Chào các bạn! Vì nhiều lý do từ nay Truyen2U chính thức đổi tên là Truyen247.Pro. Mong các bạn tiếp tục ủng hộ truy cập tên miền mới này nhé! Mãi yêu... ♥

EVE DÖNÜŞ BÖLÜM: 21

Mick, yüreği ağzında, geri döndü. Telsiz tekrardan onların eşkalini veriyordu. Nabız hızı normal sınırı çoktan aşmıştı.Şoke olmak, birden çok cinayette şüpheli olarak nitelendirilmesi konusunda nasıl hissettiğini ifade etmeye yetmezdi.Dehşet, birazdan olacaklara dair tepkisini açıklamak için azkalırdı: Polis katilleriyle yüz yüze gelen polis memurları, ateşederek onları öldürecekti. Güçlükle yutkunup yan yan Jason'a baktı.Bizi kenara çektiklerinde, konuşma işini bana bırak, dedi. Parmaklarını birbirine kenetledi. Omurgası kaskatıydı.Aklına, öne eğilerek saklanma fikri geldi çünkü arama emribir erkek ve bir kadın için yapılmıştı, yalnız başına bir erkekiçin değil. Ayrıca peşlerindeki polislerin onları durdurmaktanziyade, sadece kolaçan etmeleri de her an için mümkündü vetek bir erkek görürlerse, onların aradıkları çift olmadıklarınızannedebilirlerdi, ayrıca... Yani, her neyse, Mick bu düşünceye derhal son verdi. Eğer biri onu gördüyse, bu tarz birhareket, biraz uyanık bir polise anında onun suçlu olduğunudüşündürürdü. İşte bu kadar.Jason homurdandı. Bu sorunu tartışarak çözebileceğini sanıyorsan, hayal dünyasında yaşıyorsun demektir bebek. Azönce iki polisi vurduğumuzu düşünüyorlar. Bizi yakalarlarsabiteriz. Hız limitinin biraz üzerinde sürmeye devam ederken suratı asıktı. Onun da her an arkalarından bir siren sesiduymayı beklediği açıkça görülüyordu.Mick endişeyle belirtti. Friedman'ı vurdun. Özsaygısı olan her polis gibi, kötü polisleri adam yerine koymazdı. Hem fırsatını bulsaydı Friedman onları öldürmüş olurdu.Ama yine

çelengi,

yıkık dökük bir otobüs durağının yan tarafına tutturulmuştu.Eğilmişbir sokak lambası, çubuk şekerin üzerindeki şeritlergibi etrafını saran geniş kırmızı bir kurdeleyle süslenmişti.Açık görünen tek şey, bir köşedeki minicik mahalle bakkalıydı. En azından ışıkları yanıyordu. Geç vardiyada çalışanlarınsadece birazcık fazla kutlama yapmış ve ışıkları kapatmayıunutmuş olmaları da muhtemeldi.O Iacono hergelesi cinayetleri bildirmiş, sonra da hayatta kalan kurbanlardan biri olduğunu iddia edip bizi ele vermişolmalı. Şokun en ağır etkileri yavaş yavaş azalırken Mickyüksek sesle düşündü. Yaptıklarının yanlarına kâr kalmasına izin veremem. Amirimle konuşmam gerekiyor. Olanlarıona anlattığımda bana inanacaktır. Bütün ekip bana inanacak.BenNeden duruyorsun?Arabayı bırakıyoruz. Jason bir sokak arasına girdi ve dolup taşmış bir çöp bidonunun arkasına park etti. Yangınmerdivenleri üst üste yığılmış kutularla doluydu, Mick'insol tarafındaki tuğladan yapılmış apartmanın iki yanındançöp torbaları yükseliyordu. Sokağın diğer ucunda tabelasındaNoel Baba şapkası takmış, danseden çıplak bir kadın olan birstriptiz kulübü vardı. Sokak, park yerindeki arabalar haricinde terk edilmiş görünüyordu. Kımıldama.Ne? Neden?Bir kez olsun sana söyleneni yapamaz mısın? Jason başını iki yana sallayarak arabadan indi ve striptiz kulübünün otoparkına doğru yürüdü. Mick hafif ürkek bir şaşkınlıklaonu izlemeye koyuldu. Jason henüz montunu çıkarıp elininetrafına sarmadan ve avucunu göçük bir Ford Taurus'un arkacamından içeriye geçirmeden, Mick onun ne yapmak

istediğini anlamıştı. Jason

elini kırık pencereden içeriye uzattıktansonra sürücü kapısını açmak için geri çekerken, gözleri şaşkınlıkla açılmış olan Mick aceleyle etrafına bakındı. Sokak ıssızdı, yangın merdivenleri boştu, otoparka bakan düzinelercepencereden birinde bile hayat belirtisi yoktu.İyi ki bugün yılbaşıydı.Hemen sonra Mick, striptiz kulübünün diğer tarafından bir an için gözüne çarpan bir polis arabasının anayoldan geçişini izledi. Kalbi küt küt attı. Nabzı adeta dörtnala koştu.Midesi alabora oldu. Düşününce, bu ironik bir durumdu:Mick her zaman, çocukluğundan beri, polis memurlarını vepolis güçlerini emniyet ve asayişin sağlam temeli, kötü şeyler yapan kötü insanlara karşı nihai savunma gibi görmüştü.Birime katıldığında, dünyada başıboş dolaşan bilinmez kötülüğe karşı verilen savaşın bir neferi olarak, fark yarattığınıdüşünmekten gurur duymuştu. Fakat şimdi, bir polis arabasıgörmek onu korkutmuştu. Bu ne kadar mide bulandırıcı birdurumdu... Gelgelelim, bunun için endişelenecek vakti deyoktu. Jason çoktan çalıntı arabaya binmişti ve otoparktan çıkıyordu. Mick'in bir an için gördüğü ekip aracı herhangi biryerde olabilirdi, hatta belki de daha yakından bakmak içinetraflarında dönüyordu. Jason'ın çaldığı araba köşede durduğunda, Mick kaynar sudan zıplayan bir kurbağa gibi arabadanatlayıp Jason'a katılırdı evet aynen öyleşayet dışarı çıkabilseydi.Jason onun için kapıyı açtı.Mick, Uzun sürdü, deyip dışan fırladı, Jason'ı kenara iterek doğruca arabaya ilerledi. Ayakları, temizlenmiş amahâlâ buzlu olan sokakta hafifçe kayıyordu. Polis

arabasının

yakınlarda bir yerde olduğu düşüncesi aklını başından almıştı.Nasıl yani? Müfettiş Hanım? Bizim için bir araba çaldım diye başımın etini yemeyecek misin?Yürür müsün lütfen? Herhangi biri onu bu halde elleri arkasında kelepçeligörürse hemen polisi arardı. Neyse ki herkes hâlâ uyuyor olmalıydı. Ve bu muhitte, polisler ve mahalle sakinleri pek de iyi dost sayılmazlardı. Polis arabasınıgörmedin mi? Buckner'a doğru gidiyordu. Dönüp arkasınabaktığı ve elinde (tabii ki) çantayla peşi sıra yürüyen Jason'ınoldukça alaycı bir ifade takındığını gördü. Buradan çıkmalıyız.Bir dakika. Nihayet polisten uzak durmamız gerektiği gerçeğini kabul ettin mi? Az önce, amirinle konuşmak içinalelacele kendi bölgene geçmeyi nasıl da istediğinden bahsediyordun.O arabadaki her kimse, benim amirim değildi. Jason onun için kapıyı açtı ve Mick içeri girdi. Benim ekibimdenbiri değildi. Bu noktada, hiç kimseye güvenebileceğimizisanmıyorum. Polisler olsun ya da olmasın.Jason onun kapısını kapatıp diğer tarafa doğru yürüdü ve arabaya bindi. Böylece yola koyuldular. Mick, haşatı çıkmışpolis aracını arkalarında bıraktıkları için rahat bir nefes aldı.Onun içindeyken bir bayrak sallayıp, İşte buradayız, gelinbizi yakalayın, deselerde olurdu.Mick, Hâlâ en iyi ihtimalin benim bölgeme gitmek olduğunu düşünüyorum, diye ekledi. Çünkü genel olarak şu anda ihtişamlı bir şekilde ölecek havamda değilim.

Jason gözlerini gökyüzüne çevirip, Tanrım bana sabır

ver, dedi ve sonra Mick'e baktı. Söylesene, bunları amirineanlatınca ne olacağını düşünüyorsun?Çoktan ara sokaktan çıkmış ve üzerinde gerçekten bir yayanın uyuz olmuş gibi görünen köpeğini gezdiren, gözlerine kadar sarıp sarmalanmış bir kadınbulunduğu başka bir sokaktan aşağıya doğru ilerliyorlardı. Arabanın içi buzdolabıkadar soğuktu, radyatör çalışmasına rağmen ısınma olanakları pek yok gibiydi. Mick, arkasındaki kırık pencereden rüzgârın ıslık çaldığını duyabiliyor, nefesinin yüzünü ve boynunuyalayıp geçtiğini hissedebiliyordu. Yine de, biraz öncesinekadar içinde yolculuk ettikleri hakiki rüzgâr tüneline kıyasla, bu bir gelişmeydi. Mick titreyerek dört bir yanda polisarabasını aradı ve Jason'a dürüstçe cevap vermeye çalışırken,muhtelif ağrı ve sızılarını önemsememek için elinden geleniyaptı.Öncelikle, Iacono ve Rossi'yi cinayetten tutuklatır. Lightfoot davasıyla ilgili bildiklerimi araştırılmak üzere emir komuta zincirine iletir. Ayrıca bizi şüpheliler listesinden çıkarttırır. Konuşurken pencereden dışarı gergin bakışlar atmaya devam etti. Tanınmama açısından, şimdi içinde olduklarıTaurus model araba, polis aracından büyük farkla öndeydiama Mick hâlâ kendini güvende hissetmiyordu. Polisler veyaNicco Amca'nın adamları veya her ikisi de: Tehlike her anher yerde baş gösterebilirdi. İnan bana, adının yazılmasınıisteyeceğin en son liste polis katili zanlıları listesidir.Belki de amirin duyduklarına inandığı ve kendisi de bu işin içinde olduğu için seni gördüğü yerde vurur. Ya da dürüst

biriyse, söyleyeceklerini dinler

ve sonra, Lightfoot konusunda doğruyu söylediğine veya bugün o depoda nelerolduğuna dair hiçbir kanıtın ya da başka bir şeyin olmadığıiçin seni tutuklatır. Tutuklamasa bile, seni dinlese, sana inansa ve yapacağını düşündüğün her şeyi yapsa bile, sonundasana ne olur diye düşünüyorsun? Asla tanıklık etmemen içingerekeni yapmaya can atan birilerinin en kısa sürede beyninidağıtabileceğini düşünmüyor musun?Mick gözlerini kısıp ona baktı. Dudaklarını sıktı. Ağrıyan zavallı omuzlarını esnetti. Ancak bunların hiçbiri Jason'mbelirttiği acı gerçeği değiştirmedi.Jason onun yüz ifadesini inceleyip, Haklı olduğumu biliyorsun, dedi. Sesinde, kendini beğenmişlik vardı ve Mick ona memnuniyetsizliğini gösterdi. Araba, otobana gidenrampayı hızla geçti ve Mick aniden Erie Gölü kadar büyükbir hedef tahtası sırtlarına sabitlenmiş gibi hissetti.Belki de, diye kabullendi gönülsüzce.Belki diye bir şey yok. Gerçekle yüzleş: Sadece sen ve ben varız bebeğim. Birbirimizden başka bir şeyimiz yok.Mick onu inceledi. Gri sabah ışığı aksi ve sertti. Jason'ınyüzündeki girinti ve çıkıntılarda oyunlar yaparak onu yorgun,hafif vahşi ve tıpkı gerçekte olduğu kadar inatçı bir suçlu gibigösteriyordu. Ayrıca Mick'e o uyku tulumunun içinde nasılheyecanlandığını hatırlatacak kadar yakışıklı ve seksi göründüğü gerçeği de kesinlikle sinir bozucuydu. On iki saat önce,bu adamın varlığından haberi bile yoktu. Şimdi ise hayatındaki en önemli kişi haline gelmişti. Alev alev yakan cinseltutku başka bir şeydi: O tamamen fizikseldi. Kesinlikle gözehitap eden birisi olduğu düşünüldüğünde, Mick'i bu

şekilde

baştan çıkarması çok da şaşırtıcı değildi, sonuç olarak aralarındaki kimya da zaten tartışılamazdı. Ancak mesele şuyduki, üstüne bir de ondan hoşlanıyordu. Aralarında, sanki onuyıllardır tanıyormuş gibi hissettiren doğal bir yakınlık vardı.Ayrıca sempatik ve düşünceliydi ve de Mick'i güldürüyordu. Daha birkaç saat öncesine kadar bu düşünceyi akıl almaz bulabilirdi ama ona güven bile duyuyordu. Yasalara itaatin sağlanması konusundahangi tarafta olursa olsunlar, birbirlerinikollamışlardı.Pekâlâ. Biz bir ekibiz. Şimdilik. Mick'in sesi biraz sönük çıktıysa, bunun sebebi, olayların böyle beklenmedik şekilde gelişmesinden bilhassa hoşlanıp hoşlanmadığına emin olmamasıydı. Aslında, hoşlanmadığına gayet emindi.Mick'in yüreğini, içinde yarım düzine kelebek havalanmış gibi pır pır ettiren beklenmedik bir etkiye sahip, telaşsız ve büyüleyici bir gülüşle güldü Jason.Tanrım, diye düşündü Mick, dikkat etsem iyi olur. Yapmak istediğim en son şey ondan çok fazla hoşlanmak olur.Çünkü bir noktada, ikisi de hayatlarına geri dönecekti. Ve bu gerçekleştiğinde, Mick hâlâ bir polis ve Jason hâlâ bir hırsız olacaktı.Gülümsemesi sırıtmaya dönüşerek, Karanlık tarafa hoş geldin bebeğim, dedi Jason.Ha ha ha. Aslında, tam da öyle hissettiği için tebessüm bile edemedi. Görünmez bir ahlak sınırını aştığına dair sinirbozucu bir duyguyu bastırmak için etrafına bakındı birkaçtır ve birkaç araba vardı ama endişe verici hiçbir şey yoktuve sonra dikkatini bir kez daha Jason'a çevirdi. Güneye

doğru ilerliyoruz. Sanırım onlar da güneye gitmemizi

bekliyorlardır. Çünkü üzerimde hiçbir kimlik kartımın olmadığınıve o tarafta saklanılacak tek yer Kanada olduğu için bununkuzeye gidemeyeceğimiz anlamına geldiğini şimdiye kadaröğrenmişlerdir.Sence ülke dışına mı çıkmamız gerekiyor?Söyledim ya: Çıkamam. Pasaportum ya da herhangi bir kimlik belgem yok.Jason sırıttı. Bak işte hâlâ yasalara saygılı bir vatandaş gibi düşünüyorsun. Bunlar aşılamaz engeller değil.Mick hiç de memnun olmuş gibi değildi. Kesinlikle zorunda olmadıkça, daha fazla yasa çiğnememeyi tercih ederim.Not edilmiştir. Jason'ın gözlerindeki pırıltı hâlâ duruyordu. Kısa süreliğine otobandan çıkıp birer kahve almaya ve o kelepçelerden kurtulmaya ne dersin?Kelepçeleri çıkarabilir misin? Kollarını tekrar hareket ettirebilme fikri kahveyi düşünmekten bile daha çekiciydi.Ama kahve düşüncesi de oldukça sevindiriciydi. Nasıl?Tel toka konusunda yalan söylemiş olabilirim.Adi herif.Yani en son ellerin serbest kaldığında beni tutuklamıştın. Konuşurken otobandan çıkıyordu. Ne derlerdi? Sütten ağzı yanan yoğurdu üfleyerek yer.Çıkar artık şu kelepçeleri.Otobandan çıktılar ve iki yanında da birkaç alışveriş merkezi bulunan dört şeritli bir yola girdiler. Hazır gıda zincirleri her köşede en güzel yeri işgal ediyorlardı. McDonald's tek açık yerdi ve muhtemelen bu yüzden arabaya

servis sırası

şaşırtıcı derecede uzundu. İkisi de açlıktan ölmek üzere oldukları için, Jason kahveye ilaveten hamburger ve patates kızartması da sipariş ettikten sonra Mick'e arkasını dönmesinisöyledi. Şaşılacak kadar kısa sürede yiyeceklerini almak içinpencereye varmadankelepçeleri açtı ve Mick'in kollarındançekip çıkardı.Al bakalım.Kendinle pek bir gurur duyuyor gibisin. Mick nazikçe kollarını esnetti ve parmaklarını salladı. Siparişleri alacaklarıpencereye vardıklarında, Mick arkasına baktığı gibi bir polisarabasının sıranın sonuna girdiğini gördü. Birden sinirleribozuldu. Aman Tanrım, gitmeliyiz.Teşekkürler, dedi Jason siparişleri uzatan kadına. Olabildiğince soğukkanlı bir şekilde paketi Mick'e uzattı ve arabayı park yerinden çıkardı. Ekip arabasını geçerlerken, Mick yan gözle şöyle bir baktı ama aracın içindeki iki polis önlerinebile bakmıyorlardı. Buna rağmen Mick yine de çok gerildi.Hiç olmazsa eyaleti terk etmeliyiz. Yaşadığı korkuya rağmen, kahve kokusuna dayanamadı. Karton bardağı iki eliyle kavrayıp kahveden bir yudum aldı ve canlandığını hissetti.Soğuk parmaklarına değen sıcaklığın keyfini çıkardı. Tabiiyapabilirsek. Büyük olasılıkla biz burada konuşurken polislerher yere barikat kuruyorlardır.Sorun değil.Jason'm bu sözleri kulağa o kadar umursamaz geliyordu ki Mick kaşlarını çattı. Nedenmiş?Çünkü hiçbir yere gitmiyoruz. Şuradaki havaalanını görüyor musun? Gideceğimiz yer orası. Benim uçağım var

Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro