Chào các bạn! Vì nhiều lý do từ nay Truyen2U chính thức đổi tên là Truyen247.Pro. Mong các bạn tiếp tục ủng hộ truy cập tên miền mới này nhé! Mãi yêu... ♥

ÜA63-

Heyecanlıyım.Korkuyorum.Endişeliyim.

Ve daha bir çok duygu değişimlerim ardı ardına sıralanıyordu.Poyraz'ın emri üzerine doğum uzmanı kadınken erkek olması bile benim için hiçbir şey değişmezdi.Bana yeter ki doğum uzmanı olmalıydı.Ama ne yazık ki Poyraz bunu baştan reddetmiş yerine kadın doğum uzmanı ayarlamışken şimdi ise kapının kenarındaki sandalyelere kurulmuş içerideki bir başka hastanın çıkmasını bekliyorduk.Poyraz bir kaç defa kolundaki saate bakıp zamanını kontrol ederken bi yandan da bana bakan kişilerin gözden kayboluncaya kadar bakıyordu.Kadın erkek fark etmiyor tabi.Kadın da baksa Poyraz gözden kayboluncaya kadar bakıyordu ona.

Ben ise çaresiz bir şekilde başımı duvara dayamış ellerimi karnımda birleştirmiş yanaklarımı sıkıntıyla şişirmiş bir şekilde dizimle ritim uyduruyordum.

"Bu insanlar napıyo bu kadar içerde ya.Gircem şimdi içeri çıkın artık lan diye bağırcam o olcak!"

"Tamam Poyraz sakin." yavaşça sırtını sıvazladım gerilmiş kaslarını gevşetmek için.En az o da benim kadar gergindi.E baba oluyor sonuçta.

Kapı açıldığı anda Poyraz ayağa kalkarken onunla birlikte bende kalktım ve elimi tutmasına izin verdim.Bizim gibi bir çift dışarıya çıkınca Poyraz adama dönüp "Hele şükür kırklanmanız bitti" diye huysuzca homurdandı.Dişlerimi sıktım hemen.Ardından tırnaklarımı Poyraz'ın eline batırdım.Adam bunun üzerine arkasına dönüp Poyraz'a dönerken Poyraz hiç oralı olmakla kalmayıp beni de kendisiyle birlikte içeri soktu ve hızla kapıyı kapattı.

Bu adam harbi öküzdü!

"Hoşgeldiniz." dedi samimiyetle gülümseyen doktor.Poyraz'ın elini bırakıp doktora doğru ilerleyip elini sıktım.Poyraz'ın dediğine göre doktor kadındı.Hayatımda ilk defa bu kadar kıskanç bir adam görüyordum desem yeri yani.

"Ayla ben" deyince yine içten bir şekilde gülümsedim ve bende "Deniz." diye konuştum bir çırpıda.

Masanın yanında duran beyaz uzun sedyeye oturup üstümdeki gömleğimin düğmelerini açmaya başladım.Poyraz ise herhangi bir koltuğa oturmuş ayak bileğini dizine dayamış beni izliyordu."Ne zaman ögrendiniz baya oluyor mu?" ayla hanım dönen sandalyesine otururken bir yandan monitörle ilgileniyordu.Bende sadece siyah sütyenimle kalırken başımı olumsuz anlamda salladım."Hayır.Daha dün öğrendim." diyerek yavaşça yattım sert bir o kadar da rahat yere.Ayla hanım eline bir sıvı döker dökmez göbek tarafıma iyice sürerken ben başımı yana çevirmiş ekrana bakıp duruyordum habire.Poyraz'ı ise göremiyordum önümde doktor hanım vardı."babamız gergin galiba biraz." ayla hanım Gülümseyip arkasına dönerken benim bakışlarım da Poyraz'a kaydı.Yine aynı pozisyonda boş boş bakıyordu bize.Gergin gözükmüyordu yani.

Ayla hanım eline beyaz eldivenlerini takarken ultrasona bağlı olan cihazı eline alarak karnıma koyduğu anda içime bir titreme gelmişti. Karnıma değen şey oldukça soğuktu ve titrememek elde değildi.Doktor yavaşça cihazı karnımda oynatırken gözlerim sürekli ekrandaydı.Birden koyu gri yuvarlak bir şeyle karşılaşır karşılaşmaz "İşte buradaaa.." diye hafifçe bağırmıştı Ayla hanım.

Oradaydı işte.Hafifçe ileri geri doğru bir kıpranış halindeydi ve bu benim daha çok duygulanmama sebep oluyordu."Şu an oldukça sağlıklı gözüküyor.Henüz bi dış gebeliğe de rastlanmadı.Poyraz bey sizde bakmak istemez misiniz?"

"Yok ben yavrumu doğduktan sonra canlı ve etli bir şekilde görmek isterim.Sanal alem bana göre değildir."

Gözlerimi en ağır bir şekilde devirdim.Gerçi haklıydı biz sadece kontrole gelmiştik ama insan bir nebze de olsun yavrusunu burada görünce mutlu oluyordu.Ve bu harika bi histi."Deniz hanım idrar kesenizde de hic bir sorun yok.Yalnız cumadan cumaya kontrole gelmenizi istiycem sizden.Artık doktorunuza danışmadan asla ilaç tüketmeyin.Alkol ve sigaradan uzak durun." başımı sallayıp yavaşça karnımı bi peçeteyle sildim ve ayağa kalktım.Beyaz gömleğimi yeniden üzerime geçirirken Poyraz oturduğu yerden kalkıp eline çantamı ve deri ceketimi aldı.Onun uzattığı deri ceketimi giyerken çantamı da elinden alıp Ayla hanımla yeniden tokalaşıp vedalaştık ve odadan dışarıya çıktık.

Koridorda ilerlemeye başlarken elimi sıkıca tutmasıyla birlikte ona biraz daha yaklaştım.Bu sabah ilk defa huzurlu ve mutlu bir şekilde uyanmıştım.Nedenini az çok tahmin ediyordum zaten.Poyraz'ın benimle birlikte hastaneye gelmesi bile büyük bi mucizeydi.

''Teşekkür ederim Poyraz'' dedim bunu dile getirerek.Gerçi her zaman yanımda olduğunu bilmek bana yetiyordu.

Elimi biraz daha sıkıp gülünce alnıma bir öpücük bırakıp ''Çok basit bir sebepten dolayı teşekkür ediyorsun'' dedi.''Her zaman yanında olduğumu biliyorsun sanıyordum''

Bazen gerçekten beynimi bulandırıcı cümleler kullanıyordu.Hayır yani neden 'Önemli değil sevgilim ben her zaman yanındayım' demesini bilmiyordu ki? işte diğer erkeklerden çok daha farklı olması bu yüzdendi.Poyraz gibi bi adamla birlikte olduğum için sanırım kendimi şanslı hissetmeliydim.Bilmiyordum bu son günlerde neler hissedeceğimi zaten.Hormonlarım bile aldı başını gidiyordu.





Hastaneye gelir gelmez çalışma odasına geçerken Kuzey hocayı yerinde görmemle birlikte içimi bi huzursuzluk kaplamıştı.Poyraz'dan dayak yediği günden bu yana değişen sadece kaşına küçük bir yara bandı takmasıydı.Yüzüme bile bakmaya tenezzül etmezken önündeki kağıtlarıyla ve bilgisayarıyla ilgilenmeye devam ediyordu.Ayrıca her zamanki gibi kahvesi yerli yerinde masasında duruyordu.

Ceketimi çıkarıp askıya asarken yerine beyaz önlüğümü giyip altta kalan saçlarımı çıkarıp Kuzey hocanın yanına doğru ilerledim.Ondan Poyraz adına özür dilemem gerekiyordu.

''Hocam ben sizden çok özür dilerim yani-''

''O adamla nasıl birlikte olduğunu hala daha anlamış değilim.Öküz herifin teki'' benim gibiydi işte.Poyraz herkeze öküz olduğuna dair bir izlenim bırakıyordu.Ve insanlar da doğal olarak illaki 'öküz' lakabını takıyordu.Bence biz ona katıksız Türk erkeklerinden desek daha doğru olurdu.

''Bi de nişanlısın.Allah sabır versin.Bi daha gözüme gözükmese iyi olur.'' deyip bilgisayarın ekranına geri döndü.

Derin bir iç geçirerek gözlerimi büyüttüm ve arkamı dönerek ''Bi de o öküzün bebeğini taşıyorum'' diye mırıldandım.

Yerime geçip otururken Kuzey hocanın ''Az önce bir şey mi dedin?'' demesiyle birlikte başımı olumsuz anlamda salladım.Az kalsın sesli söyleseydim duyacaktı sanırım.''Dur tahmin edeyim.O lüzumsuz nişanlın yüzünden geç kaldın dimi?''

Hayır hocam.Doktor kontrolü yüzünden geç kaldım.

Cevap vermeyip sadece omuzlarımı silktim.''Her neyse'' dedi arkasına yaslanıp.Çok şükür dedim bende içten içe.Şu Poyraz konusu kapanmalıydı.''Masana bıraktığım bir kaç hasta dosyalarını incelemeni istiyorum.Sonra ise seninle ameliyata gireceğiz.''

AMELİYAT!!

Yerimde rahatsızca kıpırdanırken arkama yaslanıp önüme koyduğu bir kaç dosyayı elime aldım.Ah hayır ameliyata kesinlikle girmek istemiyordum.Tamam beni kan tutmuyor olabilir ama ne zaman o anı düşünsem bilinmedik bir şekilde heyecanlanıyordum.Üstelik bir de gebe olmama rağmen.

Okey Sakinim.

**************

Bacaklarım uyuşmuş gözlerim donuk bir şekilde otomatik sürgülü kapıdan dışarıya çıkarken ardımdan gelen Kuzey hocanın piçimsi gülüşlerini görebiliyordum.Soyunma odasına varır varmaz yüzümdeki beyaz maskeyi ve eldivenleri çıkarınca dolabımın kapağında asılı olan küçük aynam bana resmen 'suratın ölü gibi' deyip duruyordu.

Kuzey hoca kendisini debinden beridir gülmemek için zor tutarken en sonunda pes edip başını kendi dolabına vurarak bir kahkaha patlattı.

Öğğ çok komik!

Başımı bi bere gibi sarmalayan lanet şeyi de sinirle çıkarıp çöpe attım.''Gülün hocam gülün.'' diye sahte bir şekilde devam etmesini bekledim.

''Oyy benim canım öğrencimin suratı neden bu kadar beyazlamış böyle'' deyip yanaklarımı avuçlarken beni inadına sinir etmek için yaptığını biliyordum.Böyle beyin ameliyatlarına girmeye alışkın olmadığımı bilmesi gerekti! elimde olmayan bir şeydi ve buna nasıl alışırdım bilmiyordum.Ama o benim aksime son derece de dikkatli davranmış işine son derece de odakte olmuştu.

Aslında hiç şaşırmadım.Kuzey hoca bu hastanenin en genç profosyonel doktorlarından birisiydi.Bunu bana Simge söylemişti.En genç ve en yakışıklı cümlelerine vurgu yaparak.

Başımı iki yana sallarken ellerinden kurtularak bana oldukça bol gelen önlüğümden kurtularak güzelce ellerimi yıkadım.

HİJYENE DİKKAT!

İlk defa giymeme rağmen üzerimde petrol yeşili renginde formalarım vardı.Gerçekten aynama ne zaman baksam bana petrol yeşilin bir kez daha yakıştığını görüyordum.

(Bilmeyenler için yukarıda var ///)

Derin bir nefes alıp ellerimi beyaz havluyla kuruladım ve üzerimi bir kaç defa ellerimin yardımıyla silkerek aşağıdan yaptığım topuzu çözerek tepeye normal bir şekilde topladım.

O sırada da içeri bir kaç tane başka doktorlar girerken Kuzey hoca dolabının kapağını kapattığı gibi boğazını tazeledi.Onun yanına vardığımda kapıyı açarak dışarı çıktık ve bi anda elini omzuma koymasıyla birlikte tedirgin bir şekilde ona döndüm.''Bunlara alışman gerek ergen.İlk defa ameliyata girdiğine veriyorum yoksa sana ceza verirdim'' dedi piç bir sırıtışla ve karşı tarafa bakıp yürümeye devam etti.

''Ne gibi?'' diye sorarken cezanın türünden bahsediyordum.Elini omzuma ittirerek beni kendisine daha da yaklaştırırken kulağıma yavaşça eğilip ''Bu kattaki ve alt kattaki bütün tuvaletleri silmek gibi.'' deyince kendimi şaşkınlık içerisinde geriye ittim.

ASLA!!

''Hocam kusura bakmayın ama bu hastanede hademeler yeteri kadar var.''

Yani tekrar asla demek istiyorum çünkü kendimi yoracak hiç bir şey yapmazdım bu hamile halime.Yük taşıyorum ben ayol.

''Hadi hadi.Uzatma lafı da birer kahve içelim yoruldum.''

Başımı sallayıp adımlarımızı merdivenlere yöneltirken buraya doğru elinde bir kulplu bardakla çıkan Eylülü gördüm.Beni gördüğü anda gülümserken tam bir şey söyleyeceği sırada gözü yanımdaki Kuzey hocaya kaydı.Yüzü solduğu anda yanımızdan hızlıca merdivenleri çıkıp giderken arkasından bakakalmıştım.

Kuzey hocayı görmesiyle birlikte yüzü asılmıştı ve kaynağı yanımdaki varlıktı.Aklıma türlü türlü nedenler gelirken başımı iki yana sallayıp kendime gelmem konusunda vücudumu uyardım.Kuzey hoca ne yapabilir ki Eylüle? En fazla azarlamıştır o kadar.

*****

''Eee anlat bakalım'' dedi Kuzey hoca.Üzerinde dumanı tüten kahvesinden bir yudum alırken.Ben ise elimde tutuyordum ısınmak için


''ne anlatmamı bekliyorsunuz?''

''Seninle ilgili olan herşeyi.''

''Hakkımda öğrenilecek pek bir şey yok''

''Seni buna teşvik eden ne?'' ani sorusuna başımı yeniden ona çevirdim.Bu mesleğe bu kariyere beni teşvik eden şey öyle mi? istesem şimdiye kadar Kuzey hocaya destanlar anlatıp boş yere zamanımı harcayabilirdim. Ama ben Deniz Bulutsam bu olanaksız gibi duruyordu.Boş yere dilimi yoramazdım.

Deniz Bulut mu dedim az önce? Görüyo musunuz Allah söylettirdi.

''Hayatım..'' dedim boş bir yere odaklanarak.''Bu işe hayatımı,sırf bir şeyler elde etmek ve yapabilmek için hayatımı verdim diyebilirim.''

''Bu kadar çok mu seviyorsun doktorluğu?''

''Çok seviyorum.Sırf bir kaç tane can kurtarabilmek adına.'' dudaklarımı birbirine bastırdığım gibi yeniden ona baktım.İlk defa bu kadar derin bir şekilde bakıyordu bana.Gözlerini kısmış kahvesini bir kenara koymuş ve bana bakıyordu.''Sen tanıdığım diğer öğrenciler dışında çok farklısın.''

''Hocam abartmayın...Kız öğrenci kontenjanlarınızın olmadığını çok iyi biliyorum'' dedim yarı gülümser bir şekilde.O da arkasına yaslanıp saçlarını karıştırdı.''Evet orası doğru.Erkeklerin de çok iyi olduklarını söyleyemeyeceğim tabi.''aniden masaya doğru eğildiğinde kaşlarımı çatmıştım.''Merak etme.Bu saatten sonra senin gibi bir kızı asla bir başkasına vermem'' ben ne oldu anlamadan ayağa kalkınca ''Sadece benim olarak kalıcaksın ergen!Benim öğrencim olarak'' son bir defa daha gülümseyip arkasına dönüp giderken ben olduğum yere çivilenmiş bir şekilde kalakalmıştım.En son cümlesinde benim öğrencim olarak dediği için rahattım.Ama ilk Sadece benim olarak kalıcaksın derken hakikaten korkmuştum.

Korkulurdu da!

Poyraz olsaydı çoktan ağzına sıçmıştı hocanın ama neyse hadi.

Son yudumumu da hızlı bir şekilde kafama dikip ayağa kalktım.Huzursuz bir şekilde ayağa kalkarken telefonumu cebime sıkıştırıp kafeteryadan uzaklaşmaya başladım.Bir daha Kuzey hocanın olduğu bir ortamda nasıl olurum bilmiyorum.En son cümlesinden buyana gerçekten kendimi başka türlü hissetmiştim.

''Nerdesin sen kaçak! Ay Deniz her yerde seni aradım gün boyu insan bi arar!''Yanıma damlayan Simgeye dönerek sıkıca sarıldım ona.Yanımda olmasını şu an herşey den çok ister olmuştum.Tek dayanağım şu anlık için o gibi gözüküyordu.

''Özür dilerim bu gün fazlasıyla yoğundum'' dedim ondan ayrılarak.Muzip bir ifadeye bürünerek ona baktım.''Her neyse bu gün bende çok fazla yoğundum.Bebek nasıl gittiniz mi bu gün kontrole Poyraz naptı sevindi mi?''

''Tabiki de sevindi'' dedim gülerek.Elimi beline sardığım gibi ilerlemeye devam ettik.''Bu gün kontrole gittik.İkimizde sağlıklıymışız.Öyle dedi doktor abla'' dedim ve elimi karnıma koyup hafifçe okşadım.

''Haa bu arada Simge unutmadan.Yarından sonra bizim evin bahçesinde bi kutlama yapacağız.Hamileliğim için yani öyle düşün.Davetlisin.Seni mutlaka bekliyorum beni yalnız bırakma''

''Bayılırım kutlamalara.Seni yalnız bırakırmıyım kızım hiç.Benim acil bi elbise bakmam lazım.Her neyse ben odaya geçiyorum sonra konuşuruz'' deyip yanağıma sulu bir öpücük bırakırken arkasından hafifçe el sallayıp adımlarımı çalışma odasına yönelttim.

************************

Çıkış saatimin geldiğini görür görmez önümdeki laptobu kapatırken ayağa kalkıp etrafı topladım hemen.Kuzey hocanın masasını toparlamak neredeyse 5 dakikamı alırken önceden kıyafetlerimi çıkardığım için kendimle gurur duyuyordum.Şimdi işin yoksa üstünü falan değiştir.

Deri ceketimi üzerime geçirip saçlarımı düzelttim ve çantamı da alarak asansör yardımıyla zemin kata indim.Poyraz'ın siyah jeepini dışarıdan bile görürken ister istemez beş karış sırıtmıştım.Bu adam öküzdü hayvandı odundu ama benimdi.Marifet yani onu sahiplenebilmek.

Dışarıya çıktığım anda soğuk rüzgar yüzümü buz keserken ceketime biraz daha sarılarak Poyraz'a doğru hızlı bir şekilde koşturmaya başladım.Siyah kabanının altındaki iri bedeni resmen gel bana sarıl diye bağırıyordu.Ona doğru koşturduğumu görünce gülümseyip sigara izmaritini yere attı ve kollarını açarak bana sıkıca sarıldı.Ah evet şimdi ısınmıştım işte..

''Geç arabaya hemen tak kemerini'' der demez kapıyı açıp koltuğa oturdum ve kemerimi takarken ellerimi birbirine sürtmeye başladım.

Abi yazı özledim!!

Poyraz yanaklarımı sıcak elleriyle birden kavrarken dudaklarıma kapanmasıyla birlikte hafifçe alt dudağını emdim.''Bana doğru o kadar güzel koşturdun ki ölüpte cennete düştüm gibi geldi'' kıkırdayıp bir daha öptüm dudaklarını.Allahım ben bu adamı neden bu kadar çok seviyorum ya! ''Sende öyle güzel güldün ki kendi gülüşümün canı cehenneme! dedim içten içte'' derin bir iç geçirip başını iki yana salladı ve arabayı çalıştırarak hareket ettirmeye başladı.Park yerinden çıkarken bende arkama yaslandım ve düz yola bakmaya devam ettim.Aslında Poyraz'a odun falan diyorum bazen kızıyorum ama harbi romantikti bu herif.Yani hiç olmasa bile içinde biraz barındırıyordu böyle bir şey.

Buna da şükür.

''Nasıl geçti günün?'' laf çıkartmak adına ona döndüm.''İyiydi.Her zamanki gibi yoğun geçti işte.Türkiyenin diğer ucundan Türlü türlü japonlar geldi.Çekik gözlülerden nefret ederim'' deyip yüzünü buruşturdu.'Hm.Toplantınız mı vardı?'' başını salladı hemen.''Sözüm dinlenmiyor.Yapılacaklarım bir türlü olmuyor ve dış devletlerle anlaşma yapmak zorunda kalıyoruz.Hepsi gerizekalı babamın yüzünden.'' başımı yanımdaki cama doğru çevirip kısa bi an düşündüm.Hepsi babasının yüzünden olamazdı herhalde dimi? Yani Poyraz şirketin genel müdürüydü ve sözünün dinlenmemesi oldukça garipti.

*******

''Siktiğimin sitesinde hiç mi bi park yeri yok!!'' evet her adamın işkenceli sorunu.Arabayı park edecek bir yer bulamamak.''Biraz daha gez bakalım bulursun belki'' Poyraz sinirli bir şekilde sağına soluna bakarken ona yardım etmek için etrafıma arada sırada bende bakıyordum.''Buldum sonunda.Amk pezevenkleri otoparka çevirmişler burayı'' bu söylediğine her ne kadar gülmek istesem de sadece bir tebessümle karşılık verdim.Şu an çoktan kahkayı patlatmıştım.Arabayı durdurduğu anda kemerimi çözerken arabadan indiğim gibi dibimde Poyraz'ı görmem bir olmuştu.

Hangi ara geldi lan bu benim yanıma!?

Birden ayaklarımı yerden keserek kucağına alırken kollarımı ensesine dolayıp anlamayan gözlerle ona baktım.''İkinizi eve kadar yoramam ben.'' arabayı anahtarla kilitlerken burnuma küçük bir öpücük bırakarak ilerlemeye başladı.''Poyraz gerek yoktu yürürdüm ben indirebilirsin'' gözleri yorgun olmakla kalmayıp saçları da acaip derece de dağılmıştı.Ne zaman bu halini görsem yorgun olduğunu anlayabiliyordum.O yüzden hiç gerek yoktu.''Kapa çeneni kadın! seni geçtim çocuğumu düşünüyorum ben.SUS!'' gözlerimi devirip başımı omzuna yasladım ve kapattım gözlerimi.Tamam kabul ediyorum inmek istemiyordum kucağından.

Poyraz bana göre Dünyanın en iyi baba adayıydı...Çocuğunu düşünecek kadar iyi bir odundu.

********************************

İnstagram=Uvey_abim

Dediğim gibi bu bölümü biraz uzun yazmaya çalıştım bu yüzden gecikti.Bu arada satır içi yorumlarınızı mutlaka bekliyorum Poyrazlı Denizlerim.Düşüncelerinizi benimle paylaşırsanız benim için çok iyi olur.Şu sıralar votlarınıza da ihtiyacım var.Elimden geldiğince hızlı yazmaya çalıştım.Anca bu kadar yetişebildi sizi daha fazla bekletmek istemedim.

beğendiyseniz o güzel parmaklçıklarınız yıldıza tık!

Yeni bölümde görüşmek üzere...

Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro