ÜA20-
Medya sırasıyla Ulaş, Poyraz ve Rüzgar..
İyi okumalar..
"Burus kim Poyraz??" kahvemden bir yudum alıp cevabını beklerken sigarasını dudaklarına doğru götürdü.
"Rus" dedi ağzından çıkan dumanlarla birlikte.En sonunda toplayıp düz bir şekilde dumanını havaya bıraktı.Yine kahvemden bir yudum aldıktan sonra "Nereye gideceğiz peki anlatır mısın artık ben hic bir şey anlamadım" dedim.Gerçekten düz bir şekilde cevap vermesi sinirimi bozuyordu.O da önündekinden büyük bir yudum aldıktan sonra bana doğru yaklaştı."Söylediklerimi iyi dinle." diyerek masadaki elimi sıkıca tuttu."Burus adından da anlayabileceğin gibi Rustur.Rusyadan sonra Lasvegas'a gelerek dünyanın bir çok pis işlerine girmiştir.Uyuşturucu satıcısından tut cinayetine kadar.Ve şimdi Türkiye de.Akşama da benim işlettiğim bara gelecek.Ve sende geliyorsun. Yanımdan her ne olursa olsun bir dakika bile ayrılmayacaksın.Mümkünse fazla kısa giyinme tamam mı?"başımla onayladım hemen.Ne tür bir insan olduğunu anlamışım kısa giyinir miydim hiç.."Bu gece kızım olarak geleceksin ve oyunda da şans meleğim olarak rol alacaksın tamam mı?"
"Ne oyunu??"
Gözlerini kapatıp derin bir nefes aldı."Kumar" ağzıma aldığım kahveyi neredeyse yüzüne doğru püskürtecektim.Zorla yuttuktan sonra ağzımı peçeteyle sildim."Ne kumarı!!" diye sinirle konuşunca arkasına yaslandı.. "Mecburum Deniz.Neredeyse onu her ay yeniyorum ve topladığım paralar şirkete gidiyor. Bunu yapmak zorundayım. Ve şimdi..." sigarasını izmaritini kül tablasına bastırıp son dumanını da ağzından bıraktı."Benimle misin??"
"Oradan sağlam çıkabilirsek varım." dedim.Gülümseyerek elimi dudaklarına doğru götürdü "Benimle olduğun sürece hiç bir şey olmayacak tamam mı?" elimi öptükten sonra yavaşça geri çekip fincana yerleştirdim."Bana bir şey yapmaz dimi Poyraz?" anlattığına göre baya korkunç biriydi anlaşılan.Cinayet ve uyuşturucu kelimeleri kulağıma hic hoş gelmemişti."Bilmiyorum...davranışla-rına bağlı.Mümkünse sadece benimle konuşmaya çalış.Yanımızda Gökhanda olacak zaten pek sorun olacağını düşünmüyorum..." dudaklarımı birbirine bastırıp düşüncelere dalarken Poyraz'ın sesini yeniden duydum."Hadi ama rahatla.Dünyanın sonu değil ya.Sen gergin oldukça bende daralıyorum burada" kahvemi bitirdikten sonra geriye doğru ittirip "kalkalım mı"diye sordum.Uzun zamandır bu kafede oturuyorduk ve popom iyice uyuşmuştu.Artık hareket etmem gerekiyordu." Olur kalkalım.Sen beni arabada bekle hesabı ödeyip geliyorum" diye kasaya yönelirken bende çıkışa doğru gittim.Arabasına bir hışımla attım kendimi.Ardından kemerimi takıp kolumu kapının kulubuna dayadım ve elimi başıma götürdüm.Hala daha olanlara inanamıyordum ve bu Burus denen adamın çoktan yakalanması hatta hücrelerde falan olması gerekti.Bunca işlediği kötülükler karşısında yine de polise yakalanmamışsa pes diyorum artık.Bence bu psikopatın tekiydi.
Poyraz arabaya binince direk çalıştırıp park yerinden çıkarken sadece yoluma bakıyordum...Hala daha aklım almıyordu..Poyraz'a güveniyorum. Beni koruyacağına sahiplenecegine tüm kalbimle inanıyordum ama içimde bi kuşku muhakkak ki vardı.Bunu engelleyemezdim...
Sessiz geçen yolculuğumuzun ardından eve nihayet gelebilmiştik.Yine arka bahçeden yol alırken elini belime yerleştirmesiyle hissedilmeyecek derece titredim.Tüylerim bi anda diken diken oluvermişti...Kendini bi anda koltuğa atıp derin derin nefes alıp verirken bende tam karşısına oturdum.Buruşmuş dudakları o kadar tatlı gözüküyordu ki şu an ben bile onu öpmek istiyordum.
Tamam sapklığa gerek yok.
"Aç mısın?" diye sorduğumda başını hafifçe sallayarak "Evet açım" dedi. Başımla onaylayıp mutfağa doğru yol alırken,bir şeyler hazırlamaya koyuldum.
********
"Poyraz!!!"
Elleri yanlarımda burnu saçlarımda geziniyorken bir türlü konsantre olamıyordum."Sen yap yapacağını ben seni kokluyorum şu an"
"Ama işimi veremiyorum lütfen oturur musun?"
Huysuzca homurdanarak tek eliyle beni kendisine doğru çevirince elimdeki bıçak direk yere düşmüştü. Gülmeye başlarken ikimizde bıçağı almak için eğildik ve sonuç yine burun burun olmakla bitmişti.Benden önce o bıçağı alırken yeniden doğrulup elinden bir hışımla aldım."Yavaş ol yine bir yerini keseceksin!"uyarısıyla tezgaha bırakırken "Senin yüzünden düşürdüm farkındaysan" dedim.Çok fazla dikkatimi dağıtıyordu.
"Benimle ilgilenmeni benimle olmanı seviyorum mavişim.."
Bu sefer sesindeki tını çok farklıydı.
Mavişim gibi mesela..
"T..tamam geç hazır sofra.." onu kendimden itmeye başlarken gözlerini devirip arkasına döndü ve taburlerden birine oturdu. Bende Karşısına oturup yavaş yavaş atıştırmaya başlayınca arada bi ona bakmayı da ihmal etmiyordum.Gözleri sürekli üzerimdeyken lokmamı bile zar zor yutuyordum.
"Şu yanakların için bi buz getirsem fena olmaz.Bi su iç" diyerek kendi bardağını uzattı.Bir yudum aldıktan sonra "İyiyim" dedim..Artık ne kadar iyi olacaksam.."Zor bi kızsın.. Çok zor" diyerek başını iki yana salladı...
Zordum.
Zordunuz.
Zordular.
Offf kafam allah bullak oldu.Tabağımı geriye iterek ayaklandım.İştahım kaçmıştı..."Hazırlandıktan sonra odama gel. Bekliyorum" dedi tek kaşını kaldırarak.Elimi tamam anlamında sallayıp yukarıya çıkarken uyuşuk adımlarımı hızlandırdım...
Bel tarafı tülden pencere olan,siyah askılı çokta kısa olmayan bir elbise ile odadan çıktım.Bel tarafımın açıklığı pek fazla rahatsız edici durmuyordu.Yani bana göre. Siyah platform topuklularımı da ayağıma geçirdim ve Poyraz'ın odasına doğru ilerledim.Kapıyı iki kere tıklattıktan sonra içeri girdim.Aynada kendini süzerken odası resmen parfüm kokusuna boyanmıştı. Beyaz gömleğinin düğmelerinin büyük bir bölümü açık kasları her zaman ki gibi belli oluyorken kolundaki altın saati ve kolyesi onu resmen....
Tam bir sexy Piç olmuştu işte.
"Gel buraya" diyerek belimden kavradığı gibi vücuduna yapıştırdı bedenimi."Güzel olmuşsun.Dön arkanı" diyerek beni aynasına doğru çevirdi.Çekmecesinden çıkardığı süet siyah kutuyu arkamda açıp kutusunu yatağa fırlattıktan sonra düzleştirdigim saçlarımı havaya kaldırarak "Saçlarını tut" dedi.Ellerim direk saçlarıma giderken havaya doğru kaldırdım.O anda boynuma soğuk bir şey deyince ince bir zincir olduğunu anlamam kısa sürmemişti.Zinciri taktıktan sonra omzuma öpücük kondurduğunda gülümsedim.Daha dikkatli bakmak için aynaya yaklaştım. Ucundaki simgeyi ellerimin arasına alınca bunun oldukça güzel işlemeli olan küçük taşlarla bezelenmiş kelebek olduğunu anladım.Gerçekten çok güzeldi."Benim olduğunu gösterir" diyerek omuzlarımı tuttu. "Hadi çıkalım." diyerek elimi sıkıca tuttuğunda odadan çıkıp merdivenlerden inmeye başladık...
*********************
"Elimi bırakma sakın" diyerek arabayı kilitledi..Anahtarları cebine soktuktan sonra karşımda duran mekana baktım.Hareketli müzik bile dışarıdan duyulacak kadar son sesteydi.Hayretle bakmaya devam ederken içeriye doğru ilerledik.Kapıda duran siyahlara bürünmüş iki adam ilk önce bana sonra ise Poyraz'a bakıp selam verdiler.Poyraz hic bir şey yapmayı seçip beni arkasından sürüklemeye devam etti.İçeri girdiğim anda kulaklarımın neredeyse pası silinecekti.Tamam müzik iyi güzel hoşta bu kadar sesli olmasına anlam verememiştim.Etrafta yiyişen çiftler orasına burasına dokunan azgın erkekler.."Gerçekten burası sana mı ait?" diyerek yüzümü buruşturdum.. "Sana uygun olamayan bir yer.Boşver." diyerek üzerimde dolaşan neon ışıklardan kurtardı beni.Şimdi ise merdivenlerden iniyoruz.
Yani bodrum katına.
Demir kapıyı açtığı gibi içeri dalarken eli elimden ayrıldı ve belime doğru gitti.Beni kendisine çekerken kulağıma eğilip "Sakin ol. Herşey normalmiş gibi davran.Yanımda olduğun müddetçe güvendesin" diyerek moral vermeye başlamıştı bana.
Galiba tam karşımda oturan Burustu.Sapsarı kaşları aynı zamanda sarı saçları tam da bir rusu andırıyordu.Oldukça iri cüssesi üstündeki dar siyah bluzu daha da öne çıkartıyordu.İyice sandalyeye yayılmış elinde kartlar varken gözü bendeydi...
Ve başında duran iki adam.Gökhanı görmemle içim biraz daha rahatlarken içerideki sigara dumanı bunu biraz da olsa engelliyordu.Poyraz belimdeki eliyle beni masaya yönlendirince Burus ayağa kalktı ve Poyraz'a elini uzattı."Hoşgeldin Poyraz" 'sen ilk önce türkçe öğrende gel' diyesim vardı şimdi ama...aksanı çok garipti.Garip..değişik bi türkçeydi bu..Ardından bana dönüp Elimi tutup öptüğünde "Memnun oldum bayan" diyerek Elimi bıraktı.Şimdi o öptüğü yeri elbiseme sürmek isterdim ama olmayacaktı şimdi. Poyraz ilk boşta kalan sandalyeye oturunca ben ayakta kalmıştım.
Burus bunu dile getirerek "Şans meleğin ayakta mı kalacak Poyraz" dedi beni süzerken.Poyraz başını kaldırıp bana bakınca rahat bi şekilde yine belimden kavrayarak dizine oturttu.Huysuzca kıpırdanmaya başlarken gözlerini pörtlleti uyarırcasına."Şans meleğim için her zaman yerim vardır " diyerek boynuma bir öpücük kondurdu.Rahat davranmak adına kolumu arkasına doğru attım.Sakin olmalıydım yoksa herşeyi berbat edeceğim kesindi.Ağırlığımdan bir gram bile etkilenmemişti Poyraz.Eli sürekli belimdeydi ve rahat olmam için sürekli kaş göz işaretleri yapıyordu.
En sonunda masanın ortasında duran 1 lira büyüklüğünde yuvarlak cisimleri poyraz eliyle dağıttı ve ardından eline 4 kâğıt alarak hafifçe sırıttı.İlk eli Gökhan oynamıştı ve onun da dizinde değilde bas ucunda duran kızıl afet vardı.Bana baktığında hafifçe sırıttı.Üzerini süzdüğümde gayet benim gibi hanımefendi olarak giyindigini gördüm.Bende hafifçe sırıtarak önüme döndüğümde Poyraz diğer boşta kalan eliyle sigarasını dudaklarına doğru götürdü ve dumanı dağınık bir şekilde havaya bıraktı. "İyisin dimi?" başımla onaylayıp "evet" dedim.Burus'un gözü sürekli bendeydi ve artık iyi miyim bilmiyorum.Bu adam bana fazlasıyla korkutucu gelmişti. Ve simdi korkuyorum...
Sıra Poyraz'a geldiğinde ağzındaki sigarayla birlikte gözlerini kıstı ve elinde kalmış son 3 kartı açarak bana gösterdi."Sence hangisi?"
Ne bileyim ben??
Derin bir nefes aldım.Gerçi burada derin bir nefes almak çok zor oluyor ama neyse.Bi seçim yapmak zorundaydım ve ne diyeceğimi bilmiyorum.
"Ya yanlış çıkarsa?"
"Sen söyle hangisi?" yanaklarımı bir balon gibi sisirdikten sonra sessizce elimle "Kırmızı olan" dedim.Kartların adını dahi bilmiyordum.Biraz düşündükten sonra kartı başka birisine uzattı ve ardından başka bir kâğıt daha aldı masanın ortasından. Ağzındaki sigarasını alıp kül tablasına yerleştirirken güçlü bir kahkaha attı Poyraz...
"İşte şans mesleğimin uğuru" diyerek kartları masaya bıraktı. "Nakout" diyerek geriye yaslandı. Beni de göğsüne yaslayıp dudağımın kenarını öptüğünde "harikasın" diyerek fısıldadı.
Ne yani kazanmışmıydık??
Bende gülümsemeye başlarken koyu kıvam almış gözlere baktım..
Bu kadardı yani her şey öyle mi? Çok çabuk biteceğini sanmıyordum ve tahminimden de kısa sürmüştü.
Burus hafifçe sırıtarak Rusça bir şeyler söylediğinde anlamayan gözlerle ona baktım.Az önce beni mi işaret etmişti o??
Poyraz'ın yüzü yavaşça asarken beni kendisine biraz daha bastırdı ve o da Rusça bir kaç bir şey söyleyerek ayaklandı.Elimi sıkıca tuttuktan sonra "Yarın paramı bankamda görmek isterim Burus.Kız benim." diyerek arkasına döndü. Gökhan da yanımızda biterken hemen kapıyı o açmıştı. Merdivenleri çıkarken sonunda rahatlamıştım.
Her şey bitmişti...
İnsanların arasından yürüyorken Gökhan'ın "Abi sanırım geliyorlar" diye söylediğini duydum..
Ah yine mi aksiyon??
Poyraz arkasına baktığında Elimi bıraktı "Hemen koş ve çık buradan.Kaç.Ben sana yetişeceğim"
"Seni bırakmak istemiyorum."
"Deniz kaç dedim sana çabuk!!"
Hızlı adımlarımla hemen mekandan çıkarken kendimi dışarıya attım.Topuklularla nasıl koşacağımı bilmiyordum ama ara mahalleye gelene kadar artık ayaklarımı hissetmemeye başlamıştım.Hemen ayakkabılarımı çıkartıp ellerimin arasına aldım ve koşmaya devam ettim.Beni alacaklardı biliyordum.Benim zaten oraya gitmem başından beridir hataydı.Mahallede olan içen adamlar bana baksa bile koşmaya devam ettim. Nereden çıkacakları belli olmuyordu çünkü. Sonunda elime soğuk bir şey deyince arkamı döndüm hemen..
"Sen bana nasıl yetiştin.??"
Elimi tutup yavaşlamam için baskı uyguluyorken o da fazlasıyla yorulmuştu ve..kaşı kanıyordu... "Hey sen iyi misin?" kurumuş dudaklarını yaladıktan sonra son bir nefes verdi ve "iyiyim gidelim" dedi.Anlaşılan kavga etmişlerdi ve..
Susmam en doğru seçenekti bence.
"Bir daha gelmezler dimi?"
"Hallettik.Bir şey olmaz." boyun tarafı müthiş bir şekilde terlemişti."Sana açtığım bütün sıkıntılar için çok özür dilerim"
Eliyle beni kendisine çekip yanağımı öptüğünde "Çok güzel olman senin suçun değil." diyerek bir kere daha öptü yanağımdan."Beni yeniden hayata bağladın doktor.." dedi gözlerini gözlerime kenetlerken.Dudağımın kenarını dişlemeye başlarken hem yorgunlukla hem de Poyraz'ın bana yakın olmasıyla bilikte kalbim daha fazla kan pompalamaya başlamıştı...
Eve nihayet geldiğimizde,koltuğa yayılan Poyraz'a baktım. Hakikaten yorucu bi gündü.Benim ise kıl payı kurtulmam mucizeydi.Kaşı hala kanıyordu ve yanağına doğru bi yol izlemişti.O yüzden pamuk tentürdiyot,yara bandı gibi malzemeleri elime tutuşturup tekrar aşağı indim.Baş ucuna Oturduğum anda kaşına daha dikkatli baktım.Yüzünü bile buruşturmazken sadece beni seyrediyordu. En sonunda tentürdiyotun kapağını açıp pamuğa biraz döktüm ve kaşına doğru götürdüm. Gözleri sürekli bendeydi ve bu benim yanaklarımın kızarmasına sebep oluyordu.Gözlerini sıkıp inlediğinde pamuğu geriye çektim..
Salak kafam!! acıtmıştım işte canını. Aralıksız bir şekilde üflemeye başladım yarasına.."Ayy çok özür dilerim Poyraz..acıttım mı?" bir kez daha üfleyince iyice üzerine doğru eğildiğimi fark ettim.Elimi koltuğun sırt dayama bölgesine koyduktan sonra gözlerim ona kaydı.Normal bakışlarıyla karşılaşınca elimi yavaşça çektim koltuktan. Yara bandını açtıktan sonra kaşına yapıştırıp "O..oldu" diyerek kendimi geri çektim..
Yoğun kıvam almış gözleri bir şeylerin habercisi gibi duruyordu.Bileğimden tuttuğu gibi üzerine yatırırken nefesimi bi anlık için tuttum."Uzak durma benden"..dedi burnunu saçlarıma sürterek."Durmalıyım.Durmak istiyorum."aklıma girdiği anda çıkmıyordu.Kafamdan ve kalbimden silmeliydim onu.
"Bence bir kez daha iyi düşün...Senle geçirdiğimiz güzel anıları hatırla..."
"Seninle aramızda bir şey olacağını sanmıyorum Poyraz."
"O yüzden mi beni karşılıksız seviyorsun..?" kapı dinlemiş şerefsiz.Bunu ben Can'a söylerken duymuş olmalıydı. "O yüzden mi benim için endişeleniyorsun?...Ah maviş ah!! yalan söylemeyi de beceremiyorsun" kollarını belime doladıktan sonra bacaklarını bacaklarıma doğru attırdı."Benden asla kaçamazsın Gerizekalı"
"Poyraz!!!" diye sinirle tısladığımda kısık seste kahkahasını atıp "Sana ilk Gerizekali lafını arabayla üstüne su sıçrattığımda söylemiştim.O günden bu yana benim için gerizekalı olarak kaldın.."
"İlerizekalı demeni tercih ederim." başımı öptükten sonra "Tamam İlerizekalı..sus artık..."
"Böyle mi uyuyacağız?"
"Soyun o zaman öyle uyuyalım." koluna bir tane vurup "Saçmalama" diyerek uyardım.
Sapık!!
"Üşüyorum.."
"Bu havada mı Poyraz?"
"Tenim değil.İçim üşüyor.Ve içimi ısıtacak kadar sıcaksın..."
*********************
Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro