Chào các bạn! Vì nhiều lý do từ nay Truyen2U chính thức đổi tên là Truyen247.Pro. Mong các bạn tiếp tục ủng hộ truy cập tên miền mới này nhé! Mãi yêu... ♥

Güven [2/4]

  Gözlerini açtığında uyuyan kardeşiyle burun buruna gelmesiyle irkildi Serena. Carmelle ne zaman gelmişti? Kardeşinin tek kişilik yatakta daha da rahat edebilmesi için kalktı ve saçlarını tokasından kurtarıp tekrar sıkıca bağladı. Karşısındaki yatakta uyuyan Nathan'a baktı. Dün üstüne örttüğü pike yerdeydi. Gülümsedi ve yerdeki pikeyi tekrar adamın üstüne örttü. Odadan çıktığında Sam ve Charlie'nin bağırarak konuştuklarını duydu. Odanın kapısını kapattıktan sonra lavaboya girdi. Yüzünü yıkayıp havlu ile kuruladı ve mutfağa geçti. Alisa kahvaltı hazırlıyordu.

''Günaydın Alisa.'' dedi Serena gülümseyerek. Alisa, Serena'nın geldiğini duymamıştı ve Serena seslendiğinde bu korkmasına sebep oldu.

''Günaydın Serena. Kahvaltı birazdan hazır olur, otur lütfen.'' dedi Alisa. Serena sandalyelerden birine oturduğunda dünkü gördüğü küçük çocuk koşarak mutfağa girmişti. Genç kadın ona gülümsedi. Küçük çocuk, Serena'ya bir süre baktı ve daha sonra onun yanındaki sandalyeye oturdu.

''Lee, yüzünü yıkadın değil mi?'' dedi Alisa arkasını dönmeden. Lee annesinin görmemesine rağmen kafasını salladı. Böylece Serena küçük çocuğun ismini öğrenmiş oldu. Alisa kahvaltılıkları masaya koyarken Charlie ve Sam de mutfağa girmişti. Charlie oğlu Lee'nin yanına geçerken Sam de Charlie'nin yanına geçti.

''Günaydın Serena.'' dedi Charlie oğlunun uzun saçlarını karıştırırken.

''Günaydın Charlie.'' dedi Serena da ikiliye gülümserken.

''Kalelerde herhangi bir ipucu bulabildiniz mi?'' dedi Serena, Sam'e bakarak.

''İki kere kontrol ettik ama bunun dışında hiçbir şey yoktu.'' dedi ve cebinden bir mektup çıkardı Sam. Serena eline alamadan önce Alisa aldı ve ''Önce kahvaltınızı yapın.'' diyerek Sam'e geri verdi. Sam cebine geri koyarken Serena sesini çıkarmadı ve eline çatalını alarak tabağını doldurmaya başladı. Bir yere kaçacakları yoktu ya.

"Chloe aradı. Sizin İspanya'ya bilet almanızı bekliyorlar." dedi Charlie.

"Nathan bu haldeyken mi?"

"Drake'te şeytan tüyü vardır, ona hiçbir şey olmaz. Ayrıca doktor ciddi bir şeyin görünmediğini söyledi." dediğinde Serena kaşlarını çattı.

"Bu imkansız. İpucu burada olabilir, doğru düzgün bir araştırma bile yapamadık. Bugün o harabeye tekrar dönmem gerek."

''Ben de seninle gelirim.'' dedi Sam. Cutter onu onayladı ve telefonunu eline aldı.

"Umarım kahvaltıda arama yapmaya çalışmıyorsundur kocacığım." dedi Alisa gülümseyerek. Küçük çocuk kıkırdadı ve telefonu babasının elinden aldı. Annesine gülümseyerek uzattı. Alisa "Dün yaşadığımız telaşlardan tanıştırmayı unuttum. Oğlumuz Lee." dediğinde Lee utanarak kafasını yere eğdi. Serena gülümseyerek elini Lee'nin saçlarında gezdirdi. Lee de ona gülümsedi ve tabaktakileri yemeye başladı. Herkesin kahvaltısı bittikten sonra Sam, Charlie ve Lee içeri geçti, Alisa ve Serena ise tabakları toplamaya başladı. Birlikte tabakları bulaşık makinesine attıktan sonra Alisa bulaşık makinesini çalıştırdı.

''Kahve içmek ister misin?'' dediğinde, Serena onu onayladı. Alisa kahveyi hazırlarken Serena da masayı sildi. O sırada Lee koşarak mutfağa girdi.

''Selam, küçük adam.'' dedi Serena gülümseyerek ve Lee'yi kucağına aldı. Lee de genç kadına gülümsedi ve Lee annesini izlerken Serena da küçük çocuğu izlemeye başladı. Bu sırada omuzlarına kadar uzanan saçları arasında beyaz bir cismi fark etti. Çocuğun saçlarını kulağının arkasına sıkıştırırken işitme cihazını gördü.

''Erken doğum.'' dedi Alisa kısaca ve yaptığı işe geri döndü. Serena'nın elleri küçük çocuğun saçlarında bir süre kaldı. Lee ona baktığında gülümsedi ve ellerini çekti. Alisa kahveleri masaya koyduğunda Lee, Serena'nın kucağından kalkıp içeri koştu.

''Bana biraz kendinden bahset.'' dedi Alisa.

''Ne anlatacağımdan emin değilim.'' dedi Serena kahvesinden bir yudum alırken. Kahve boğazından geçerken sıcaklığı içini ısıtmıştı.

''Hırsızlığa nasıl başladın?''

''Hırsızlığa 3 yıllık sevgilim ve nişanlım olan kişinin beni yarı yolda bırakıp para için üvey babasının yeğeniyle evlenmesi ve bana metresi olabileceğimi söyleyerek beni hazineyi bulabilmek için kullanmaya çalışmasıyla başladım. Bundan önce de onunla birlikte bu hazineyi bulmaya çalışıyorduk ama benim için hiçbir zaman öncelik hazine olmamıştı. Onunla vakit geçirebildiğim için mutluydum. O gün bana metresi olabileceğimi ve hazineyi aramaya devam edebileceğimizi söylemesiyle her şey yerine oturdu. O, ben olduğum için beni sevmemişti. Beni hazine için sevmişti.'' dedi ve kahvesini içti. Boşta kalan elinin üstünde bir el hissetmesiyle bardağı masaya koydu ve Alisa'ya baktı. Gözleri dolan Alisa, Serena'nın elini sıktı.

''Sorduğum için çok üzgünüm Serena. Sana bu acılı hatıraları hatırlatmak istememiştim.'' dediğinde Serena tebessüm etti.

''Sorun değil Alisa. Muhtemelen böyle bir başlangıç hikayesi beklemiyordun.'' dedi ve diğer elini Alisa'nın eline koydu.

''Dün yaşadığınız çatışma onunla mıydı?'' dediğinde Serena onu onayladı.

''Dün ona yalan söyledim ve onu oyaladım ama fark etmesi uzun sürmez. Sizin de başınızı belaya sokmadan buradan erken ayrılmaya çalışacağız.'' dedi Serena. Alisa bardakları yıkamak için ayağa kalktığında aklına itiraz etmek için hiçbir kelime gelmiyordu. Serena da salona geçti ve tekli koltuğa oturdu.

''Carmelle ve Nathan kalkmadan şu kaleye bakmaya ne dersin?'' dedi Sam. Genç kadın onu onayladığında Charlie arabayı çalıştırmak için önden gitti. Serena çantasını sırtına taktı ve kapıdan çıkmadan önce Lee'yi kucağına alıp yanağını öptü. Lee utanarak annesinin yanına kaçarken gülümsedi ve evden çıkarak onu bekleyen karavana bindi. Dün yolu pek izleyememişti ama şu an yolu dikkatle izliyordu. Karavan normal yoldan çıkıp ormanlıktan geçerken dün Charlie'nin nasıl geldiğini anlamış oldu. Arabanın dün Nathan ile tırmandıkları duvardan geçebilmesi imkansızdı zaten. Karavan harabenin önünde durduğunda Serena ve Sam indi.

''Sizi burada bekleyeceğim.'' dedi Charlie.

''Bize yardım etmen daha iyi olurdu Charlie.'' dediğinde Sam'i duymazdan gelerek telefonu ile oynamaya başladı Charlie. Sam sıkıntıyla nefes aldıktan sonra Serena ile birlikte yıkık duvarlı odaları dikkatle incelemeye başladı. Dün dikkatini çeken silikleşmiş portrelere bakmadan önce Sam'den mektubu istedi Serena. Sam mektubu verdiğinde sabırsızca katlanmış kağıdı açtı.

Sevgili dostlarım,

Kralımızın sizden de altın saklamasını istediğini biliyorum. Lütfen korkmayın yoldaşlarım. Kralımız ölmüş olabilir ama altının da onunla birlikte yok olmasına izin veremeyiz. Kralımız bana son görüşmemizde altınla bir işi kalmadığını ve bizim istediğimiz gibi kullanabileceğimizi söyledi. Anlaşılan o ki efendimizin sevgilisi onu reddetti.

Bu majestelerine hakarettir ve altınlar kesinlikle Carlos'a ulaşmamalıdır. Eğer efendimize ufacık bile saygınız ve sevginiz kaldıysa lütfen yarın benimle birlikte Avusturya'ya gidecek olan son gemiye binin. Altınları Carlos hak etmiyorsa kimse hak etmiyordur.

  Áureo

Serena'nın kafası karıştı. Bu mektup hiçbir ipucunu içermiyordu. Geri döndüğünde teyzesine gösterse iyi olacaktı. Mektubu Sam'e geri verdi ve ağır portreleri kaldırarak yere koymaya başladı.

''Ne yapmaya çalışıyorsun?'' dedi Sam.

''Buralarda bir yerde ipucu olmalı. Elimiz boş dönemeyiz Sam.'' dediğinde Sam de ona yardım ederek portreleri kaldırmaya başladı. Daha dördüncü portreyi yeni kaldırmışlardı ki Sam portrenin arkasında bir mektup ve küçük bir altın fark etti.

''Hey! Şuna bak.'' dediğinde Serena diğer portreyi kaldırmaya gidiyordu ki durdu ve arkasına döndü. Sam mektubu açtığında Serena portreye baktı. Portrede karamsar tonlamalar kullanılmış ve bir adamın ortadan ikiye ayrılarak bir tarafının mutlu olduğu bir tarafının ise üzgün olduğu resmedilmişti. Sam mektubu Serena'ya verdi ve o da portreyi incelemeye başladı. Ona göre karalamadan başka bir şey değildi bu resim.

Sevgili yoldaşlarım,

Efendimiz ölmüş olabilir ama korkmamıza gerek yok. Altını nasıl yok edeceğimizi biliyorum ama bunu yapmak için cesarete ihtiyacımız var.

Buraya gelene kadar ne kadar yorulduğunuzu biliyorum ama lütfen sabırlı olun ve Fransa'ya gidecek olan son gemiye binin. Sizi orada bekliyor olacağım.

Mektubu bulduğunuz yerde bırakın ki diğer yoldaşlarımız da bunu görebilsin ve geç olmadan bizimle Fransa'da buluşsun.

  Áureo 

''Umalım da Sully ve Chloe yakalanmadan bir şeyler bulmuş olsunlar.'' dedi Sam. Serena da onu onayladıktan sonra diğer portrelerin arkasına baktılar ama bu mektuptan başka hiçbir şey yoktu. Serena diğer odalara son kez bakarken Sam portrenin arkasındaki altını aldı ve cebine sıkıştı. Ne zaman işe yarayacaklarını bilemezlerdi değil mi?

Neredeyse bir yıllık bir aranın ardından sonunda bölüm yazabildim. Hatalarım varsa affola. Umarım bölümü beğenirsiniz!

Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro