Chào các bạn! Vì nhiều lý do từ nay Truyen2U chính thức đổi tên là Truyen247.Pro. Mong các bạn tiếp tục ủng hộ truy cập tên miền mới này nhé! Mãi yêu... ♥

Arayış [4/5]

18 Mayıs 2018

Grup bu bir kaç günde Áureo, Bitores, Miguel ve Andres'in saklayabileceği yerleri bulmaya çalışmıştı. Mektuplar kısa olduğu için ipuçlarını bulmak zor olmamıştı. Tek sorun belirttiklerinin nerede olabileceğiydi. Serena'nın telefonu çalmasıyla odadan çıktı ve telefonu cevapladı.

''Alo?''

''Salvina, Felipe'nin yazmış olduğu mektubu okudum.'' dedi telefondaki ses. Serena, teyzesinin iyi bir haber vermesini umuyordu.

''Lütfen bir ipucu buldum de.'' dedi ve dudağıyla oynamaya başladı. O sırada meraktan odaya giren Nathan ile göz göze geldiler. Serena'nın dudağı ile oynadığını fark eden Nathan'ın kaşları çatıldı. Genç kadının yanına geldi ve kalbinin hızlanmasını umursamadan kadının elini dudağından uzaklaştırdı. Serena heyecandan teyzesinin dediğini duyamamıştı.

''Beni dinliyor musun sen?''

''Üzgünüm, tekrar edebilir misin lütfen?'' dedi Serena.

''İpucu olduğundan emin değilim ama Felipe ve Carlos hakkında bir mektup buldum. Yüz yüze görüşsek daha iyi olur.'' dedi teyzesi. Serena telefonu kapattığında Nathan hâlâ elini tutuyordu. İkisi de bir kaç saniye öyle kaldı. Kapının açılmasıyla Serena gelene bakabilmek için Nathan'ın elinden elini çekti ve arkasına baktı. Gelen Sully'di. Serena, yaşlı adamın yanından geçip içeri girerken Sully kahkahasını zor tutarak Nathan'a baktı. Elini genç adamın omzuna koydu. ''Biraz daha cesur olmalısın genç kurt.'' dedi gülerek. Nathan da onunla birlikte gülümsedi ve içeri girdiler.

''Teyzem ile konuştum. Hazineye doğru giden yolu bulmuş olabiliriz. Toplanalım.'' dedi Serena çantasına mektupları koyarken.

''Bir dakika. Teyzene nasıl gideceğiz?'' dedi Chloe.

''Teyzem İspanya'da yaşıyor. Otobüsü kullanacağız.'' dedi Carmelle. Herkes eşyalarını toplarken Nathan Serena'ya, Serena da Nathan'a gizli gizli bakmaya çalışıyordu. Sully ise hepsini görüyordu. Bu günlerde çok duygusallaşmıştı yaşlı adam. Grup eşyalarını topladıktan sonra otobüse bindi. Uzun yolculuğun sonunda Carmelle ve Serena'nın teyzelerinin evinin önünde indiler. Serena kapıyı çalarken Nathan evin bahçesine baktı. Oldukça bakımlıydı. Kapıyı Serena'ya benzeyen bir kadın açtı. Yaşlı olmasına rağmen bunu hiç göstermiyordu. İki kıza sarıldıktan sonra grubu içeri davet etti. Sully, kadının güzelliği ile büyülenmişti.

''Teyze, bunlar arkadaşlarım Chloe, Nathan, Samuel ve Victor.'' dedi Serena.

''Sizinle tanışmak büyük bir zevk. İsminizi öğrenebilir miyim güzel bayan?'' dedi ve kadının elini öptü Sully.

''Adım Camila yakışıklı beyefendi.'' dedi Camila gülümseyerek. Serena'ya döndü ve mektubun olduğu yeri gösterdi. Serena mektubu okurken Camila elini yavaşça çekti ve tekli koltuğa oturdu.

8 Eylül 1598

Felipe önündeki yemeğe baktı. Burada olmamalıydı. Sevgilisinin yanında olmalıydı.

''Kral Carlos geliyor!'' diye uzaktan sert bir ses geldi. Felipe hemen kalktı ve üstündeki tozları sildi. Sevgilisini en güzel şekilde karşılamalıydı. Yemeği arkaya doğru itti ve yatağına oturdu. Uzun koridordan gelen sevgilisine baktı. Genç adam oldukça güçlü görünüyordu. Felipe gülümsedi. Kendine bakması iyiydi. 

Zindanın kilidi açıldı. ''Bizi yalnız bırakın.'' dedi Carlos yanlarında bekleyen muhafızlara. Muhafızlar uzun koridorda görünmeyene kadar bekledi Felipe. Gittiklerinden emin olduktan sonra sevgilisine sarıldı. Carlos'un gerildiğini hissettiğinde geri çekildi. Muhtemelen kıyafetleri onu tiksindirmişti.

''Sevgilim.'' dedi Felipe fısıldayarak.

''Uzun zaman oldu kuzen.'' dedi Carlos. Felipe duyduğu ile konuşamadı bir süre. Yanlış mı duymuştu yoksa bu Carlos'un artık bitti demeye çalışması mıydı? Gözleri doldu.

''Carlos...'' dedi Felipe. Boğazının kuruduğunu hissetti. Kafasını eğdi. Ayakları onu daha fazla taşıyamadığı için yatağa oturdu.

''Buraya kadarmış sevgili kuzenim.'' dedi Carlos ama bir kere bile Felipe'ye bakmamıştı.

''Yaşadığımız onca şey...'' derken Carlos lafını kesti.

''Yaptığın hatalardan sonra bana bunu diyemezsin Felipe. Sana güvendim ben.'' dediğinde Felipe, Carlos'a baktı.

''O kadını bana ne zaman söyleyecektin?'' dedi Felipe sonunda. Zindana götürülürken görmüştü. Sevgilisi bir kadını kollarının arasına almıştı. Carlos cevap vermediğinde tekrar konuştu.

''Bunu amcam zorladı değil mi? Buradan kaçıp yüzlerimizin bilinmediği bir yerde hayatımızı sürdürebiliriz...'' dedi ve devam edecekti ki Carlos eliyle durdurdu onu.

''Bir sorumluluğum var artık sevgili kuzenim. Senin yaptığın hataları tekrarlamayacağım.'' dedi Carlos ve gözlerini Felipe'nin gözleri ile buluşturdu.

''Ben... Anlıyorum majesteleri.'' dedi Felipe ve ayağa kalktı ama ayakları güçsüzlüğünden dolayı onu taşıyamadı ve yere düştü. Carlos sonunda sevdiği adamın cılızlığını fark etti. Eski heybetli sevgilisi yoktu karşısında.

''Bu seninle son görüşmemdi. Bundan sonra bir daha buraya gelmeyeceğim sevgili kuzenim. Hoşça kal.'' dedi ve arkasını dönüp yürümeye başladı Carlos. İşte yapmıştı. Sevgilisinden sonsuza dek ayrılmıştı.

''Nefesim ellerinde son bulurken de böyle gidebilecek misin sevgilim?'' dedi Felipe. Sesi kısıktı ama Carlos onu duymuştu. Uzun bir süre olduğu yerde bekledi. Sonunda göz yaşlarını saklamak için hızla oradan ayrıldı...

18 Mayıs 2018

''İyi de orada sadece ikisi varsa bunu kim yazmış?'' dedi Sam.

''Bunu yazan Felipe'ye yemek götüren hizmetkarlardan biriymiş. Başka bir krallık için çalışan bir ajanmış ama bunu gönderemeden öldürülmüş. Carlos da bunu yakmak yerine hatırlayabilmek için saklamış.'' dedi Camila.

''Bunun bize bir yardımı dokunmadı.'' dedi Chloe. O sırada Serena mektupları Camila'ya gösteriyordu. Camila mektupları bir kaç kere tekrar okuduktan sonra salondaki büyük haritaya geçti. Masadan kırmızı renkli defteri aldı. Sayfaları yavaş yavaş geçtikten sonra kalemiyle bazı yerleri işaretlemeye başladı. Herkes sessizce kadını izlemeye başladı. 

''İşte!'' dedi ve haritadan ülkeler göstermeye başladı. ''16. Yüzyıldan kalma ve ünlü olmayan kaleler bu ülkedeler.'' İspanya'da iki kale, Fransa'da bir, İskoçya'da bir ve Avusturya'da bir kale vardı.

''Pekala. Hepimiz ayrılalım ve arayalım.'' dedi Serena. Sully gülümsedi ve kimse karar vermeden konuştu. ''Sam ve Carmelle, İspanya'daki iki kaleye baksın. Nate ve Serena Avusturya'daki ve İskoçya'daki kalelere baksın. Ben ve Chloe Fransa'daki kaleye bakacağız.'' dediğinde Sam ''Neden biz iki kaleye bakarken siz tek bir kaleye bakıyorsunuz?'' dedi.

''Ben oldukça yaşlı bir adamım ayrıca Nathan'ın Chloe'ye Fransa için sözü vardı.'' dedi Sully. Chloe gülümsedi. Sonunda Fransa'ya gidebilecekti ve ağır bir işi de yoktu. Sully ile daha çok takılmalıydı.

''Ben uçak biletlerini ayarlayayım.'' dedi ve telefonunu eline aldı Nathan. Serena, Sully'nin dediği ''Nathan'ın Chloe'ye verdiği Fransa sözüne'' takılmıştı. Camila çay koymak için mutfağa gitti. Sully su içme bahanesiyle mutfağa geçtiğinde Carmelle kıkırdadı. Sam kadına iyice yaklaştı. Bu ikisi neden birbirine yaklaşmadan konuşamıyordu? ''Yaşlı kurt eşini buldu sanırım.'' diye fısıldadı.

''Bilemiyorum.'' dedi Carmelle ve Sam'in karnına yaklaştı. ''Yaşlı kurt, eşini mi buldun?'' dediğinde Sam derin bir nefes aldı. Carmelle tekrar kıkırdadı. 

Serena telefonunu eline aldığında bir mesaj geldiğini gördü. Telefonunun kilidini açtı. Mesaj, rehberinde kayıtlı olmayan bir numaradandı ama Serena numarayı ezberlediğinden tanımıştı. Mesajda ''Az kaldı.'' yazıyordu. Serena'nın nefesi kesilirken arayışı nasıl hızlandırabileceğini düşündü. Mesajı sildi ve Nate'in yanına oturdu. ''Biraz daha hızlı olabilir misin?'' diye fısıldadı Serena. Nathan genç kadına baktı ama sorgulamadı. Elinden geldiğinde çabuk bir şekilde işini halletmeye çalıştı.

19 Mayıs 2018

Nathan oturduğu rahatsız koltukta elinden geldiğinde rahat oturmaya çalıştı. Avusturya'ya en kısa sürede giden uçak şirketinden son iki koltuğu almıştı. Uçak şirketinin ucuza satmasından anlamalıydı. ''Rahat değilsen yer değiştirelim.'' dedi Serena, Nathan'ı acele ettirdiği için suçluluk duyarken. Nathan ona gülümsedi. ''Ben oldukça rahatım. Sen biraz uyumaya çalış, dün pek uyuyamadın.'' dediğinde Serena onun nereden bildiğini soracaktı ki genç adam bunu bildiği için elinde hazır beklettiği kulaklığı takmış, gözlerini kapatmıştı. Kulaklığı çekip sorabilirdi ama sormamayı tercih etti. Tam gözlerini kapatacaktı ki öndeki koltuktan bebek sesleri duydu. Normalde pek bebek sevmezdi ama bu bebeğin sesi o kadar tatlı gelmişti ki hemen koltuğunda dik oturdu. Böylece lacivert gözleri ile ona bakan bebeği gördü. Küçük bebeğin kızıl saçları vardı. Serena gözlerini elleri ile kapadı ve biraz bekledikten sonra açtı ve bebeğin gülebilmesi için şaşırmış gibi davrandı. İstediğini elde etmişti. Bebek güldü ve bir şeyler yapabilmesi için Serena'nın gözlerine baktı yeniden. Serena yine aynısını yaptı ve bebek yine güldü. Annesi de bebeğinin gülmesinin sahibine baktı. Kızıl saçlı kadın Serena'ya başıyla teşekkür etti. ''Çok teşekkürler bayan. Eliza uyandığından beri oldukça huzursuzdu.'' dedi. Serena kadına gülümsedi. ''Sorun değil.'' dedi. Kadının önüne dönmesiyle koltukta iyice yayıldı. Nathan hepsini görmüştü ve kahkaha atmamak için zor duruyordu. Gözleri kadının gözleri ile buluştuğunda Serena ''Eğer gülersen seni bu uçaktan atarım.'' dedi ama Nathan çoktan gülmüştü. ''Denemeni görmek isterim.'' dediğinde Serena derin bir nefes verdi ve cama döndü ama o da gülümsemişti. 

Sonunda gözlerini kapadığında Nathan'ın ''Geldik.'' dediğini duydu. Halbuki daha demin gözlerini kapamıştı. Hava alanından çıktıklarında  Nathan her zamanki gibi dilini tutamadı ve ''Mükemmel bir anne olacağına eminim.'' dedi. Serena adama uzun süre baktı. ''Bu da nereden çıktı şimdi?'' diye sordu ama Nathan hiç ona bakmadı ve önden yürümeye başladı. Genç kadın bavulu ile birlikte yürümeye başladığında birine çarptı. Adam anlamadığı bir dilden konuşup aceleyle uzaklaştı. Özür dilemiş olmalıydı.

Telefonunun çalması ile telefonunu çıkardı ve aramayı cevapladı. ''Varabildiniz mi?'' dedi Carmelle nefes nefese.

''Aramanı cevapladığıma göre...'' dediğinde Carmelle'in derin bir nefes verişini dinledi. ''Sorduğun için teşekkürler ablacım biz de birazdan bineceğiz.'' dedi. Madrid'den, Málaga'ya gidiyorlardı.

''Uslu durun orada. Geri döndüğümde aranızda değişen bir şey görmek istemiyorum. Buraya gönlümüzü eğlendirmeye gelmedik Elle, biliyorsun.'' dedi Serena. Eğer dün o mesajı almasaydı belki de daha şakacı olabilirdi.

''Biliyorum abla. O ne olduğunu anlayamadan bu işi bitirmiş olacağız. Peki ya sonra ne yapacağız?'' dediğinde Serena şimdi bunu düşünmek istemedi. ''Buna sonra karar veririz Elle.'' dedi ve telefonu kapattı. Telefonunu geri koyduğu sırada cebinde bir kağıt hissetti. Cebine kağıt koyduğunu hatırlamıyordu. İleride onu bekleyen Nate'e önden gitmesi gerektiğini işaret etti. Etrafını iyice kontrol etti ve katlanmış kağıdı açtı.

Çok az kaldı sevgilim, hissediyorum...

Serena ürpermişti. Etrafına daha dikkatli baktı. O sırada Peter'ı gördü. Karşı kaldırımda kalabalığın ortasında öylece durmuş Serena'ya bakıyordu. Serena zeminin altından kaydığını hissederken Peter'ın adım atmasıyla bavulunu sıkıca kavradı ve kalabalıktan güç bulup koşmaya başladı. Bavulu insanlara çarpmaya başlayınca ağır bavulu iki eline alıp koşmaya devam etti. Arkasına bakmak bile istemiyordu. Nathan'ı gördüğünde ona yetişene kadar durmadı. 

Nathan arkasından gelen gürültülü adımlarla arkasına baktı. Gelen Serena'ydı ve oldukça korkmuş görünüyordu. Genç kadın yanına geldiğinde etrafını kontrol etti. Nathan, Serena'na şaşkınlıkla bakarken Serena kalabalığı umursamadan olduğu yere oturdu ve soluklanmaya başladı. Nathan da eğildi ve ona sarıldı. Serena bir kaç saniye öylece durdu ama sonra o da Nathan'a sarıldı.



Son kısım zorlama oldu gibi hissediyorum. Medyadaki bayan, Serena ve Carmelle'in teyzesi Camila. Umarım beğenmişsinizdir. Görüşlerini belirtmeyi unutmayın!

Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro