ÜA64-
"İlk defa bu kadar çok yorulduğumu hissediyorum" diyerek kendimi Poyraz'ın yatağına attım.Ayaklarım bir balon gibi şişik göz kapaklarım ise kendinden bağımsız bir şekilde bir açılıp bir kapanıyordu. Saçlarım ise zaten dağılmış kendi aleminde takılıyorlardı.
Eskiden kesinlikle böyle değildim.En az Simge kadar bakımlı olarak ilerliyordum fakat bu sene nedense birde hamilelik yüzünden iyice salmıştım kendimi.Birde işin içine hastane fıtratı girince iyice buz devrindeki mamuta benzemiştim.
Ayağa kalkıp üzerimdeki gömleği çıkartırken,Poyraz ise bir yandan alt eşofmanını giyiyordu.Üstü yine her zamanki gibi açık saçlarını ise bilerek dağıtmıştı.Boynundaki uzun zincirli anahtar kolyesini hiç bir zaman çıkarmazken onunla aynı şekil olarak kolyesini bende boynumda taşıyordum.
Gömleğimi katlayıp odanın içindeki banyonun kirli sepetinin kapağını açarak içine attığımda lavaboya yanaşıp elimi yüzümü yıkadım.Tekrar içeri yönelirken kapıyı kapatır kapatmaz burnumun dibine kadar ulaşmış Poyraz'ı beklemiyordum tabi.Gözlerimi bir kaç kere kırpıştırıp gözlerinin içine iyice bakarken bilerek vücudunu bana temas ettirip arkamdan kapıyı kapattı."Sedyede soyunurken bile zor tuttum kendimi."
"Yok artık Poyraz! Çocuğun psikolojisini bozcan yapma!" dedim belime doladığı elini hafifçe çekiştirerek. Napıyor bu ya!
"Görmez o bi şey." karnıma doğru eğilip yavaşça dudaklarını oraya deydirirken yavaşça fısıldayıp "Oğlum kapat gözlerini.Anneni uyandırma!" deyince omuzlarından tuttuğum gibi kendime çektim onu.Belimi eskisi gibi sıkıca kavrayarak sırtımı duvara yaslayınca dudaklarını enseme değdirmesi sonucu alt dudağımı dişleyip boğuk bir inlemeyi geriye teptim.Parmakları omur iliğimden yavaşca sütyenimin kopçalarını bulurken bu sefer derin bir nefes almadan edememiştim.Teninin temas ettiği her yer yanıyordu bende.Sadece o beni yönetmesi gerçekten çok adilceydi.
Dişlerini köprücük kemiğime batırarak ardından yumuşak bir öpücük kondururken bu sefer sütyenim üstümde bollaşmıştı.Poyraz ellerini askılarına götürüp tam omzumdan indirecekken;
"Abi biz geldi-?!" diye bir ses duymamızla Poyraz'ın içten bir küfür savurduğunu ve beni de hızla arkasına çektiğine şahit oldum.
Odaya çıkan Semihti ve bizi görmesiyle birlikte de cümlesini yarıda bitirmek Zorunda kalmıştı. Ben Poyraz'ın arkasına iyice sinerken yanaklarımın kızardığına dair kalıbımı bassam iyi olurdu.
İşte Simdi Rezil olmuştum.
*********************
"Semih bak zaten yorgunum bi yumruk çakarım sana şuradan öbür dünyalık olursun ha!!" Poyraz elini yumruk yapıp Semih'e doğru kaldırırken ben bacaklarımı biraz daha kendime çekmiş başımı da büyük bir utançla dizime dayamıştım."Abi ben nerden bilebilirdim ki Yengenin senin odanda olduğunu.Valla bilseydim bölmezdim sevişme anınızı." hiç utanmadan sıkılmadan bacaklarımı indirdim ve yanımda duran yastığı kafasına doğru fırlattım.Direk kafası yana doğru sarsılırken ayağa hızla kalkıp mutfağa doğru ilerledim.
Daha fazla Semih'in yanında kalırsam kendimi öldürebilirdim herhalde.
Bir kaç dakika boyunca mutfağın camından yağmurun yağış anını izlerken Poyraz'ın meşhur küfürleri dışında ve Semih'in acı dolu bağırışları dışında hiç bir şey duymamıştım.Daha fazla bir şey duymak istediğim pek söylenemezdi zaten.Ellerimle karnıma yavaş yavaş masaj yapmaya başlarken arkamı dönmemle elinde sinirli bir şekilde su bardağını tutan Poyraz görür görmez yanına doğru ilerledim.Elinde sıktığı bardak birden kırılınca parçalarının yere düşmesini şaşkınlıkla izledim.Ne olduğuna dair en ufak bir fikrim bile yokken elinden akan kırmızı sıvıyı görmemle gözlerimi iki karış açtım.''Poyraz naptın sen Neler oluyor?!!'' acele ile bir rulo peçete kopartıp ıslattım ve yavaşça avuç içini silmeye başladım.Direkt suya batıramazdım yoksa kanama iyice azgın bir hale gelirdi. (azgın derken fesatlaşmayınız lütfen! yazarınızdan bir tavsiye ;))
Yüzünde hiç bir mimiğin oynamaması beni daha da sinirlendiriyordu.Sadece boş bir yere odaklanmış sol gözü yavaşça sinirden seyriyordu.Konuşmayacağını anladığımda onu bar taburelerinden birine oturtum.Cam kırıklarını ayağımın tersiyle bir tarafa toplarken karşısına oturup avucunu elime aldım ve yaraya bakmaya başladım.Olduça derindi ve dikiş atılması gerekiyordu.''Anlatır mısın artık! Niye bu kadar sinirlendin?!'' eğer sinirlenmesinin sebebi Semihse yuh derdim.Bunun için bardak mı kırılır yani? konuşmayacağını anladığımda ''Beni burada bekle'' diyerek hızlıca banyoya çıktım.Ecza dolabından tentürdiyot ve cımbız alıp aşağıya yeniden yanına indim.Hala put gibi aynı yöne bakıyordu.Semih Poyraz'a her ne söylemişse onu gebertmek ve 32 yerinden bıçaklamak istiyordum.Benim sinirimi bozduğu kadar Poyraz'ın üzerine de etkisini bırakmıştı.Yaranın içine değilde kenarlarına biraz tentürdiyot sürdüğümde yüzüne baktım herhangi bir canının acıdığına dair mimik verir mi diye.
Ama hayır yoktu.
derin bir nefes alıp cımbızı elime aldım ve telefonumun fenerini yarasına tutarak gözüme çarpan cam kırıklıklarını dikkatli bir şekilde almaya başladım.
''Bundan sonra dikkatli ol Deniz!''konuşmasıyla birlikte kafamı kaldırırken dikkatli olmam konusundan uyarışına kaşlarımı çattım. Gözleri halen aynı yerdeydi.
''Bi-bi dakika.Neye dikkatli olacağım anlamadım?''
''Peşinde.Ve bende en yakın zamanda onun peşine düşeceğim''
Onun bunun şunun.Neyden bahsediyordu bu adam? açıkça konuşmasının gerektiği yerde neden hafızamda soru işaretlerinin bırakmasına sebep oluyordu?
'Peşinde' kelimesi beynimin en ince ayrıntısına gizlenmişken birde kimin peşimde olduğu olayı vardı.Gerçekten aklı ve beyni zorlayıcı sorunlardı.Elimdeki cımbızı sertçe masaya bıraktım ve ''Şu olayı açıkça anlatır mısın bana? Belli ki konu beni ilgilendiriyor ve senin bu şifreli konuşmaların sayesinde kafamı kaçıracağım.'' ağzımı bir kaç saniyelik açık tuttuktan sonra kapattım ve yüzüme bakmasını en içten dualar ederek kollarımı önümde birleştirdim.
"Sen yine de dikkatli ol.Sağına soluna falan iyi bak."
"Kimin olduğunu söylemezsen nasıl daha dikkatli olabilirim?" sinirli bir şekilde cımbızı yeniden elime aldım ve eline doğru yavaşça eğildim.Mümkünse zaten bu hayatta benim başıma bir şey gelmesin.Başım neden illa bi belada olur ki? Kaderimde olan bir şeymiydi ki bu? Ya da sadece Poyraz'dan kaynaklanıyordu.
"Rüzgar lan Rüzgar!"
********************
1 gün sonra...
(Yukarıda Deniz var 👆 ayrıca kutlamadaki kıyafeti üzerinde :)))
"Fıstık gibi oldun ya!" Simgeye karşı zoraki bir şekilde gülümsiyerek ellerimi vücuduma oturan elbisenin üzerinde gezdirdim.Göğüs dekoltesi oldukça açıktı ve üzerinde değişik motifler yer alıyordu.Ne yazık ki hamile olduğum için topuklu değilde beyaz deri bir babet giymiştim.Saçlarım her zamanki gibi dalgalı halindeyken suratımda tek makyaj dahi yoktu.Takı olarak sadece Poyraz'ın kolyeleri bulunuyordu.
Geçen günden beridir moralim yerlerdeydi.Annemin hatrı olmasa şu an yatağıma pijamalarımla birlikte uzanmış olanları düşünüyor olurdum.Rüzgar konusu mesela.Aklımdan çıkmayan bir diğer etken.Muhtemelen aklında beni nasıl yanına alacağının planlarını yapıyordu.Ya da beni nasıl kaçıracağının...O gece gözüme uyku girmemişti.
"Eğer seni bunaltacaksa saçlarını toplayabiliriz." dedi Esin ve arkama geçti.Hafiften buklelerime dokunup oynarken başımı iki yana sallayıp "İyiyim böyle.Aşağıya inebiliriz." dedim ve ellerimi belimden çekerek onlara döndüm.Onlarda anlamışlardı deniz kadar durgun olduğumu.Seslerini çıkarmak istemeseler de herşeyin farkındaydı onlarda.
Ben önden onlar arkamdan merdivenleri inerken annemin arkadaşlarından bir kaçını görmemle gözlerimi devirdim.
Hepsinden nefret ediyordum!
Son basamağı bitirir bitirmez bütün bakışların üzerimde olduğunu görmemle kızların ortasına geçip kollarına girdim.Böyle delici bakmalarının sebeplerini henüz anlamış değildim.Nefret etmemin bir diğer vukuatı daha.
Bahçeye çıkarken kollarımı indirip etrafı süzdüm.Her zamanki gibi beyaz örtüyle kaplanmış gösterişli yüksek masalar,Yukarıdan sarkan ışıklar hepsi özenli bir şekilde hazırlanmıştı. Tam karşımda Poyraz beliriverirken yanlarında Semih ve Gökhan olmak üzere başka bir yöne doğru ilerliyorlardı.Poyraz'ın bir eli kumaş pantolonun cebindeyken diğer sarılı eli dışarıdaydı.O günden sonra gecenin bir saatinde hastaneye gitmiş eline dikiş atıp beyaz temiz bir sargı beziyle sarılmıştı.
Üzerindeki beyaz gömleğe lanet okuyarak Poyraz'a bakıp geçen kızlara delici bir bakış atmakla yetindim.Elimde olsa o kızların çoktan saçlarını yolmuştum ama...Tadımız kaçmasın.
Boş bir masaya geçip etrafta gezinen görevli garsondan alkolsüz bir meyve kokteyli alıp önüme bıraktım.
"Poyraz'ı sen mi giydirdin?" pipeti dudaklarımın arasından çekerken büyük bardağı masaya bırakıp Esin'e döndüm."Hayır.Kendi zevklerini tercih eder o" deyip yeniden başımı Poyraz'a çevirdim.Ayak bileği her zamanki gibi dizinin üzerinde elinde sigarasıyla birlikte gülüyordu.
Ben burada tüm memnuniyetsizliğimle ayakta durmaya çalışırken o gülüyordu öyle mi?
Sakin ol Deniz..Belki aralarındaki konu gerçekten gülünecek bir şeydir..
"Karnın çok büyümüş.."
"Bu daha hiç bir şey.Bu gün cinsiyetine bakmaya gittik.Daha doğrusu kontrole." Simge'nin bu deyişine gülümserken dirseklerimi masaya dayayıp ellerimi de çeneme dayadım.Hafifçe masaya doğru eğilirken bu pozisyonun yanlış olduğunu anlasam da bozuntuya vermedim.Böyle rahat ettim.
"Kız olucak..." dediğinde benim ağzımdan ister istemez bir "Ayy" kelimesi Esin'nin de çocuk gibi ellerinin çırpması Simge'nin yüzünü de güldürmüştü.
Telefonumun ışığı bir kaç kere yanıp sönerken içime bir kuşku çökmesiyle birlikte titrekçe ellerimi telefona götürdüm.Herşeyden şüphelenir olmuştum bu aralar.Rüzgarın telefonunda numaram kayıtlıydı.Ve onun mesaj göndermesi ya da araması yüksek bir ihtimaldi.
Düşündüklerim konusunda hayal kırıklığına uğrarken Poyraz'ın ismini gördüğüm anda üzerime dökülen tüm kaynar sular gitmişti bi anda.
"Bir şey söyleyeceğim.Yalnız buradaki insanlar Denizin hamile olduğunu bilmiyor.
Esin direkt "Neden?" diye sorarken bende cevap almak için dikkatlice ona baktım "Üvey abisinden hamile olduğunu öğrenirlerse gıybetin dibini vurarlar.Ender Teyzeden duydum." deyince gülümsedim.Annem herşeyi düşünürdü fakat bunu ondan beklemiyordum.
Ne diyelim Allah razı olsun!
Telefonumu açıp Poyrazın gönderdiği mesaja baktım.Buradan bile gözlerinin üzerimde olduğunu anlayabiliyordum.
"Eğer öyle durmaya devam edersen sana bakanların birazdan ağızlarına sıçacağım!"
Mesajını okuduğum anda doğrulurken hafifçe etrafıma bakındım.Annemin cemiyetteki arkadaşlarının çocukları çoğu bize ya da bana bakarken yakalamıştım.Bunun bakılaşları duruş pozisyonuyla kesinlikle bir alakası yoktu.Hepsine de benden Nefret ettiği apaçık ortadaydı.
Çokta olmayan şeyimde!
Poyraz'a baktığımda bana olan bakışlarını yakalamamla ne yapacağımı bilemeyerek burukça gülümseyip önüme döndüm.
Bir dakika ya!? Ben niye Poyraz'ın yanına gitmiyorum? Kim ne derse desin .Yavrum babasız mı kalacak?
"Ben sevgili kocamın yanına gidiyorum.Gelmek isteyen gelebilir."Elime bardağımı alarak arkama dönerek Poyraz'ın yanına doğru ilerlemeye başladım.Simge ve Esinde arkamdan gelirken dik durmaya çalışarak pipetimi ağzıma götürüp içeceğimden bir yudum aldım ve Semih'e dönerek "Az kayar mısınız Bayım? Sevgilimin yanına oturacağımda" diyerek masumca gülümsedim.Semih elindeki içkisini masaya bırakırken yavaşça kayıp yanına oturan Esin'e sıkıca sarılırken bende bardağımı masaya bırakıp Poyraz'ın yanına oturarak bana attığı kolunun altına girdim.
"İyisin dimi çocukta bir sorun yok.Bak ağrın varsa değiştir üzerini hastaneye gidelim"
Bu kadar sevilsem yeter.
"Herşey yolunda babası.İyiyiz biz merak etme" deyip yanağına yumuşak bir öpücük bırakıp göğsüne yeniden yattım.
"Bunlar kapanmıyo mu ya?" göğüs tarafımı kapatmaya çalışınca elbiseme yapışan eline vurup "kapanmıyo boşuna uğraşma!" diyerek kıkırdadım."Şu gece bir bitsin kendi ellerimle yırtacağım yatakta bu elbiseyi görürsün!"
Yırtabilir yani sorun değil.Halı motiflerine benzer işlemeli bir elbiseydi zaten. Ama güzeldi.Tam da kışlık uzun kolluydu.''Önündeki alkollü değil herhalde dimi?'' diye sorunca içeceğimden bahsettiğini anladım ve başımı iki yana salladım.
Poyraz'a sarılmamdan dolayı herkez bize bakarken içimden 'Bakmanıza gerek yok bu herif zaten benim Sevgilim!' diye bağırmak geliyordu.Ya da alnına 'Denizin Poyrazı' diye büyük harflerle çıkmayan bir kalemde yazmak lazımdı.
Bence bunu Poyraz bi ara derin bir uykudayken yazabilirdim.Sonra bir de fedakar yönüm ağır basar vazgeçerdim.Zaten uykusunda öyle tatlıydı ki insan ona dokunmaya bile kıyamıyordu.
Tuvaletimin geldiğini anlayınca Poyraz'ın kollarından ayrılarak ayağa kalktım.''Nereye?'' diye sorarken omuz silkip ''Lavaboya''diye cevap verdim.Gözlerini kısarak beni süzmeye başlarken arkama dönüp ilerlemeye başladım.Hamilelik sırasında çok idrar yapma v.s gibi şeyler çok görülüyordu bende.Belkide çok fazla sıvı tükettiğimden bilmiyorum.Odamdakini es geçip Poyraz'ın odasının karşısındaki yere girip kapıyı kapattım.İhtiyacımı gördükten sonra musluğu açıp ellerimi yıkamaya başladım.Yüzüme bir kaç kere su çarparken birden bi kilit sesi duymamla musluğu kapatıp ilk önce aynaya bakıp arkamdaki kapıya diktim gözlerimi.
Az önce o kilit sesi arkamdaki kapıdan gelmiş olamazdı herhalde dimi?!!
Hızla arkama dönüp kapıya doğru ilerledim ve kulpu hızlıca açılması için indirip kaldırmaya başladım ama Boşunaydı.
Kapalı kalmıştım.
İçimi birden korku selleri kapılırken hızlı bir şekilde kapıya vurmaya başladım duymaları için..
''AÇIN ŞU KAPIYI!!''
****************************
instagram= Uvey_Abim
SELAM!
ilk önce bayramınızı en içten dileklerimi kutlarım.Bayramdan dolayı bölüm geç geldi büyükleri ziyaret et ellerini öp derken wattpad'e girme fırsatım bile olmadı.İstanbuldan döner dönmez eve gelince direkt bilgisayarın başına geçip bölüm yazmaya koyuldum.Kısa olduysa özür dilerim ama yeni bölüm bomba gibi gelecek.Şimdilik bununla yetininiz ssjsj.Büyüklerimin ellerinden küçüklerimin gözlerinden öperek hoşçakalın diyorum.
Yeni bölümde görüşmek üzere...
Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro