap verdi Jason ve Mick'i kendi etrafında döndürüp sırtını en yakındaki ağaca dayamak için çantayı karların üzerine bıraktı.

Göz göze geldiler. Gerilim, aralarındaki boşlukta

parlıyordu. Jason ona doğru eğildiğinde Mick hafifçe nefesinin kesildiğini fark etti. Kalbi çok hızlı atıyor, nabzı zamanla yarışıyordu. Jason'ın sıcak nefesini, dudaklarında hissetti.Sonra, Jason onu ağaca kelepçeledi.

Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro