Kuduz.
Kapsülden bir kaç tane kurutulmuş eti yediğimde sanki ağzımda bir festival vardı. Bu kadar aç olduğumu fark etmemiştim.
Diğer kurutulmuş etleri cebime koydum. Sağlıksızdı fakat şuan bunu sorun edemezdim çünkü uğraşmam gereken daha önemli şeyler vardı.
Kapsülü alıp düz bir kayaya oturdum. Montumu çıkartıp tişörtümü de sıyırdıktan sonra yaraya baktım. Hala kanıyordu. Yaram bir tek acımıyordu.
Ağrıyordu da. Bunu çok düşünmeden yarama kremi sürdüm. Kremi sürdüğüm an yaram sanki yanıyormuşçasına sızlıyordu.
Dişlerimi dudağıma geçirdiğimde ağzıma kan tadı gelmişti. Kendimi garip hissetmiştim. Ellerim titremeye başlamıştı.
Zorla kapsülü kapatıp kılıfıma sıkıştırdım.Montumu giyip yola devam ettim.
Ormanin derinliklerinde ilerlerken o kurtların bana saldırışları aklıma geliyordu. Kulağıma gelen seslerle irkildim." Bırakta onu öldüreyim. " dedi tanıdık ses. Bu o ikinci mıntıkanın erkek haracıydı.
Onları görmesemde burda olduklarını biliyordum. Bir ağacın arkasına geçip oturdum. Başım ağrıyordu." Olmaz. Alec denilen çocuğu bulduktan sonra ikisini aynanda öldüreceğiz. Sen buraya kampı kur. Bugünlük burda kalacağız. Ben etraf güvenli mi diye kontrol edeceğim." Dedi magnus.
Yakınımda olduklarından burdan uzaklaşmak için ayağa kalkıp ters yöne gidecektim ki magnus ile dipdibe geldik. Bana inanamayan gözlerle bakıyordu.
Bu sırada yere kapaklanmıştım."Alec." Diye fısıldadı magnus. Birden magnus kolumdan tutup biraz daha uzaktaki ağaçlara sürükledi. Kolum okadar acımıştı ki nerdeyse çığlık atıyordum.Kolumu hızla çektim." Napıyorsun?!" Dedim fısıltıyla.
Birden magnus bana sarılınca afalladım.Benden ayrılıp beni baştan aşagıya süzdü." İyi misin? Bir şeyin var mı?" Dedi magnus panikle.
Kaşlarımı çattım."İyiyim sadece... kolum biraz kötü durumda." Magnus kaşlarını çattı. Sağ kolumu ona uzattım.
Magnus tedirgince montumla beraber tişörtümü bir çırpıda üste çekip yarama baktı ve irkildi. "Aman tanrım..."diye fısıldadı.
"Ben iyiyim sıkıntım yok sadece sen iyimisin biraz garip davranıyorsun desem yalan olmaz." Dedim. Kolumu çekmeye çalıştım. Hala onun hangi tarafta olduğunu kestiremiyordum.
" Alec bunu sana ne yaptı?" Dedi magnus. Omuz silktim." Kurtlar." Diye kestirip attım.
Magnus gözlerini kocaman açtı." Alec kuduz olabilceğin hiç aklına gelmedi mi?" Dedi magnus sinirlice.
Hayır gelmemişti. "İlaç aldım sorun yok." Dedim. Magnus bana inanamayarak baktı." Alec, kuduz hafife alıncak bir hastalık değildir. Eğer bir uzman tarafından kontrol edilmez isen sonuçları ölümcül olabilir.Bu oyunda iki yıldır varım Alec. Ve eğer oyun kurucu seni elemek istiyorsa muhtemelen o kurtlar kuduzdur." Dedi magnus. Kolumu hızla çekip örttüm.Kaşlarımı çattım.
"Bana neden yardım ediyorsun ki ? Ben iyiyim. Eğer yardım etmek istiyorsan söyle....isabelle ve underhill'i gördün mü?" Dedim. Magnus kaskatı kesildi.
"İsabelle iyi fakat underhill dün akşam gökyüzünde yer aldı." Dedi magnus. Underhill için biraz üzülmüştüm fakat o benim için önemli değildi.
Önemli olan isabelledi ve o iyidi. Magnus bana yaklaşıp yanağımdan öptü. " Dikkatli ol. Ayrıca acilen kolun ile ilgilen. Geceleyin eğer gelebilirsen burda buluşalım." Diyerek benden uzaklaştı.
Öylece kalmıştım. Kendimi toparlayıp ters yöne doğru ilerledim.
....
Magnus;
"Ortalık temiz."diyerek isabelle'in önüne oturdum. İkinci mıntıka aptallarıda birlikte bir şey konuşuyorlardı.
İsabelle'in elleri ve ağzı bağlanmıştı. Bilekliği de bendeydi. Underhill'i biz öldürmüştük. İsabelle'i de öldürecektik fakat Alec'i bulma bahanesi ile onu koruyordum.
"Abin iyi sayılır. Yarası var fakat kendisine iyi bakabilirse hayatta kalır." Diye isabelle'e fısıldadım ona.
İsabelle başı ile onayladı. Ardından em yanımıza geldi." Gece ben nöbet tutacağım." Dedi em.
Ayağa kalktım."Hayır ben tutarım. Ayrıca geceleğin uyuyacağına iddaya bile girerim." Dedim. Em kaşlarını çattı.
"Sen bilirsin. Ama sabah siz ikinizi yerlerinizde bulamaz isek üçünüzü birden öldürürüz." Dedi em.
Ona doğru gülümsedim."Merak etme em, hizmetinizdeyim."
....
Herkes uyuduktan sonra ayağa kalkıp sessizce Alec'i gördüğüm yere ilerledim. Ona yardım edecek bir eşyam yoktu.
Ağacın arkasına baktığımda Alec sessizce uyuyordu. Burukça gülümseyip onun yanına oturdum. Alec yerinde kıpırdanıp gözlerini açtı ve bana döndü.
Korkmuşa benziyordu. Onun yavaşça elini tuttum. Orman inanılmaz soğuktu fakat Alec yanıyordu.
Elimde olsa bir uzman çağırırdım veya oyunun durmasını talep ederdim. Ama zaten oyunun amacı buydu.
İnsanları öldürmek. " Beni niye buraya çağırdın?" Diye mırıldandı Alec. "Sadece seni görmek istedim." Diyerek ona yaslandım."Kimin tarafındasın sen?" Dedi Alec sırıtarak. Gülümsedim." Ben bu oyunu tarafsız oynuyarak kazanıyorum." Dedim.
"Burda ölüceğimi sen söyledin. Neden hala benimle ilgileniyorsun ki?" Dedi Alec. "Fikrim değişmiş olabilirim." Dedim ve gökyüzündeki yıldızlara dalıp gittim.
....
Gözüme vuran güneş ışığı ile gözlerimi hızla açtım. Alec hala uyuyordu . Aklıma Em geldiğinde deli gibi panik yaptım.
"Alec . Alec burdan gitmelisin." Diye onu sarsmaya başladım. Alec irkilerek uyandı. "Burdan uzaklaş." Dedim ona.
Alec.afallayarak ayağa kalktı."Koş!" Dedim ona fısıltıyla apartopar gitmeye başladı.
Daha neler olduğunu kavraması zaman alacaktı. Bende koşrak bizimkilerin yınana gittim.
Şükürler olsunki hepsi hala uyuyordu.
Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro