Chào các bạn! Vì nhiều lý do từ nay Truyen2U chính thức đổi tên là Truyen247.Pro. Mong các bạn tiếp tục ủng hộ truy cập tên miền mới này nhé! Mãi yêu... ♥

ÜA12-

*Medya Poyraz*

Dün gece ne varsa kusmuştum yüzüne.Muhtemelen hatırlamayacaktı bunları.Belkide hatırlayacaktı bilmiyorum.Yanı basımda duran dijital saate baktım.

11:05..

Kalk kızım kalk.Bu yatakta sana huzur yok.Kalk da bir şeyler hazırla Poyrazcancağzına.

Seviyordum onu,ama hala aşıkmıydım tam bilmiyorum.Belki de sadece zamana bırakmalıydım.Hepsi bu.Tahminen uyuyordu o yüzden doğruca ilk işim olarak duşa girmek oldu.Duştan çıkınca odama tekrardan girerek normâl dar siyah kot pantolon,üstüne gri kısa kollu bluz geçirerek beyaz soket çoraplarımı da ayağıma giyerek Saçlarımı kuruttum.Tepeye salaş bir şekilde topuz yaparak yaparak aşağı indim.

Kahvaltı zamanı!!

Pardon benim aşağı inmem gerekmiyo.İlk önce Poyraz'ı uyandırmam gerekiyor. Merdivenleri tekrar geri çıkıp Poyraz'ın odasına girdim

Aha kalkmış. Sırtı bana dönük bir şekilde yanlarından da destek almış oturuyordu.Kesin kafası ağrıyordur şimdi. Önüne geçip yanına oturdum hemen."İyi misin?".Kaşlarımı havaya kaldırıp ona baktım.Bana baktı."Sensiz iyi olmadığım kesin." dedi iç geçirerek."o zaman ben çıkayım" diyerek ayaklandım.Bileğimden tuttu ve başını bana doğru kaldırdı."Sana burada sensiz iyi olmadığımı söylüyorum,senin tek kelimen o zaman ben çıkayım mı??" ciddi miydi yani söylediklerinde?? "Pekala" diyerek yeniden yanına oturdum."Akşamki söylediklerini yarı hatırlıyorum merak etme.Kendi söylediklerimi de öyle." ellerini kafasına götürerek eğdi. "Kafam çok karışık biliyor musun??"

"Niye??"

"İstemeden de olsa bana farklı duyguları yaşatan bi kalbin var Deniz.Ve o kalbini her şeyden çok istiyorum."

Söylediklerinin hepsi büyük bir yutkunma yaratmışti bende.

Seviyorum...seviyorum.. Seviyorum..

"Her neyse beni uyandırmak için mi geldin??"

Başımla onaylayıp "Evet" dedim."akşama dönüyorlarmış Babamlar.Bavulunu hazırlasan iyi olur.Bu arada hazırlanda kahvaltıyı dışarda yapalım." ben hazırdım zaten.

Bu gün mutlu günümdeyim o zaman.Sonunda annemler geliyor ve kahvaltı hazırlamak zorunda kalmayacaktım.İçten bir gülümseme ile kollarımı Poyraz'a dolayıp yanağından öptüm."hemen hazırlanıyorum" deyip şaşkın Poyraz'ı arkamda bırakarak odama geçtim.Altıma hemen nike beyaz spor ayakkabılarımı geçirip eyeliner'ımı tazeledim.Saçımı düzleştirip sol tarafıma aktardım.Kavisli kaşlarımı yine aynada düzelterek aynalı gözlüğumu tepeme taktım.

Bavulumu açıp iç çamaşırlarımı ardından da kıyafetlerimi kitaplarımı yerleştirip fermuarını kapatıp yere indirdim. Yatağı da toplayıp eski haline getirdikten sonra odadan çıktım.

Poyraz aşağıdan mavi gömleğinin yakalarını düzelterek karizmatik bir şekilde indi.Ve burada büyülenen de ben oluyorum. Hele içine sokmuş uzun zincir kolyesi... Kaslarını daha da çekici yapıyordu sanki."Beni incelemen bittiyse çıkalım " deyince yerin dibine girmiştim bir kez daha.Nasıl farkına varıyordu onu izlemem ,bilmiyorum.

Elimi tuttu sıkıca.Yani bizi gören sevgili falan sanabilirdi yani.Başımı iki yana sallayıp güldüğümde bana baktı."Noldu ne gülüyosun??"

"Elimi tutuşuna gülüyorum"

"Ellerin en çok ellerime yakışıyor ne yapayım."

Tabiki de tutardım ellerini.Tavrımdan taviz vermeyerek gülümsedim yine.

Arabaya binerken tekrardan bastan aşağı suzdu beni."Hayret kapalı giyinmissin bu gün.Şasırdım."

"Tesekkur ederim Poyraz.Bunu bi iltifat olarak kabul ediyorum."

Gülerek omuzlarını silkti."Nasıl kabul edersen et.Sana kalmış" gözlerimi
devirip bacaklarımda duran ellerime baktım.

Çok yakışıklı...Çok yakışıklı... Çok yakışıklı..

Sürekli onu düşünürken telefonumun çaldığını hissettim.Hafifçe kalçamı kaldırıp ön cebimden telefonumu aldım.

"Efendim anne??"

"Napiyosunuz canım?!"

Poyraz'a bakıp gülümsedim.

"Sevgili abicigimle kahvaltıya gidiyoruz.Siz Napiyosunuz?"

Arada bi Poyraz bana keskin bakışlar atsada gülümsememi yüzümden eksik etmedim.

"Bizde hava alanındayiz aksama İstanbuldayız."

"Tamam."

"İyi bakalım.Dikkat edin kendinize"

"Peki.Görüşürüz" telefonu kapatıp tekrar kalçamı havaya kaldırarak ön cebime telefonumu koydum."Lanet olası su telefonunu torbidoya koyamıyor musun??"

"Olmaz.Unuturum yoksa arabada.Cebimde dursun"

"Baş belası bir maviş.." diyerek gözlerini büyüttü."Dana bir Poyraz!!" diyerek bende taklidini yaptım."Bakalım bunları eve gidince söyleyebilecek misin??"

Eve gidince??

Tamam sustum.

******************

"Poyraz??" kahvaltısına odaklanmış gözlerini önünden ayırmadan "Ne var??" dedi.Ah ne kadar da kibar görüyor musunuz? "Yumurtalarımızı tokuşturalım mı?" çatalını tabağının kenarına koyup hala daha soymamış olan yumurtasını eline aldı. "Tokuşturalım bakalım" diyerek benimkine yaklaştırdı.Gülümseyerek Yumurtasının üstüne hafifçe vurdum.

Onunkisi çatlayınca "Ben kazandım!!" diyerek onun duyacağı şekilde bağırdım."Aferin sana" diyerek yumurtasını geriye çekti...Egoist ne olacak..

Restorandan ayrılırken telefonunu kulağına götürdü Poyraz."Alo Banu hanım.Bu gün şirkete gelmeyecegim.Saat 2'de olan toplantıyı iptal edin lütfen."Ardından arbayı çalıştırarak ilerlemeye başladık."Neden şirkete gitmiyorsun??" omuzlarını silkerek cevap verdi."Benimde bazı eşyalarımı toparlamam gerek çünkü"

Ne bekliyordun ki Deniz.Senin için işe gitmeyeceğini falan mı?? Bende ne kadar yanlış düşünmüşüm...Çok evham yapıyorum..

Eve girdiğimiz anda o yukarı çıkarken,bende salona geçip küçük raflarda duran kitapları inceledim.

Canan Tan,Kahraman Tazeoğlu,Özdemir Asaf,..daha başka yazarların kitapları da vardı.Bizim Poyraz bunları okuyacaktı ha!! Ölsem de inanmazdım.Ama almış demek ki okuyor ama dimi.Kendi kendime gülümserken Belimde kollar hissetmemle suratımı aniden astım.

Çenesini omzuma koymuş nefesi yine beni benden alırken,istemsizce Ellerim belime dolamış ellerine gitti.Ellerinden tuttuğum an miğdemdeki kelebekler uçuşmaya başlamıştı...Allahım neler oluyor bana??

"Ne yapmak istersin??"

"Şu anda yapmak istediğim tek şey..Mutfağa gidip ömür boyu çıkmamak."

"Ne saçma bi cümle bu.Mutfaktan neden ömür boyu cıkmayacaksın ki??"

"Aş eriyorum çünkü."

"Söyle gidip alıp geleyim hemen.Sakın bu sıcak havada portakal deme yakarım.Sen hamile misin bu arada.?"

"Ya ne hamilesi be.Ne bileyim.Benim ne zaman canım sıkılsa mutfağa atarım kendimi.Babamla hep yemek yapardık eski evimizde."

Bos bir yere gözüm dalmış gibi Babamı düşünürken,belimdeki elleri daha çok sıkılaştı."Bizde yaparız o zaman." bileğimden tuttuğu gibi mutfağa sürükledi beni. Ardından ellerini kalçalarıma yerleştirip kucağına aldı.Tezgaha beni oturtup "Ne zamandır tatlı bir şeyler yemek istiyordum bana yapar mısın??" dedi.Asık olan suratım birden kocaman bir gülümseme ile tamamlandı."Olur!!"diyerek çocuklar gibi bağırdım.Kollarımı boynuna dolayıp popomu tezgahtan indirdim.

"Bende yardım edeceğim ama"

"Daha da güzel olur" diyerek onayladım..

Ona harika bi çilekli pasta yapacaktım...

**********************

Sonunda iki katlı çok güzel bi pasta yapmıştık.Ne kadar dağılsa da etraf Poyraz'ın da yardımıyla pastanedeki pastalardan farkı yoktu.Son çileği de kremşantinin üzerine yerleştirdim.."Bence çok güzel oldu" diyerek pastaya baktım.Normal geniş bir tabağa alıp yemek masasına yerleştirdim.Poyraz sesli bir şekilde gülünce başımı ona çevirdim.

"Ne gülüyosun??"

"Her yerin un olmuş ama.."

"Hah sen kendine bak.Saçların bile bembeyaz olmuş.Ne çabuk yaşlandın sen böyle Poyraz efendi??"

Kıkırdayarak elini belime doladı."Beraber yaşlansak olur mu??" gözlerimi ondan kaçırıp pastaya odaklandım.Parmaklarımı yavaşça kremşantiye götürdüm.Parmağıma bandırdığım gibi Poyraz'ın burnuna sürdüm."Senle biz.Beraber yaşlanmak?? İyi fikir" diyerek kahkaha attım."Şimdi burnumu dilinle temizle bakalım"

"Aaa niye?? Peçeteyle de silebilirim yanni??"

"Ben dilinle temizlemeni istiyorum"

"Hayır"

"Evet"

"Hayır"

"Evet!!"

"Hayır Poyraz!!"

gözlerini kapatıp beklermiş gibi yaptığında tokadı geçirdim yanağına."Hassiktir!!" diyerek yerinden sarsılınca koşar adımlarla salona geçtim. "İşte şimdi bittin kızım sen!!" diyerek arkamdan gelmeye başladı.

Çığlık atarak koltukların üstüne çıkıp "Yakalayamaz ki!! Yakalayamaz ki!!" diyerek bağırmaya başladım.

Artık iyice maymuna dönmüştüm.Sadece ben değil Poyraz da şempazeye dönmüştü.Koltuklardan atlayıp öbür koltuğa geçerken Poyraz'ın beni elbet yakalayacağını düşündüm bir an.

Tanrım beni yakaladığını hayal ediyorum da..

Hayal bile edemiyorum...

Koltuktan sendeleyerek yere kapaklandigimda başımı da sert bir şekilde sehpaya vurdum.Acıyla yerden kalkmaya çalışırken başımı da bana doğru eğilmiş Poyraz'ın çenesine carptim.

O da inleyerek başını başka yöne çevirdiğinde,ağlasam mı gülsem mi bilemedim.

Çenesine tutup yüzünü buruşturduğunda,Bende dayanamayıp yere bedenimi bıraktım.Başım acayip derecede cok acıyordu.."Ne yaptın be şirine??"

"Ahhh!!" diye yerde huysuzca kıpırdanmaya başladım. Yere diz çöküp başımı ellerinin arasına aldı ve dizine koydu."İyi misin neresi acıyo??" başımın tam burgu tarafını gösterdim.Bi Poyraza bir sehpaya çarp derken beynim harap olmuştu resmen.Gösterdiğim yeri eliyle masaj yaparmış gibi bastırmadan hafifçe okşadı. "Tamam bak bi şey yok.Kıvranma!" başımı kucağından çekip çenesine baktım."Özür dilerim"bi anda dolmuş gözlerimi elimin tersiyle sildim.

Derin bir nefes alıp şuh kahkahasını atmaya başladı."Ne gülüyosun ya özür diledik şurda"beni yine kucağına doğru çektiğinde bacaklarımı beline doladım."Taş gibi kafan var.Ama ben o zehir küpü kafanı koynuma sokmak istiyorum "

Parmağımı ilk önce dilimle ıslatıp sonra ise burnuna götürüp kremşantiyi elimle alıp ağzıma götürdüm."Dilimle aynı işi görüyor bence" 32 dişini gösterip önüme gelen kırpmamı kulağımın arkasına kıstırdı."Bu 4 gün içersinde bana tatmadigim duyguları tattırdın"

Evet.Bana da.

Elimi saçına götürüp karıstırdım.Un gitmemişti hala saçından.O da elini yanağıma koyup baş parmağını gezdirmeye başladı. "Gelelim cezana." diyerek beni kucağından ayırmayarak ayağa kalktı.

"Bu cezanı sonraya ertelesek?? Başım çok ağrıyo!!"

Oha ne dedim lan ben!!

Çapkın gülüşünü yapmaya başladığında,yalvarmaya başladım hemen."Ya Poyraz valla öyle demek istemedim.O mâna da değil.Ben şimdi başımı vurdum ya.."

"Anladım şirine sus.!" salon kapısının önüne doğru getirip duvara dayadı sırtımı.

Sanırım öpecekti beni...

Kaçacak bir yerim olmadığı için gözlerimi kapatıp olacakları düşünmeye başladım...

Help mee!!.

"Çocuklar??!!"

Annemin sesini duyduğumda hemen gözlerimi açtım. Poyraz beni yere indirdiği gibi koluma girince afallamıştım...

Umarım annemler yanlıs anlamazlar.

"Ne bu haliniz??!" Yekta amca bizi şaşkınlıkla baştan aşağı süzdü. "Biraz mutfakta zaman geçirdik de baba." ardından bana dönerek " Kardeşim gostersene ne yaptığımızı" kaş göz işareti yaparak mutfağı işaret ettiğinde bende telaşlı gülüşlerimden yapıp "Evet.Hatırladım.Hemen getiriyorum" diyerek Poyraz'ın kolundan ayrıldım.Mutfağa girerek pastayı ellerimin arasına aldım ve Annemlerin yanına döndüm."İste bunu yaptık.Ama mutfağa kesinlikle girmenizi önermem." diyerek güldüm.

"Bence bunu kesinlikle şimdi yemeliyiz" diyerek ekledi Yekta amca."Siz üstünüzü temizleyin bizde yiyelim.Bize yaptınız herhalde bunu" annemin bu söyleşi üzerine Poyrazla birbirimize garip bakışlar attık.

Poyraz tam bir şey söyleyecekken annem "şaka yaptım kuzularım.Hadi 4 tane tabak getirin de yiyelim. Sonra temizlenirsiniz" Mutfaktan çatal bıçak ve 4 tane tabak alıp içeri geçtim."Eee nasıl geçti günleriniz?? Kavga etmediniz herhalde" Poyraz güçlü bir kahkaha atıp "Hayır baba.Ben yeni kardeşimi çok Beğen- ııı yani çok sevdim" tabağı ona verirken sahte bir gülümsememi yüzüne vurdum.Ardından Yekta amcaya ve anneme verip kendime de bir dilim koydum ve Poyraz'ın yanına oturdum."Eve birlikte gideriz diye düşündük.Sana da eve gidince bi süprizim var Deniz" gözlerimi pörtletip anneme merak dolu bakışlarımı gönderdim. "Ne süprizi ??!"

"Süpriz dedim ya hayatım.Eve gidince göreceksin nasıl olsa" heyacanım katvekat atarken eve nasıl gideceğim onu bile bilmiyordum..."Bu arada Temmuzun 1'inde de düğünümüz var" diye Ekledi Yekta amca.

Haziran 20'siydi bu gün. Oho daha 11 gün falan var.
"İyi düşünmüşsünüz" dedi Poyraz.

Ya ne kadar da iyi düşünmüşler...

***********************

Evime nihayet gelebilmiştim.Annemin bana olan süprizini de çok merak ediyordum ayrıca...Belgemi İkisine de gösterince beni resmen öpücük manyağı yapıp övmekle bitiremediler...Kendimi zar zor duşa atıp bir güzel temizlendim.Başım öyle acıyordu ki Annemler bile evde varken bayılmayacağım diye kendimi motive falan ediyordum.Hakikaten başım iyi değildi.Bi doktora bile görünsem fena olmazdı aslında.

Duştan çıktığım gibi kurulanarak iç çamaşırlarımı giydim.Üstüme siyah askılı geceliğimi yani elbisemi üzerime geçirip aşağı indim.
Annemin kucağında duran oldukça büyük bir beyaz kutu vardı.O kutu resmen bana "Hadi beni aç!!" diye basbas bağırırken,adımlarımı hızlandırıp yanına oturdum."Aç bakalım Deniz.Umarım beğenirsin"..elindeki kutuyu yavaşça alıp kendi kucağıma koydum ve açtım..

Aman Tanrım!!!

"Anne bu bu...çok güzel ama.." içinde duran beyaz üstü prenses model olan straplez...kabarık olmayan volanlı..Mini elbiseye baktım...

Evet saymakla bitiremediğim bir elbise..İçinde ayrıca plastik papatya,yanlarında da yeşil yaprakları olan bir taç ve beyaz uzun topuk stiletto ayakkabılarda vardı."Sen benim kızımsın.Ben nasıl beyaz giyineceksem sende giyineceksin.Ayrıca da belgen çok iyi geldiği için bunu da bir nevi hediye olarak kabul et"

Her şey rüya gibiydi sanki.Elbise resmen beni giy diyordu.Annemin düğünü hemen gelsin yoksa çatlardım."Çok tesekkur ederim" diyerek boynuna atladım hemen Annemin.Minik bir çığlığı kahkahaya dönüşürken kollarını belime sardı."Annesinin kızı " diyerek yanağıma sulu bir öpücük kondurdu."Takım olalım istedim.Arada bi fark var benimkinin etekleri uzun olması dimi??" başımla onaylayıp gülerek ayrıldım kollarından."Tekrar tesekkur ederim anne çok sağol.Bende ne giyeceğim diye kara kara düşünüyordum "

Elbisemi güzelce katlayıp tacı ve stilettoları da üstüne özenlice yerleştirdim.Kapağını da kapatıp ayaklandım. Allahtan Poyraz yukarıdaydı da bu saçma sevincimi görmemişti.İçimdeki sevinçle odama çıkıp dolabımın boş bir yerine kutuyu yerleştirdim.

"Sen kapımı çal ansızın gir içeri.
Her zaman başımın üstünde senin yerin.
Dilim tutulur sözcükler uçarsa aklımdan...
Benim güzel misafirim sen hep hoş geldin.."

"Sen sevdamısın be maviş??"

Mırıldandığı o güzel sesiyle şarkıyı daha da güzelleştirmişti sanki.En sonunda da odadan çıkarken duvarla kendi arasında sıkıştırıp bu cümleyi söyledi bana..

"Sen sevda mısın be maviş"

"Püsküllü belam mısın yoksa??"

Eli çeneme doğru gittiğinde bir hışımla vurdum eline."Annemler aşağıda sus ya!!"

"Gir bakayım içeri" beni itekleyerek odama soktuğunda kapıyı kapatıp elindeki Kremin kapağını açtı."Hey napıyosun o ne??"

"Sakin ol gerizekali. Başın için. Otur şuraya"

"Bana ne zaman gerizekali demeyi keseceksin acaba?? " Omuzlarımdan bastırıp yatağa oturttu beni."Bilmem bakarız.Aç şu saçını hadi"

Bakarızmış....salak...

Saçıma kıstırdigim kalemimi çıkarttım.Omuzlarıma dalgalı halde düşüşünü izlerken dudakları yukarıya doğru kıvrılmıştı.

Daha da mı tatlı oldu ne??

"İlk ağaca çıktığın anda üzerime düşmüştün.O anda yine dalgalı saçların yüzüme doğru sarkmıştı.O an ben neredeyim lan!! demiştim kendi kendime"

Parmağına yavaşça beyaz renkli kremi sürüp bana iyice yaklaştı. O anda kokusu yine burnumu doldurmaya yetmişti...Saçlarımı yavaşça ayırıp hafif hafif sürmeye hatta masaj yapmaya başladı.

İyice mayışmışken kollarımı beline doladım hemen.Başımı karnına koyup gözlerimi kapadım.Kokusu...

Allahım muhteşemdi.

"Deniz!!" adımı iniltiyle karışık söyleyince gülümsedim.Aniden bedenini bana doğru itip üzerime yatınca Yutkundum....

Geberiyorum..!! Her yer alev alev yanıyordu şu an..Hele yanaklarım..

Kulağıma eğilip kendini bastırdı bana.

"Deniz Soysal...Bedeninizde gözlerinizde kalbinizde,kollarınızda...Tahrik edici davranışlarınızdan dolayı,Bir ömür boyu müebbet ceza olarak artık bana sahipsiniz.."

Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro