4.
İlham kaynağım = Pitbull celebrate madagascar.Dinleyin..
3hafta sonra...
Çıplak ayaklarımla mutfağa giriş yaptığımda aydınlanması için ışığı açtım.Gece yarısı yine uyanmıştım ve amansız su isteğim beni ayaklandırmıştı.Üst dolaplardan birinden bir bardak çıkarıp sürahide duran suyu boşalttım bardağa.
Poyraz yoktu.
Hiç yoktu.
Hepten Yoktu.
Bardağı kafama diker dikmez bar taburelerinden birine oturdum.Piknik olayından sonra eve geç saate kadar gelmiyordu.Bunun için güvenlik açısından annem de kalmamızı istemişti.'Kalmamızı' derken Asya ve benden bahsediyordu.Eve ara sıra uğruyor sonra yine gidiyordu.Rüzgarın abisi epeyce kafasını bulandırmıştı.Kendisini bile içkiye verdiği doğruydu.Çalıştıkça kötü alışkanlıkları da artar olmuştu.Hic bir zaman yolundan dönmüyordu.Bir kere 'O piçi bulucam' dediğinde illaki devamını getiriyordu. Onun kadar bende bitiktim bu gece.Her gece.Kendimden çok Asyayla ilgilenir olmuştum. Anne olmanın kıymetini yeni yeni anlıyorum meğersem.Ona bir şey olacak diye gece gündüz uyumamaya başlamıştım neredeyse.Göz altlarımın ve göz kapaklarımın şişip de morarması beraberinde getiriyordu tabi.
Bu günlük biraz da olsa gözlerimi yoğun bir uykuya daldırabilmiştim.Ama kısa sürmüş yeniden şu anki gibi uyanmıştım.
Tezgahta oturmaya devam ederken başımı masaya koydum.İçtiğim su bardağıyla oynamaya başladığımda hiç yatmaya niyetimin olmadığını kafama kazıdım.
.Poyraz'ın mavi denizi artık yerine simsiyah zifir bir petrole dönüşmüştü.Gittikçe kirleniyordu.Gittikçe siyahlaşıyordu.Kapkaranlık bir geçmişe yeniden merhaba diyordu. Mavi Deniz artık yoktu.
Kapının kilit sesini duyduğumda başımı yavaşça kaldırdım.Tuttuğum bardağı serbest bıraktığımda anahtar sesiyle içeri Poyraz girdi.''Sen hala uyanık mısın?'' sesinin soğukluğu beni mafediyordu.''Evet.Seni beklemek istemiştim.'' diye aynı soğuklukla cevap verdim.Ayağa kalkıp sürahiyi eski yerine yerleştirdim.Kesin yine bir şeyler olmuştu.Bana son günlerde zaten yeteri kadar soğuk davranıyordu.Şimdi ağzını bıçak açmıyordu.İki kelam konuşmadım.Sadece ''Ben yatıyorum.'' dedim.Artık ne kadar uyuyacaksam.Mutfaktan çıkmak üzereydim ki ''Deniz!'' diye seslendi arkamdan.Yavaşça ona döndüm.Gömleğinin kollarını sıyırırken bana doğru yaklaşmıştı.
Işığı kapattığı anda mutfak simsiyah karanlık olurken Kokusunu derince içime çektiğim kadar yakınlaştı bana.Kapattım gözlerimi ve kendim yarattım karanlığımı.Burnu burnuma deyince dudaklarımı araladım.Duvara doğru sürükledi beni.Bu sefer alnı alnıma deyince dudaklarını öpesim geldi.Tam yaklaşıp öpecekken durdum kendimi.Poyraz burnunu yanağıma sürtüp boyun girintime soktu.Sessizce derin bir nefes alırken yavaşça verdim dudaklarımdan.''Özür dilerim.'' dedi sessizce.Dudakları boynuma çarptığında daha da fenalaştım.''Size iyi bakamıyorum..'' Poyraz'ın pişmanlık duyan sesi içimi kan ağlatmaya başlarken ellerimi yavaşça kaldırıp ensesine yerleştirdim.''Senin varlığın yeter be adam.Bize iyi bakamamışsın ne fark eder? varsın iyi olmayalım..'' çokta umrumdaydı sanki ya iyi olmak.Yeterki bana soğuk davranan insanlar gittikçe donup da buz haline gelmesin.
Dudaklarımız birleştiğinde sonunda istediğim huzura kavuşmuş gibi aramızdaki mesafeyi kapatarak parmak uçlarımda yükseldim.Ellerini belime sıkıca dolayıp beni kendisine daha çok bastıran Poyraz,dudaklarını benden ayırıp çene altıma boynuma kulak kenarıma sürttü.Ve benden güçlü bir nefes alma.''Asya olmadan sen olmadan ben bir hiçim biliyorsun dimi?'' Asya kelimesi dudaklarından döküldüğünde istemsizce annesi geldi aklıma.İyiki ölen annesinin ismiydi.Hayır anlamında bir mırıltı çıkarttım.''Sen güçlü bir adamsın Poyraz.'' bunu söyledikten sonra erkeksi kokusunu içime çekmeye devam ettim.
Poyraz'ın odasına girdiğimizde yatakta yatan Asya'nın yanına doğru ilerledim.Hala daha mışıl mışıl uyuyordu.Yanına yatıp elimi karnının üzerine koydum.Aldığı nefesleri hızlı hızlı alıp veriyordu.
Poyraz gömleğinin düğmelerini açar açmaz üzerinden çıkarttı ve pantolonundan da kurtularak üzerine bir şey geçirmeden gri bir eşofman giyip o da Asyanın yanına yavaşça uzandı.Asya yeni çıkmış ince saçlarını Poyraz hafifçe okşayıp koklarken ''Evlat kokusu bu olsa gerek.'' diye mırıldandı tekrar.Gülümsedim.Biraz daha sarıldık ortamızda yatan küçük bedene.Poyraz uzanıp dudaklarımı öperken ''İyi geceler.'' dedi.Aldığım en iyi öpücüklerden bir tanesi olarak 32 diş sırıttım ve ''Sana da...'' diye karşılık verdim..
İşte şimdi kendim kurduğum huzurda uyuyabilirdim..
--------
Üzerimdeki baskı gitgide artınca yüzümdeki yaşlıkla gözlerimi güçlükle araladım.Asya'nın ağzından akan salya burnuma doğru ince bir yol izlerken üzerimde biraz daha hareketlenip uyan dermiş gibi o minik elini göğsüme vurdu bir kaç kere.Buna rağmen yine de gülümsedim ve kollarımla sardım sırtını.Direkt başını göğsüme koymuştu.''Erkencisin kızım..'' diye söylendim gözlerim kapalı bir şekilde.Buna karşılık bebeksi seslerinden bir tanesini duymuştum.''Tamam tamam kızma uyandım..'' Başını kaldırıp mavi gözlerini bana dikti.Hiç durmadan kalkıp bacaklarımı bağdaş yaptım ve Asyanın başından tutarak yanağına kocaman bir öpücük bıraktım.İnsanın öptükçe öpesi geliyordu.Yanaklarını öpmesi o kadar tatlıydı ki...
Tam o sırada banyodan sadece belinde havluyla çıkan Poyraz göründü.Kapıyı kapatıp elindeki havluyla saçlarını kurularken Asyanın gözlerini kapamadan edemedim.Bu adam ölünceye kadar hiç bir zaman fitliğini kaybetmeyecekti biliyorum.''Sabah güneşim uyanmış mı benim?'' dediğinde baş havlusunu yere fırlatıp bize doğru yaklaştı.Poyraz hiç durmadan Asyayı benden alıp yanıma oturdu ve yanağına bir öpücük bırakırken ''Ben kalktığımda hala daha uyuyordu'' dedi.Başımı salladım.''Uyandığımda üzerimdeydi''
''İyi yapmış..'' dedi bana cevaben.''Yoksa başka yoldan ben seni uyandıracaktım.'' diye devam etti.İyice meraklandığımı hissederken ayaklarımı yataktan sarkıtıp neredeyse dibine kadar girdim.''Başka yollar derken?'' yüzünü yüzüme yaklaştırıp nefesini yüzüme üfledi.''Aklına gelmeyecek yollar..'' aklıma başka başka işler geldi o an.
Yok ben iyice abazalaştım.
"Haa..Oldu o zaman.Ben Asyayı alıp üzerini değiştireyim." dedim tedirgince ve aldım kucağından.
************
''Çıkar şunu yarısı yok yine bu eteğin! Pantolon giy.'' bu dediğine karşın şaşkınlıka ''Ne!?'' deyiverdim.Harbi ne giyeceğime karışması sıkmıştı artık beni.''Poyraz dizlerimin üstünde!'' diyerek altıma giydiğim kalem eteğimi gösterdim.''Oturunca malum yerine kadar çıkıyo ben biliyorum.Çıkar hemen.''
Ayhh deliriciğim!!
Senle dışarı çıkanda kabahat!
Üzerimi sinirle çıkarıp dolaptan hemen siyah dar bir kot,beyaz bir bluz ve kot ceket çıkarıp üzerime giydim ve hardal sarısı bilekten botlarımı da giyince saçlarımın iki yanını da alıp arkama bir tokayla sıkıştırdım.''Oldu mu şimdi beyefendi!!'' kucağında Asyayla birlikte beni süzünce gülümsedi ''Evet oldu.Çıkalım''
Bir kere de sevgilim de be Poyraz.Bir kere de Aşkım bitanem de götünde pireler mi uçuşçak acaba söyleyince.Bir kelimecik ya bir kelimecik.Ağzından cımbızla alıyorum resmen laflarını.Eşiyim ben onun.İnsan duymak istiyor illa.
Ama katıksız odun! Bitane bulmuşum işte!
**
Bu sefer sadece Simge ve Gökhan vardı yanımızda.Onları biz çağırmamıştık belki ama Poyrazla Asyaya ihtiyacı olan şeyleri almaya gittiğimizde bize akşam yemeği için bir restoranda rezarvasyon yaptıklarını söyleyince birde müjdeli bir haber vereceklerini söylediklerinde Poyraz burun kıvırsa da kabul etmişti.Şimdi ise elimde poşetlerle bebek mağazasından çıkarken Poyraz bebek arabasını yanıma kadar sürüp ''Başka bir ihtiyaç kalmadıysa gidelim.'' dedi.Başımı salladım.Bi an önce Simgelerin vereceği haberi ve doyasıya acıkmış karnımı doyurmak istiyordum.
Araba durunca ''İnelim'' dedi Poyraz.Göğsümde uyuya kalmış Asyanın sırtına bebek battaniyesini örtüp dışarı çıktık.''Asya uyudumu?'' diye sorduğunda ''Evet ya..'' diye yakındım.''Bagajdan çıkarsana bebek arabasını yatıralım.'' diye seslendim.Bebek arabasını çıkartınca uyanmamasına özen göstererek yerleştirdim ve üzerine yine pembe unıcornlu battaniyesini örttüm.
Masada karşılıktı oturan Simge ve Gökhan'ı gördüğümüzde bebek arabasını ve kendimi o yöne yönelttim. Poyraz elini sırtıma yerleştirip bana yetişirken Simge ve Gökhan bizi görür görmez ayaklandılar.
Sarılma faslından sonra yemekleri söylediğimizde Poyraz arkasına yaslanıp ''Neymiş bakalım o müjdeli haber?'' diye sordu.Onun kadar bende meraklı gözlerle ikisine baktım.Gökhan bir süre karşısında oturan Simgeye baktı ve gülümsedi.Ardından yanında oturan Poyraz'a çevirdi başını ve ''Cumartesi günü nişan var.'' dedi.Bunu duyar duymaz sevinçten ağzım açılırken Simge bana dönüp sıkıca sarıldı.Bende ona aynı şekilde sarılırken sevinçten kısık seste gülüp ''Çok mutlu oldum ya tebrik ederim''' diye yanağını öptüm.Evliliğe adım adım ilerlemeleri beni çok mutlu etmişti.Benim nişanım bile olmamıştı ama Simgenin buna ne kadar değer verdiğini o mavi gözlerinden hissedebiliyordum.Onun kadar bende mutlu olurken Gökhan'a da dönüp ''Bir ömür boyu mutluluklar'' diye içten bir şekilde gülümsedim.Poyraz ilk defa hiç beklemediğim bir şey yaptı.
Gökhan'ın sırtına dostça vurup tebrik etmesi.
Yemek boyunca ara sıra uyanan Asya'yı yeniden uykuya dalması için bebek arabasını sallayıp durdum.Bu kadar insan içinde huysuzlaşıp ağladığını biliyordum.
Telefonumun ışığı yanıp söndüğünde ise elime alıp gelen mesajı okumaya başladım.
Gönderen;Kuzey Hoca.
''Acil bir durum var.Restoranın önünde seni bekliyorum.Bir kaç evrak vermem lazım.Hemen gel''
Kuzey hocanın gönderdiği mesaja her ne kadar şaşırsam da kaşlarımı çatmadan edemedim.Acil bir durum olacak ne vardı ki? dışarı çıkmak zorunda kalırsam Poyraz'a bi yalan uydurmam gerekti.Kuzey hocadan ölesiye nefret ediyordu.Boğazımı tazeleyip peçeteyle ağzımı sildim.''Poyraz ben bi lavaboya gidiyorum.Asya'ya iki dakika bakarsın değil mi??'' diye sorduğumda ayağa kalkmıştım.Ağzı dolu bir şekilde başını salladı ve ''Tamam bakarım.'' dedi.Onu onayladım ve yanlarından hızlı adımlarımla uzaklaştım.Lavaboya gitmem gereken yerden döndüğümde Poyraz'a göz ucuyla baktım.Ama Gökhanla konuşuyordu.Koyu bir sohbete dalmışken fırsat bilip koşar adımlarla dışarıya çıktım.
Ceketimin önünü ellerimle gövdeme çektim ve etrafıma bakındım Kuzey hoca nerede diye.Bir kaç dakika sonra bana el sallayınca arkasında siyah arabaya dayanmış kollarını göğsünde bağlamıştı.
''Evet hocam nedir bu kadar acil olan?'' hiç beklemediğim bi anda arkasında olan Siyah arabadan iri yapılı tanımadığım bir adam daha çıkıp yanımıza gelmişti.Bunun üzerine bir kaç adım geriye gittim.
''İlk önce sana şu an yapacağım şeyden özür dilerim'' dedi aniden.İçimi korku sellerinden birini kaplayınca kuşkuyla gözlerimi kısıp ''Anlamadım ne yapacaksınız?''dedim.Nöronlarım beni şu an topuklarımı kalçama vura vura kaçmamı söylüyordu.Ama lanet olsun ki yerime mühürlenmiş gibiydim.Yanındaki iri yapılı adam histerik bir kahkaha atınca ''Neler oluyor!?'' demeye kalmayıp Kuzey hocanın burnuma bir bez tutmasıyla beyin hücrelerim felç olmuşçasına görevine veda etmiş gözlerim de buna bağlı olarak derin bir karanlılığa bürünmüştü.
Ve ölüm karanlılığı dediğim kollara düşüşüm..
*************
İnstagram= Uvey_abim
Ayh yemin ediyorum yetistireyim diye canim cıktı.Simdi ne desem bilemedim.Deniz elden gitti bi tek onu diyebilirim sjsjs
Vote ve yorumlar??
Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro