4. BÖLÜM ''DANS''
Bir gün. Bir gün bu hikaye çok okunanlar arasında olacak, biliyorum. O günü bekliyorum.
Bir yabancının evinde uyanmıştım. Pardon, bir değil üç yabancının evinde. Uyanmak denemez aslında. Bütün gece uyuyamamış sağa sola dönüp durmuştum. Arada bir gözlerimi dinlendirme bahanesiyle uyumaya meyillenmelerimi ve kendimi evimdeymiş gibi hissetme çabalarımı saymazsak uyumaya çalışmamıştım. Bütün gece hayatımda olan bitenleri düşünüp kendime eziyet etmek gibi planlarım vardı. Ama hayatımda düşüneceğim tek şey ailemin artık beni istememesi ve hiç tanımadığım insanların evine yollamasıydı. Okulum dışında başka bir derdim olmamıştı daha önce. Hayır, inek bir kız değilim. Ailesi tarafından prensesler gibi büyütülmüş bir kız da değilim. Sadece gerçeklerden biraz uzak tutuldum o kadar. Ve bu benim hayatla ilk savaşım. Ailem olmadan. Güçsüz olmayı istemiyorum. Zaten kim güçsüz olmayı ister ki? Bu savaşı ben kazanacağım hayat. Ailem olmadan. Destek almadan. Tek başıma. Güçlü olacağım ve içimde ki delikten kurtulacağım.
Aşağı indiğimde kahvaltı masası yeni hazırlanıyordu. Aslı geç kalmanın verdiği heyecanla mutfakla masa arasında mekik dokuyordu. Mutfağa girip elime masaya konmak için hazırlanan tabaklardan birini aldım ve masaya doğru ilerlemeye başladım.
''Toprak Hanım ne yapıyorsunuz? Bırakın lütfen ben yaparım.'' Aslı bana az önce hanım mı demişti?
''Hanım?'' diye soru yönelttiğimde hiç bir sey demeden başını önüne eğdi. ''Bana hanım demene gerek yok Aslı. İsmimi söylemen yeterli.'' dediğimde ağzını açtı fakat ''Lütfen.'' dediğim gülümsedi ve elimde ki tabakları alıp masaya yerleştirdi. Bende koltuğa geçip oturdum. Aysel Hanım ve Kemal Bey geldiğinde ise Aral'ı beklemeye başladık. Nihayet evin küçük oğlu geldiğinde kahvaltımızı yapmaya başladık. Sessziliği bozan Aysel Hanım oldu.
''Toprak duyduğuma göre dans ediyormuşsun.'' Bunu bilmemesi imkansızdı. Ben kendimi bildim bile dans ediyordum.
''Evet Aysel Hanım, tam 5 yaşımdan beri.'' dediğimde Aral gülerek, ''Kaderin cilvesine bak sen.'' dedi. Ne demek istediğini anlamadım tabii ki. Kemal Bey ''Aral.'' diyerek sert bir ses tonuyla Aral'ı uyardı. Aral'dan ses çıkmayınca Aysel Hanım, ''Dansa devam etmeni istiyorum Toprak. Eğer sen de istersen seni tanıdığım bir dans hocası var onunla tanıştırmak istiyorum. Kendisi Türkiye'de ki en iyi dans okuluna sahip.'' dediğinde ''Dans Fabrikası mı yoksa?'' dedim. Yıllardır hayalini kurduğum bir dans okuluydu orası. Tabii orda dans hocası olmayı daha çok isterdim ama oranın öğrencisi olmak bile paha biçilemez bir şeydi gözümde. ''Anlaşılan sen de takip ediyormuşsun.'' dedi Kemal Bey. ''Etmez miyim hiç? Yıllardır oranın hayalini kuruyorum.'' dediğimde Aysel Hanım gülümsedi ve ''Çok sevindim böyle düşünmene. O zaman öğleden sonra seninle dans kursuna gidip Volkan Bey ile konuşalım.'' dedi. Sevinçle teklifini kabul edecekken aklıma Sahra geldi. Onu ekemezdim. ''Aysel Hanım kusura bakmayın bugün bir arkadaşıma sözüm var. Onu ekemem. Eğer sizin için de uygun olursa başka zaman gidebiliriz.'' dedim. Aysel Hanım biraz düşündükten sonra, '' Madem bu arkadaşın senin için dansdan daha emli o da gelsin bizimle. Ne dersin?'' dediğinde böyle bir teklifi beklemediğim için şaşırmıştım. ''O-olur. Ben hemen arayayım onu.'' dedim ve masadan kalktım. Odaya çıkar çıkmaz Sahra'yı aradım.
''Saat daha 2 olmadı. Biliyorum beni çok seviyorsun ama...''
''Bil bakalım bugün nereye gidiyoruz?''
''Şeytan'a. Buluşma yerini ben söylemiştim Toprak ve... Bir dakika. Senin sesin neşeli geliyor.''
''Dans Fabrikası'na giderim ve neşeli olmaz mıyım hiç?''
''Ne? Ne dedin sen? Ne zaman? Kimle? Nasıl? Nerde?''
''Kapa çeneni ve hazırlan öğleden sonra çıkacağız.'' dedim ve telefonu yüzüne kapattım. Kapatmazsam akşama kadar konuşurdu çünkü. Dans etmeyi benim kadar olmasa da o da seviyordu. Zar zor başlamıştı dans etmeye hatta ilk başlarda hiç istemiyordu, sevmiyordu ama ısrarlarımla zar zor ikna etmiştim. Belki anne babasına söyler o da kaydını Dans Fabrikası'na aldırırdı. Ben nerdeyse 1 aydır yıllardır gittiğim kursa gitmiyordum. Babam maddi açıdan sıkıntıda olduğumuzu söylediğinde hemen kaydımı sildirmiştim. Sonuçta evde de dans edebilirdim. Bir çok kareografim vardı zaten. Düşünclerimden sıyrılıp kapımı çalmadan içeri giren dengesizi görmek için arkamı döndüm.
''Küçük besleme kızımız çok mutlu olmuş anlaşılan.'' dediğinde bıkkınlıkla nefesimi dışarı verdim.
''Cidden mi?'' kaşlarını kaldırıp bana baktığında, ''Ben evde ki besleme sen de evin küçük şımarık oğlu mu oluyorsun? Sence de çok klişe olmadı mı bu?'' dedim ve odadan dışarı çıktım. Aslında çıkmamam gerekiyordu sonuçta oda benimdi. Aşağı indiğimde Kemal Bey, ''Toprak'cığım bizim Aysel ile şirkette biraz işimiz var. Seni almaya bir şoför yollatırım arkadaşını da alır şirkete gelirsiniz ordan da kursa geçeriz. Olur mu?'' dediğinde yüzüme kocaman bir gülümseme yerleştirdim ve ''Olur tabii.'' dedim.
''Merak etme baba, ben Toprak ile bizzat ilgilenirim.''
''Bir tatsızlık istemiyorum Aral.'' diye uyaran Kemal Bey'e dönüp, ''Merak etmeyin efendim. Aral iyi biri. Hem bugün beni dışarı çıkartacağını söyledi.'' dediğimde Aral'ın yüz ifadesi görülmeye değerdi.
''Öyle mi? Çok sevindim. O zaman size iyi eğlenceler çocuklar.'' diyen Aysel Hanım'a döndüm ve gülümsedim kollarını bana doladı ve sımsıkı sarılıp öptü. Ve aynı işlemi Aral'a da uyguladıktan sonra Kemal Bey ile evden çıktılar. Ve ben de Aral'ın o gür sesine maruz kaldım.
''Delirdin mi sen? Ne dışarı çıkması? Hiç bir yere gelmiyorum.'' dediğinde gerçekten beni güldürmüştü.
''Seninle dışarı çıkacağımı düşünmüyorsundur umarım. Sadece o an ki yüz ifadeni görmek istedim.'' dediğimde sinirlendiğini anladım.
''Öyle mi küçük kız çocuğu?'' dedi ve kolumdan tutup sürüklemeye başladı.
''Ne yapıyorsun ya bırak kolumu?''
''Evimizin küçük beslemesini gezmeye çıkartıyorum. Bin şu arabaya.''
''Binmiyorum.'' dediğimde kolumu daha çok sıktı. Ve arabaya bindirdi. Bir alışveriş merkezine gelmiştik. Madem beni zorla getirmişti buraya acısına katlanacaktı.
''Benim karnım acıktı.'' dediğimde ''Daha yeni kahvaltı yaptık.'' dedi. Üzgünüm Aral Bey oyunu kuralına göre oynuyoruz.
''Acıktım diyorum ne yapabilirim? Bana yemek alır mısın?''
''Hayır.''
''Ben de öyle düşünmüştüm. Bu yüzden acaba bu durumu Aysel Hanım'a söylesem üzülür mü diye düşünüyordum.'' dediğimde ''Sandığımdan daha çetin ceviz çıktın Toprak Hanım. Yürü zıkkımlan da gidelim şurdan.'' dediğinde zafer kazanmış gibi gülümsedim. Karnımı iyice doyurduktan sonra Aral'a baktım. Daha yeni kahvaltı yaptık demişti ama hayvan gibi de yemişti.
''İstersen restaurantı da alalım. Yolda acıkırsın falan.''
''Çok komiksin. Hadi kalkta gidelim.''
''Nereye? Daha bana kıyafet alacaktık.''
''Ne kıyafeti kızım? Evinden getirmedin mi kıyafet?''
''Aysel Hanım bana kıyafet alacağını da söylemişti. Neyse artık, böyle bir zahmette bulunmadığını söylerim.'' dediğimde çenesinin seğirdiğini gördüm.
''Yürü!'' Annesine gerçekten değer veriyordu. Ve annesi de ona. Oysa benim ailem... Beni para yüzünden bir bırakıp gitmişlerdi.Annemi ve babamı aklımdan çıkartmaya çalışarak Aral'ın peşinden gittim. 2-3 mağzaya girdikten sonra kendime bir sürü tayt ve bol tişört aldım.
''Zevksiz biri olduğunu biliyordun değil mi? Birinin mutlaka söylemiş olması lazım.'' dediğinde durup ona dödüm. ''Dans etmiyorsun değil mi?'' dediğimde o da durdu ve ''Ne alaka şimdi?'' dedi. ''Dans etseydin bu kıyafetlerin birer vel-i nimet olduğunu anlardın.'' dediğimde alışveriş merkezinin ortasında durmayı sürdürdü.
''Aslında seni anlayacak biri vardı. Yani en azından bir zamanlar.'' dediğinde onu alışveriş merkezinin içinde ki banka doğru sürükledim ve oturtturdum.
''Artık dans edemiyor mu?''
''Etmiyor.''
''Kendi isteğiyle yani? Geçerli bir sebebi olmalı.''
''O bırakmaya mecbur kaldı. Daha doğrusu mecbur bırakıldı.''
''Ne oldu ki? Kim, neden böyle bir şey yapsın?''
''Çok soru soruyorsun. Hadi gidelim.'' Onu daha fazla sıkmamak için emrine uyarak onu takip ettim. Arabaya bindiğimizde telefonu çaldı. Bir kaç bir şey söyledikten sonra telefonu kapatıp bana döndü.
''Anlaşılan bugün senin bakıcılığını yapacağız. Nerede bu arkadaşının evi? Sizi ben bırakacağım kursa.''
Sahra'yı alalı 10 dakika olmuştu ve tam 10 dakikadır Aral ile bakışıyorlardı. Bu halleri beni gülümsetti. Bir ara Sahra'yı Aral ile ilgili uyarıp uyarmama konusunu düşünmüştüm ama Sahra akıllı bir kızdı. Aral konusunda ileri gitmez diye düşünüp uyarma fikrini aklımdan çıkardım. 20 dakika sonra kursa varmıştık. Aysel Hanım ve Kemal Bey bizi kapıda bekliyorlardı. Hepimiz bir araya gelince binanın içine girdik. İlk önce görevli biri bize binayı gösterdi. 3 adet stüdyo vardı burda. Hepsini tek tek gezdik. 1. stüdyoda duvarlar kırmızıydı. ve aynalar duvarlara göre tam ortalanmıştı. Odanın dört köşesinde de kolonlar vardı. 2. stüdyo ise mor rengindeydi ve aynlar duvarda ortalanmak yerine her yere yayılmıştı. 3. stüdyo ise gri renkteydi. Ağzım açık bir şekilde bütün binayı gezdim. Hatta bir ara Aral'ın ''Ağzını kapat da besleme olduğunu her yerde belli etme.'' adlı uyarısıyla baş başa kaldım. Sonun da faaliyette olan bir stüdyoda durduğumuzda asıl konuya girdik.
''Toprak'ın bakışlarından okulu beğendiğini görebiliyorsundur Volkan.'' diyen Kemal Bey'e dönüp gülümsedim. ''Kayıt için ne gerekiyorsa yapılsın. Toprak ve Sahra artık yeni öğrencilerin.'' dediğinde Sahra ile birbirimize dönüp şaşkınca baktık. Sahra tam ağzını açıp itiraz edecekken Kemal Bey ve Aysel Hanım itiraz istemiyoruz adlı bakışlarını yolladılar.
''Aslında...'' diye söze başladığımda Volkan Bey bana dönüp, ''Bir sorun mu var Toprak?'' diye sorduğunda, ''Evet. Yani hayır. Aslında benim size bir teklifim var.'' dediğimde herkes dikkatlice beni dinlemeye başladı. ''Ben eğer daha önceki okuluma 1 ay daha devam etseydim. Hoca olabileceğime dair belge alacaktım. Yani demek istediğim oraya 1 daha gidip belgemi aldıktan sonra eğer isterseniz burda öğretmenlik yapabilirim.'' dediğimde derin bir nefes verip rahatladım. Sonunda söyleyebilmiştim. Volkan Bey biraz düşündü ve ''Aslında böyle bir şey mümkün değil. Bilirsin biz profesyonellerle çalışıyoruz ama Kemal Bey ve Aysel Hanım için bir istisna yapabiliriz. Başka bir okula gitmene gerek yok. Burda öğretmen olarak başlayabilirsin.'' dediğinde Sahra sevinçten boynuma atlamıştı. Aysel Hanım ve Kemal Bey çoktan teşekkürlerini iletmişti. Ama ben böyle bir şey istememiştim ki.
''Volkan Bey sizinle biraz özel konuşabilir miyiz?'' diye sorduğumda beni kırmadı ve başka bir yere geçtiktik.
''Bakın ben başklarının parasıyla veya soyadıyla bir yerlere gelmek istemiyorum. Yani sırf Aysel Hanım ve soyadı öyle istiyor diye beni buraya almayın. Gerçekten istiyorsanız bana bir şans verin. Sınav gibi bir şey yapın mesela. Ne istiyorsanız yaparım.'' dediğimde yüzünde tatmin omuş bir gülümsemeyle, ''Seni sevdim Toprak. Ama sadece bir sınavla kurtulacağını sanıyorsan yanılıyorsun. Seni çok terleteceğim.'' dediğinde ''Her şeye hazırım.'' diyerek karşılık verdim. ''O zaman sahne senin bize hünerlerini göster bakalım.'' dedi ve Miley Cyrus - We Can't Stop şarkısını açtı. Gülerek ortaya geldim ve dans etmeye başladım. (Multimedya'da)
Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro