Chào các bạn! Vì nhiều lý do từ nay Truyen2U chính thức đổi tên là Truyen247.Pro. Mong các bạn tiếp tục ủng hộ truy cập tên miền mới này nhé! Mãi yêu... ♥

Arayış [3/5]

Dün yaşanan olaylardan dolayı güne geç başlayan grup, oturma odasında öylece oturuyordu. Peşine düşülebilecek tek bir ipucu bile yoktu. Sessizlik sinir bozucu seviyesindeydi ve konuşmak isteyen kimse yoktu. Sam'in karnının gurultusu duyulduğunda herkes ona baktı. Sam sadece ''Ne?'' demekle yetinmişti. Carmelle sessizce kıkırdarken, Serena kalktı ve yemek yapmak için mutfağa geçti. Buzdolabını açtığında evde tek bir malzeme olmadığını gördü. Çantasından cüzdanını çıkardığında Carmelle alışverişe yardım etmek için kalkmıştı ki Nathan ayağa kalkıp ''Ben Serena'ya yardım ederim.'' dedi ve Carmelle'i tekrar yerine oturtmuş oldu.

''Çabuk gelin çocuklar bu yaşlı kurt acıkmış durumda.'' dedi Sully. Samuel, Sully'e gözlerini kısarak baktığında Sully de ona baktı. ''Ne var? Yoksa kendini yaşlı kurt olarak mı görüyorsun?'' dediğinde Carmelle daha fazla gülmesini gizleyemedi ve kahkaha attı. Chloe de Serena ve Nathan ile gitmek için hazırlanmaya kalkacaktı ki Sully onu durdurdu. ''Chloe! Çok önemli bir konu hakkında konuşmalıyız!'' dedi. Serena ve Nathan kapıdan çıktıklarında Chloe yanındaki adama baktı.

''Bana aralarındaki elektriklenmeyi görmediğini söyleme.'' diye fısıldadı Sully. Yüksek sesle söyleyemezdi çünkü odada hala Carmelle vardı. Carmelle yavaşça Sam'in karnına doğru eğildi. Sam, genç kadının yakınlaşmasından dolayı tedirgin olurken Carmelle ''Yaşlı kurt bir kaç dakika daha bekleyebilir mi sence Sam?'' dedi kıkırdayarak. Sam, Carmelle'in söyledikleri ile daha çok rahatlarken ''Haha.'' dedi.

Serena ve Nathan evin en yakınındaki marketi bulmak için uğraşırken Serena karşılarından gelmekte olan adama yolu sordu. Serena'nın aksanlı İspanyolca konuşabilmesi onu şaşırtmıştı. Bu kadında olan her şey onu şaşırtıyordu. Adam gittiği an hemen sordu. ''Bu kadar aksanlı konuşmanın bir sebebi var mı?'' dedi bir konuşma başlatabilmek için. ''Annemin İspanyol olduğunu söyledim diye hatırlıyorum.'' dedi Serena gülümseyerek. Nathan sorduğu sorunun aptallığını kapatmak için soru soracaktı ki Serena konuştu. ''Markete gitmemiz biraz uzun sürebilir evdeki gibi rahatsızlık hissetmek istemiyorum. İzin verirsen seni biraz tanımak istiyorum böylece birlikte bir iş yaptığımızda daha rahat oluruz.''

Nathan, Serena'nın dediğine anında kafasını sallayarak onayladı. O da Serena'yı tanımak istiyordu. Evet, Serena kendini tanıtmıştı ama kişisel hayatından hiç bahsetmemişti. ''Pekâlâ, bu hazine avcılığına ne zaman başladın?'' dedi Serena.

''Bunu tam olarak cevaplamak zor, sekiz yaşımda bu işlerle yakından ilgilenmeye başladım ama tam olarak on beş yaşımda başladım. Başlamam ile Sully ile karşılaşmam bir olmuştu.'' dedi Nathan gülümseyerek. Sully ile karşılaşmaları dün gibi aklındaydı. Yanındaki kadının da gülümsemesinden güç bularak ''Beni yanlış anlama ama neden muhabirliği bırakıp bu işe girdiğini merak ediyorum.'' dedi Nathan dünden beri merak ettiği sorunun cevabını bulabilmek için.

''Hazinenin yanlış ellere geçmesini istemedim ve depresyona da oldukça iyi geldiğini duydum.'' dedi Serena, Nathan'ın daha fazla ayrıntı sormaması için espri yapmıştı. Nathan, Serena'nın dediğine gülerek ''Ölüm ile burun buruna olmak depresyona çok iyi geliyor.'' dedi. Markete gelene kadar araba sesleri dışında ortamda pek bir ses yoktu. İkisi de ortamdaki rahatsızlığı düşündükleri gibi ortadan bir eşyaymış gibi üst raflara kaldıramamıştı. Serena market arabası alırken Nathan malzemeleri arabaya doldurdu. Böylece işleri olduğundan da çabuk bitmişti. Kasaya geldiklerinde Nathan ödemek için elini cüzdanına götürürken Serena hemen kredi kartını kasiyere verdi. Şifresini girdikten sonra faturasını aldı ve poşetleri de alacaktı ki Nathan ondan önce davrandı. İkisi de yaptıklarına gülümserken ''Sana borçlandım.'' dedi Nathan. Marketten çıktıklarında Serena ona baktı. ''Ne demek istiyorsun? Ortada borç filan yok Nathan. Senin yiyeceklerini biz de yiyeceğiz.'' dediğinde Nathan planının işe yaramamasından dolayı bozulmuştu. Uzun bir sessizliğin ardından Nathan sabırsızlanarak tekrar konuştu.

''Dün Chloe ile konuşmalarınızdan senin için özel birisi olduğunu fark ettim. Seni bırakan kişiyi tanımıyorum ama senin gibi birini bıraktığı için bir aptal olduğunu biliyorum.'' dediğinde Serena hem biraz rahatsız olmuş hem de gururu okşanmıştı. Bu adama bu kadar çabuk güvenmek istemiyordu ama yine de biraz da olsa bilmesinde bir sakınca olmadığını düşündü. ''Hazine avcılığına başlamamın nedeni o.'' dedi ve daha fazla konuşmamak için sadece yola baktı. Gözleri hatırladıkları ile dolarken ağlamamak için kendini zor tuttu.

6 Ocak 2017
Kameraman Matt, Serena'ya nerede olacağını gösterirken Serena ondan uzak kalmak için çok uğraşıyordu.

''Serena tenin oldukça soluk görünüyor.'' dedi kameraman, eliyle yanındaki kadına işaret vererek. Makyöz, Serena'yı kamera karşısına geçebilecek şekilde hazırladığında kameraman eliyle üçten geriye doğru saydı. Serena gülümseyerek kameraya baktı.

''Evet Serena sendeyiz.'' diyen meslek arkadaşını duyan Serena ezberlediklerini gülümseyerek söylemeye başladı. ''Teşekkürler Alex. Şu an kameraman arkadaşım Matt ile birlikte gizlice evlenmeye çalışan Peter Ainsley'in düğünündeyiz. Düğün mekanını gördüğünüz gibi ünlü milyonerimiz düğününü sade tutmayı seçmiş.'' dedi ve Alex'in sorusunu bekledi. ''Peki kim bu gizli gelinimiz?''

''Gelin, Peter Ainsley'nin üvey babasının yeğeni sevgili arkadaşım. Dedikodulara göre çiftimiz üç yıldır çıkıyormuş.'' dediğinde Alex'in diğer sorusunu bekledi ama onun yerine uzun bir sessizlikle karşılaştı. Gülümsemesini bozmadan gözlerini Matt ile buluşturduğunda Matt'in de ne olduğu hakkında fikrinin olmadığını belirttiğini gördü. Sonunda Alex konuştu. ''Hadi bu gizli gelinimiz ve damadı ile bir röportaj yapalım.'' dediğinde Serena gülümsemesini bozmadı. ''Elbette Alex.'' dedi ve arkasını döndü. Peter'ın içeride olmaması için dua ederek gelin odasına girdi. Matt ve Serena derin bir nefes verdikten sonra Serena tekrar gülümsedi. ''Röportaj yapmamızın bir sakıncası var mı bayan?'' dediğinde gelin gülümsedi. ''Elbette. Sizinle seve seve röportaj yaparım.'' dedi ve yanını göstererek oturmasını işaret etti. Serena yanına oturduktan sonra ne soracağını kısa sürede düşündü. ''Dedikodulara göre üç yıl önce çıkmaya başlamışsınız bu doğru mu?'' dediğinde genç kadının yanakları kızardı. Serena kameranın onu çekmediği için şükrediyordu çünkü ağlamamak için zar zor dayanıyordu.

''Evet bu doğru. Aslında daha önceden evlenecektik ama Peter'ın şirketinde çıkan sorunlardan dolayı ancak şimdi evleniyoruz ve lütfen bana Lilith deyin.'' dedi Lilith kafasını eğerken. Serena, Matt'e alttan yayını kesmesi için işaret verdikten sonra yanlarındaki masadan peçeteyi alıp gözyaşlarını sildi. Makyöz makyajını yapmak için koştuğunda eliyle durdurdu. ''İyi misiniz bayan?'' dedi Lilith endişeyle. Serena kadının yüzüne baktı. Bir tarafı Lilith'i öldürmek isterken diğer tarafı bu nazik haline dayanamıyordu. Gülümsedi ve onu daha fazla korkutmamak için ''Çok üzgünüm Lilith, nişanlımdan daha iki hafta önce ayrıldım ve düğünleri görmek beni oldukça duygulandırıyor.'' dedi. Matt elini arkadaşının omzuna koydu. Stüdyodan sert emirler geldiğini duyduğunda kulaklığı atıp Serena ile bu düğünü mahvetmek istedi. Serena makyözü çağırdı ve makyajı yapıldığında Matt'e gülümsedi. ''Üç yıldır beklediğin yeri benim yüzümden mi kaybedeceksin?'' dedi ve tekrar yayına geçmelerini istedi. Matt tekrar eliyle üçten geriye saydı ve Serena gülümseyerek ''Sıkıntılardan dolayı ara verdiğimiz röportajımıza kaldığımız yerden devam ediyoruz. Peki Lilith, Peter sana evlenme teklifi etmiş olmalı. Nasıldı?'' dedi boğazı düğümlenirken. Burada olmamalıydı.

''Oldukça sihirli bir geceydi. Ben şirket sorunları bittiği için ondan bir teklifi zaten bekliyordum ama beni gerçekten hiç beklemediğim bir anda yakaladı. Caddede gezinirken bir hırsızın çantamı çalmasıyla çığlık atmaktan başka bir şey yapamadım. Peter koşarak arkasından gitti ve döndüğünde bir elinde çantam varken diğer elinde tektaş yüzük vardı.'' dedi ve yanakları tekrar kızardı. Serena konuşmaya devam edecekken kapının açılmasıyla kafalar oraya döndü. Matt de dönmeseydi buradan kurtulabilirdi. Gülümseyerek Peter'ın yanına geçerek kameraya gülümsedi. ''Sanırım damat onun hakkında konuştuğumuzu hissetti.'' dedi ve Peter'a baktı.

''Hayatım yanıma gel. Buradaki bayan da benimle röportaj yapıyordu.'' dedi Lilith. Peter, Lilith'in yanına oturduğunda Serena da karşılarına oturdu. ''Biraz da damat ile konuşalım. Evlilik teklifi fikriniz oldukça yaratıcıymış bayım. Bu yanınızdaki bayanı üç yıl boyunca nasıl mutlu ettiğinizi merak ediyorum. Bunu Amerika ile paylaşır mısınız?'' dedi Serena. Lilith utanarak kafasını eğdiğinde Serena'nın gülümsemesi de yüzünden silindi. Ruhsuz gözler Peter'ı izlerken Lilith'in kafasını kaldırıp Peter'a bakmasıyla Serena tekrar gülümsedi.

''Aslında hiç zor değildi. O her zaman elindekiler ile yetinebilen bir kadın olmuştur bu da ona yaptığım en ufacık jest ile bile mutlu olmasını sağladı.'' dedi Peter. Lilith kafası karışsa da tüm Amerika karşısında bir karışıklık çıkarmak istemiyordu. Bunu röportajdan sonra kesinlikle sorması gerekiyordu.

''Peki müstakbel gelininize hiç yalan söylediniz mi?'' dedi Serena. Lilith'in gözleri bu sefer de Serena'ya merak ile baktı. Sanırım yüksek sosyetedeki insanlar bunlar hakkında oldukça meraklıydı. Bu yüzden sustu. Saniyeler sonra Serena kulaklığından azarlar yerken ''Asla. Ben her zaman onu sevdim ve sevmeye devam edeceğim.'' dedi Peter. Lilith, ''Peter...'' diyerek Peter'ın yanağını okşadı. Serena'nın adamın bu dediğine kahkaha atası geldi. Peter'ın cevabıyla susan stüdyo işler elden çıkmadan yayının bitmesi için Alex'e baskı yaptı.

''Daha fazla gelin ve damadı rahatsız etmeyelim. Balayından döndüklerinde oldukça ayrıntılı sorularımızla onları boğacağımıza eminim. Röportaj için teşekkür ederiz Bay ve Bayan Ainsley. Mükemmel muhabirimiz Bayan Crane'e de teşekkür ederiz.'' dedi Alex ve böylece Matt kamerasını indirdi. Bir eli kamerayı tutarken diğer elini sıkmış Peter'a bakıyordu. Serena elini tuttu, Lilith'i tebrik edip ve oradan elinden geldiğince hızlı bir şekilde onu çıkardı. Bir süre sonra gerçekleşen düğünü çeken grup düğün bittikten sonra ekipmanlarını toplarken Peter yanlarına yaklaştı.

''Serena konuşabilir miyiz?'' dedi. Serena cevap verecekti ki Matt onun yerine yumruğu ile cevap vermiş oldu. Serena, Matt'i geri çekip bu işi halledeceğini söyledi. Matt sinirle nefes alıp uzaklaştığında yerden kalkan adama baktı.

''Ortada konuşulacak bir şey yok.'' dedi ellerinin titremesini saklamak için arkasına saklarken. Peter çoktan ellerinin titrediğini görmüştü ve endişeyle kadının ellerini elleri arasına aldı. Serena hızla çekti elini. Gözleri adamın gözleri ile buluşmazken Peter'ın gözleri doldu. Sevdiği kadın dokunuşuna bile dayanamıyordu.

''Beni dinle...'' dedi ve devam edecekti ki Serena onu eliyle susturdu. Göz yaşları akarken ''Ortada konuşulacak bir şey yok.'' dedi tekrarlayarak. Ona bakmaya bile dayanamıyordu.

''Ağzından ismimi duyamayacak mıyım? Bana bir kere bile bakmayacak mısın? Beni bununla cezalandırma sevgilim, lütfen.'' dedi Peter ağladığı için sesi titrek çıkarken. Serena onun göz yaşlarını silmemek için kendi ile savaşıyordu.

''Elimde kalan tek şey bu. Seni cezalandırabileceğim tek şey, bu.'' dedi Serena ve Peter'ın gözlerine baktı. Peter o aşık olduğu ela gözlere bakarken daha net görebilmek için göz yaşlarını ceketinin koluyla sildi. Serena'nın da göz yaşlarını silmek için yaklaşmıştı ki Serena geri çekildi. Peter sevdiği kadını elde edebilmek için ''O hazineyi bulabiliriz Serena! O zaman kaçarız! Sana söz veriyorum seni mutlu edeceğim! Hazine ile neler yapabileceğimizi düşünsene! Hazine...'' dediğinde Serena elleri ile oynadı ve Peter lafını yarıda keserek Serena'nın oynadığı ellerine baktı. Serena yüzük parmağı ile oynuyordu. Serena gülümseyerek Peter'a baktı. ''Hazine hiç bir zaman umurumda değildi Peter. Ben seninle vakit geçirebildiğim için hazineyi arıyordum ama anladım ki sen beni sadece hazine için sevmişsin.'' dedi Serena ve Peter bir süre sessizce bekledikten sonra yavaş adımlarla uzaklaştı...

Sonunda bölüm yazabildim ama ben yine beğenmedim. Sanki olayları hızlı hızlı geçmişim gibi hissediyorum. Umarım beğenmişsinizdir. Görüşlerinizi belirtmeyi unutmayın!

Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro