Chào các bạn! Vì nhiều lý do từ nay Truyen2U chính thức đổi tên là Truyen247.Pro. Mong các bạn tiếp tục ủng hộ truy cập tên miền mới này nhé! Mãi yêu... ♥

ÜA21-

Medya Gökhan ve Poyraz..

İyi okumalar..

Poyrazdan...

Altımdaki yumuşak zemin hafifçe kıpırdadığında gözlerimi güçlükle açtım.Altımda yatan Denizi görünce gerçek mi diye bir kaç kere daha gözlerimi kırpıştırdım.Ellerini belime dolayıp kendisine çekerken hafifçe sırıtıp başımı boynuna gömdüm.O buram buram çilek kokusunu içime çekerken keşke normal hayatta da bana böyle yakın dursa diye geçirdim içimden.O bana lazımdı.Bütün yaralarıma hastalıklarıma iyi gelen bi antibiyotik gibiydi.Bense onu bırakmak istemeyen dana herifin tekiydim. Ve bu rüya birazdan bitecekti.Sahi...dün ben Denizi üstüme yatırmıştım.Nasıl olurda o benim altıma giriyor hala anlamış değildim.Bacağının birini bacağıma doğru attığında üzerinde yattığı yastığı sıktım.Daha önceden de dediğim gibi beni fazlasıyla tahrik ediyordu. Yine o kapalı olan dudaklarını aralayıp öpmek istiyordum ama uyanınca afallayacağı için vazgeçmiştim.Gözlerimi kapatıp kokusunu içime çekmeye devam ederken tanıdık bir ses duymuştum."Çocuklar!!"..Ah bu Denizin biricik annesi Ender'in sesiydi.Ender bir kez daha seslenirken huysuzca gözlerimi açıp başımı her ne kadar çekmek istemesemde boynundan kaldırdım.Denizle göz göze geldiğim anda beni ittirmeden üstünden kalktım avucumun içini gözüme koyarak ovcalamaya başladım.Yeni uyanmıştım ve hala daha uyku sersemiydim.Ender bi anda "Ne bu haliniz??" diye sorunca Deniz'in esnemekle meşgul olduğunu gördüm. "Denizle yine dışardaydık.Eve geç gelince burada uyuya kalmışız işte." diye bi yalan uydurdum.Ona Burus'un geldiğini ve kumar oynadığımızı söyleyemezdim tabiki de.Denize tekrar baktığımda o dağılmış güzel saçlarını topuz yaparak arkasına yaslanmıştı."Yoksa yine mi sarhoş oldun Deniz?" ellerinin tersini bıkkınca iki yanına koyarken "Hayır anne.Gördüğün gibi bir yerleri yakıp yıkmadım ve hayır içmedim." Ender huysuzca kollarını göğüslerinde birleştirip "İyi tamam.Ne haliniz varsa görün" Ender mutfağa doğru yol alınca başımı geriye doğru attım.Bu kadın huysuzdan başka bir şey değildi. "Sana burada uyumayalım demiştim."dedi gözlerini gözlerime kenetlerken." Başlama yine ya..." deyip ayaklandım.Sabah sabah çok çekilmez oluyordu.Ben merdivenlere yönelirken onun da arkamdan geldiğini hissedebiliyordum.."Saat daha 9 ama.." diye ağlamaklı bir ses tonuyla konuştuğunda gülümsedim."Benimle uyamaya bu kadar meraklı olduğunu bilmiyordum.Akşama yine birlikte uyuruz güzelim sorun değil" göz kırpıp odama girdiğimde kısık seste gülüp başımı iki yana salladım.Onu böyle deli etmeyi cevap vermesine izin vermemeyi çok seviyordum...
Üstümdekileri çıkardıktan sonra doğruca duşa girdim.Güzelce yıkandıktan sonra belime beyaz havlumu sarıp başımı kurulayarak banyodan çıktığımda Deniz ellerinde dürülmüş çamaşırlarımla içeri girdi."Galiba sende babam gibi kapı çalmasını bilmiyorsun" başımdaki havluyu yatağa fırlatırken kahrolası yanakları yine kızarmaya başlamıştı.Her ne kadar kendimi öpmek için tutsamda sınırlarını aşıyordu."Ben..kapıyı kaç kere çaldım ama duymadın.Bizim hizmetçilerin işi vardı bende-" sözünü kesip "Tamam anladım.Çok fazla konuşuyorsun bırak şöyle" diyerek yatağı kısa bir süreliğine gösterdim.Gözlerini zar zor üzerimden çektiğinde yatağıma doğru yaklaşmaya başladı.Utangaç bir İlerizekalı...

Altında kısa beyaz bir şort ve siyah kalın asklı tülden bi gömlek vardı.Süt gibi olan bacakları yine ortadayken kıskanç yanım ağır basmaya başlamıştı.Kolumu yatağın ayak ucunda duran tahtaya koyup onu seyrettim.Neden bu kadad güzeldi anlamıyorum.Hale de benim için fazlasıyla güzeldi.Yine yıkanmış taze buram buram çilek kokarken onu kendime çekmek istiyordum. Bana son bir bakış atıp yanımdan uzaklaşırken kolundan tuttuğum gibi kendime çektim.Beni kasıp kavuran teni yine dibimdeydi.Öldüğüm kokusu da yine yamacımdaydı."Poyraz aşağı inmem gerekiyor bırakır mısın?" direk cevap verip "hayır" dedim.Bundan sonra ona sert davranacağımı söylemiştim.Bu dünyada sert birisi olduğunu hiç bir yerde utanmayacağını ögretecektim.Bunu sesli bir şekilde dile getirerek "Sana herşeyi öğreteceğim."dedim."Korkularına karşı seni eğitmeyi düşünüyorum." omuzlarını silkip "Nasıl?" dedi umursamazca.Sanırım bu dediğime inanmıyor gibiydi.Pişkince sırıtıp "bekle ve gör" avuçlarını alıp yanaklarıma koyarken yutkunduğunu gördüm adem elmasından.Şimdi içinde ne korkular barındıyordu bilmiyorum ama ona kesinlikle zarar vermeyeceğimi bilmesini istiyordum.Dudaklarımı dudaklarına doğru bastırıp öpmeye başladığımda midemde olan davullar çalmaya başlamıştı bile.Yine çilek kokan dudak kremi harika bir şekilde beni hırslandırıyordu.Onu yatağa atmak için kendimi zor tutsamda yine de beceremedim.Normalde bu benim için çok kolay bir işti ama Deniz'e gelince...Bir yönden korkuyordum.Dudaklarımdan ayrıldıktan sonra bir elini göğsüme diger elini kalbinin üzerine koyup "Poyraz dur. Öleceğim yoksa" öyle hızlı nefes alıp veriyordu ki bayılmak üzereydi sanki. Kollarımı ona doladığımda söze girdim."Ya ben noluyorum? Beni hiç düşündün mü? Benim içimde neler döndüğünü bilmiyor musun?.Beni artık baştan çıkarmayı kes."

"O zaman benden uzak dur Poyraz.Bırak beni. Ben sana göre değilim" dediği anda yeniden dudaklarına yapmıştım. Ne demek ben sana gore değilim? Bluzumun bana olmadığı gibi 'Bu sana göre değil!'

"Lütfen böyle konuşma.Ben sana burada ne halde olduğumu söylüyorum sen neler söylüyorsun?" kollarımdan ayrıldığı zaman boşluğa düşmüştüm sanki."Pardon ben...ben ne dediğini bilmiyorum galiba" diyerek elini başına koydu."Tamam bende fazla üstüne gittim.Çıkabilirsin" dedim elimle kapıyı işaret ederek.Biraz şaşırsada pişmanmış gibi bakıp önüne bakarak arkasına dönüp yavaş adımlarıyla odadan çıktı.Her şey güzel giderken bi anda her şeyin berbat olması..Denize olan bütün iletişimimi kesiyordu.

Yüzümü elimle sıvazladıktan sonra etrafıma kısa bir bakış attım.

Olacak iş değildi...

Her zamanki üzerime yapışan siyah gömleğimi üzerime geçirip düğmelerini teker teker bağladım.O gün boynuma bağladığı kravat aklıma gelince bos bir yere bakıp gülümsedim.

Bu kız aklımı başımdan alıyordu..

Hazırlandıktan sonra siyah saatimi da koluma yerleştirip ön tarafı uzun olan Saçlarımı arkaya doğru attırdım...

Sanırım böyle daha iyiydi.

Burnumu çekerek aşağı indim.Ardından bahçeye çıkarak kahvaltı masasına doğru ilerledim.Babam yine her zamanki gibi erken çıkmıştı anlaşılan.Deniz'in karşısına oturduğumda,hala daha yüzüme bakmaktan çekiniyormuş gibi al al yanaklarıyla birlikte kahvaltısıyla meşguldü. "Seni akşama birisiyle tanıştıracağım Deniz." dedi Ender.Deniz'in bakışları annesine yönelirken "Kim o?" diye sordu. "Şirketimin yeni ortağı. Akşama bize yemeğe gelecekler. Oğlu da var adı Rüzgar.İyi anlaşacağınızı umuyorum."

Dilimi damağıma bastırdım.Hiç bir erkeği Deniz'e yaklaşmasını izin veremezdim."Erkeklerle aram iyi olmadığını sende çok iyi biliyorsun anne" Deniz küçümseyici bir bakış atıp arkasına yaslanırken annesi "Öyle deme.Belki aranızda.."

"Anne.Ortağın diye o Rüzgar denen adamla bi ilişki kuracağımı söyleme bana." dedi sözünü kesip.Bu konuştukları beni hafiften gülümsetirken keyifle kaşar peynirimi ağzıma tıktım.İlişki kuramazdı çünkü beni seviyordu. "Hayatını kazanıyorsun.İşin elinde sayılır.Artık senin de hayatını birlikte paylaşabileceğin bir eş bulmanın zamanı gelmedi mi??" Deniz'in bakışları bana döndüğünde,gergin halimi anlamış olacak ki başını iki yana salladı."İstemiyorum.Ben erkeklerle mutlu olamıyorum anne...Eğer beni başından bi an önce atmak istiyorsan bunu dile getirmen yeterliydi .Benden bu kadar nefret ettiğini bilmiyordum."

Deniz masadan kalkıp içeri yol alırken Ender oturduğu yerden arkasına dönüp "Deniz!!! Öyle demek istemedim beni yanlış anladın.Gel buraya!" diye söylenmeye başladı.Kızımın sürekli sinirlerini bozmaktan başka bir şey yapmıyordu. "Ne dedim ben şimdi ya.?" diyerek bana döndüğünde omuzlarımı silktim."Kendi kararlarını kendisi alması gerekirken hayatına müdahele etmeniz doğru bir davranış değil sanırım" diyerek çayımdan son bir yudum aldım ve ayaklandım. "Bunu bir kez daha gözden geçirin" diyerek arka bahçenin çıkışına yöneldim.Telefonumu cebime yerleştirirken bir yandan da arabanın anahtarını çıkartıp arabaya yerleştim ve kemerimi bağladım...

Yol boyunca direksiyondaki Ellerim sürekli titremişti.Deniz asla birisiyle birlikte olamazdı.İzin vermemeliydim.Zorla güzellik asla olamazdı.

Odama girip koltuğuma kurulurken birkaç dosyayla ilgilenip arkama yaslandım.Onu aklımdan çıkartamıyordum ve beynim onun şu an ağlamsıyla ilgili ciddi sinyaller vermeye başlamıştı.Geçen annesiyle yaptığı kavgayı hatırlayınca derin bir nefes aldım.Sinirlenince daha da hırçın oluyordu ve bu durum her ne kadar kötü olursa olsun.. Daha da göze batıcı oluyordu..Anlatmak istediğim şey beni daha da büyülüyordu.Ayağa kalkıp ellerimi cebime yerleştirirken büyük cama doğru ilerledim.Perdeyi açtıktan sonra dışarıya bakarken,kapımın iki kere tıklatıldığını hissettim.Arkamı dönmemle Alev'i görmem bir olmuştu zaten.Bu Deniz'in ağzından söylenirse dünkü çakma sarışın.Denizin yine kıskançlığı tutup dibimde bittiği o an aklıma gelince başımı tekrardan iki yana salladım..

Tanrım beni seviyordu... Ve ben ona karşı hissettiğim şeyin neden adını koyamıyordum?

Alev yavaşça bana doğru ilerlerken onu şirkete ilk başladığında becerdiğim an geldi gözümün önüne.Deniz hayatıma girmeseydi yüzümü buruşturmam gibi bi lüksüm olmazdı.Ve tam da Alev denen kıza bu gözle bakıyordum. Yanıma gelip sürtünmeye başlayınca duruşumu hiç bozmadan onu seyrettim.Kaşınıyordu yine.Beyaz gömleğinin bir düğmesini daha açıp göğüslerini öne sererken kısa bir süreliğine dudaklarını dudaklarıma yerleştirdi..

Hayır.Hic bir dudak Deniz'inki kadar güzel değildi.O çilek kokulu dudakları hic bir şeye degismezdim..

Tanrım nasıl bir adam olmuştum ben böyle?

"Alev bırak!!" diyerek dudaklarımı geri çektim
"Seni çok özledim Poyraz.Bazı yerlerim seni çok özledi.." elini erkekliğimde doğru götürdüğünde dişlerimi sıktım."Hayır.!! onun tek gecelik olduğunu sende gayet iyi biliyorsun.Şimdi ne söyleyeceksen söyle ve çık"

Topuğunu yere vurduktan sonra kaşlarını çattı."Benim için tek gecelik değildi işte anlamıyosun.Seni sevdiğimi hala anlamadın mı?"

"Hayır hayır Alev bana aşık olmana katlanamam.Sen benim için sekreterden başka birisi değilsin. Ben sana göre birisi değilim ve en baştada ben aşık oluncak bi adam değilim." diyerek kısa bir süreliğine etrafıma baktım.Sinirle odadan çıkarken elimi şakalarıma doğru götürdüm.Masama doğru ilerlerken hiç bir işe kendimi vereceğimi sanmıyordum...Kafamı dağıtmam gerekiyordu ve Deniz'i kısa bi anlık da olsa unutmam hatırlamam gerekiyordu.

Geriye tek bir seçenek kalıyor...

Duru!!

Sadece onu seks için kullandığım normal bir fiziği olan birisiydi.Alev gibi şişkin göğüsleri ve kalçaları yoktu.Bunu yapmak zorundaydım aksi takdirde akşama kadar içerdim...ve eve dönmezdim..

Ben böyle birisiydim...Aşağılık herifin tekiydim...Her kez bana dük olduğumu söyler ve aslında bu gerçek değildi.Dük'ün ne olduğunu biliyorsunuzdur herhalde.Cinselliğe önem veren kişi.Ama öyle değildim. Sadece canım sıkıldığı zaman ya da ne bileyim sinirlendiğim zaman bu işi yapardım.Duru..Güzel kızdı. Bunca senedir bana karşı hiç bir şey hissetmeyen tek kız..Sadece benimle birlikte olurdu..

Ne garip dimi.??

Artık onu da başımdan atasım vardı.Hic beklemeden kabul ederdi.Beni hiç bir şeye zorlamazdı...

Bir kaç işimi hallettikten sonra Duru'nun apartmanın önünde durdum.Elim direksiyonda karşıya bakarken onu beklemek çok sıkıcıydı.Bekletilmeyi asla sevmezdim.Yan kapı aniden açılınca Duru'nun hafiften açılan bacaklarına kaydı gözüm. Sonra suratına baktığımda gülümseyip "Selam" diyerek bana döndü."Fazla vaktim yok.Bi an önce rahatlat beni gerginim"

"Her zamanki gibi iş stresi anlaşılan"

"Sayılır" diyerek mahallesinden çıktım.Akşam yemeğine yetişmem gerekiyordu ve bi an önce bu işin bitmesi lazımdı."Bu son.Paran neyse yarına hesabında olur" diyerek yola bakmaya devam ettim. "Pekala.Sen bilirsin" diyerek yan gözle bana baktı. "Bana karşı hiç bir duygu barındırmıyorsun dimi Duru?" yüzündeki üzgün ifade beni korkutmaya başlamıştı çünkü.
"Hayır tabiki de.Ben sadece alışmıştım onu demek istedim" başımı tamam anlamında salladıktan sonra bir otelin önünde durdurdum arabamı.Hızla inerken arabadan arkamdan gelmesine bile aldırış etmeyerek içeri daldım.Odayı hazır ettikten sonra içeri girdim.Kapıyı arkamdan kapattığı gibi beni kendisine çekerken "Madem bu son gecemiz...Güzel geçsin bari" diyerek dudaklarıma yapıştı. Ellerimi beline yerleştirip kendime çekerken arkasındaki elbisenin fermuarını açtım hemen..

Affet beni Deniz...!!

******************

Duru'nun zevkle karışık inlemeleri son bulurken kendimi son bir kez daha ona ittim ve iki bacak arasından çekildim.Hızlı bir şekilde göğüsleri inip kalkarken benim de ondan bir farkım yoktu.Yanına doğru kendimi atıp baksırımı giydikten sonra gözlerimi kapadım."Teşekkür ederim" diyerek başımı ona çevirdim."Önemli değil" diyerek tıslayarak ayağa kalktı. "Bu öncekinden daha sertti" diyerek güldü. Yerden aldığı iç çamaşırlarını üzerine giyerken ben çoktan ayağa kalkmış hazırlanmıştım bile.Ayakkabılarımı da giydikten sonra dağılmış saçlarımı ellerimle düzelttim.Duru'ya döndüğümde ise elbisesinin fermuarını çekmekle meşguldü. En sonunda çekip saçlarını da eskisi gibi topladıktan sonra bana döndü. "Güzel bir geceydi fakat ücret ödemen gerekmiyor istemiyorum.Daha fazla Sürtük muamelesi sevmiyorum.Her neyse umarım hayatında çok daha düzgün ilişkiler kurabileceğin birisi çıkar karşına.Seninle olmak güzeldi...ve...sana sarılabilir miyim?" başımla onaylayıp kollarını boynuma doladığında ellerini yavaşça ince beline götürdüm. Benden kısa bir süreliğine ayrılıp "Hoşçakal" diyerek odadan çıktı.

**********************

Akşam eve büyük bir yorgunlukla geldiğimde anahtarı zar zor ayakkabılıga fırlattım.Bahçeden gülüşme sesleri geldiğinde arka bahçeye çıktım.Babam Deniz.. Ender ve yanında onun gibi bir bayan ve...

Bu Rüzgâr o Rüzgâr mıydı??

Hani şu Denizle aynı fakültede olan...Hatta bunlar yüzme maçına falan gitmişti..

Sanırım halisilasyon falan görüyor olmalıyım.Denizle bu adamın asla bir ilişki kurmalarına izin vermezdim.Bir de yanına oturmuş hayvan...!! Yorgun çıkan sesimle "iyi Akşamlar" diyerek babamın yanına oturdum.Ender beni yanındaki kadınla tanıştırırken Rüzgar'a döndü.Ender'in söyledikleri Umrumda değildi şu an.Sadece ölümcül bakışlarımı Rüzgara göndermekle meşguldüm.Rüzgar "Memnun oldum" diyerek elini uzattığında delikanlı gözükmeye çalışarak burnumu çektim ve Rüzgar'ın elini sert bir şekilde sıktım.Yerime tekrardan oturunca tabağıma konulan yemeği kaşıklamaya başladım hemen.

Bu gecenin bi an önce bitmesi lazımdı."Sen iyi misin yorgun gözüküyorsun" babam elini koluma yerleştirince bir eline bir de ona baktım."İyiyim.Sadece biraz fazla yoğundum"başıyla onaylayıp aralarında geçen sohbeti dinlemeye başladığında bende gözlerimi Deniz'e kaydırdım.Ensesini kaşıdıktan sonra bardaktaki suyunu içti.Rüzgar kolunu Deniz'e doğru atıp kulağına gülerek bir şeyler söylediğinde Deniz tekrardan suyundan bir yudum alıp güldü.

Yine ölüp bittiğim o gülüşü...Şimdi ise o gülüşü başkasına yapıyordu. Bana değil başkasına... Dikkatinizi çekerim.!

Yemeğimi bitirdikten sonra peçeteyle ağzımı silip arkama yaslandım."Sen ne düşünüyorsun Poyraz??" Ender'in söylediğiyle bütün gözler bana çevrilirken garip bir şekilde bakıp "Hangi konuda?" dedim.Söylediklerinin hiç birini dinlemememiştim çünkü. "Denizle Rüzgarı diyorum.Sonuçta sen onun abisisin ve senin de duygularını belli etmen beni mutlu eder"

'Mümkünse sen mutlu olmaya çalışma' diyecektim ama herkezin içinde olmazdı tabi.Derin bir nefes alıp sırtımı sandalyeye daha çok bastırdım.Ne söyleyebilirdim ki? "Boynundaki kolye herşeyi açıklıyor zaten" diyerek hala daha boynundan çıkarmamış kelebek işlemeli kolyesini gösterdim.Kelebeğin gözlerinin içindeki minicik taşlarla yapılmış P ve D harflerini hala daha fark edememişlerdi sanırım. Deniz anlamış bir şekilde sırıtırken bende ister istemez gülümsememe engel olamamıştım.

İşte Poyraz'ın akıllı kızı..

"Her neyse dediğimi tabiki de anlamadınız.Denize o kolyeyi ben aldım yani bu durumda benim için önemli birisi.Tabiki de onun iyiliğini isterim.Başka bir diyeceğim yok" dedim daha anlaşılır bir şekilde.Rüzgar hariç herkez 32 diş sırıtırken,bende hic bir şey olmamış gibi davranmaya özen gösterdim.Soysal'ın dersini akşama ilerleyen saatlerde verecektim."Denize bu yönden bakman beni rahatsız etmedi Poyraz.Sen iyi birisisin."

"Denize hangi yönden bakacağımı düşündünüz? Hangi yönden bakacağım sizi rahatsız ederdi ya da?" hakikaten bu kadın sabrımı bir yere kadar taşırıyordu.Babam alttan elimi tutunca ne var! Şeklinde bir bakış atıp ardından Endere geri döndüm.Vereceği cevabı çok merak ediyordum açıkçası."Ben sadece Deniz'e olan tavırların beni iyi hissettirdi onu demeye çalışmıştım"

"Bir daha söylemeye çalışcağınız şeyleri düşünerek tekrardan bi gözden geçirin isterseniz. Böylece toplum içinde yanlış anlaşılmazsınız" diyerek ayaklandım."Size iyi geceler"diyerek odama yol alırken sıktığım yumruklarımı serbest bıraktım.

Odama girdiğimde balkonuma çıkıp sigaramı çıkarttım.Kutunun içinden bir tane alıp dudaklarıma doğru götürürken cakmağımla yakıp bacak bacak üstüne attım.Denizle o lavuğun asla aralarında bir ilişki olamazdı.Daha doğrusu olmamalıydı.Buna müsade etmeyecektim tabikide.

Deniz'e ihtiyacım vardı.Ona sarılmaya çilek kokusunu içime çekmeye ihtiyacım vardı.Lanet olsun ondan bir dakika bile ayrı kalmıyordum.Gözlerimi sıkıca kapatarak başımı geriye doğru attım.Dumanı yavaşça dudaklarımdan bıraktım. Yarın onu alıp bir günlüğüne uzaklaşacaktım buradan.Ayrıca onun yükseklik korkusunu yenebileceğimiz bir yere götürecektim...Hele bi gelmesin kafasını koparırdım onun..!!

Gülen yüzümle birlikte sigaramı söndürdüm ve içeri girerek sürgülü kapıyı kapattim.Yatağıma oturup gömleğimin etek uçlarını pantolunmdan çıkarttım ve düğmelerini komple açtım.Boynumdaki zincir kolyeyi çıkartıp baş ucuma koyarken kapımın çalındığını hissettim. Kafasını kapının ucundan gösterip "gelebilir miyim?" diye sorunca gülümsedim.Bensiz yapamadığı her haliyle ortadaydı işte."Gel buraya!" diyerek kollarımı açtım.Sarılmak istiyordum ona.Kokusunu burnuma işkence yapmasını istiyordum.

Bana doğru yaklaştığında belinden kavradığım gibi kucağıma oturttum onu."Yarın bir geceliğine evde yokuz.Ona göre hazırlan."

"Nereye gidiyoruz?" diye ciddiyetle sorduğunda umursamadan boynunu öpmeye başladım."Üzümünü ye.Bağını sorma demişler dimi maviş.?" elimi karnına koyup yatağa doğru ittigimde direk altıma alıp başımı yine boynuna gömdüm. Ellerini saçlarıma götürüp yavaş yavaş oynamaya başladığında gülümseyerek inledim. "Bu kadar güzel kokmak zorunda mısın?" dilimi yavaşça boynunda gezdirmeye başladığımda saçlarımı geriye doğru çekiştirdi.

Daha da hırslanarak keyif aldığımda boynuna dudaklarımı bastırıp emmeye başladım.Ağzından hayır anlamında bir ses çıktığında umursamadım...

Beni deli ediyordu..

Ellerini gömleğinin iç tarafına sokup belimi kavrayınca o sırada bende sesli çıkan sesime engel olamamıştım.Resmen beni ele gecirmişti ve her ikimizde bağımsız hareket ediyorduk.Boynuna dişlerimi geçirdikten sonra kısık seste bagırdığında kendimi geri çektim.O anlık hızla dudaklarına yapışacakken belimdeki ellerini göğsüme koydu."Poyraz dur yapma!!"

"Sana bundan sonra sert davranacağımı söylemiştim."

"Kendimi kaybediyorum ama yapma."

"Beni hiç düşünmüyorsun ama.Ne halde olduğumu görmüyor musun?"

"Yorgun görünüyorsun."deyince dudaklarına minik bir öpücük bıraktım." Rüyalarımın kızı... "
Başını olumsuz yönde sallayınca kaşlarımı çattım.

Boynundaki kolyeyi gösterip

"Hayır.Poyraz'ın kızı"

****************************

Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro