ÜA37-
(Multi Deniz.)
İyi okumalar..
Tüm varlığımı ve bendimi ortaya koymuş hayata daima ne olursa olsun pozitif bakmaya çalışmıştım. Kendi kişiliğimi bile göze alarak ummadığım hayallerin peşinden gitmiştim.Hayatıma ve kaderime yazılı olan kâğıtlara bir bir bakıyordum.Ne kadar doğruyum ne kadar yanlışım diye.Sınavdayım.Hem de büyük bir sınavdaydım.Sorunlarım kadar sorulara verilen cevaplar bile zordu.Terliyorum.Hayat suyumdan bir yudum alıyorum ve tekrar bakıyorum geçmişime...Berbat..ne kadar eğlenceli geçmişse hayatım,bir yönden de zor bir imtihandı benim için.Kaçıp gidesim vardı buralardan.Bu İstanbulun pis havasından darlığından bir gün olsa bile ayrı kalmak bana en güzel ödüllerden biri olacaktı belkide.İçimde yanıp tutuşan organlarım bile iflas etmek üzereydi...Koca bir Temmuz ayını atlatmış artık en kavurucu sıcak günlerini yaşayan Ağustos ayına gelmiştik.Sadece bir ayım vardı okuluma devam etmeme...6 sene boşuna okumamıştım tıpı.1 sene daha diyorum kendi kendime.Sık dişini de kazan şu bileğinin hakkıyla kazandığın paranı...sonra ne yapacaksan yap,siktir olup git buralardan.Kimse bulamasın seni.İşinden evine giden bir kız ol...Kendi kendimi dolduruyordum bu cümlelerle beynimi..Saçma olsa da yine hayallerimin peşinden gitmeyi ben seçmiştim.Belki de bir umut ışığı doğardı üzerime belli mi olur?
Şimdi ise tüm rahatlılığımla küvete uzanmış,bütün vücudumu örten çilek kokulu beyaz köpüklerle oynuyordum.Tıpkı çocukluğumdaki gibi.Altı yaşıma kadar babam yıkamıştı beni.Her seferinde oyun olarak oyuncak ördek ve iki adet gemi koyardı suyun yüzeyine.Ben onlarla oynarken babam da saçlarımı yıkar durulardı...Keşke çocukluğuma geri dönebilme şansım tekrar olsaydı...Avuçlarımdaki köpüğü üfledikten sonra sol dizimi kıvırıp küvetin bir kenarına dayadım ve başımı geriye doğru attım...Ah ne kadar da huzur vericiydi soğuk suda saatlerce durmak...Tüm çıplaklılığımla birlikte...Bembeyaz tenim uyum içindeydi çilek kokulu beyaz köpüklerle..Kollarımı birbirine sarıp burnumu sol omzuma yasladım.Gerekirse akşama kadar böyle durabilirdim.Bacağımı biraz daha dikleştirerek kendime çektim.Banyomun kapısı açıldığında dikkatle içeri giren densize diktim gözlerimi...
Poyraz..!!!
Elinde beyaz bir havluyla içeri girereken köpükleri biraz daha çektim üzerime...Tanrım bunun ne işi vardı burada ya!!!
Beni görünce Piç sırıtışı yüzünde yayılırken dişlerimi sıktım.. "Napıyosun sen burda çıksana be öküz!!!" öküzdü!!! Üstü çıplak olmasına rağmen Öküzdü işte.!! "Sana havlu getirmek de mi suç?" deyip elindeki beyaz baş havlusunu gösterdi.Kollarımı birbirine daha çok sarıp ofladım.Resmen bu köpükler olmasa çırılçıplaktım onun karşısında.Hatta şu an bile çıplağım diyebilirim çünkü öyleydim.."Bırak ve çık dışarı Poyraz!! İnsan bi kapı çalar ya!!"
Allahım...beni ne ile sınıyorsun!!
Gözleri bir süre bedenimde oyalandı.Bunu fark edince kırdığım bacağımı hemen suyun içine soktum.Umarım yanlış bir şey yapmazdı..Gözlerindeki o koyu renk beni korkutuyordu çünkü.. "Kafanı suya batırıp seni boğmak vardı ama...bilirsin vicdanım el vermiyor işte.." dedi.Oflayıp gözlerimi devirdim."İstesen de böyle bir şeyi yapamazdın zaten.Hadi çık durulanacağım." daha da haddini aşarak belini lavobonun mermerine dayadı ve kollarını göğsünde kavuşturdu."Durulan ben beklerim seni burada."deyince sinirlerim iki katına çıktı. "İstersen gel beraber yıkanalım Poyraz...Saçmalama çık dışarı..!!"
"Bak fena fikir değil aslında. Dur çıkarayım şu şortumu da geliyorum."o an elleri altındaki siyah şortu buldu. Elimle hemen dur işareti yaptıktan sonra "Stop stop!!! Valla bak gelirsen varya avazım çıktığı kadar bağırırım!" bu adam keçilerini falan kaçırdı herhalde.Çıplagım lan çıplak!!omuzlarını silkip banyo kapısını kilitledi.E oha artık. Ardından anahtarı elinde sallayarak klozete atıp sifonu çekti.
Hasta!!!!
"Poyraz allahım çıldırıcağım!!! Ya oğlum napıyon sen ya!!! Kapalı kaldık burda resmen farkında mısın!!" sanki hiç umrunda değilmiş gibi şortunu indirdi.O anda geçen saniyeler içinde Calvin Klein markası olan baksırını gördükten sonra yüzlerimi kapadım ellerimle.Bu çocuk harbide sapığın önde gideniydi! Calvin Klein bi de lan!! Yazık o baksıra valla ıslanacak şimdi gelmesin ya!!! "Poyraz sana bağıracağımı söylemiştim ve şimdi bağırıyorum"
"Evde kimse yok istediğin kadar bağır."
"Nasıl ya...!!" büyük bir hayal kırıklığıyla dudaklarımı büzdüm.Buraya doğru yavaşça gelirken titrek bedenimi biraz daha kasıyordum."Poyraz bak allahını seversen zaten kapalı kaldık burda bi de sen başlama abi ya.."gür kahkahasını attıktan sonra bir bacağını küvete soktu.
Tamam ya bitti artık benim işim...Irzıma da geçer artık bu!!
"Belki bende çilek kokmak istiyorum olamaz mı?"
"Lan kadın kokusu bu!!! Hem senin kokun daha güzel aşkım ben sana daha güzellerini alırım hadi bas git şimdi ya!!"
"Aşkım..."
Oflayıp yüzlerimi yeniden kapattım. Az önce aşkım dedim ben buna dimi.? "Hee aşkım...Onca lafımdan bunu mu anladın!!"
"Valla aşkımdan sonrasını anlamadım ne yalan söyleyeyim.." yalandan yüzümü buruşturup ağlamaklı bir şekilde topuklarımı küvete bastırdım.Allahtan küvet geniştide İri cüssesi biraz da olsa sığıyordu öküzün!! "Bu banyonun sonu da var yalnız ve sen o zaman göreceksin!!" dedim baş parmağımı ona göstererek "Sapıksın Poyraz ya sapık!!"
Üzerime doğru eğilip çıplak belimi kavradığında bütün vücudum elektirik akımına girmis gibiydi.Bütün vücudum onunla temas halindeyken sesli nefes alış verişlerime bile engel olamıyordum...kalçalarımı ayırdığı gibi beni aniden üstüne aldığında altımda hic bir şey olmamasına rağmen ona kendimi bastırmamaya çalışıyordum.Göğüslerimi görmesin diye ona bastırırken gözlerimi sıkıca kapatıp bu anın bitmesini bekledim.Şu an elleri olmadık yerlerimde geziniyordu ve ben su an dayanamayıp kalkmayı planlıyordum.
"Deniz" dedi boğuk bir şekilde "Deniz.."
"O ellerini çekersen canım daha iyi olucak bence" dediğimde gözleri kapalı bir şekilde sırıttı."Bir daha desene canım diye..."
"Canım..." elleri biraz daha hareketlenince "Poyraz...hayır..." dedim....Kalkmak istiyordum ve bu aile evinde olmayacak işlerdi....
"Yolun sonuna geliyoruz artık farkında mısın?"
"Derken?" ne dediğini anlamamıştım.
"Finale doğru yaklaşıyoruz diyorum.Artık bir şeyleri açığa çıkarmamız gerekiyor..."
"Ne açığı oğlum!!??"
"Lan anlamadın mı daha!!?" o anda ellerini çekerken derin bir nefes aldım."Anlamadım valla...AÇIKÇA KONUŞ ABİM!!"diye son cümlemde bağırdım.Valla yapıştırcam tokadı o olacak he...!!
Dudaklarıma yavaşça yaklaşıp öptükten sonra çeneme bastırdı dudaklarımı. O eller yine bi taraflarıma doğru giderken omuzlarını sıkmaya başlamıştım Poyraz'ın...
"Lan ben sana köpek gibi aşığım be!!!
"Ha!!??"
Puhaahahha!! Poyraz bana aşıktı öyle mi? Sesli bit şekilde kahkaha atmaya başlarken sanırım delirmiştim..."Az önce ne dedin sen doğruyu söyle" gerçekten yanlış anlamış olamazdım.Bu adam resmen bana aşık olduğunu ilan etmişti. Ciddi bir şekilde kaşlarını çatınca yavaşça kahkahamı dindirip "Sen ciddisin?" dedim.Valla hiç şaka yapar bi hali yoktu..."Birazdan ciddi olamayabilrim ama."yine omzuna şaplagımı atıp gözlerimi sinsice kıstım."Şu an üstümde çıplaksın farkındaysan."lanet olsun ki öyleydi.Biraz bana doğru eğildikten sonra musluğu açtı.O anda tüm soğuk su vücutlarımıza doğru yağmur suyu gibi teker teker düşerken dudaklarımdan akan suları bir bir emdi ve öptü.Kalbimin her zerresinde minik minik çarpıntılar olurken o lanet olasıca elleri bi durmuyordu.
"Ah!! Poyraz...!" bu kesinlikle çok... Değişikti. "Bak işte.. Sırılsıklam aşığım sana gördün mü?" bir kez daha gözlerimi aralayıp o ıslak saçlarına ardından kırmızı dudaklarına ve en son su damlacıkları bir vücudundan akışını izledim..
Sen...Mükemmelsin Poyraz...
Kollarımı boynuna dolayıp ıslak saçlarını öptüm...Ah ne kadar da güzel şeylerdi bunlar.. Yumuşacık...
Dudaklarına yaklaşıp öpmeye başladım. Mıknatıs gücü vardı bu adamda...Beni kendine nasılda hapsediyordu görüyorsunuz değil mi? "Bana hiç kardeş gözüyle baktın mı?" dudaklarından sesli bir şekilde ayrıldıktan sonra gözlerine diktim benimkileri...
"Hayır.Sen zaten benim kardeşim değilsin. Ve hiç bir zaman olmamıştın." bir kaç saniye gözlerime baktı.Doğru.ne o benim abim ne de ben onun kız kardeşiydim.Ama illada bi adı olacaksa tamam.O benim Üvey Abimdi...
"Beni değiştiriyorsun Poyrazlı Denizim...Değiştiriyorsun..
"Şu an alev alev yanıyorum be Poyraz..
"Bende...
Dudaklarımız birleştigi an daha da alev topuna dönmüştüm.Annem bunları bi görüpte duysaydı varya biterdim ben.Bu ev sonum olurdu benim.Belimde sabitledigi ellerini aşağılara doğru indirdi.Bende aşağılara doğru kayarak resmen erirken,her tarafımın titreşim anında olduğunu hissettim.Eli özel yerimi sonunda bulunca istemsizce inledim.Sanırım artık buna engel olmalıydım.İş ciddi bir taraflara gitmemeliydi bence.Dudaklarından ayrılacakken alt dudağımı ısırıp kendine çekti ve öpmeye devam etti.Bu sefer ellerimi göğsüne koyup dudaklarından ayrıldım.Tam çıkmasını söyleyecekken o atladı lafa.
"Annem gibi kokuyorsun...Sen annemin kopyası gibisin."
Of Poyraz... Ben şimdi seni nasıl bırakırım? Ben şimdi sana nasıl git derim."Senden başka kimsem yok benim..." yok bu adam ağlatacaktı beni..."Poyraz. Ben yanındayım senin. Ben seninim"deyip sarıldım ona.Bu adam hakikaten ne yapıyordu bana!!az önce kovacağımı söyleyecektim şimdi ne diyordum adama...
Beni üstünden kaldırıp deliği açtı ve tekrar bana döndü... Yine dudaklarımı öpmeye başlayınca deliği neden açtığını düşünmeye başladım.Sanırım buldum. Ya da bulmaz olaydım.Birazdan bütün köpükler akıp gidecekti ve ben gözle görülebilir bir hal alacaktım.Zaten görmüştü artık kasılmama gerek yoktu.Sevdiğim adama karşın bile hassastım böyle durumlarda.Sırtım bu sefer soğuk duvarla buluşunca titredim ve Poyraz'ın beline daha çok sarmaladım uzun bacaklarımı.O da kalçalarımı tutarak duvara biraz daha sabitledi beni.Öğlen vakti ne işler yapıyorduk biz böyle Tanrı aşkına!!
"Sen..." dedi hafifçe fısıldayıp."Benim için varsın.."ve biraz daha bastırdı kendini bana."Seni seviyorum.." diyerek aynı ses tonunda konuştum.Bacaklarımı hissetmediğimi söyleyebilirim size.Dokunduğu her yer felç yapıyordu beni.Beni yere nazikçe bırakıp saçlarımı durulamaya başladı. Önüme gelen saç tutamlarımı arkaya doğru nazikçe attı.Sonra kısa bir süreliğine dudaklarımı öpüp ayırdı ve vücuduma baktı..
"Gerçek misin sen?"diye alayla sordu.
"Yok ben marsdan geldim Poyraz" deyip onun gibi dalga geçtim bende.
"Marstada böyle mi dolaşıyordun?"
"Heee evet.Çıplak,kendi bildiğime öyle geziyordum ortalıkta.Her şey meydanda zaten.Vücudumu sular seller gibi ezberledin.İstediğin oldu mu şimdi?" gülerek sarıldı bana."İşte biz çıplakken bile birbirimize sataşan manyaklarız.Seninle laf dalaşı yapmak yerine daha güzel planlarım vardı ama her neyse..." başımı göğsünden kaldırıp gözlerimi kısarak ona baktım."Hayvan!! Biz simdi burdan nasıl çıkacağız sen onu söyle"bu öyle bir maldı ki sırf kaçmayayım diye anahtarı klozete atmıştı. "Bunu düşünemeyecek kadar aptal olduğumu söyleme bana."
Söylemedim zaten..!!
Kulağıma doğru eğilip "Bil bakalım şimdi nereden çıkacağız?" diye fısıldayınca bön bön ona baktım.
"Ay nerden bileyim ben Poyraz? Yandex miyim?"
"O espiri biraz bayatladı be gülüm."
Haklıydı...
"Çok salağım dimi?" dedim burnumu kaşıyarak..
"Estağfurullah canım.Salak demek az kalır.
Koluna hışımla vurup ittirdim."Hayır deseydin şaşardım zaten."bu adam beni sinir etmek için yaratılmıştı herhalde.Çıktığım gibi hemen havluma sarılarak getirdiği bas havlusunu da saçıma doladım." Hadi bakalım Poyraz şimdi nasıl çıkacağız?" bu herif gülmekten başka bir şey yapmıyordu.Bu sefer sıkılıp "Poyraz!!" diye cırladım."Tamam lan.Uzattın sen de ha...Ben seninle burda akşama kadar durmayı planlıyordum aslında ama...Hadi acıdım.Siyah donumun cebinde.Yedek anahtarı var."dedi.Yedek anahtarı ha...Gerizekali herif!! Donunu alıp iki cebini de karıştırdıktan sonra anahtarı buldum.Kapıyı açar açmaz Poyraz omzuma çarpıp odadan çıkarken arkasından "Hayvan!!" diye bağırdım.
Sevdiğim bir hayvan...
*********************
"Deniz hadi soğumuştur fincan.Bak artık şu falıma ya..."
"Bak canım benim.Batıl inanç bunlar.Ya hem ben fal bakmayı asla beceremem." ensemi kaşıyarak muzipçe baktım Simge'nin suratına.Oflayıp arkasına yaslandı. Bu kızın ruh halleri gerçekten değişikti. Şimdi de bana mal mal bakıyor mesala.
"Kalk kız o zaman falcıya gideriz bizde."
"Nah giderim.!! Lan kıtmısın sen!? Batıl inanç diyorum batıl..." hic bir yere gitmem ben bunla.Gittiğim zaman başım illaki belaya giriyordu valla."Ama ben bazı şeyleri çok merak ediyorum aşkım.."dudaklarını 5 yaşındaki çocuklar gibi büzüp,masumca suratıma baktı. Ama ben buna böyle dayanamam ki ya.."Ha- hayır Simge olmaz.Bak eğer böyle masum masum bakmaya devam edersen eve giderim haberin olsun."deyip kararlı bir şekilde arkama yaslandım.Ben Poyrazla yaşadıklarımı birbir ona anlatırken zaten gülüp dalga geçmişti.Bir de bu masum oyunlarına kanamazdım ben."İyi söyle hadi.Ne yapalım?"o da benim gibi aynı pozisyonu alınca gözlerini tavana dikti.Birkaç dakika sonra gözleri parlayınca bana baktı.
"Buldum kızım buldum!!!"
****
"Simge bu çok fazla olmadı mı sence?"
Bordo rujunu dudaklarına sürdükten sonra aynadaki yansımama baktı,sinsi bir gülüşle.
"Mütüşsün.Tam bizim cemiyete uygun."dedi.
Simge bana,bizler gibi zengin olan kişilerin bulunduğu bir restorana gitmemiz gerektiğini söyledi. Daha önce bir kaç kere gittiğimden bende kabul etmiştim.Üstümdeki toz pembe kalın askılı elbisemle beyaz stilettolarımı kendim uydurmuştum.Bu renk ikilisine bayılıyordum..Elbise vücuduma yapışık olduğundan zar zor yürüyebiliyordum ama bir yönden bu elbiseleri de kendime yakıştırıyordum.Yine hafif bir makyajla saçımı saldığımda önümdeki buklelerimi alıp sol tarafıma aktardım." Hadi çıkalım. Acıktım."dedi Simge kapının eşiğinden bana bakarken.'Sen ne zaman toksun ki zaten' diye düşündükten sonra çantamı alıp beraber dışarı çıktık.
Büyük ve bir o kadar da ultra lüks restorana girince nefesimi tuttum.Kredi kartım birazdan yiyeceğim yemeklere yeter miydi acaba? Resmen şu an şımarık kendini begenmiş zengin çocukları gibi hissediyordum.Simge resmen işi cıvıtmıştı.Boş bir masaya geçerken huysuz bir şekilde homurdanarak yerime oturdum.Biraz sonra da bizi tanıyan bir garson yanımıza gelince sahte bir gülücükle başımı kaldırıp ona baktım."Deniz hanım hoşgeldiniz.Direkt menüyü vermemi mi istersiniz yoksa garnitür ve içecekleri önden getirelim mi?"
"Menüyü alalım lütfen" diyerek kestirip attım.Çok fazla konuşuyordu bu garson.Tamam yani bize olan saygın iyi hoşta... Bir yere kadar yani.
Her zamanki gibi balık söyleyerek menüyü geriye verdim.Bi balık 210Tl olabilir mi arkadaş yaw....Ayıp yanı bizde insanız burda kraliçe değil.
"Bence biz buraya gelerek hata yaptık simge söyleyeyim.Niye doğru dürüst bir yere gitmiyoruz ki? "
Oflayıp gözlerini devirdi.Her zaman yaptığı bir şeydi zaten bu.Alışmıştım."Biraz havamız olsun dedik çok mu kötü yani?"iki yana salladım başımı.Nedense ben diğer insanlar gibi.olmak istiyordum. Gerçi öyleydim..Gerektiği yerde otobüs taksi ne varsa kullanırdım.Benim ne ayrımcalığım vardı dimi?
Simgeyle bir yandan yemeklerimizi yerken koyu bir sohbete dalmıştık.Bu kızla ne zaman buluşsam illa ya bi dedikodu çıkartıyordu ya da muhakkak konuşacak bir şey buluyordu. Gözü bir yere takılıp kalınca arkasına yaslandı ve bakmaya devam etti."Ay kezbaan...İğrenç ya öğk!! Yani"dedi.Merak edip bende onu baktığı yere bakınca kahverengi ve kırmızı kombini yapmış bir kızı gördüm.Gerçekten Simgeye katılıyordum.Kahverengiyle kırmızının uyumu nerede görülmüş allah aşkına!!! "Haklısın.Bakma bence." deyip başımı geri çevirdim.Simge son lokmalarını da bitirdikten sonra masanın üzerindeki telefonu titremişti.Hemen eline alırken bir kaç yere bastıktan sonra dikkatle telefona odaklanmıştı.Sanırım mesajı gelmişti.
"Bence artık kalkmalıyız.Gökhan bana uğra diye mesaj atmış" dedi yavaşça hareketlenirken.Alayla sırıtıp ağzımı peçeteyle sildim."ateşli bir gece yine seni bekliyor desene"bunun verdiği gazla bir de kahkaha patlatınca koluma uzanıp çimdirdi."O hata bir kereydi bir kerem tamam mı?"
He abim he!!!
**********
Simge beni eve kadar sağ olsun bırakınca yanağına sulu bir öpücük bırakıp "İyi geceler" dedim. Gülümseyip gaza yeniden hafifçe yüklendi ve o da "Sanada canım" dedi.Arabasından inip eve doğru ilerlerken göz pınarlarımdaki yaşlar esnemekten göz yaşı gibi dökülmeye devam etmişlerdi. Tabi bu kadar erken yatmaya bile ben bile bu kadar alışkın değildim.Eve girince topuklu ayakkabılarımı çıkartıp anahtarı bir köşeye fırlatınca,salondaki televizyon Işığı çekti dikkatimi.Salona doğru ilerlerken Poyraz'ın öksürme sesini duymam bir olmuştu. Ayaklarını sehpaya uzatmış elindeki bira şişesini kafasına dikerken bir yandan da televizyona odaklanmıştı.Hemen yanında duran dosya ve birkaç kâğıt ve tablet onun baya çalıştığını anlatıyordu bana.Yanına ilerleyip eşyalarını sehpaya bırakırken dikkatini çekmiş olmalıyım ki beni süzdü başta aşağıya."Nerdeydin sen?"anormal bir şekilde baktıktan sonra "Simgeyle dışarıdaydım Poyraz?"
"Bana dön!"
Sarhoş mu diye bir süre baktım gözlerine. Ciddi tavrı bunu engellerken basbaya sarhoş değildi işte.Bedenimin tamamını ona döndürürken yavaşça bileğiimden tutup kucağına çekti.Sol dizimi kırıp koltuğa çıkarken üstüne doğru hafifçe eğildim.O ise sadece gözlerime bakıyordu. İki bacağımı da beline sardıktan sonra yavaşça yutkundum.Bu sefer utanmayacaktım.Kalbim her ne kadar deli gibi atsa da beni heyecanlandıran şeyi bulacaktım.Ah bu kasıklarım yine iyiğe gitmiyordu.
"Özledim lan seni köpek gibi! Sarıl bana.Poyrazım de....Aslanım de..Yanıyorum lan! Senin için! Evde olamadığın her dakika cehennemimdeyim.Sesini duymak bu kadar mı zor...Bu kadar mı acı veriyor bana...Sesini bile özler mi insan? Sen bana ne yapıyorsun Deniz!! Ne??!!
************
Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro