ÜA53-
Fakültenin açılmasına sadece 1 gün kala gece gündüz demeden çalışır olmuştum.Artık test ve konu tekrarı yapmaktan başıma ağrılar girmişti. Bu kadar çalışmanın ne anlamı var demeyin. Bu önümdeki kış hastanede staj göreceğimden hastalarımı en iyi şekilde iyileştirmek için elimden geleni yapacaktım.Doktorluk kolay iş değildir. Hele de geleceğin cerrahlarındansam...
Ara vermeye karar vererek bütün kitaplarımı kapattım ve kamburlaşmış vücudumu dikleştirdim.Artık eskisi gibi sürgülü kapımı açık tutamıyordum.Bu durumda benim için üzücüydü tabi.Şimdi püfür püfür esmesi gerekiyordu aslında.
Aslanlı pantuflarımı ayağıma geçirip kapıyı açarak aşağı inmeye başladım.Altımda siyah uzun pijama altlarımdan birisi vardı.O kadar çok bol geliyordu ki artık vücudum rahata ihtiyacı vardı.
Salona girdiğimde Poyraz sephanın üzerinde bilgisayar üzerinde çalışıyordu.Hiç beklemeden yanına oturup kolumu sırtına sararak yanağına bir öpücük kondurdum.
Başını bana doğru çevirip baktığında gülümsedim.Yine dağılmış saçları bilgisayara bakmaktan şişmiş gözleri yine İçimdeki bazı duyguları kabartıyordu.Kolunu kaldırdığı gibi beni koltuğunun altına alarak arkasına yaslandı.Bende kolumu karnına sarıp yattım göğsüne. Nerdeyse ders çalışmaktan kendimi odama kapatmış Poyraz'ı bile günün yarısından çoğu göremez olmuştum.Onu o kadar çok özlüyordum ki bedenim bile onu tekrar ister olmuştu.Birbirimizin olduğu günden beridir her gece o anki halimi düşünüyordum.Tamam belki yanlıştı ama...
Derin bir nefes alıp gözlerimi kapadım.Hayır dedi Yine iç sesim.Böyle birşey sadece bir kere oldu..
Saçlarımın arasına dudaklarını bastırdığı anda omzumdaki elleri daha da sıklaştı.Sanırım beni biraz daha sıkarsa taze sıkılmış portakal suyu gibi çıkacaktım ortaya.
Nerdeenn nereyee...hafifçe gülümsedim İçimdeki sese.Nefretle başlayan bir ilişki şimdi nerelere kadar geldi bende şaşmış durumdaydım.
"Bitti mi derslerin?" hiç konuşamayacak zannetmiştim sanki bi an.Gülümseyip "Evet" dedim."Bitti sonunda yorulmuşum baya"
"Hm..O zaman ben alayım senin yorgunluğunu ha?" kıkırdayarak boynuna dudaklarımı bastırdım.Bu herif harbiden kafadan çatlaktı.Benim yorgunluğumu almak için kafasından ne fesatlıkların geçtiğini tahmin edebiliyordum ama başta buna ben izin vermezdim. Bana iyi geceler deyip dudağıma bir buse kondurması bile bütün stresimi üzerimden atardı.
"Uyumalıyım Poyraz."başımı göğsünden kaldırdığım an ona baktım.Halinden memnun olmamış bir şekilde ellerini karnında birleştirdi. "Saat daha dokuz buçuk Deniz."
Gözlerim saate kaydı bi an.Evet saat dokuz buçuktu ama yine bu uyumayacağım gerçeğini değiştirmiyordu.Ayrıca Poyraz'a göre erken olabilirdi ama çok iyi 8 de ya da 8 buçukta yattığımı iyi hatırlıyordum.Tabi yorgunsam."ama benim çok uykum geldi.." diyerek mağsum bir suratla alt dudağımı büzdüm.Kafamın ağırlaştığını hissettiğim anda başımı Poyraz'ın bacağına koyarak koltukta yatar pozisyonu aldım.Saçlarımı küçük bir tebessümle okşarken sihirli elleri benim daha da uykumu getiriyordu."Tamam şimdi uyuyabilirsin.İzin veriyorum." Dediğinde gülümsedim.Dizine yatınca fırsat buldu tabi izin verir.
Dirseğimle karnına gülerek vurduğumda yapmacık bir şekilde yüzünü buruşturdu.Biz anlamadık zaten canının acımadığını.Başımı iki yana sallayıp saçımda dolanan elini alıp dudaklarımın üzerine koydum.
Tamam bu gece uyku yoktu bana...
*************
"Poyraz bey..."
Hafize ablanının sesini duyduğum anda üstümde bir ağırlık hissetmiştim.Ve bu üstümdeki tüylü varlık boynumu gıdıklıyordu.Gözlerimi açtığım anda Poyraz'ın üstümde olduğunu sersemce anladığımda gözlerimi bir kac kere kırpıştırıp Poyraz'ı dürttüm. "Poyraz kalk üstümden.." hafifçe kıpırdanarak derin bir nefes alıp verdi. "Iııı...ıııı" dedi olumsuzca.Ellerimi boynundan çekip ittim onu.Ama hayvan gibiydi mübarek."Poyraz hadi dedim bak işe gideceksin hem"
Bir süre sonra böyle kalsak da oflayıp kalktı üstümden.Dün gece nasıl olur da koltukta uyuya kaldık bilmiyorum.Hatırlama bünyem şu an iflas etmiş durumdaydı.Koltukta doğrulup saçlarımı tepeye toplarken Hafize abla televizyon ünitesini siliyordu.
"Ananı sikeyim işe geç kaldım!!!"Poyraz telaşla üstündeki bluzu çıkararak yukarıya doğru koşturmaya başladı.Ben demiştim valla.Boşuna konuşmuyoruz dimi?
Bir kaç dakika halıyla kesişmiştim.O bana ben ona bakarken gözlerimi sonunda ayırarak en önemli şeyi düşündüm.Bu gün ne yapacağım? Derslerime artık büyük bir ara vermeyi kesin olarak kazımıştım kafama.Ama bu gün herhangi bir planım yoktu.Ayağa kalkarak kolumu kaldırıp koltukaltımı kokladım.
Evet kesinlikle duş almalıyım...
Odama çıkıp üzerimdekilerden kurtulup güzel bir duş aldım.İşimi bitirdikten sonra yırtık dar bir kot,onun üzerine beyaz bebek mavisi renginde çizgileri olan bol bir gömlek giyip bir tarafını pantolonumun içine soktum.Poyraz'ın iki kolyesini de içimden çıkartıp göz önüne sererek beyaz stilettolarımı ayağıma geçirdim.En iyi şekilde giyinmek üzerime yakışanı uydurmak beni daha iyi hissettiriyordu nedense.Aynanın karşısında hafif çapraz bir şekilde sırıtarak saçlarımı gevşekçe ördüm.Gözlerime hafif bir eyeliner sürüp odamdan çıkarken merdivenleri inmeye başladım.
Gözlerimi kapıya diktiğimde Alev'i görmemle kaşlarım kaslarını kasarak çatmıştı.Ve beynimden ciddi mesajlar almaya başlamıştım. Beni kuşku ve kinaye ile süzdükten sonra kollarını göğsünde bağlayarak bana baktı. Bu kızın ya da -kadının- her geçen gün daha fazla büyüyordu sanki göğüsleri. Bune ya..Benim bile bu kadar göğüslerim yok bu nedir?
"Niye geldin?!" dedim hoşnut olmayan bir sesle.
"Valla..." diyerek iç geçirip etrafına bakındı. "Patronumun evine gelmek de suçsa ne diyeyim ben sana?"
Patronumun evi mi? Bak bak...Sürtüğe bak!! Şimdi Alev'e her ne kadar çin işkencesi yapmak istesemde tuttum kendimi... Evdesin Deniz..
"Kovulduğumda ne kadar sevindiğini biliyorum kızım. Ama o sevincini kursağında bırakmak inanki benim için çok iyi oldu.Eh anla artık Poyraz beyin gözünde ne kadar değerli olduğumu..."
"Poyraz bey mi yoksa Yekta bey mi? Bazı kuşlar bana Yekta beyin seni işe aldığını söyledi de." laf sokmanın gururuyla kollarımı göğsümde birleştirdim. Alev'in morarmış yüzüne keyifle bakarken elimi boynumda asılı duran anahtara götürdüm."Değerli demişken...Poyraz bey herkeze değerli eşyalarını vermez...Ve bana -kolyeyi işaret ederek- senden daha fazla önem verdiği değer verdiği kesin canım." deyip göz kırptım.Bu kızın yüzü gittikçe kızarırken içimden nasıl kahkahalar atıyordum bir bilseniz..Dışarıya doğru şeytan bir gülümseme yerleştirdim yüzüme ve gömleğinin kollarını dirseklerine sıyırmakla meşgul olan aşağı inen adamıma baktım.
Hele dur...Onun ifadesini de alacaktım. Bu kız buraya kendi rızasıyla gelmedi elbet dimi ama?
Poyraz'ın gözleri ilk Alev'i sonra beni bulunca çapraz bir şekilde sırıtıp yanıma geldi ve kolunu belime doladı. "Alev sana beni beklememeni söylemiştim Evin içine kadar girmeni değil.Ayrıca benim sekreterim olduğun için toplantı salonuna ilk sen varmalıydın."
Poyraz'a biraz daha yaklaşıp gülümsedim.O da dudaklarını boynuma sürtüp geri çektiğinde Alev'e yeniden baktı. "B-ben peki efendim hemen gidiyorum."
"Eh bi zahmet" dediğinde Poyraz yeniden kıkırdadım.İlk zamanlarda bu sürtükle öpüşen Poyraz şimdi resmen gözleriyle bile kan kusuyordu kıza. Eh şikayetçi değilim tabi.Çünkü benimdi o.
(Alev ☝☝☝☝)
"Bunla hala muhattapsın ya ne diyeyim ben sana" Poyraz'ın eli belimde gevşerken cümlesine sadece göz devirdim.İnsan muhattap olmadan geçemiyor ne yapalım?
Mutfağa ikimizde geçerken orta tezgahta hazırlanmış iki kişilik kahvaltı yine iştahımı ayağa kaldırmıştı.Miğdem zaten almış başını 'Ben açım!' diye bas bas bağırıyordu.Poyrazla karşılıklı oturunca acelesi olduğundan o hemen başlamıştı yemeye.İnsan bir yemeğe başlamadan önce bismillah der de yer dimi?
(Ne kadar da imanlı girl)
Bende hiç durmadan çayımdan bir yudum alarak yemeğe başladım önümdekileri.
**************
Simgeden...
Gökhan salonda bir oyana bir buyana sinirle dönüp dururken ben koltuğa oturmuş dirseklerimi dizime dayamış, ellerimle yüzümün yarısını kapatarak hala daha hamile olup olmadığımı kendime sindirmeye çalışıyordum.Anlamlıydım zaten böyle bir şeyin başıma geleceğini. Durduk yere başımın dönmesi aniden gerçekleşen miğde bulantım adet düzensizliğim hepsi bunun yüzündendi demek.Sephanın üzerinde duran küçük beyaz aleti elime alarak daha dikkatli baktım..
Pozitifti işte...
Ama olamazdı. Bu çocuğa bakamazdım.Ailem bile şüphelenmişti bende birşeylerin olduğuna karşın.
"Aldırmalıyım Gökhan.Ben..yapamam anladın mı?" sinirle başını bana doğru çevirdi. Sorunda buydu zaten.Habire salonda tur atan sinirlenen Gökhan,bebeği aldırmamı istemiyordu.
Arkama yaslanıp derin bir nefes aldım.Dağınık Saçlarım ve gri eşofman takımımın içinde çok çaresiz duruyordum.Her gün bakımlı bir şekilde ilerleyen ben şimdi resmen kendini bi zombi gibi hissediyordu.En kötüsü de ailem...Daha Gökhanla olan ilişkimizi bile bilmiyorlardı onlara bu durumu nasıl açıklardım ki?
Gökhan sinirle ellerini saçlarından geçirerek gözlerini kıstı.
"Simge bak güzelim delirtme beni.Hala daha aldıracağım diyorsun bak atıyor benim şarteller.Benim kanımdan olan benden bir parça olanını sen nasıl aldırmak istersin?"
"Gökhan bak olmaz diyorum bakamam.Doğuracak olan benim burda dimi?"
Ellerini beline yerleştirip tavana doğru başını kaldırdığında bende çaresiz bir şekilde şişmiş gözlerim Gökhan'a bakıyordu.Dün gece bu durumu düşünmeden uyuyamamıştım.
"Onu benimle birlikte olmadan önce düşünecektin Simge!
"Yeter artık Gökhan!" dayanamayıp hızla ayağa kalktım."Sürekli bunu yüzüme vurup durma.Seninle birlikte olmamı bi hata olarak mı görüyorsun!?"
"Hata olduğunu bilsem ben bizzat kendim aldırmanı isterdim bu bebeği tamam mı!?"
Doğru.Hata olduğunu düşünse kendisi isterdi aldırmamı dimi!? Ne kadar da aptalım...
Birden başım yerle bir olup döndüğünde yere hızla diz çöktüm.Elimi sephaya dayayarak destek aldığımda başımdaki yanar dağ patlamaları 2 katına çıkmış durumdaydı. İşte bu bebeği bundan istemiyordum.Bana neler yaptığını beni ne hallere soktuğu apaçık ortadaydı. Bu bebek en az 12 haftalık olmadan aldırmam lazımdı.
Gökhan telaşla beni kucağına alıp koltuğa otururken bende başımı direkt göğsüne dayamıştım. Bu çocuk işi daha çok erkendi.3 kişi olmak bana göre şu an için uygun değildi. Üstelik annem ve babam daha Gökhan'ı bilmiyorken..
"Ailenle konuşurum gerekirse.Senin için herşeyi yaparım.Ama bu bebeği aldırma. Onu benden koparma lütfen..."
Allahım bunları gerçekten Gökhan mı söylüyordu? Herşeyden çok bebeği istemesi beni o kadar çok şaşırtsa da Gerçekten çok istediğini anladım.Ama ailemle konuşmak konusunda pek emin değildim.Hele de babam.Diğer babalara nazaran hiç benzemezdi.Ama ben Gökhan için herşeyi karşıma alacak türden birisiydim.
Ona daha da sıkı sarılarak gözlerimi kapadım.Ailem dışında bu bebeği bende istiyordum ama nasıl bakacağım aklımın ucundan bile geçmiyordu...
"Seni seviyorum Gökhan... Senin için herşeyi yaparım.."
Vay be..Anne oluyorum..
***********
Gökhan gittikten sonra odama halsiz bir şekilde çıkarak Kapıyı kapadım.Acilen Denize hamile olduğumu haber vermem gerekiyordu. Ondan bir şey gizlediğimi duysa beni kıtır kıtır keserdi.Hemen altıma beyaz dizleri yırtık dar kotumu kısa bilekten beyaz converslerimi ve omuzları düşük salaş gri bi bluz giyerek sarı saçlarımı tepeye topuz yaptım.Mavi gözlerime hafifçe eyeliner ve yanaklarıma da canlı gözüksün diye biraz allık sürüp beyaz deri çantamı da alarak evden ayrıldım.
Yolda yürürken Gökhan'nın evden çıkmadan önce bir sürü nasihatı geldi aklıma
•Cok fazla ayakta durma
•Yorulma
•bol bol su iç.
•Canın bir şey çekerse ara beni.
Ve daha bir sürü....Evet artık iki candım ve yine de yorulmamaya gayret edecektim.
Denizlerin evine geldiğimde kapıyı iki kere çalıp beklemeye başladım.İnşallah evdedir diye düşünürken,Kapıyı çok geçmeden Fatma abla açmıştı. Ona doğru gülümseyip içeriye girdim ve çantamı eline verdim.Denizi sorunca içerde olduğunu söylemesiyle adımlarımı salona yönelttim.
Tam da oradaydı işte.Yemek masasına oturmuş arkası bana dönük bir şekilde önündeki kağıtlarla meşguldü. Sürpriz yapmaya karar vererek arkasına geçtim ve ellerimle gözlerini kapadım. "Sence ben kimim?" diye sorarak başımı kulağına doğru eğdim.'Hmm' gibi mırıltılar çıkardı kendince.Ellerime dokunup dudaklarını araladı. "Simge hanım olabilir mi acaba? Hani şu sarışın yellozum?" kıkırdayarak ellerimi çektim ve sıkıca sarıldım ona.
Ah canım dostum...
"Hangi rüzgar attı seni buraya?" deyip sandalyesini bana doğru çevirdi.Sanırım ona şimdi herşeyi anlatmam gerekiyor..
"Rüzgar falan atmadı..Sana kendimle ilgili bazı şeyleri anlatmam gerek sanırım. " diyerek dizlerimin üstündeki ellerime baktım. Sonra tekrar Denize...
kaşlarını çatarak "Dinliyorum" dediğinde derin bir nefes alarak kendimi hazır hissettim.
"Deniz ben...Hamileyim.."
***********************
Uzun bir aradan sonra yine sizlerleyim şekerlerim..Sizce Denizin tepkisi ne olacak tahmin edenler var mi?? Sjsjsj muhakkak vardır.Her neyse yb yazmak yerine düşüncelerinizle beni desteklerseniz çok mutlu olurum.
Yeni bölümde görüşmek üzere hoşçakalın..🌿
Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro