Chào các bạn! Vì nhiều lý do từ nay Truyen2U chính thức đổi tên là Truyen247.Pro. Mong các bạn tiếp tục ủng hộ truy cập tên miền mới này nhé! Mãi yêu... ♥

Arayış [2/5]

  Nathan, Sully ve Chloe, Serena'yı kiraladıkları eve götürdüler. Grubun hâlâ anlamadığı bir sürü şey vardı ve Serena'nın bildikleriyle aydınlanmak istiyorlardı. Serena kardeşini aramak için dışarı çıktığında Sully konuştu. ''Bu kızın güvenebilir olduğunu bilemeyiz ve tanrı aşkına Nate daha on dakikadır tanıdığımız kişiler ile ne ara iş yapar olduk?'' dedi.

''Onu tanıyorum ama kardeşi hakkında bir şey diyemem onu hiç görmedim.'' dedi Chloe evin ortasındaki masanın sandalyesine oturarak. Nathan ve Sully de oturup Chloe'nin konuşmasını beklediler. Chloe ağzını açmayınca Sully sabırsızca sordu. ''Ee? Bize biraz Salvina'dan bahset. Ona güvenebilir miyiz?''

''Onun hakkında pek bir şey bilmiyorum. Hiçbir zaman konuşkan bir tip değildi. Ama güvenebiliriz. Onunla çalıştığımız süre boyunca kızın yanlışını görmedim aksine tarih bilgisi oldukça iyi.'' dediğinde Sully elini alnına yapıştırdı. ''Daha demin hakkında bir şey bilmediğin kıza güvendiğini mi söyledin sen?''

Chloe tekrar ağzını açmıştı ki kapı açıldı. Serena içeri girip gruba gülümsedi ve masanın boş kalmış sandalyesine oturdu. Ortamdaki garip bir sessizliğin ardından Sully, Serena'ya döndü. ''Bize kendinden bahset Salvina. Eğer hazineyi birlikte arayacaksak birbirimizi tanımalıyız değil mi?'' dediğinde Nathan da onu onayladı.

''Pekala. İsmim bildiğiniz gibi Salvina ama Serena ismini kullanmaktan hoşlanıyorum. İsmimin yabancılığından dolayı anlamışsınızdır zaten ama belirteyim annem İspanyol. Tarihte kralların, kraliçelerin ya da lordların yazmış oldukları yerine hizmetçi ve daha alt tabakadaki insanların günlüklerine, mektuplarına ya da yazmış olduğu diğer şeylere daha çok güvenirim.'' Serena konuşmaya devam edecekti ki Sully konuştu. ''İyi de o insanların eşyalarını nasıl buluyorsun? Bu imkansız.''

''Bunun için kaynaklarım var. Ayrıca eğer dikkatli bakarsanız her yerde o insanların izlerini bulabilirsiniz.'' dedi ve kimseden ses çıkmayınca anlatmaya devam etti.

''Eskiden muhabirdim ama bir yıl önce işimi bırakıp ünlü İspanyol Hazinesini aramaya başladım.'' diyerek sustu. Daha fazla kişisel ayrıntılara girmek istemiyordu. Onlar da bunu anlayınca soru sormayı bıraktılar. Sully, Serena'nın gözlerine baktı. Yıllar önce hırsızlıktan yakaladığı küçük çocuğun gözlerindeki aynı duyguyu taşıyordu. Serena'nın hazır cevap olması sinirini bozmuştu ama sevmeye de başlamıştı. Uzun bir süre herkes sessizce oturdu. Zil çaldığında Nathan kapı için kalktı. ''Muhtemelen Sam'dir.'' diyerek açtı ve karşısında Sam ile sırt çantalı genç bir bayan buldu. Nate içinden 'yine mi' diye düşünürken Serena kızı kolundan tutup içeri götürdü.

Sam, Nathan'ın omzuna dostça vurdu ve içeri girdi. Serena ile tanışırken kendine bir içki kapmayı da unutmadı. Serena, kardeşi Carmelle'i herkese tanıttı ve bir köşeye çekilip kardeşinin çantasını açıp içine bakarak konuşmaya başladı.

Serena mektupları okurken, Nathan, Serena'yı izliyordu ve onu izleyen Sam'i fark edememişti. ''Yoksa yine Eros olma vaktim mi geldi?'' dediğinde, Nathan kardeşine baktı. Küçük kardeş olmak çok zordu. ''Serena'nın ilgimi çektiğini de nereden çıkardın?'' dedi gülümseyerek.

''Ağzımdan Serena diye bir şey çıkmadı.'' dedi Sam ve ardından kahkaha attı. Nathan sıkıntıyla pis saçlarını kaşıdı. Acilen yıkanması gerekiyordu. Serena kalktığında hemen gözleri onu izlemeye başladı.

''İspanyol Hazine'si hakkında ne biliyorsunuz?'' dedi Serena mutfaktan bir sandalye alıp masanın yanına çekerken. Carmelle de aynısını yapıp kardeşinin yanına oturdu.

''İspanya'nın 16. yüzyıldan beri bu kadar zengin olmaması dışında mı? Kral 2. Felipe'nin açlığından dolayı oluştuğunu biliyorum.'' dedi Sam. Serena onu başıyla onayladı.

''Peki Kral 2. Felipe hakkında ne biliyorsunuz?'' Gruptan ses çıkmayınca Carmelle ayağa kalkıp Serena'nın çantasındaki her şeyi masaya koydu. Masada Kral Felipe'nin mektubu, yedek şarjörler, çok eski görünen kırmızı ve mavi renkte defterler vardı. Carmelle defterlerden kırmızı olanı alıp ezbere bildiği defterden istediği sayfayı açtı ve diğerlerinin de okuyabilmesi için Nate'e uzattı.

''Kral 2. Felipe altına ve gümüşe aç bir kral olarak bilinirdi ama bu sadece onun oynadığı bir oyundu. Hayatındaki en önemli kişiyi saklamak için giydiği bir kıyafetti.'' dediğinde Sully heyecanla Carmelle'in lafını kesti. ''Kral metresini saklıyordu değil mi? Sevdiği kadını babası onaylamayınca gizli görüşmeye devam etti.'' dedi.

''Evet ve hayır. Felipe'in bir sevgilisi vardı ama bu bir kadın değildi. Felipe, kuzeni 1. Carlos'a aşıktı.'' Carmelle'in lafı bu sefer de Sam tarafından kesildi. ''İyi de Felipe, Carlos'tan nefret ediyordu.''

''Bu da onların oynadığı oyunlardan biriydi. Şimdiki zamanımızda bile daha yeni yeni kabulleniyoruz, o zamanda bir Kralın böyle bir ilişkisinin duyulmasının nasıl bir yankı yaratacağını düşünsenize. İlişkilerini saklamak zorundaydılar ve birbirlerini nefret ediyor gibi yaptılar. Birbirlerinden nefret ettikleri hakkında rol yaptıkları için de yan yana görünmemeleri gerekiyordu. O yüzden Felipe'nin özel yaptırdığı Amado Kalesinde aşklarını alevlendirdiler. Bu halkı şüphelendirmeye başlayınca kaleye biri gittiği zaman öbürü gitmemeye başladı. Ne zaman biri kaleden ayrılsa öbürü anında oraya giderdi. Bu halkın onları birbirlerinden tiksindikleri düşüncesini aşıladı ama onların aksine Felipe ve Carlos, Felipe'nin odasında özel bir bölme açıp birbirlerine yazdıkları mektupları oraya bırakmaya başladılar. Böylece aşklarının alevleri hiç sönmedi. Felipe'nin babası oğlunun kral olabilmesi için onu zorla asil bir bayan ile evlendirdi. Bunu duyan Carlos bir kaç ay Amado kalesine adım bile atmadı ama Felipe her hafta gidip, odasına kapanıp ona mektup yazmayı kesmedi. Sonunda Carlos sevgilisine dayanamayıp kaleye gitti ve aşkları devam etti. Felipe'nin babası iyice şüphelenmeye başlayınca Felipe sevgilisinin başına bir şey gelmesi düşüncesine katlanamayıp gemilerini yeni bulunmuş Amerika kıtasına göndermeye başladı. Felipe'nin babası Krallığı'nın zenginleştiğini gördükten kısa bir sonra öldü ama Felipe çoktan hayatının en büyük hatasını yapmıştı. Sevgilisi ile tek bir gece için elinde olan tüm gemilerini, başarılı kaptan ve denizcilerini Amerika kıtasına gönderdi. İki aşık da birbirleri ile zaman geçirdiği için mutluydu. Çünkü herkesin gözü Amerika kıtasından gelecek altın ve gümüşte idi. Haftalar geçti ama gemilerden tek bir haber bile gelmedi. Felipe'nin elinde olan tüm gemiler kaptanları ve denizcileri ile batmıştı. Felipe ağırlık olur diye denizcilerin tek bir silah almasına bile izin vermemişti. Bunu fırsat bilen korsanlar gemileri batırıp ellerinde olan altınları da ele geçirmişlerdi. Halk yastaydı ve oldukça kızgınlardı. İspanya içinde bir iç savaş başladı. Felipe sevgilisinden başka kimsenin altını ele geçirmesini istemiyordu. Bu yüzden hazine sekreteri Áureo ile birlikte bir plan hazırladı.'' dedi ve boğazı kuruduğu için mutfaktan kendine su doldurdu. Nathan, Carmelle'i dinlemekten okuduğunu anlayamamıştı. Serena oturduğu yerden kalkıp yanına doğru eğildi ve nereyi dikkat etmesi gerektiğini gösterdi. Kardeşi yerine geçtiğinde onun dinlenmesi gerektiğini düşündü ve konuşmaya başladı.

''Carlos, Felipe'nin yaptıklarından dolayı ona oldukça kızgındı. Felipe halkın baskısı yüzünden kaçmak zorunda kaldı. Yüzünün tanınmadığı ülkelerde gezdi. Felipe, Áureo'ya pek güvenmiyordu. Bu yüzden güvendiği adamları Andres, Bitores, Miguel ile iletişime geçti. Hazinenin hepsini Áureo'ya vermemişti bu yüzden onlara da hazineyi paylaştırdı. Tanınmadığı ülkelerde uzun bir süre kaldıktan sonra Amado Kalesine döndü ve son mektubunu yazdı. Daha sonra halk tarafından yakalandı. Kral olduğu için onu öldüremediler ama zindana attılar. Felipe zindanda kaldığı bir ay boyunca Carlos kral oldu. Carlos sadece bir kere sevgilisini görmeye gitti. Felipe daha sonra uzun bir süre sevgilisini görememenin acısıyla muhafızdan aşırmış olduğu hançer ile intihar etti. Bu haberi alan Carlos bir süre odasından tek bir adım dışarı çıkmamıştı. Felipe'nin yokluğunda evlenmiş olduğu karısının hamile olduğunu öğrendiği zaman İspanya'yı daha iyi bir yer yapmak için uğraştı. Yine de uğraşları pek bir işe yaramadı. Krallık bir daha asla Felipe'nin zamanındaki gibi bir zenginliğe ulaşamadı. Carlos da erkenden yaşlanmış, o kadar stresin altında kalarak ölmüş ilk İspanya Kralı olarak bilinir.'' dedi ve masadaki mavi defteri Chloe'ye verdi.

''Peki şu hazine saklayanlara ne oldu?'' dedi Sully, Nate'in bir saattir okuyamadığı kırmızı defteri elinden alarak.

''Áureo, Andres, Bitores ve Miguel, 2.Felipe'nin ölümünün ardından karılarına onları ne kadar sevdikleri hakkında bir mektup yazıp, ayaklarına bir taş bağlayıp, kendilerini denize atarak intihar ettiler. Onlarla yolculuk eden tüm denizciler de onlarla birlikte ölmüştü. Bu yüzden Altın Yüzyıl olarak bilinen bu yüzyıl İspanya'daki çoğu sayıdaki ölümlerin gölgesinde kalmış oldu.'' dedi Serena ve Carmelle ayağa kalkıp kendi çantasından bugün bulduğu mektupları Sam'in eline verdi. Sam, mektupları alıp okumaya başladı.

Sevgili karıcığım,
Çocuğumuza düzgün bir baba olamadığım için beni affet. Kralımın ölümüne dayanamayarak bu acıma son vermek istiyorum. Bana her zaman sığınacağım bir kale gibi oldun. Çocuğumuzun da senin gibi olması dileği ile.

Kocan, Áureo

''İntihar edecek adam neden bu kadar kısa yazar?'' dedi Sam ve diğer mektuplara da baktı. Hepsi bir kaç kelime değişikliği dışında aynıydı.

''Aslında amaçları kralın hazineyi kime sakladığını anlamadıkları için çocukları ve karılarına bırakmaktı ama karıları ne ipuçlarını anladı ne de hazineyi bulmaya uğraştı. Hepsi başka erkeklerle evlendiler ve hayatlarına devam ettiler.'' dedi Carmelle. Sully defteri Carmelle'e verirken konuştu. ''Onlar ipuçlarını vermiş ama anlaşılan bayanlar pek uğraşmak istememiş.'' dediğinde Serena, Sully'e gülümsedi.

''Vay canına tarihten böyle bir drama çıktığını bilseydim daha çok okurdum.''dedi Chloe ve ayağa kalktı. ''Bugün oldukça yorulduk, o yüzden duş alıp yatmaya ne dersiniz?'' dediğinde hepsi onu onayladı. İlk giren Chloe olduğu için diğerleri oturma odasında sıkıntıyla beklemeye başladı. Televizyon olmadığı için de bir şey izleyemiyorlardı. Serena, masadaki eşyalarını tekrar çantasına koyarken Nathan yanına gelip ''Hey.'' dedi.

Nathan 'gerçekten tek diyebileceğin bu mu?' diye düşünürken Serena gülümseyerek çantasının fermuarını kapadı. ''Hey.'' dedi ve çantasını yere koyup mutfağa gitti. Nathan da onu takip edince döndü ve ''Felipe ile ilgili anlamadığın bir yer mi var?'' dedi. Nathan hızlıca buzdolabından viski çıkardı. ''Hayır, ben sadece viski almaya gelmiştim.'' dedi. Mutfağa viski almaya gelmemişti.

Carmelle, Sam'in ellerinden mektupları alıp çantasına koyarken ''Onları okuyordum.'' dedi Sam. Carmelle çantasını kapattı. ''Yarın ihtiyacımız olduğunda okursun mızmızlanmayı bırak.'' diyerek Sam'in yanına oturdu. Sam içkisini teklif ettiğinde alıp biraz içti ve geri verdi. ''Bugün olanlar aramızda kalacak değil mi?'' diye fısıldadı Sam diğerlerinin duymaması için. Carmelle bedenine iyice yaklaşmış adamın gözlerine baktı ve onayladı.

Sully, Drake kardeşlere bakarken duygulandı ve gülümsedi. Çok çabuk büyümüşlerdi...


Bu hikaye boyunca yazdığım yerler, kişiler tamamen hayal ürünüdür arkadaşlar. İlk bölümden anlamayan varsa belirteyim dedim. Crane kardeşler için verdiğim isimlerin ve kalenin anlamları;

Salvina: Zeki kadın, kurtarıcı.
Carmelle: Altından yapılmış kadın.

Amado: Aşık, Aşk Tanrısı.

Bu bölüm tarihten dolayı çok sıkıcı geçmiş gibi hissediyorum. Sully gibi duygulanmaya gidiyorum. Umarım beğenmişsinizdir! Görüşlerinizi belirtmeyi unutmayın!


Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro