ÜA9-
Multi Deniz..
"Öğle yemeği mi yemek istersin yoksa sabah mı?? Kızım kalk diyorum artık sana dilimde tüy bitti yahu.."
"Ya anne..." yüzümü yastığa bastırdım.Her sabah bu kadının sesini çekmek zorunda mıydım ben?? "Seninle konuşacaklarım var ama.Bi dinle sonra ne yapacaksan yap" dedi.Baç ucumun çöktüğünü hissedince annem çok rahat bir şekilde poposunu zemine koymuştu.
Ardından saçlarımı okşayarak "Hadi bitanem.Yüzüme bak.Konuşalım" dedi.Omuzlarımı düşürüp kafamı ona çevirdim."Ne vaarr annee" kafasını eğip güldü."Yekta ile iş seyahatine çıkıyoruz.Ortalıkta olmayacagız birkaç gün.O yüzden abinle kalacaksın".
İşte bu gün benim ölüm günümdü..
"Poyrazla ben...Burada.Evde.Birlikte.Yalnız başıma.Anne çıldırdın mı sen??"
"Merak etme.Bu koca evde ikiniz olmaz tabiki.O yüzden senin okuluna daha yakın Poyraz'ın evi varmış.Bi süreliğine orada kalacaksınız.Hem okulun için iyi bir fırsat olur"
"Anne ne diyosun sen??! Ben Poyraz'ın evinde asla kalmam duydun mu beni.??"
"Bu koskoca evde ikiniz olmaz Deniz.Hırsızı bir sürü kötülüğü var.Hem Poyraz'ın evi bi rezidans apartmanı.Bi villadan farkı yok zaten.Sadece bir kaç günlüğüne meleğim.Lütfen "
"Ya beni kabul etmezse.?"
"Olur mu hiç öyle şey?!.Ben sordum kabul etti.Gidip gördümde zaten.Sen kıyafet işini dert etme.Ben hallederim.Kitapların falan hepsi bende merak etme."
Of Anne of!!
Ne hallere soktun beni.Poyraz'ı kendimden uzaklaştırmaya çalışırken ayağına gidiyordum resmen."tamam git!" dedim.Başımı tekrardan yastığıma bastırdım..
Poyraz ve ben...Onun evinde kalmak...
No I don't understand.
Sıkıntıyla kalktıktan sonra yatağımdan, doğruca banyoma girdim.Duştan çıktıktan sonra altıma koyu mavi kot şort ve beyaz yazılı bir t-shirt giydim.Beyaz converslerimi de giyip saçlarımı kuruttum.Doğal haline bırakıp saldım ve gözlerime eyeliner sürdüm.Kavisli olan kaşlarımı aynada düzelttikten sonra çantam ve telefonumla aşağı indim.
Poyraz'ın evinde kalacağım,yine aklıma geldiğinde utançla irkildim.Aslında böyle bir şey asla olamazdı...
Ne zaman bile döneceklerini bilmiyordum.Erken dönselerdi bari."Deniz kızım dikilmesene orda.Hadi sofraya." bi anda kendime gelince masanın kenarında mal gibi dikildiğimi anladım.
Poyraz yoktu masada.Yekta amca ve Annem vardı bitek.Titreyen kısık bir sesle "A..abim nerde??" annem ağzındaki lokmayı bitirdikten sonra yüzüme baktı."Erken çıktı bu gün.İşi varmış şirkette."
O olmadan çok sıkıc-
Of ne diyorum ben?? Kendine gel Deniz.O olmadan etraf sıkıcı falan değil...
Başımla onaylayıp yutkundum ve kahvaltıma başladım.
Annem ve Yekta amcayı vedalaşmak için öptüm ve cantamla birlikte dışarı çıktım.
Siteden çıktığımda arabasına dayanmış Rüzgar'a baktım.
Ellerini cebine yerleştirmiş başka bir yöne doğru bakıyordu..Tanrım çok yakışıklıydı...Yanına doğru ilerlemeye başladım."Rüzgâr??" sesimi duyunca bana çevirdi başını ve güldü."Günaydın. Pardon tünaydın demeliyim" dedi başını kaşıyarak.Daha da cocuklasarak,gözlerini kıstı..Ona karşılık bende güldüm. "Dün çok ağır gittim farkındayım.O yüzden özür dilerim. Buralarda oturuyorum bende.Gitmeden önce beraber gideriz okula dedim. Tabi kabul edersen."
Çok ağır gitmişti doğru.Özür dilemesi hoşuma gitmişti.Kendi hatasını düzeltmesi beni mutlu etmişti.Kabul ederek "tamam olur" dedim.Tekrar gülümseyerek kapıyı açtı.Bunun yaptığını nezaketlik olarak kabul edip 32 dişimi göstererek koltuğa oturdum
Üstü kapalı beyaz Porschesiydi arabası.
Hayallerimin arabası diyebilirim.Yanıma oturunca yüzünden gülümsemesini eksik etmeyip arabaya anahtarı taktı.Hareket ettirmeye başlayınca kemerimi taktım.
Poyraz manyağı ne zaman beni okula bırkasa kapımı bile açmıyordu..
Hayvan!!
"Umarım rahatsız değilsin.Bak istersen yürüyerek de gidebiliriz"
"Deli misin sen?? Bu arabaya binmişim nasıl rahatsız mı olurum?? Güldürme beni!" kısık seste gülüp başımı iki yana salladım..O ise elleriyle direksiyonda ritim uydurmuş benimle birlikte gülüyordu..
Sadece gülüyorduk..
"Kullanmayı biliyor musun??"başımı salladım." Evet biliyorum.Ama kendime ait bi arabam olmadığı için malesef süremiyorum."
"Oldukça iyi şartlarda yaşıyorsun.Araban olmamasına şaşırdım.."
"Evet biraz karışık bi durum" dedim gözlerimi yarı kısarak.Babam öğretmişti bana.Kendi arabamı kendim alacağımı söylüyordu. Tabi kendi işimi aldığım zaman.
Babam her zaman çok disiplinliydi.Bana her konuda yardımcı olurdu ama, söz konusu büyük isteklerse,araba.Ayrı eve çıkmak gibi.Hepsini kendi paramı kendim kazanacağım an almamı yapmamı söylerdi..
Bende alıştım tabi buna.Disiplinli şefkatli hali ile beni en güzel şekilde eğitmişti babam.
İşte bu yüzden onu çok seviyordum...
Okula gelince arabadan indik.Yanına varınca elini sırtıma yerleştirip çok hafif bir şekilde ilerlemem için sırtıma baskı uyguladı.Bende bahçeye giriş yapıp ilerlemeye başladım.
Sınıfa girince sırtımdaki elini indirdi ve bana gülümseyerek yerine oturdu.
Bu adamı her gördüğümde kasları daha çok oluyordu sanki.Herhalde bana öyle geliyordu.Umursamaz tavırlarımla ağzı açık bana bakan Simge'nin yanına oturdum.
"Ağzını kapa sinek kaçacak!!"dedim kıkırdayarak.
Bu hali çok tatlı görünüyordu." Siz onla beraber mi geldiniz??".Arkasına yaslanıp şaşırmış halinden taviz vermeyerek bana bakmaya devam etti."Evet.Noldu ki??" başını iki yana salladı hızlı bir şekilde."Bir şey olmadı.Sadece...Fazla samimiydiniz" gülümseyerek başımı salladım.
Evet fazla samimi girmiştik içeri.
Sonunda 50'lili yaslarda bi hoca girmişti içeri.Göbeğini göstermemek için gömleğinde siyah kuskusu vardı.
Tam bi fakülte hocası diyebilirim.
Selamlaştıktan sonra konu anlatımlarını tahtaya bir kaç not almaya başladı.Bende pür dikkat dinliyordum tabi.Biyofizik teorilerini falan anlatırken Defterime de bir kaç not almaya başladım.
Bu konular benim için önemliydi...
******
Araya çıkarken Simgeyle bahçeye çimlere doğru oturduk.Mis gibi yaz havası ve tenime vuran güneş mükemmel bir his uyandırıyordu bende.
"Ne yani?? Üvey abinin yanında mı kalacaksın?" ders boyunca anlattığım annemlerin iş seyahatinden bahsediyordu."evet. Sözde annem beni abimle o koca evde yalnız bırakmak istemiyormuş.Ben Poyraz'dan uzaklaşacağim derken resmen dibine kadar giriyorum adamın."sıkıntı ile gözlerimi kapatıp güneşe doğru çevirdim başımı.. Yüzümü inanılmaz derecede yakıyordu."Neden uzak durmayı düşünüyorsun ki??" yüzüne bakmadan ellerimi arkaya doğru atıp çimlere dayadım."Aşık olmaktan korkuyorum çünkü" ardından yüzüne baktım."Her gece benimle o kadar duygusal konuşuyor ki..O konuştukça aşık olacağım gibi geliyor." ellerimi kalbime koydum...
Yine heyecanlanıyordum işte.Onu andığım an bile bu değişik duygunun anlamını bulamamıştım hala."Sen aşık olmuşsun bile".Masum köpek bakışlarıyla bana burukça gülümsüyordu."Üvey abime aşık olmam Simge.Olamam." olmamalıydım işte."Onu gerçekten Abin olarak mı görüyorsun Deniz.O yoğunlaşan gözlerin şu an lacivert olmuş da" dedi gözlerimi işaret ederek.Sahiden lacivert miydi?? Onu aklıma getirince sahiden böyle mi olmuştu.?? Ellerimle yanaklarıma baskı uyguladım..Şömineden farkı yoktu yine. "Ya gidelim hadi.B..boşver" ayağa kalktım hemen.
Bu içimdeki histen kurtulmalıydım.
Sınıfa girdik.Hoca geleseye kadar Simgeyle uzun uzun konuştuk.Ulaş bu gün okulda yoktu.Hasta olduğunu öğrenmiştim Simgeden.
Umarım durumu ciddi değildir.
60 dakikalık dersin sonunda Rüzgarla dışarı çıkmıştık.Acaba hala beni sevgilisi olarak mı görüyor bilmiyorum.Ama böyle içten davranması hoşuma gitmiyor değil.Simge vedalaştıktan sonra eve giderken arabasına dayanmış Poyraz'a baktım..
Dar gömleği ve lüks arabası fakültedeki kızların ağzının suyu akmasına sebep oluyordu.Kıskançlığım tutmuştu bi an.
Neden bu kadar dikkat çekiciydi ya..
Gözleri beni bulduğunda eliyle gel işareti yaptı.Her zamanki gibi çatık kaşlı ve sert görünüyordu.Rüzgara döndüm.Gülümseyerek bana gelen gazla yanağından öptüm.
Poyraz'ın gözünden ateş fışkırmış bir şekilde kendisini arabadan iterek kaslı kollarını göğsünde bağladı.Ve bize bakmaya devam etti.
"Seni öpmemde bi sakınca yoktur umarım." bunu bekliyormuşçasına başını iki yana salladı."sorun degil.Benimde seni öpmemde bi sakınca yoktur umarım"
Evet!! Sakıncası var öpme!! ..
sadece tebessüm ettim.Başka bir sey yapamazdım çünkü.Elini gülerek sol yanağıma koydu. Sağ yanağıma dudaklarını bastırarak geri çekildi."Görüşürüz" sulu niye öpüyor bu ya?? Bir de görüşürüz diyor.İçimdeki nefreti belli etmeyerek "Görüşürüz" dedim.İlerlemeye başlayınca Poyraz'ın yanına doğru yürümeye başladım.Ben yanına yaklaşmadan o çoktan bi ağa gibi yürüyerek arabaya oturmuştu bile.
Yine söyleyeceğim ki;
Öküz..
Kapıyı açıp bir hışımla oturdum."Bi an sevgilinle sabahlayacaksın zannettim" arabayı sürmeye başlayınca ani bir şekilde gaz verip daha hızlı sürmeye başladı.Hala daha benim bi sevgilim olduğuna inanıyor.
Rüzgarla yanaktan öpüşürsen,sadece Poyraz değil etraftakiler bile sizi sevgili sanar.
Niye öptüm sanki ya!!
"Nereye gidiyoruz?" konuyu değiştirmem lazımdı.Sorunun cevabını bilsemde inadına sormuştum soruyu."Eve!" dedi yine.Yine ve yine...azarlamıştı beni.Bu huyundan nefret ediyorum..Biraz daha hızlı sürmeye başladı arabayı.Direksiyondaki ellerinin burguları bembeyaz olmuştu."Yavaşla Biraz Poyraz.!!" kaza yapacağımızı sanmıştım bir an. "Korkuyor musun!!" dedi alayla gülerek..
Gülüyordu... Ama sinirden gülüyordu. Ne ara bu hale gelmişti bu?? Tek sebebi Rüzgâr'ı öpmem miydi yani??
"Korkuyorum Poyraz!!" bana baktı bi an.Gözlerim dolduğu an yavaşladı.Bir kaç damla yanaklarımdan süzüldüğü an ise avucunu direksiyona sert bir şekilde geçirdi.
Bana niye bunu yapıyordu?? Her seferinde beni azarlamak zorundamıydı yani??Benim sinirlendiğim ve üzüldüğüm tek şey buydu."Tamam ağlama bak daha çok sinirleniyorum" bacaklarımda duran ellerime baktım.Teker teker bileklerime dökülüyordu göz yaşlarım..
Bunu kendime ve ona yaşattığım için kendimden bir kez daha nefret eder oldum.Elimin tersiyle göz yaşlarımı sildim.Arabayı durdurunca geldiğimizi anladım ve kemerimi çözerek indim.Sinirliydi.."O benim sevgilim değil" dedim fısıldayarak.Bağırmadım.Onun duymasını da beklemiyordum.Yüzüme baktı.
Sanırım duymuştu...
Hızla yanıma doğru gelip kocaman elini elimin arasına aldı.Küçük bir çocukmuşum gibi.Arkasından sürüklerken beni sinirle söylenmeye devam etti."Ne diye sevgili olmadığın kişilerle öpüşürsün ki??"
Sen kendini öptürüyorsun sanki.Gerçi hiç denememiştim ama.Neyse.."Arkadaş olarak da mı öpemem yani?" bi an durdu ve bana döndü.Elimi daha çok sıkarak."O dudaklar bi arkadaş gibi öpmüyordu ama" sonra tekrardan yoluna devam ediyor beni de arkasından sürüklemeye devam ediyordu.
Geniş ve ultra lüks bi rezidans apartmanı karşımda duruyordu.Şirket gibi bu ne be!! Apartmandan içeriye sokunca beni,girişte büyük bir ayna ve yerler bembeyaz tertemizdi.Asansörün önüne geldiğimizde,Poyraz çağır düğmesine basıp elimi bırakmadan beklemeye başladı.
Bana ise ikide bir ters ters bakışlar atıp duruyordu.
Ben mi?? Hah masum bi köpekden başka bir şey değildi şimdiki halim!
Asansörün kapısı açıldığında içeriye Daldık hemen.Elimi yavaşça bırakıp sırtını aynaya dayadı.Bende ellerimi önümde bağlayarak ayaklarıma diktim gözlerimi.Onunla bu daracık yerde o kadar zor nefes alıyorum ki,bi an her şey üstüme yıkılacakmış gibi geliyordu.Onun sert bakışları karşısında önünde kafir ya da köle gibi duruyordum.Ve bu benim için çok küçük düşürücü bir şeydi.Konuşmasa bari.O sert ve sinirli kalın ses tonunu duymak bile istemiyordum..
Asansörden "Dınk!!" diye bir ses geldiğinde kapılar iki taraftan açıldı."Beni takip et!" diyerek önden yürümeye başladı.Bende arkasından tabiki.Hızlı yürüyordu.Ona yetişmek beni çok yormuştu...Onun bir adımı benim 3 adımım kadar birşeydi neredeyse..Çelik kapının önünde durunca bende durdum.Cebinden anahtarını çıkartıp kapıyı açti ve geçmem için cekildi.
İyi bunu bari düşünmüştü.Ama hala gözümde kaba birisiydi.Çok oyalanmadan içeriye girdim.Geniş bir holden sonra salon diye tahmin ettiğim yere girdim.Karşımda duran siyah büyük bir led TV vardı.Yerler açık kahve tonları parke turkuaz yeşili duvarlar ve onunla uygun olan perdeler...Halı ise parke rengine uyuyordu.
Televizyon ünitesinin raflarında bir sürü filmeler vardı.Ortadaki kare sehpada ise dergiler yayılmış bir şekilde duruyordu.Koltuklar ise beyaz deriydi..
Fazla renkliydi onun için.Belkide böyle seviyordu."Burayı ben dekorize etmedim.Hepsi babamın fikriydi" Bana doğru gelip karşımda dikildi"Bence babanın fikirleri güzelmiş.En azından renkli bir şeyler gördüm" başını umursamaz bir şekilde sallayıp parmaklarını yine parmaklarımın arasına yerleştirdi."Hadi sana odanı gostereyim.Odada tek bi fark var.O da odanın içinde banyo olmaması." bir üst kata çıkıp "Burası banyo. odanın karşısında zaten" ardından kapıyı açtı.İçeri girerek sade ve şık olan yani geçici bir süreliğine olan odama baktım.
Fena değildi. Başımı sallayarak ona döndüm."Ben aslında birlikte yatarız diye düşünmüştum ama,annen istedi" dedi duvara dayanarak.
Zaten annem neyi ister ki?? Ölsem de Poyrazla uyuyamam ben.O benim dibimde olacak ve ben uyuyacağım öyle mi?? Hiç sanmıyorum.Gözlerimi devirip dolabıma ilerledim ve açtım.Kıyafetlerim buradaydı."Ben yerleştirdim kıyafetlerini.İç çamaşırlarını bile.Sahi neden hepsi siyah??"
Dikkatini çeke çeke benim iç çamaşırlarımın siyah oluşumuydu yani?? Yine utanarak dişlerimi dudaklarıma geçirdim.Tek kelime yetiyor zaten beni anlatmaya..U-tan-gaç..Derin bir iç geçirerek "Senin gibi saf bir kızın siyah iç çamaşırları olması beni şaşırttı doğrusu"
Yine bir kez daha yerin dibine girdim.Sanane benim iç camasırlarımdan ya..Niye Poyraz yerleştiriyordu ki hem?? Bana doğru yaklaşmaya başladığında geri çekilmemek için direnmeye başladım.Gözlerim hala bana doğru gelen ayaklardaydı.Artik dibime kadar girince o siyah ayakkabılar durdu.Eli yavaşça kalkıp çeneme doğru gitti.Ve benim kalp atışlarım yine hızlanır..
Hafifçe bana bakmamı sağladı.Baktım tabiki de. Ardından dudaklarını araladı.
"Bir sözümde bile utanan bir kız ilk defa görüyorum"omuzlarımı silktim sadece.Gözlerini kısıp bir daha araladı dudaklarını.
" Ve insanı,her an saldıracak bi aslan yapan kırmızı al yanaklar..."gözleri yanaklarıma kaydı.Ve benim kalbimde bir yerlere doğru eriyip kaydı ve gitti...
Aşık olmayacağım... Aşık olmayacağım...
"Poyraz! Nefes alamıyorum sen bana böyle yakınken.Ölüyorum.Lütfen uzak dur benden bak ne olursun" O an gözlerini kapadı "Bende sana böyle yakınken canımı bile vereceğim geliyor ama..." elini çenemden çekti ve bi adım geriledi."Her neyse.Aç mısın?" diye sorduğunda afallamıştım..
Konuyu ne cabukta değiştirmişti bu böyle?? "Açım" dedim sadece.Başıyla onaylayıp telefonunu eline aldı."Dışardan bir şeyler söylüyorum yersin dimi? "İki yana salladım başımı hemen." Hayır.Yani dışarıdan eve gelen yemekleri yemem ben" kaşlarını çattı bi an.Telefonunu cebine yerleştirdi.Sanki uzaydan gelmişim gibi bakıp "Dışarıda yiyelim o zaman.Dolapta yemek yok söyleyeyim".Bende öyle umuyordum.Sakince başımı salladım." Hazırlan bekliyorum " diyerek çıktı o da.Bende dışarıda yiyeceğimizin sevinci ile dolabıma yöneldim.Ne giysem diye kara kara düşünmeye başladım.
En sonunda dizleri yırtık siyah dar kot pantolon,nike siyah spor ayakkabılarım ve göbeğimi gösteren sade beyaz bi t-shirt seçip üzerime hepsini geçirdim.Aynada kendime hafif bir şekilde güldükten sonra eyelinerımı tazledim.Saçlarımı da tepeye topuz yapıp siyah çantamla ve telefonumla aşağı indim.Salona geçince Bacaklarını aralamış rahat bir şekilde koltukta yayıldığını gördüm.Beni süzdükten sonra kaşlarını çattı.
Yine ne yaptım??
Ayağa kalktı "Bu bluzun yarısı nerde Şirine?.Bana bak kestiysen var ya.."
Sözünü keserek "Poyraz bunun modeli böyle. Keser miyim hiç??" dedim."Sen beni deli edeceksin kızım ama ne zaman...Yanımdan ayrılırsan var ya dayaktan öldürürüm seni.!"
Daha da keyiflenerek "Benim gibi güzel bi kıza şiddet uygukayacaksın yani" dedim."Dayak derken şiddeti kastetmemiştim" diyerek göz kırptı.Tabi bende pes ederek kapıya yöneldim."noluyo şirine?? elimi tutmadan hiç bir yere gidemezsin"o sırada beni kendine çevirdi ve elimi tuttu."Yürü şimdi" içimden derin bi oflamak geldi ama...Yapmadım.
************
Sonunda güzel bi balıkçı dükkânında durmuştuk.Balığı severim.Zaten ben istemiştim gitmek.Poyraz'da kabul etmişti.Arabadan indigim gibi hızlı adımlarla yanıma yaklaştı ve tekrardan elimi elinin arasına aldı.
Güzel manzara gören bir yere oturup siparişlerimizi verdik.Onları beklerken boş boş etrafıma bakınıyordum.Poyraz ise bana.
İlk önce garson masaya rakı koymuştu. Vay anasını.."İçer misin?" diye sordu.Memnuniyetle kabul edip "Sana eslik ederim" dedim.O da gülümseyerek şişeyi açtı ve uzun rakı bardaklarına doldurmaya başladı.Bana kendisi kadar çok koymadı. Benim anormal bakışlarımı fark ettiğinde ise "Sana bu kadarlık yeter" demişti.Üzerine su ilave edip şişeyi kapattı. Ardından da balıklar gelmişti zaten.Koskocaman -adını bilmiyorum- yanlarında yeşilliklerle süslenmişti ve harika kokuyordu.Çatal ve bıçağımı elime alarak koparıp yemeğe başladım.
Bir süre sonra rakıdan bir yudum alıp boğazıma inen yakıcı kıvamı hissetmeye başladım.Yüzümü filan burusturmadım.Babamın yanında içmiştim bir kaç kez.O yüzden alışkındım.
*************
Yemeğimi bitirdim ama hala rakım kalmıştı.Zaten iyice mayışmış gözlerim kapanmakta direniyordu.Son o acı sıvıyı hızlı bir şekilde kafama diktim.Bilinç altım yerindeydi sadece ne bileyim kendimi uyuşuk tembel gibi hissediyordum.Poyraz'a baktım.Onun da bitmişti her şeyi."Sarhoş mu oldun sen?" yarı gülümser bir şekilde bana baktı."B..bilmiyorum" elimi kafama doğru götürdüm. Olduğum yerde başım dönüyordu.Sanırım fena halde çarpmıştı bana bu."Bekle burada bir yere ayrılma" ayağa kalkıp arka cebinden cüzdanını çıkarttı.Sanırım hesabı ödeyecekti.
Bir kaç dakika sonra yanıma gelip elimi sıkıca tuttu "hadi kalk!" bir dakika işareti yapıp çantamı alıp omzuma taktım.Ayağa kalkıp sersemce restorandan çıktım..
Lanet başım yine dönünce, sendeleyerek durdum."eh be şirine.Niye o kadar içtin sanki??"
Omuzlarımı silkip güldüm."Beni belki bırakmazsın diye düşündüm." ne diyorum ben allah aşkına.."Keşke bunları sarhoş değilken söyleyebilsen" diyerek düşmemem için belimi kavradı."Ben ne dediğimin farkındayım bay ego.Yarın her şeyi hatırlayabilecek bi gücüm var." kaşlarını havaya kaldırıp derin bir nefes aldı."Ne mutlu sana o zaman." yine çapraz bir gülüşle gözlerimi kapadım."Çok güzel koktuğunu sana daha önce de söylemişmiydim?" sabır dilermiş gibi gözlerini yukarıya sabitledi.."hayır " dedi."Söylememiştin"Sırıttım yine. İnanılmaz derecede harika kokuyordu.
*****
Araba durunca eve geldiğimizi anladım ve gözlerimi açtım.Poyraz kapımı açıp kollarımdan sıkıca kavrayarak arabadan indirdi.Hissetmediğim ayaklarım yere çökmek üzereyken birden yerle bağlantımı kesmiştim.Su anki konumum Poyraz'ın kucağıydı.Ah ne kadar güzel kokuyordu yine bu.Boynuna doladım kollarımı ve omzuna dayadım başımı."belimi kırmazsam iyidir" dedi zorlanarak. Başımı omzundan çekip "Bırak o zaman" dedim.Yan bir bakış atıp "Asla!" dedi net bir şekilde."Bende öyle ummuştum" diyerek başımı yeniden omzuna attım.
Beni hala yere indirmeyerek hafifçe eğildi ve kapıyı açtı.Kapıyı da ayağıyla kapatıp merdivenleri çıkmaya başladı."İndirebilirsin ben kendim gidebilirim artık.Hem bi duş almam gerekiyor başım çok kötü " başıyla onaylayıp beni yavaşça indirdi.Sekerek banyoya girdim.
Üstündekilerden bir hışımla kurtulup her zamanki gibi soğuk suyun altına geçtim.
Yavaş yavaş kendime gelmeye başlamıştım.Gözlerim herzamanki gibi yorgun olsa da her şeyi çok net görmeye başlamıştım...Duştan çıkınca elime gelen rast gele havluyu üzerime sardım.Başıma bulamadığım için Islak saçlarımla çıktım.Kolunu duvara dayamış diğer elinde de bir tane daha havlu olan Poyraz'a baktım.
Yoğun kıvam almış kahve gözleri..
Tanrım çok çekiciydi."Baş havlusu getirdim al" diyerek bana uzattı.Elinden alarak gülümsedim.Burnunu saçlarıma götürerek kokladı.Ardından gözlerini kapadı.
Yine bana yakındı vr hakikaten iyi değildim."Benim şampuanımla yıkanmışsın." dedi hala saçımı koklarken.Yutkunup gözlerine baktım."Ben gibi kokmanın sebebini az çok tahmin ediyorum sanki" diyerek gözlerini açtı.Gözlerine baktığımı fark edince daha çok arttırdı gülüşünü.
Gülme böyle ya.."Evde ikimiziz sadece.Bu sana bir şeyler çağıştırıyor mu?" ıslak saçlarımı elinin arasına aldı."Ne gibi?" dedim.Havlumu daha çok kendime bastırıp sıkıca tuttum."Hadi ama.Gerçekten söylememi ister misin?" bir adım daha yaklaştı.Ve benim kalbim 3 adım daha hızlı atmaya başladı.Belimden sıkıca kavrayarak duvara dayadı beni.Bu arada bir balon gibi olmus yanaklarımı daha cok şişirerek nefesimi tuttum.Ellerimi yavaşça kaslarının olduğu yere koydum."Bence çabuk giyilmelisin Şirine.Yoksa olacaklardan ben sorumlu değilim. Saçlarını da güzel kurut." ellerini belimden çekip göz kırptığında odasına yöneldi hemen.
Yine beni böyle sap gibi bırakıp gitmişti. Ağzımdan verdim tuttuğum nefesimi ve saçlarımı kurulamaya başladım odama girerek.Sürekli yakınlaşmamız yarım kalıyordu.Sebebini bilmediğim bi neden yüzündendi belkide.Şikayetçi asla değildim.Sonuçta ona bağlanmam kısıtlanmış oluyor.
Dolabıma yöneldim ve sort ve kısa kollu siyah pijamalarımı iç çamaşırlarımla birlikte üzerime geçirdim.Ardından Saçlarımı kurutarak tepeye topuz yaptım.Bedenimden bana gelen Poyraz'ın kokusu gün boyu yanımdaydı sanki.Onun duş jeli ve onun şampuanı...
Mutfağa inip bir bardak su aldım kendime.Arkamı döndüğümde karşımda duran Poyraz'ı yine görünce yerimden sıçradım."Beni korkuttun be hayvan!!" gülmüştü pişmiş kelle gibi.Elimdeki suyu alıp kafasına diktiğinde sert bir şekilde yanıma yani tezgaha koymuştu.
"Bana hayat veren can suyunu paylaştığın için teşekkür ederim şirine.İyi geceler"
********************
Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro