Chào các bạn! Vì nhiều lý do từ nay Truyen2U chính thức đổi tên là Truyen247.Pro. Mong các bạn tiếp tục ủng hộ truy cập tên miền mới này nhé! Mãi yêu... ♥

ÜA57-


Şefin 'Kuzey' diye seslendiği adama doğru baktığımda yüzünde anlam veremediğim bir ifade vardı.O bana ben ona bakarken ''hadi ama Kuzey.Hiç bir şekilde kız öğrenci kontenjanın olmadığını biliyorum ama Deniz göründüğü gibi değil.O çok farklı ayrıca puanı oldukça yüksek'' Kuzey hoca başını iki yana sallayıp gülerken olaya fransız kalmıştım.Bu durumda gülünecek ne vardı ki? ''İyi bakalım.Hayırlısı olsun..''

*****************

(Bu arada yukarıdaki Kuzey)

''Bazı kurallarım var.İlk kez geldiğin için söylüyorum.Ben sabah odamda olmadan kahvemi hazır görmek istiyorum.Diğer öğrenciler gibi kahveyi şerbet gibi yapmazsan sevinirim.'' koridorda hızlı bir şekilde yürürken dediklerini bir bir not alıyordum.Gerçekten çok sertti.Yakışıklıydı da hakkını vermemiz lazımdı.Bi odanın kapısını açarken çalışma odası olduğunu gördüm.Ama iki kişilikti. ''Bu odada sadece ikimiz çalışacağız.Genellikle burada muayeneye gelen hastalarla sen ilgileneceksin.Üstünü değiştir hemen sana vereceğim dosyaları incele.İlk eğitiminde sana iş yaptırmam asla'' derin bir nefes alıp montumu çıkardım ve askılardan birine astım.Üzerime hemen beyaz önlüklerden bitanesini geçirip Kuzey hocaya ilerledim.İşinde çok ciddi bir adamdı.Elindeki kağıtlara bakıp bana yaklaşırken dibimde bittiği an bir kaç kere geri adım attım. ''Yemiycem seni merak etme yaklaş.Ordan yazıları nasıl okuyacaksın acaba''

Tamam kabul ediyorum rezil olmuştum.Utanarak biraz da çekingen bir şekilde yanına biraz daha yaklaştım.Bana haftalık ders programlarını ve saatlerini gösterirken onu dikkatle dinlemeye başlamıştım.Bir kaç dakika boyunca onu dinledikten sonra elindeki alarak masama doğru ilerledim.Neyse ki dikkatimi dağıtacak herhangi bir mimik sergilememişti.Adam süper ötesiydi abi.Ben göbekli saçları beyazlamış kuskus takan bi hoca beklerken bu tam tersine çıkmıştı.Allahım hep de beni bulurlardı zaten.

Bilgisayara dalmışken Kuzey hocanın sesini yeniden duymuştum.''Nejat Soysal'ın kızısın sen demek'' ilk önce şaşırsam da nereden bildiğini tahmin etmeye çalıştım.Sonra dan yeni yeni idrak ederek elinde bir adet CV'min olduğunu gördüm.Onun içinde kısacası öz geçmişim ve kişisel bilgilerim yazıyordu.Oradan öğrenmiş olmalıydı.

''senin gibi zengin bir ailenin çocuğu neden bu işi yapar anlamıyorum'' işte en hassas noktamda burasıydı.Bana sürekli sanki kralın kızıymışım gibi davranmalarından bıkmıştım.Ben herkez gibi normal bir insandım.İstediğim işi yapar, istediğim yerde de eğitimimi tamamlardım. ''Ben Allah tarafından özel seçilmiş bir kız değilim ne yazık ki'' sanırım yaşlı hocaları bu Kuzey denen adama tercih ederdim.Nasıl da Poyraz gibi ukala bi herifti.Gerçi Poyraz'a alışmıştım o artık pek fazla göze batmıyordu.

''Tamam ya niye hemen atarlanıyon.Yoksa hala ergenlik dönemini atlatamadın mı??'' tamam artık iyice sınır noktama gelmiştim.

''Valla artık bilmiyorum ergen miyim yoksa olgun bi kadın mı"

Bu cümleme karşın 32 diş sırıtıp kalemini elinde döndürmeye başladı.Bundan sonra tek bir lafına dahi net bir cevap vermezsem Deniz değilim.Hocaysa hocalığını bilsin ayol.

*************

Simgeyi bulmak için kafeteryaya indiğimde Ayaklarım beni doğru yere götürmüş olacak ki camın kenarında bir erkek ve bir kızla hararetli bir konuşma içerisindeydi.Simge benden daha sosyal birisiydi.Aksine benim tam tersine daha konuşkan ve daha açık sözlüydü.Buna karşın da yeni arkadaşlar edinmişti tabi.

Ellerimi önlüğümün cebine yerleştirip onlara doğru ilerlerken Simge'nin bana el sallayışından çoktan geç kaldığımı gördüm onların yanına gitmekle.

"Deniz hoşgeldin hayatım geç otur." Simgeye gülümseyerek bir sandalye çekip yanına oturdum.Karşımda oturan kişilerin gözleri üzerimdeydi.

"Bak tanıştırayım.Bizim bölümden.Orçun ve Eylül." İkisini de aynı şekilde gülümseyip "Memnun oldum" dedim.Orçun çok tatlı birisine benziyordu.Mavi gözleri ve kıvırcık saçları vardı.Eylül çok içten birisine benziyordu.Gülümsemesi bile çok samimiydi.

******************

Öğle yemeğini dördümüz yerken gerçekten Simge'nim tanıştırdığı kişilerle çok iyi anlaşmıştım.İlk günden kendime yeni bir meslektaş bulamam derken Simgenin sayesinde herkesle konuşan birisi olmuştum.Ah tabi söylemeyi unuttum.Ona çok şey borçluydum.

Konu nedense kitaplara duyulan öneme kadar gelmişti.Eylül bana ve Simgeye sevdiği yazarlardan bahsederken,Orçun hiç oralı değil gibiydi.Saniyeler sonra bunu fark eden Simge "Orçun sen ayda kaç kitap okuyorsun" diye sorunca Orçun ters bir bakış atarak arkasına yaslanmıştı. "Ben dünya da bile kitap okumuyom ayda mı okucam Allah aşkına" dediğinde hepimiz derin bir nefes almıştık.Burada felsefe mi yapmaya çalışıyor yoksa soğuk espirilerinden birisimiydi bilmiyorum.En iyisi susmak.

"Valla asçam kendimi artık ya!!" Eylül bezmişçesine ağzındaki lokmayı yuttu.Valla bende bu cümleden sonra kendimi asmaya yeltenebilirdim.

"Niye Eylül? Çamaşır mısın sen?" Ardından Orçun sesli bir şekilde gülerken Simgeyle yüzümüzü buruşturduk. İki lafından çoğu espiri yapmaktı bu çocuğun.

Başımı iki yana sallayıp daha fazla duyamayacağımı anladığımda ayağa kalkıp peçeteyle ağzımı sildim."Tekrar görüşürüz hoşçakalın." Dedim hepsine ve kafeteryanın çıkışına yöneldim.

Odaya girmemle Kuzey Hocanın olmadığını gördüğüm anda derin bir nefes aldım.Ona ilk olarak gelecek öğrencinin neden korkup kaçtığını daha iyi anlar olmuştum.Adamdan ben bile korkar oldum.

''Deniz benimle gel hemen'' arkamdan seslenen Kuzey hocaya dönüp başımı salladım.İki dakika daha oyalansaymışım aşağıda beni belki de bulamayacaktı.Kapıyı kapatıp arkasından hızlı bir şekilde yürürken önümüzden yanlarımızdan geçen hemşirelerin Kuzey hocaya olan bakışlarını görmedim de değil.Adam sanki hastanenin manken yüzlerinden birisi gibi bişey di.

Birden belimi kavrayıp beni hasta odalarından birine sokarken neye uğradığımı şaşırmıştım.Kendime gelip elinden hemen kurtularak sedye de oturan orta yaşlarda bi bayana doğru ilerledim.Yanlarında ailesi diye tahmın ettiğim yakınları vardı.

Kuzey hocanın nefesini birden kulağımda hissetiğim de kaşlarımı çattım.Bu Doktor ne yapıyordu böyle.

''İlk hastanı sana bırakıyorum.Merak etme yanında olacağım'' diye fısıldadıktan sonra derin bir nefes aldım.Her şeyi fesat anlıyordum ben.Poyraz beni iyice bozmuştu.

İstifimi bozmadan başımı sallayarak Kuzey hocanın anlam veremediğim sırıtışını yok sayıp kadına biraz daha yaklaştım.

''Şikayetiniz nedir?'' kadının gözlerine iyice odaklandım.

''Şiddetli baş ağrım son günlerden beridir çok arttı.'' derin bir nefes alıp ''Üstelik sadece bununla kalmadı'' uzun siyah saçlarını geriye atıp bir balon gibi şişmiş sol şakağını gösterdi. ''Geceleri ağrısından duramıyorum'' yüzümü hafifçe buruşturup şişmiş şakağında elimi gezdirdim.''Beyin iltihabı var'' dedim kesin bir şekilde.Belirtiler ve kendim yaşadığımdan bilmiştim. ''Peki şiddetli yükselen ateş?'' hafifçe doğrulup tek kaşımı kaldırdım.Direkt başını salladı. ''Evet.Neredeyse sayıkladığım günler bile oluyordu.''

''Anladım'' diyerek onayladım ve Kuzey hocaya döndüm.''Kesin olarak Anseptik Menenjit hocam.Teşhis için alınan beyin omurilik sıvısında,glikoz,normal hücreler yani lenfositler ve albüminin artmış olduğu görülür'' ardından kadına dönüp gülümsedim.''Merak etmeyin önemli bir şey yok.Odama geçelim reçete yazmam lazım''

Kadın başıyla onaylayıp saçlarını yine önüne getirirken Kuzey hocaya zafer dolu bakışlarımı yolladım.Benim yanımda olması bir şey değiştirmiyordu.O olmasaydı zaten kendimce bu teşhisi koyacaktım.

Karşımdaki kadına ağrı kesici ve ateş düşürücü ve bir kaç ilgili merhem yazıp herhangi bir belirtisi olmadıktan sonra tekrar gelmesi için sıkı sıkı tembih ettim.

Kadın gülümseyip teşekkür ettikten sonra odadan çıkarken içeri Kuzey hoca girmişti. ''Tebrik ederim.İyi bir başlangıçtı'' arkama yaslanıp onun gibi bende kalemimi elimde döndürmeye başladım.''İnanın ki sizden daha iyisi bile olamam''

Çok bilmiş bir edayla başını sallayarak kalçasını masaya dayadı. ''Ben iyi değilim.Sende değilsin.Buradaki hiç kimse iyi değil.Burası farklı bir yer.Burası oyuncak dükkanı değil.Bir ameliyata girdiğinde o canı kurtarmak için çabalarsın.Çabalarsın.Bir süre sonra o can puffff...Hayatla bağlantısını kesmiş...Sen o odadan öyle bir çıkarsın ki kendini bir katil gibi hissedersin.Ağlarsın.Hele de günlerdir ilgilendiğin iyice alıştığın bir hastaysa o....Ben bunları çok yaşadım.''

Tuttuğum nefesimi ağzımdan sakince verdim.Gerçekten uzun konuşmuştu ve neredeyse etkisinde kalmıştım.Haklıydı.Sonuna kadar haklıydı.Burası dışarıdan çok daha farklı bir yerdi.

yavaşça başımı sallayıp ''Haklısınız'' diye bir şeyler geveledim ağzımda.Zorlu bir dönem beni bekliyordu anlaşılan..

***************************

Nihayet çıkış saatim geldiğinde oturduğum yerden doğrularak saate baktım.Kuzey hocayla en son konuşmamızdan sonra hiç bir şekilde aramızda diyalog geçmemişti.Ne şanslıyım ki benden önce çıkmıştı ve işlerimi bitirdiğim an bende gidecektim.Hatta şimdi.

Ayağa kalkıp oturmaktan uyuşmuş popomu hafifçe sallayarak üzerimdeki beyaz önlüğümden kurtuldum ve yerine montumu giyerek saçlarımı düzelttim.En son odaya bir kaç kere çeki düzen verip son işlerimi halletikten sonra odadan çıktım.

Poyraz'ı bütün gün göremediğim için o kadar çok özlemiştim ki onu varır varmaz boynuna atlamak istiyordum onun.Saat neredeyse sekiz buçuktu ve o eve çoktan gelmiştir diye umuyordum.

Asansörden çıkarken Simgenin kapı ağzında beklediğini gördüm.Tabiki de beni bekliyordu eve ben nasıl yalnız giderdim?

''Gelebildin sonunda dondum ya '' sitem eden suratına bakıp gözlerimi devirerek koluna girdim.''Geldim işte anca bitti işim'' Poyraz gibi Simge de beklemeyi sevmezdi.İyi de akıl var mantık var.Gir içerde bekle madem donuyorsan dışarda durmanın ne manası var?

Simgenin arabasına hemen binip kemerimi bağlarken bi an önce eve gitmek için can atıyordum.İlk günüm sıradan geçse bile kendimi çok yorgun hissediyordum.Bi an önce kendimi Poyraz'ın kollarında bulsam iyi olacaktı.

''Nasıldı günün? Dur ilk önce şeyi sorayım.Hocan erkek mi kız mı?'' sesli bir şekilde gülüp başımı geriye attım.Şimdi sorulacak söz müydü bu allah aşkına.,

''Erkek''

''Adı?''

''Kuzey''

Gözleri birden büyüyünce tamamen ona döndüm.Kuzey hoca hakkında bilmediğim bir şey mi vardı?

''En iyileri sana denk gelir zaten.Kızım ya çok şanslısın.Kuzey gibi yakışıklı bir doktor adayına denk gelmek..''

''Doktor adayı değil o zaten doktor.''

''Tamam..'' dedi pes edercesine elini kaldırarak.Ne kuzeymiş arkadaş.Kimlere çatıyorum ben.

Simge arabayı durdurduğu anda kemerimi çıkartıp teşekkür ettim ve yanağına bir buse kondurarak iyi geceler dileklerimde bulundum.Sersemce arka behçeden ilerleyip kapıyı tıklattığımda Poyraz koltuktan başını gösterdi hemen.Ah erkeğim uyumamış hala.Ayağa kalktığı an geniş çıplak sırtını gördüğümde burukça gülümsedim.Işık yanmıyordu ve sadece televizyonun güçlü ışığı odaya aydınlatıyordu.

Poyraz kapıyı açar açmaz içeri girerken çantamı yere bıraktığım gibi boynuna atladım.Gün boyu kokusunu arar olmuştum.Saçlarını tenini özlediğim dudakları.O kadar alışmıştım ki yanında durmaya bir gün bile bana bitmeyen bir azap gibi geliyordu.Haklıyım yani doğru söylüyorum.Düşünsenize sevdiğiniz hatta yakında kocanız olacak adımı günün yarısı görmediğinizi...Ben çıldırırdım.

''Seni çok özledim''

''Bende'' deyip saçlarımın arasına gömdü burnunu ''Bu böyle devam ederse okumana izin vermeyeceğim'' bence de güzel olur demeyi çok isterdim ama bu imkansız bir şeydi.Neyseki cumartesi ve pazar boştum.

''Hadi değiştir üstünü'' başımı sallayıp ayrıldım ondan.Odama çıkıp elimi yüzümü yıkadıktan sonra pijamalarımı giyip saçlarımı gevşekçe ördüm.En azından sabah kalktığımda güzel bir şekil alıyordu.Gözlerimdeki eyelinerımı sildikten sonra aşağı inerek Poyraz'ın yanına oturdum.Sephada birden orta boyda siyah bir kutu görüş alanıma girince kaşlarımı çattım.''Bu ne Poyraz?'' bir kaç kere tahmin yürütsem de aklıma en mantıklı alyanslar geliyordu.

''Aklından ne geçiyorsa odur güzelim''

Tamam aklımdan alyans diye geçiyordu ve uzanarak kutuyu elime aldım.Kapağını açtığım anda yüzüm gülerken ''Tam da umduğum gibi'' diye mırıldandım.''Umarım beğenirsin.Sen gelmeden takmak istemedim.Şimdi ne gerek var sülaleyi çağırıp bi kutlama eşliğinde yüzük takmak?''

Haklıydı tabi.Zaten böyle bir şey olsaydı benim bu aralar hiç vaktim yoktu.Ayrıca ilk zamanlarımda hastaneden de izin alamazdım.

Poyraz elimden kutuyu aldığı gibi yüzüğü çıkartarak tektaşın üzerine yerleştirdi. ''Yüzüğü senin parmaklarına bir başkası takacağına ben takarım daha iyi''dedi.Gülümsiyerek onunkisini de ben aldım elime ve parmağına yerleştirdim hemen.Artık tamamen birbirimizin olduğunun bir diğer kanıtı da buydu.Poyrazla hiç ayrılmamak üzere bu yüzükler birleşmişti.

Kolunu omzuma atarak bana sıkıca sarılırken dudaklarına doğru gülümseyip öptüm hemen.Şu an duygularım karmakarışıktı ve soluğumu yine Poyraz'ın dudaklarından alıyordum.Benim bir diğer nefes aldığım organ boynu ve dudaklarıydı zaten.

Dudaklarımı bırakıp alnımı öperken kulağıma doğru yaklaşarak şakaklarımı öptü.O anda tüylerim diken diken oluvermişti.Sanki sadece benim duymamı istiyormuşçasına kulağıma fısıldadı. ''Yıldızlardan birinde ben yaşıyor olacağım.Ben gülüyor olacağım bir tanesinde.Ve bir gece deniz gözlerini gökyüzüne diktiğinde bütün yıldızlar gülüyor gibi olacak.Sadece senin gülen yıldızların olacak..''

****************************************************

Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro