Chào các bạn! Vì nhiều lý do từ nay Truyen2U chính thức đổi tên là Truyen247.Pro. Mong các bạn tiếp tục ủng hộ truy cập tên miền mới này nhé! Mãi yêu... ♥

ÜA54-

(Yukarıda karakterler var 👆👆)

İyi okumalar..

Bir yudum aldığım suyu geri hızla püskürtmem bir olurken bir kaç kere dediklerinin şaşkınlığına uğrayarak öksürmüştüm.

"Sen ciddisin" dedim hala daha inanamayarak.Buruk bir şekilde Gülerek başını salladı.Bardağı yerine koyarak ona baktığımda direkt elini tuttum.Ne yani hamile olduğu için kızacak mıydım en yakın arkadaşıma. "Doğuracağım başka çarem yok.Eğer Gökhan aldıracağımı duyarsa beni keser." gülümseyip elini öptüm. Her ne kadar makyajla solgun yüzünü gidermeye çalışsada yüzü ve huyu durgun ve halsiz olduğunu gösteriyordu.Mavi gözleri cansızlığını kaybetmiş gibiydi.

"Ben senin yanındayım." dedim destek çıkıp. "Gerekirse o meymenetsiz babanla da konuşurum. Hani senin kız değilde erkek olmanı isteyen baban." düşündükçe çıldırıyorum. Babası Reşat bey Simge daha doğmadan önce cinsiyeti belli değilken 'benim aslan bir oğlum olucak,oğlum olacak benim kız değil' diyerek söylendiğinde bir gün cinsiyeti kız olunca göt olup kalmış. Hayır yani bebeğin kız ya da oğlan olması önemli değil.Sağlığı iyi olması önemlidir.O gün o gündür Reşat denilen adam hiç bir zaman Simgeye seni seviyorum kızım demez küçük bir şeylerde azarlardı hemen.Ama annesi öyle değildi. En azından benim annem gibi değildi. Beni bile kendi kızıymışım gibi severdi.

"Biliyorum" diyerek gözlerini kapadı. "Her zaman yanımda oldun ve yine olacaksın."

*****************

Simgeyle bol bol sohbet edip ardından gelen telefon yüzünden evden ayrılırken bende doğruca odama çıktım.Güneş neredeyse batmıştı ve üzerime artık rahat bir şeyler giyip yemek yapmaya koyulacaktım.Hafize abla bu gün izinliyken fatma ablada hasta olan kızının yanına yani memleketine gitmişti.E haliyle Poyraz'a da yemek yapacak tek kişi ben kalıyordum. Altıma hemen hummel dar kesim siyah eşofmanımı üzerime de beyaz uzun kollu bi bluz giyerek saçlarımı tepeye topuz yaptım ve hızla aşağı indim.Mutfağa adımı atarken,buz dolabını açıp şöyle bir göz gezdirdim.

Yine iş başa düşmüştü anlaşılan...

***********

Patatesli tavuğu da fırına verip derecesini ayarladıktan sonra olmak üzere olan mercimek çorbaya yöneldim.Tahta kepçeyi alıp tadına bakmak için tenceredeki sıcak çorbayı biraz kepçeye doldurarak ağzıma götürdüm.

Tadı fena değildi.

Hafifçe egildiğim tezgahta doğrulduğum an sırtımı sert bir şeye çarpmıştım.Arkama dönüp kim olduğuna bakacakken karnımı saran kollar bunu engelleyince zaten kim olduğunu anlamıştım.

Yüzümü genişçe gülümsettiren adamım...Poyraz...

"Poyraz'ın mavi Denizi bana neler hazırlamış böyle" deyip enseme bir buse kondururken karnımda birleşen ellerini tuttum."Açsındır diye düşündüm." deyip yönümü ona dönderince küçük ama bir o kadar da derin bakan gözlerine kenetlendim.

Aramızdaki mesafeyi kapatıp belimi tezgaha dayadığı an gülümseyip ona baktım.Tek kelime dahi etmiyordu.

"Sevdiceğim." dedim yeni bir laf çıkararak. Ardından kapanan gözlerinin bir tanesine dudaklarımı bastırdım.

"Kalbim" diye devam ettiğinde o da bende yeni bir sözcük daha söylemiştim.

"Sevgülüm"

"Dalgalı Denizim..."

"Güçlü esen Poyrazım..."

"Benim hatunum..."

"Benim adamım.."

Kıkırdayarak kollarımı boynuna daha da sıkı dolayarak sarıldım.Kalbim yine mutluluk yelkenlerini açmıştı bile Poyraz'a.Onun kokusunu her içime çekişimde kalbim şah ve mat oluyordu.Dudaklarını bastırdı boyun kenarıma,yanıyordu boynum.Sıkıca sardığı kolları ve bedeniyle bedenimi mutfak tezgahı ve kendi arasında tutsaktım.Onun esiri altındaydım.Poyraz kalbe zarardı.Akla bünyeye bedene...Herşeye zarardı.

"Gözlerini canını seveyim senin emi Deniz.."

"Dudaklarını,tenini,bedenini seveyim senin emi Poyraz?"

Burnumu burnuna sürtüp dudaklarını öptüm.Yine aklımı başımdan aldın Poyraz.. Yine unuttum herşeyi. Yine hatırladım seni..Zaten hiç unutmamıştım.

"Bak bence biz bunları yedikten sonra tatlı olarak da oda da halledelim işimizi ha ne dersin?" romantizmin içine eden Poyraz'a gözlerimi devirip ondan ayrıldım ve sofrayı kurmaya başladım."Hala daha cevap alamadım" deyince marulu doğradığım bıçağı elime alarak ona döndüm. Sabrım taşmıştı.

"Poyraz öl sen tamam mı!"

Şuh bir kahkaha attıktan sonra kapının ağzına kadar koşup bana yeniden bakış attı. "Senin için öleceksem sorun yok güzelim." ardından yukarı yönelirken elimde havada tuttuğum bıçak kendiliğinden aşağı inmişti. Bu adam ben sinirliyken bile düşüncelerimi nasıl darmadağın ediyordu böyle... Dediğim gibi Poyraz herşeye zarardı.

**************

"Yavrum tuzu versene bana ordan." gülümsiyerek tabağımın kenarında duran tuzu ona uzattım.Ona bu 'Yavrum' kelimesi çok yakışıyordu. Ağzına,diline dudaklarına...Kısacı bütün yüz hatlarına..

birden Poyraz'ın telefon sesi kulaklarımı doldurduğunda çatalımı tabağıma bırakıp ona baktım.Telefonu eline alıp ekranı kaydırdı ve masanın üzerine bıraktı.

sanırım hoperlöre vermişti..

''efendim baba?'' baba dediğine göre kesinlikle Yekta amcaydı.Oturduğum yerde dikleşerek elimi yanağıma dayayıp destek aldım.

''nerdesin Poyraz?''

''Evdeyim baba.Deniz mavisi gözlümle yemek yiyorum''kafamı hızla kaldırıp şaşkınlık ve birazda utançla Poyraz'a baktım.Bu herif beni utandırmak için yapıyordu herşeyi biliyorum.Hele de Yekta amcanın karşısında.Tamam karşısında değil belki ama telefonda yani.Duyuyor herşeyi...Yekta amca kısa bir kahkaha makinasına dönüşse de kendini toparlayıp söze girdi. ''Peki afiyet olsun.Bizde Enderle bu gün şirketin açılışını kutlayacaktık.Bu gün dışarıda yiyeceğiz yemeği geç gelebiliriz...Bilirsin işte..'' Poyraza yeniden gözlerimi diktiğimde o fesat gülüşü beni yine korkutmuştu. Kesin yine saçmalayacaktı. ''Peki baba biliyorum.Ama biz daha Denizle yeni bir kardeşe kendimizi hazır hissetmiyoruz.Bence o işi çoktan iptal edin.'' gözlerim birden dediği şeyle kocaman açılırken hemen bardakta duran suyumdan bir yudum aldım.Ne kardeşiydi bu Allah aşkına.Üstelik daha adam kardeş yapacağı sinyallerini bile vermemişken. Poyraz çok boktan fesatlıklar kuruyordu kafasında. Olmayan bir şeyi nasıl ortaya seriveriyordu bu hemen anlamıyorum.Yekta amca da benim durumuma düşmüş olacaktı ki bir kaç defa öksürdü ve sözlerine devam etti. ''Poyraz oğluum kendine gel öyle bir şey olmayacak..'' dedi.''herneyse ben kapatıyorum size afiyet olsun''

Derin bir nefes alarak elime çatalı aldım ve zaten direkt ona fırlatmıştım.

''Çok terbiyesizsin'' diyerek yüzümü buruşturdum ve boşalan tabakları alarak sandalyeden indim.''Bu terbiyesizliğimi yemekten sonra yatakta da gösterebilirim sana ha ne dersin?''

Piç herif!!

Ona bakıp derin bir iç geçirdim.Ben seninle ne yapacağım Poyraz? Sen şimdi böyleysen ileride nasıl olursun acaba?

''Bana bak koca adam.Valla sevgilim felan demem altımda kalırsın ha!!'' ellerimi belimde birleştirip bana doğru sallana sallana gelen Poyraz'a çekingen tavırlarımı belli etmeden çatık kaşlarımla birlikte yüzüne bakakaldım.Tam burnumun dibinde bitip dudaklarımı yumuşakça öpmeye başladığında bu adamın yeniden tam bir baş belası olduğunu düşündüm.Başka türlü bunu açıklamasını yapamazdım çünkü.Tüm sinir hücrelerimi yumuşak dudakları sayesinde darmadağın ederken ne yapacağımı düşünmek çok zordu.

''Hırçın Denizim benim...Poyraz kurban olsun o senin mavi gözlerine...''

kendimi gülmemek için zor tuttuğum anda pes edip koyuverdim dudaklarıma Poyraz'ın çok sevdiği gülüşü.Omzuna beni birden yumuşatmanın verdiği gazla canı acımayacak şekilde vurdum.Kendisi kaşınmıştı.''Bana vuran o yumuşak ellerini öpeyim senin..'' Poyraz daha fazla böyle konuşursa şımarmam an meselesiydi sanırım...''Ama bana terbiyesiz dediğini ödettireceğim sana''

işte şimdi korksam fena sayılmazdı...

******************

"Yine mi aldım seni?" Dedi üstüme kendi yükünü vererek yatarken.Hızlı nefes alıp verdiği tam boynumdan hissedebiliyordum.

Evet beni yine almıştı...

Kollarımı o geniş sırtına dolarken elimi terlemiş olan saçlarının arasından geçirdim.Poyraz dediğini yapardı.Yapmıştı da.İkinci kez onun olmuştum...Yine onu hissetmiş tüm izini ben devralmıştım.

Poyraz vücutlarımızı ayırmadan bana sürtünerek aşağı doğru kaydığında ne yapacağını merak eder olmuştum.Aklıma geliyordu bazı şeyler ama şu an beyin sistemim çalışmıyordu.

Poyraz'ın sıcak nefesini birden bacak aramda hissederken gözlerim yine kendiliğinden büyüyerek ona baktı.

Poyraz'ın dudakları tam değmiş ben de gözlerimi sımsıkı kapatmıştım ki birden kurtarıcım olan zilin sesi tüm bedenimi rahatlamış durumdaydı..

Poyraz güçlü bir şekilde homurdanarak "Hay ben senin çalan zilini sikeyim.." dediğinde kendini yanı başıma atıp derin derin soluklar alıp vermeye başlamıştı.Hemen yataktan kalkıp üzerimi giydiğimde beyaz hırkamı aldığım gibi aşağıya inmeye başladım.Annemler olabilirdi çünkü saat epey geç olmuştu.

Ne olur ne olmaz diye kapının deliğine baktığımda düşüncelerim beni hayal kırıklığına uğratmıştı.Şu an kapıda deli gibi atışan 2 adet Esin ve Semih vardı.Hemen üstüme hırkamı geçirerek kapıyı açtım.Esin Semih'in omuzlarından itip kendinden uzaklaştırırken bana doğru gelip sımsıkı sarılmıştı.Kesin yine saçma bir sebepten dolayı kavga etmişlerdi.Ellerimi sırtına koyup ona sarılırken,Semih kapıyı ardından kapatarak sırtını dayadı.O da çok gergin gözüküyordu.

''İnan ki seni bu saatte hiç rahatsız etmek istemezdim ama ben bu Semihten bıktım artık Deniz!''

Benden ayrılıp tafralı bir şekilde salona doğru gidince sinirle Semih'e döndüm

''Naptın yine kıza Semih?''

Bu kadar sık kavga etmelerinin sebebi neydi hala daha anlamış değildim.Aslında Semih gibi salak biriyle normalde kim sevgili olabilirdi ki? Yani salakça suyla ağzında gargara yapandan bahsediyoruz.

''Valla bi şey yapmadım yenge'' deyip omuzlarını silktiğinde gözlerimi devirerek içeri girdim.Zaten daha Poyraz'ın sersemliliği vardı üzerimde.Neden kavgalarını illa burada yapıyorlardı ki bunlar?

Koltuğa ikisi de ayrı ayrı oturunca bende karşılarına oturup ikisine baktım.Bence artık neler olduğunu birisinden birisi anlatmalıydı.''E noldu anlatmayacak mısınız?'' soru sorar bir ifadeyle ikisine baktım.

O sırada Tam da beyaz bluzunu üzerine geçirmekle meşgul olan Poyraz'ı gördüğümde ister istemez burukça sırıtmıştım.Ben bu adamla az önce yine birlikte olmuştum.Aklıma geldikçe içten içe delirirken kendime gelmek için ellerimi saçlarımın arasından geçirdim.Şu an daha büyük bir sorunumuz vardı.

''Noluyo lan burda?'' Poyraz bluzunun eteklerini indirir indirmez kendi durumundan hoşnutsuz bir şekilde bedenini yanıma attı.Evet şimdi dinleyici olarak 2 kişi olmuştuk.

***************

''Ya bi insan evladı nasıl ailemle tanışmak istemez ya!?'' dedi Esin ve sırtını sertçe arkaya dayadı.Ben de gergin bir şekilde kollarımı göğsümde birleştirerek Poyraz'ın bana attığı kolunun altına girdim.Görünüşe bakılırsa Semih Esin'nin ailesiyle tanışmak falan istemiyordu.Valla ben Esin'nin yerinde olsam bunu anlayışla karşılayıp fazla üstüne gitmezdim.Kendisi hazır olduğu zaman zaten söylerdi 'ailenle tanışmak istiyorum' diye.

''Yahu güzelim.Ben tanışmak istemiyorum demedim ki sana.Bi dur bi bekle.Şu son senen bi bitsin al işini eline tanışalım.Böyle şeyleri sorun edersen ileri de ne yapacağız biz?'' Bak şimdi Semih burada haklıydı.Ya da en doğru şekilde düşünüyordu.Aslında şaşırmıştım.Semihten böyle bir cümle beklemiyordum,ilk defa ciddi bir şekilde konuşmuştu çünkü.Dayanamayarak derin bir nefes aldım ve söze girdim.

''Bakın gerçekten çok saçma bi sebepten dolayı tartışıyorsunuz..'' cümlemi kestiğimde Poyraz başını omzuma dayamıştı.Aldırış etmeyerek devam ettim.''Yani Esin alınma ama Semih burada haklı.Bence bi meslek sahibi olduktan sonra ailenle tanıştır.Sonuçta acelesi yok.Dimi Poyraz?'' diyerek başımı eğdim ve ona baktım.

Ohoo Beyimiz çoktan uyumuş bile.Anlamalıydım zaten omzuma yatışından.

Semih kıkırdayarak eliyle ağzını kapattığında sinir olup omzumu kıpırdattım uyanması için. Birden irkilip sersem bir şekilde ''Ne? ne oldu? geldik mi?!'' dedi.Onunla birlikte bende şaşırmıştım.Geldik mi nedir ya?

Tek kaşımı kaldırıp ona ciddiyetle bakarken bakışımı fark etmiş olacak ki gözünü uykulu bir şekilde kaşıyıp ''hee evet haklısın'' dedi.Başımı 'nihayet' dermiş gibi sallayıp yeniden Esin'e döndüm.Artık fazlasıyla uykum gelmişti ve şu ikisinin arasındaki sorunu bi an önce halletmem gerekti.

''Hadi ama..'' dedim esneyerek.Esin'nin kararsız hali olumlu yönde gideceğine benziyordu.''yapmayın böyle çok basit bi sebepten dolayı kavga ediyosunuz.Barışın.''

''Aynen barışın ve gidin'' diye ekledi Poyraz.''Zaten işim yarım kaldı''

En son kelimesine içim birden cız ederken gözlerimi sinirle kısıp dirseğimle karnına vurdum.Bu açıksözlülüğü harbi başa belaydı....

***********

''Herşey için teşekkür ederim'' dedi Esin ve Semih'in elini bırakarak bana sarıldı.Gecenin bu saatinde nelerle uğraştığımızı yeni yeni anlamak çok zor olmamıştı aslında.Gülümsiyerek sarılıp ayrıldıktan sonra gözüme kollarını göğsünde birleştirmiş duvara başını dayamış ayakta uyukluyan Poyraz'ı gördü.Bi bebek gibi uyukluyordu o da.

Semihler gittiğinde kapıyı kapatır kapatmaz Poyraz'ın yanına yaklaştım.

''Sevgilim hadi yatağa'' dediğimde gözlerini yavaşça açıp gülümsedi.

Ah gülüşüne kurban..

''çocuklarımızı da yatırdın mı hayatım?'' dediğinde alt dudağımı dişleyip gülümsedim.Bu herifi boşuna sevmiyorum..

''Yatırdım yatırdım.Şimdi sıra sende'' deyip kolunu alarak omzuma attırdım.Ardından merdivenlere yöneldim.

Etrafta bıcır bıcır dolaşan küçük Denizler ve küçük Poyrazlar...

HARİKA!

************************

Selam!

Ay ne kadar.mutluyum anlatamam.İlk önce 293K olmuşuz.Bunun sevincini ayrı olarak yaşıyorum.Sizler benim Poyraz eşliğinde güçlükle dalgalanan denizlerimsiniz...Sizler iyi ki varsınız...

Bir diğer mutluluk sebebim daha.İnternet sorunum ortadan kalktı.Artik daha sık bölümler yazacağım.Yani inşallah...Bu arada on bir ayın sultanı Ramazan! Oruç tutanların hepsine Allahtan sabır diliyorum...Allah kabul etsin...

Bölüme gelirsek.Yine bana gelen ilhamla yazdım bir şeyler...Gerisi size kalmış...

Öpüyorum
..


Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro