ÜA39-
*Medya Deniz..*
İyi okumalar..
"Rü-Rüzgar!?"
Kollarımı göğsümde kavuşturarak kırmızı odaya daldım.Bu kırmızı loş ışık Mandallarla tutturulmuş fotoğraflar içindi. Ve bu fotoğrafların hepsinde Rüzgar vardı..Kapıyı yavaşça ayağımla kapatarak gezmeye devam ettim.Poyraz'ın bu adamla derdi neydi bu kadar anlamamıştım.Daha dikkatli baktım. İlk önce bir kadına silah dayayışı...sonra ise tokat atışı...
Tanrım bunlar ne demek oluyor!!?En önemlisi de benim fotoğraflarım da vardı. Okullar kapanmadan önce Rüzgarla sarmaş dolaş sarıldığımız anlar da vardı.Bunları hangi ne ara çekmişti bu!!!hiç çekinmeden devam ettim gezmeye. Poyrazla birden o kadını görünce ağzım kocaman açıldı.. Hayır bu Poyraz'ın annesi olamazdı!!! Rüzgar Poyraz'ın annesini öldürmüş olamazdı dimi!???
"Senin ne işin var Burada!!!"
O sinirli tok sesi duyduğumda irkilmiştim yerimde.Poyraz hızlı adımlarıyla yanıma gelirken bir adım geriledim.Bu sefer kesinlikle sıçmıştım. "Kim sana bu odaya girmeni söyledi Deniz!!" tükürükleri yüzüme doğru gelirken kapadım gözlerimi.Niye bana bunun için böyle davranıyordu!! "Beni seven adamın katil olduğunu neden benden sakladın Poyraz..!?" Rüzgar'ı benden daha iyi tanıyor olmalıydı.Bu zamana kadar şu yaptıklarına göre Poyraz Rüzgâr'ı benden daha önceden tanıyordu! "Annendi o dimi?" sıktı gözlerini sinirle.Benimde o an gözümden bir damla yaş akınca elimin tersiyle sildim.Güçlü durmalıydım. "Bunu benden saklamaman gerekirdi Poyraz! Annem beni o katille evlendirecek!! Herşeyi anlatmanı istiyorum hemde hemen.!" burda ona sinirlenmesi gereken bendim tabiki.Bilmediğim şeyler vardı.Rüzgar Poyraz'ın annesini niye öldürsün ki?
"Tamam." dedi sakin olmaya çalışarak. "Tamam sana herşeyi anlatacağım." bu söylediğine karşın biraz da olsa rahatlayarak onu takip ettim.Herşeyi bilmek benimde hakkımdı çünkü eğer Rüzgar gerçekten katilse benimde başım bir türlü belaya girerdi.Odaya geri döndüğümüzde sıkılmış bir şekilde gömleğinin 3 düğmesini açtı."Otur!"diye emir verince yanına oturup her şeyi anlatması için suratına kenetledim gözlerimi.
"Rüzgarın üniversite okuduğu falan yok." dedi tek seferde.Kaşlarım yine çatılınca nasıl yani? Gibisinden bir soru sormak istiyordum ona.Rüzgar üniversite okumuyor muydu yani? "Abisi Alple bizim şirkette çalışıyordu asıl.Olay zaten Rüzgarın abisiyle başladı. Alp bir nevi babama şantaj yapıyordu.Sürekli babamı çekip 'bu adam beni kovmaya çalışıyor bu adam beni dövmeye çalışıyor'diyerek tahrik ediyordu babamı. Buna bende şahidim."
E Yuh artık!! Bu devirde böyle insanlar kalmış mı ya..Ne demek şantaj yapmak? "Ama babam bütün çalışanlarına iyi davranırdı. Hani öyle kötü davranışları yoktu." derin bir nefes aldı ve bana döndü. Bu sefer tam gözlerimin içine bakıyordu. "Anlayacağın babamın sınır taşına kadar geldiler." ona biraz daha yaklaşıp koluna sarıldım.Gözlerimi kapatıp dinlemeye devam ettim."Ne yazık ki babam da dayanamayıp Rüzgarın abisini öldürttü.Kaç senedir o Alp piçinin şantajlarını çektik biz.Az kalsın şirket falan batıyordu babam hakkında çıkan haberlerden dolayı.Rüzgar da intikam almak için bula bula benim annemi öldürdü. "Ardından derin bir nefes alıp "Piç herif!!" diye mırıldandı.Duyduklarım benim için kısa bir an şok etkisi yaratmıştı.Kafamı omzundan kaldırıp derin bir nefes aldım."Peki benim fotoğraflarımı ne ara Çektin?"dedim yarı gülümser bir şekilde. "Eh...Orası da bana kalsın be güzelim." koluna çocuksu bir yumruk geçirip gülümsedim.
"Anladın mı şimdi olayı?"
"Anladım da...Rüzgar hiç mi hapse girmedi peki?"
"Girmez olur mu girdi tabi.Zaten çıktıktan hemen sonra senin yanına damladı.Aslında ömür boyu hapis yatacaktı ama...Para var işte.." dedi.Ben yine de Rüzgar'in kötü birisi olduğunu düşünmüyordum.Tamam katil ruhlu bir adam olabilirdi ama bunu da intikam için yapmıştı. Bilmiyorum belki de tamamen yanlıştı bu düşüncelerim. Sonuçta öldürülen kişi Sevdiğim adamın annesiydi.Bir kez daha yüzümü buruşturdum.Poyraz kim bilir nasıl acılar çekmiştir... "Bu konuyu hic kimseye açmamanı istiyorum Deniz.Anlaştık mı?" başımı salladım.Kollarını açıp bana sımsıkı sarıldığında bende sırtına koydum ellerimi.Yanımda Poyraz olsun yeterdi zaten.
----------------------------------
Nihayet kendimi eve atabildiğimde ilk işim güzel bir duş almak olmuştu.Banyodan çıkıp üzerime şort ve kısa kollu geçirirken ıslak Saçlarımı güzelce tarayıp kuruladım.Aynamın karşısında kendi alemimde takılırken birden kadın bağırma sesiyle yerimde adeta buz kesmistim.İlk önce bu kadının bağırma sesi biraz tanıdık gelse de içimdeki ses basbas bağırıyordu aşağı inmem için.Saçlarımı hemen dağınık bir topuz yapıp aşağı hızlı bir şekilde merdivenlerden indim.Rast gele salona girdiğimde ilk başta görüş alanıma Rüzgar, sonra ise o cırlama sesinin sahibine baktım.
Hey bi dakika Alev'in burada ne işi vardı!!
O çakma sarışın şu an Poyraz'ın kollarında sarılıyordu!! Sanırım bu bir rüya dimi? Evet evet Rüya!!! Gözlerimi kırpıştırdım bir kaç kere.Ama Alev hala buradaydı. "Poyraz bey.Size ne kadar da teşekkür etsem az.Gerçekten bana bu fırsatı tanıdığınız için teşekkür ederim efendim.Gerçekten işe beni geri almakla-"
Tamam daha fazlasını duymak istemiyordum artık.Poyraz yeniden kovduğu kişiyi işe almıştı öyle mi? Dişlerimi sıktım hemen.Oysa Alev gitti diye parti bile verilmişti şimdi ne değişti...!! Sanırım Poyraz yüzünden büyük bir hayal kırıklığına uğradım...Yine rahat bırakmayacaktı Poyraz'ı biliyorum.
Aman banane!! Kendi şirketleri değil mi? Onlar düşünsün!!
Alçak Poyraz.Göstereceğim ama ben sana gününü!
Poyraz sahte bir gülümseme ile Alev'i kendinden iterken gözleri beni buldu.Bi anda gözleri gölgeli bir hal alınca yanak içlerimi içeriye sokarak 'ne var' gibisinden bir bakış attım.
"Hoşgeldin Rüzgar." Mümkünse artık Poyrazla muhattap olmayacaktım.
Yani.İnşallah.
Rüzgar aynı gülümsemeyle karşılık verdi ve . "Hoşbuldum güzelim." dedi. ardından Poyraz'a iğneleyici bir bakış atıp koltukda daha da yayıldı. Alev bur arada bana ters ters bakışlar atarken o sari saçlarını yolmak geldi aklıma ama yapmadım.Tatsızlık çıkar falan.
"Eee nasılsın?" dediğimde yine gülümsedi. "Antrenmanım vardı.Ne zamandır görüşmüyoruz bi uğrayayım dedim." dedi. "İyi yapmışsın" dedim.Rüzgar katildi.Ama sırf Poyraz'a karşı Rüzgarla konuşmak içimden doğan bir şeydi.Yine herkeze tüm samimiyetliliğiyle karşılık veriyordu.Ama yine de mesafemi koruyacaktım.Poyraz'ın yumruklarını sıktığını gördüğümde daha da somurttu yüzüm.
Oh olsun sana!! Hayin öküz!
"Bahçeye çıkalım" dedim imalı bakışlarımı karşımdaki şahısa yönelterek.Rüzgar onaylayarak kalkarken bende kalktım.Poyraz'ın yanından geçmemle kolumu tutması bir olmuştu zaten.Kulağıma yavaşça eğilip "Her ne yapma peşindeysen hemen vazgeç Deniz." kolumu ondan hışımla kurtarıp omuz silktim.Hemen vazgeçecekmişim...Sanane be adam.!!
Hic bir şey demiyerek Rüzgarın peşinden gittim. Havuzun kenarındaki koltuklardan birine otururken ayak bileğini diğer dizine dayayıp "Abin sana ne dedi?" gibisinden bir soru sordu.Yine omuzlarımı silkmiştim."Seninle ilgili değil boşver."deyip arkama yaslandım bende.Poyraz bi anda elinde araba anahtarıyla birlikte burnundan soluyarak çıkışa yönelirken sürekli bir şeylere mırıldanıp duruyordu.
Sanırım tepesini arttırdık bay egonun!! Banane valla onu ise almadan önce düşünecekti.Demek ki hala daha Alev'e ihtiyacı vardı.
"Bu gün bir şeyler yaparız diye düşündüm. Ne yalan söyleyeyim özledim seni." dedi yine yarı gülümser bir şekilde.Kendi kendime oha derken sahte bir gülümseme ile arkama yaslandım."Ya aslında ben senle bir şey konuşacaktım."gülümsedi ve ayağa kalktı.Yanıma oturarak kolunu bana doğru attı ve söze girdi."Dinliyorum."dedi.Masum masum baktı bana.Poyraz gibi taş kalpli değildi o sanki tabi katil temasını unutursak.Bedenimi ona dönderip sağ dizimi kırarak ayağımı popomun altına yerleştirdim."Annem bana yakında eşim olacağını söyledi."gözlerini bi an için büyüttü. Ardından kaşlarını havaya kaldırarak alt dudağını ısırdı. "Annen baya işi ilerletmiş bebeğim." dedi dalga geçercesine.
Iyy gerizekalı..
Hiç bir tepki vermeden ona bakmayı sürdürdüm.Ne var der gibi başını iki yana salladı gülerek. "Sen ne dedin peki?"diye sordu bu sefer."Hayır dedim tabiki.Biraz da şaşırdım tabi." hmm der gibi mırıldandı hafiften."peki ister misin.?"kafamı yerden aniden çekip ona baktim.Ne demek ister miyim? Gözlerimi yeniden ondan çekince bu sefer elini çenemin altına koydu.Hafiften kaldırıp ona bakmamı sağlarken ne diyeceğimi şaşırmış gibiydim...
"ne dedin?" diye tekrarladı bu sefer.Aaa sıktı ama...! "Bilmiyorum Rüzgar.Hayır işte"neden bu kadar çok soru soruyordu? Yani ağzımdan laf almak mı istiyor yoksa beni mi sınıyor anlamamıştım.Aniden dudaklarıma kapanınca afallamıştım.Bu 2. Öpüşüydü dudaklarımı.Ellerimi göğüslerine koyup ittirdim güçlü bir şekilde.Onu itmekten bıkmıştım.Geçen de tokat atmama rağmen hala daha akıllanmamışa benziyordu bu herif.Poyraz geldi aklıma birden.O Alevi işe almış olsa bile onu buna yapmamalıydım.Üstelik Rüzgar katil.
Getirme aklına Poyraz'ı Deniz..O senin neyin ki? Üvey abinden başkası değil.Onane!!
"Eğer ben seninle bir yuva kurmak isteseydim seve seve kabul ederdim.Ömrüm boyunca karım olmanı tabiki de isterim."kapalı olan gözlerini açıp benimkilerle buluşturdu."Seni seviyorum Deniz..Nolur bana soğuk davranma.."bilmem kaçıncı tekrar edişim..Sen benim gözümde arkadaştan daha öte bile olamazsın.Ama sanırım bu sefer durum ciddiydi.Rüzgar beni gerçekten seviyordu ve görünüşe göre beni istiyordu.. Yanlış anlamayın evlenmek adına yani..
"Rüzgar ben seni sevmiyorum.Lütfen beni de öpmekten vazgeç.Ben evlenmek istemiyorum seninle.Hayır dedim.Kaç kere bunu sana söylemem gerekiyor?''
"Hepsi abinin yüzünden biliyorum "derin bir nefes alarak ellerimi göğsünden çekti ve dizlerinin üstüne koyarak tutmaya devam etti.Yine engel olup ellerimi çektim "Kıskanıyorum...Seni herkesden kıskanıyorum oldu mu? Ve seni de kolay kolay bırakacağımı sanmıyorum."dedi tekrardan.Anlaşılan Rüzgarla başım baya bi dertteydi.Ama olmazdı Rüzgar her ne kadar içindekileri belli etmese de Poyraz kadar olamazdı.Ben aslında o iğrenç herifle Rüzgarı niye kıyaslıyorum ki? Bende kabahat."Şu an inanki hiç bir şey bilmiyorum Rüzgar ve ne diyeceğimi de.."gülümsedi hafiften. "Cazibeme dayanamadın dimi?" oflayıp koluna vurdum hemen.Manyaktı bu çocuk. Dengesizdi ama bir yöndende taştı hadi bakalım şimdi ne yapacağım?
"Seni istemiyorum''
"Ben istiyorum " dedi ciddi bir ifadeyle . "Benden asla kurtulmayacaksın gibi duruyor Deniz Soysal" yok canım benim bir ismim var o da Deniz.Soysal soyadım.Niye ikisini kullanıyorlar anlamıyorum.Poyrazda sürekli Soysal deyip duruyordu bana.Ama artık yok! "Deniz Rüzgar.Deniz" dedim adıma özelliklede vurgu yaparak.Biraz şaşırmış gibiydi ama toparladı durumu sonradan. "Hadi kalk üstünü değiştir de seni bir yere götüreyim." dedi tüm samimiyetiyle.Yine hafiften heyecanlanmaya başladım ama belli etmemeye çalıştım.Kafamı dağıtacak olan kişi Rüzgar değildi.Onunla dışarıya çıkmaya hevesli de değildim.Ama Poyraz'a karşın sinirimi alt etmek için Rüzgarla kısa da olsa gezi turuna çıkabilirdim.Birazcık da olsa kafamı dağıtmak adına hemde.Ellerimi çırpıp 5 yaşındaki bir çocuk gibi "Nereye giyoruz!!" diye sordum.Alt dudağını kıvırıp "Sen bi hazırlan da.Ben seni arabada bekliyorum." deyip ayaklandı.Rüzgarın beni nereye götüreceğinden haberim olmasa da yine de içim içimi yememeliydi bence.Vardır bi bildiği diye düşünerek odama yol aldım.Yine odama çıkıp dolabımın karşısına geçerek rast gele bir kaç parça kiyafet çıkardım.Adamı bekletmek olmaz şimdi hemen hazırlanmalıydım.
Hemen üzerime siyah şort ve dantelli beyaz kısa kollumu giyip siyah şapkamı ve siyah uzun çantamı boynuma takıp hazırlandım.(Multi)
(Multi Rüzgar)
******
"Geldim sonunda" diyerek arabasına attım kendimi.Fazla oyalanmıştım evde kabul ediyorum."Önemli değil güzelim. Ben seni bir ömür boyu beklerim."yanaklarıma yine birden ateş basınca önüme bakmak zorunda kalmıştım.Rüzgar bu halimi görse kesinlikle bana gülerdi.Niye her bir söz veya iltifat duyunca böyle oluyorum bilmiyorum.Doğalımda olan bir şeydi herhalde bu.
"Ne oldu birden sessizleştin?" Rüzgarın sesiyle irkilirken gözlerimi ellerimden çekip ona baktım."Yoo.Ne konuşmamı bekliyorsun ki?"dedim.Arabadaki bu sessizlikten bende sıkılmış olabilirim ama sonuçta konuşulacak ya da açılacak bi konu olmadığını düşünüyordum."abini biraz fazla kızdırdım sanırım. "Dedi boşta kalan elini saçlarına götürerek.Ne bekliyordu ki? Poyraz zaten her zaman acımasız sinirli agresif kendini beğenmiş ukalanın tekiydi.Alışmıştım artık."O hep öyle Rüzgar.Alış bence." deyip gözlerimi ona diktim. Poyraz zaten anti Rüzgarcı olduğundan yanımdaki şahıs onu daha da sinirlendiriyordu.Hele Rüzgar benle takılıyorsa benimle ilgileniyorsa.Basbaya kıskançlığını ilan ediyordu Herkese.Asıl kabahat bendeydi. Onunla bu zamana kadar fazla ilgi ve alakadar olmamalıydım.Poyraz'ı her ne kadar sevsemde bir yönden mükemmel bir şekilde sinir hücrelerimi devreye sokuyordu.En sinir olduğum şey ise o Alev denen cadıyı yine işe almasıydı.Ya hayır kardeşim,kovmuşsun niye bir daha işe alıyorsun dimi? Alt dudağımı dişleyerek düz yola baktım. Sanırım onu kıskanmam yanlıştı. Biz Poyraz'la sevgili değildik.Tamam ikimizde birbirimize doğru birşeyler besliyor olabiliriz ama Poyraz'ın ağzından hic 'Sevgiliyiz' kelimesini duymamıştım.O tek kelime onu aşardı.Benim zaten ne zaman düzgün bir ilişkim olmuştu ki?
Arabanın durduğunu anladığımda düşüncelerimden güç bela kurtuldum nereye geldiğimizi anlamaya çalışarak camdan dışarıya baktım. Deniz kenarında henüz kalkmaya hazırlanan bir vapur ve simit satan seyyarlar vardı. Ve tam da İstanbul süsü veren beyaz güvercinler...İlk önce Rüzgara bakarak gülümsedim ve arabadan indim.Yanıma gelerek elimi tuttuğunda dudaklarımı birbirine bastırdım tedirgince.Poyraz bana daha önceden her zaman burustan korunmak için peşime adam taktığını söylemişti. İçten içe yine tedirginlesme sinyallerimi alırken birkaç kere gözlerimi kırpıştırdım. Şu an adamları bizi izliyor ise Poyraz'ın mutlaka haberi olurdu.Rüzgar'ın o kocaman eli elimi avuçlarken geriye bile çekmek imkânsızdı. Sıkıyordu çünkü. "Bence karşıya gitmek için iyi bir fırsat" dedi kız kulesini göstererek. Burukça gülümsedim. "Olur." Yolcuların binmesi için karaya uzanan yoldan ilerleyerek vampurun içine yol aldık."Ücret sıkıntısı yapma.Ben herşeyi hallettim."dedi yine göz kırpıp.Belki ücret sıkıntısı yapmıyor olabilirim ama daha büyük sıkıntılarım vardı o kesin.
Kız kulesine gidene kadar çay ve simit atıştırıp balkon gibi bir yere çıkıp o müthiş deniz havasını ve kokusunu içime çekmiştim.Bu ikinci binişimdi ve Rüzgarla daha keyifli olmuştu bana kalırsa.Sürekli beni güldüyor komik anılarını anlatıyordu. Az kalsın başımdaki siyah şapkam uçacakken Rüzgar son anda engellemişti. Havada tutarak büyük bir güç sarf ettiğinde kahkahalar eşliğinde siyah şapkamı geri vermişti.
"Bence bunu şimdi takmamalıyım." deyip muzipçe sırıttım. Rüzgar ellerini beyaz ince demirlere koyup gülerek bana baktığında dudaklarını araladı. "Bence saçlarının Rüzgar eşliğinde havalanması çok daha güzel.O güzel saçlarını şapkayla kapatmamalısın."
Yarı gülümser bir şekilde bende onunla aynı pozisyonu aldım.Böyle laflar duymaya pek alışık değildim.
Sonunda o çok sevdiğim yere yani kız kulesine varınca bol bol sohbet edip fotoğraf çekilmiştik.Oradaki çay bahçelerinden birine oturup soluklanırken telefonumu elime aldım.20 cevapsız aramam vardı ve bunların hepsi Poyraz'dandı.Hepsine yüzümü buruşturarak baktım.İlk önce sinirlen küfür ederek çık evden,sonra 20 kez ara.Harika bi davranış.Telefon elimde bi anda titrerken mesaj kutumu açtım hemen.
Gönderen; Poyrazım
"Arkana bak!"
**********
Sanırım zamansız yerde bitirdim.Aman be bekletmek istemedim sizi ne var? Sjamak vote ve yorumlarınızı bekliyorum şirinelerim..
Seviliyorsunuz...
Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro