Chào các bạn! Vì nhiều lý do từ nay Truyen2U chính thức đổi tên là Truyen247.Pro. Mong các bạn tiếp tục ủng hộ truy cập tên miền mới này nhé! Mãi yêu... ♥

-ˋˏ1ˎˊ- balo meselesi, ufak bir tartışma

1. Bölüm|Balo meselesi,
ufak bir tartışma

Natasha çoğu zaman kardeşini severdi. Ancak şu dakikalarda, o çoğu zamanın içinde olmadığı kesindi.

Yelena onu aşağı kattan tüm evi inleterek babasına şikâyet ederken herhangi bir suçu olmaması bir yana, küçük kardeşi istediği şeyler gerçekleşmeyince pireyi deve yapıp ortalığı ayağa kaldırmaya alışmıştı sadece. Bu sefer tüm oklarıysa Natasha'nın üstündeydi.

"Hayır anlamıyorsun, bu çok saçma!" Yelena bir kez daha öfkeyle bağırdı ama sesinde artık bir miktar hayal kırıklığı da hissediliyordu. "Sırf benden iki yaş büyük diye o ne yaparsa ben de aynısını yapmak zorunda değilim, kendi hayatım var benim!"

"Kendi hayatın var, evet." Alexei'nin sesini duyunca gözlerini devirdi Natasha. İkisi de gereğinden fazla yüksek sesle konuştukları için kızıl kız oldukça net bir şekilde kendi odasından duyabiliyordu konuşmaları. "Kendi hayatın vardı, gittiğin son partide üstünde haplarla yakalanmadan öncesine kadar."

"Kaç defa daha söyleyeceğim? O bir kerelikti," diyerek sızlandı Yelena. "Uyuşturucu ticareti falan yapmıyorum!"

"O halde 'para karşılığı hap satıyorsun' mu demeliyim?" Alexei'nin gür sesi biraz daha yükseldi. "Aynı kapıya çıkıyor çünkü!"

"Alt tarafı bir okul balosuna gitmek istiyorum!"

"Ben de diyorum ki, ancak ablan giderse gidebilirsin. Konu kapanmıştır."

Konunun Natasha'yla uzaktan yakından alakası olmamasına rağmen Alexei'nin onu düğüm nokta haline getirmesi aslında oldukça stratejikti. Natasha'nın bu zamana kadar hiç böyle bir isteği ve arzusu olmamıştı. Olacağa da benzemiyordu. Aksine, okul tarafından düzenlenen partili-balolu aktivitelerden oldu olası nefret ederdi. Alexei de bunu kullanarak küçük kızının isteğine imkansız bir şart koymuştu.

Natasha bir iç çekip elindeki kitabın kapağını kapattı. Dakikalardır kardeşiyle babasının sesi yüzünden kitaptaki cümleleri anlamakta zorlanıyor, aynı satırı defalarca okuyordu.

"Buna hile denir!" Yelena bir kez daha bağırdı. "Natasha'nın o baloya ölse de gitmeyeceğini biliyorsun!"

"Aynen öyle." Bu sefer Natasha'nın kulağına Alexei'nin keyifli ve kendinden emin sesi geldi. Stratejik hamlesinin işe yaramasından memnundu belli ki.

Kızıl kız, bu aralar Alexei'ye kızgın olsa da bu konuda hak veriyor oluşunu inkar edemezdi. Yelena için endişelenmekte sonuna kadar haklıydı. Çünkü Natasha da aynı şekilde endişeleniyordu.

Birkaç ay önce gittiği kalabalık bir partide yakalanıp üstünden poşetlerce hap çıkmasıyla birlikte Yelena eve mahkûm olmuştu. Tek başına dışarı çıkması, hafta sonu planları, partiler ve hatta arkadaşlarına yatıya gitmesi bile yasaktı artık. Sabah Natasha'yla erkenden okula gidiyor ve yine birlikte hiçbir yere sapmadan eve dönüyorlardı. Başka bir yere gitmek için dışarı çıkacağı zamansa Natasha da yanında oluyordu. Kızıl kız bu duruma bayılmıyordu elbette ama pek şikâyetçi de değildi, çünkü kardeşinin bu hap olayına o da en az anne-babaları kadar sinirlenmişti öğrenince. Pekala, ara sıra kullanabilirdi çünkü -hadi ama!- Natasha da bazen alıyordu o haplardan. Partilerde, -okul dışı- eğlencelerde vesaire. Fakat satmak çok daha farklı bir şeydi. Eğer satıyorsa, onları temin ettiği başka kişiler var demekti ve o kişiler genellikle tam anlamıyla belanın adı olurlardı. Yelena'yı böyle bir şeyin ortasında bırakacak değildi.

Şu an her ne kadar tam tersini iddia ediyor olsa da küçükken Yelena ona hep abla diye seslenirdi. Ablasını neredeyse taparcasına sever, o ne yaparsa aynısını yapardı. Örnek aldığı en büyük kişiydi. Şimdiyse kardeşi ne kadar inkâr ederse etsin Natasha onun hâlâ ablasıydı. Aralarında yalnızca iki yaş olmasının veya biyolojik olarak aynı kanı taşımamalarının bir önemi yoktu.

"Natasha!" Yelena aşağı kattan bağırarak seslendiğinde, Natasha onu duymazdan gelip kapıyı kapatmak için ayağa kalktı. Evet, kardeşini seviyordu ama böylesine ısrarcı ve burnu dik olduğu zamanlar yüzüne çarpma isteğine karşı koyması da zorlaşıyordu işte.

"Natasha!"

Bu sefer daha yüksek sesle bağırdığında, Natasha kaçmanın bir işe yaramayacağını bir kez daha anladı. Kendini odaya kapatsa bile Yelena gelir, bıktırana kadar da odanın önünden ayrılmazdı. Bunu yıllarca yaşamışlardı. Natasha geçmiş tecrübelerine dayanarak 'ne kadar çabuk, o kadar iyi' diye düşünüp Yelena'yı başından daha erken savabilmek adına odadan çıktı ve tahta merdivenlerin başına geldi. Kardeşi aşağıdan ona bakıyordu.

"Evet, ne vardı?" dedi Natasha.

Yelena sarı saçlarını yukarıdan dağınık bir atkuyruğu yapmış, beyaz teni öfkeden kıpkırmızı kesilmiş, dudağındaki piercing'i sinirle çekiştirmekten orayı tahriş etmiş bir şekilde merdivenin son basamağında dikiliyordu. Bakışları kız kardeşini bulunca dudaklarını aralamadan önce derin bir nefes aldı. Natasha bu hareketin, daha sakin bir konuşmaya başlamak üzere hazırlık olduğunu biliyordu.

"Babama bunun ne kadar saçma olduğunu söyler misin?"

"Aslında," diye başladı konuşmaya kızıl kız. Bir yandan da merdivenleri iniyordu. "Saçma olan asıl şey, bu olayın bana gelmesi. Daha iyi bir yol bulamadın mı Alexei?"

Natasha, Yelena'nın yanından geçip giderek salondaki koltuklardan birine attı kendini. Kumral adam ise ellerini bıkkınlıkla beline koymuş ayakta dikiliyordu. Natasha'nın sözlerine karşılık kaşlarını kaldırdı.

"Daha iyi bir fikrin mi vardı?" Sonra yüzünü buruşturup ekledi. "Ayrıca ben senin babanım, Alexei de ne?"

Natasha gözlerini devirdi. Ona kızgın olduğu zamanlarda hep adıyla seslendirdi. Bir süredir de kızgındı.

"Evet!" diyerek araya girdi Yelena. "Konu Nat'le alakasızken onun üstünden şart koşamazsın."

"Sen de niye gereksiz bir baloya gitmeyi bu kadar istiyorsun ki?" Natasha koltuğa iyice yaslanarak bağdaş kurdu. "Her yıl baloların ne kadar saçma olduğu hakkında dalga geçerken ne değişti şimdi?"

Yelena sinirli bakışlarla kardeşine dönüp bir hışımla ağzını açtı, "Benim--" ama duraksadığında Natasha onun yalan söyleyeceğini çoktan anlamıştı. "Biri-- Hoşlandığım biri bana baloya gitmeyi teklif etti." Eh, Natasha'nın beklediği gibi de oldu. Yalan söylüyordu.

"Biri mi?" Alexei'nin kaşları anında çatıldı ve duruşunu dikleştirdi. Natasha ona içten içe güldü. Tehlikeyi sezen yırtıcı bir hayvan gibi duruyordu. "Ne demek biri? Kim?"

Yelena aklına gelen ilk ismi söyledi.

"Theodore Blackwell."

Natasha sessizliğini sürdürürken Alexei duyduğu ismin tanıdık olmasıyla zihnini şöyle bir yokladı. Aklına dolan geçmiş zamana ait görüntülerle aydınlanma yaşadığında ise sanki mümkünmüş gibi kaşları daha da çatıldı.

"O çocuğu kaç kez parmaklıkların arkasına attım haberin var mı?!"

Natasha istemsizce buna bir kahkaha attığında Yelena ablasının icabına sonra bakmaya karar verip söylediği isim yüzünden kendine içten içe söylenirken sızlandı. "Birini öldürdüğü yok, abartma baba!"

"Aynen," diye eğlenircesine takıldı Natasha. "Hiç uyuşturucuyla da yakalanmadı. Başkalarının aksine."

Yelena öfkeyle kardeşine baksa da Alexei yine tüm dikkatleri kendine toplayıp, "O çocuk güvenilir mi sanıyorsun?" diye hesap sordu. "Kör kütük sarhoş olduktan sonra komşularının bahçesine işeyen birinden bahsediyoruz!"

"Hangi çocuk?" Dış kapının kapanma sesinin ardından Melina'nın sesini duyduklarında herkes bir an duraksayıp kapıya doğru döndüler.

Melina, "Dış kapıyı açık bırakmışsınız," derken oturma odasına girdiğinde Alexei sıkıntılı bir nefes alarak, "Yelena," diye mırıldandı. "Eve girerken kapıyı kapattığına emin ol diye daha kaç kere söyleyeceğim?"

Sarışın kız onu umursamadı. Annesini gördüğü için rahat bir nefes almıştı o sırada. Tam her şeyi anlatıp babasını annesine şikayet edecekken Alexei ondan önce davrandı.

"Theodore Blackwell, Yelena'yı baloya davet etmiş."

Melina elindeki araba anahtarlarını cebine atarken, "Öyle mi?" diye şaşkınlıkla sordu. "Baloya mı gidiyorsun?"

"Hayır," dedi Yelena somurtarak. "Babam sayesinde gidemiyorum."

Annesinin yanına gidip ona sarılınca Melina da aynı şekilde kollarını kızına sardı ve sorgu dolu bakışlarla kumral adama baktı. Alexei 'hadi ama!' dercesine geri bakışlarla karşılık verdi.

"Theodore'dan bahsediyoruz!"

"Teddy iyi çocuk," dedi Melina. "Hem Natasha da orada olmayacak mı?"

"Teddy iyi çocuk falan değil!" Alexei hemen karşı çıktı.

"Baloya gitmiyorum elbette." Natasha da aynı hızla karşı çıktı ve bu, Yelena'nın sinirlerinin daha da bozulması için yeterli olmuştu.

"Bu yıl senin mezuniyet yılın!" Sarışın kız, annesinden ayrılıp tam Natasha'nın önüne ilerledi. "Baloya gitmeyeceksin de ne yapacaksın?! Etrafında bir sürü arkadaşın olmasına rağmen 'yalnızım ve gizemliyim' havasında gezip durmak düşündüğün kadar havalı değil, bil diye söylüyorum!"

Natasha oturduğu yerden ona dümdüz bakmayı sürdürürken dudaklarını araladı. "Baloları sevmeyince yalnızım ve gizemliyim havasına bürünmüş olmuyorum."

"Gitmeyi benim için kabul edebilirsin en azından!"

"Eğer gerçekten isteğinin bu olduğunu bilsem kabul ederdim ama yalan söylüyorsun." Natasha bıkkınlıkla ayağa kalktı. Kardeşinin neden bu kadar çok o baloya gitmek istediğini bilmiyordu ama bu konunun altından iyi bir şey çıkacağını sanmıyordu. Yelena ona karşı dürüst davranmadığı müddetçe de isteğini reddetmeye devam edecekti.

Odasına geri dönmek için Yelena'nın yanından hızla geçip merdivenlere yöneldi.

"Pisliksin!"

Yelena arkasından bağırınca Natasha da onu taklit edercesine aynı şekilde, "Pisliksin!" diye geri bağırdı.

Bu, yıllardır tartışmaları sırasında iki kardeşin son noktayı koyarak birbiriyle küsme kısmıydı.

Kızıl kız merdivenlerden çıkarken Melina, "Natasha," diye seslendi arkasından. "Yemeğe--"

"Ben gelmeyeceğim," diyerek sözünü kesti Natasha. "Siz gidin."

"Ama--"

Natasha annesinin sözünü bitirmesine fırsat vermeden merdivenlerden çıkıp gözden kayboldu.

Evdeki bağırışlar, yerini kocaman bir sessizliğe bırakmıştı saniyeler içinde.

Natasha sabahtan beri bu gürültüye yeterince katlandığını düşünüyordu. Bu yüzden odasına çıkınca direkt üstünü giyinmek için dolabından kıyafet seçmeye koyuldu. Arkadaşlarını aramak için eline telefonu alıncaysa günlerden Cumartesi olduğunu fark etti ve aklına Tony'de kalma fikri geldi. Yelena bunu duyunca kendisine kızma oranı iki katına çıkacaktı muhtemelen ama Nat kısa süre de olsa biraz uzaklaşmalarının işe yarayacağına inanıyordu. Her halükarda barışacaklardı nasıl olsa. Sadece Yelena'nın kafasını toparlayıp sakinleşmesi gerekiyordu. Kardeşi öfkeliyken gözü hiçbir şeyi görmüyordu çünkü.

Genç kız üstüne giyecek bir şey bulmaya çalışırken, bir yandan da hoparlöre aldığı telefondan Tony'nin aramayı cevaplamasını bekledi. Altına siyah dar pantolonunu, üstüne ise öylesine beyaz bir tişört giyindiği sırada telefon açıldı ve hattın öteki tarafından arkadaşının sesini duydu.

"Bayan Romanoff." Tony'nin sesi neşeli geliyordu. "Beni özlediniz mi?"

"Hayır." Dudağına şeftali rengi parlatıcısını sürerken mırıldandı Natasha. "Ama özlemiş gibi yapacağım, çünkü işim düştü."

"Bu kadar açık sözlü bir arkadaşım olduğu için nasıl da şanslıyım," diye yanıtladı Tony, oyuncu bir hayranlıkla. Sonrasındaysa, "Neyin var?" diyerek daha ciddice sordu.

"Yelena. Yine evi birbirine kattı. Sabrımın taştığı o noktaya gelinceyse ufak bir kavga yaşadık."

Natasha'nın bıkkınlık dolu sesine güldü Tony. "Ufak olduğuna emin misin?"

"Şimdilik ufak. Ama burada kalmaya devam edersem beni gördüğü an yine üstüme köpürecek." Kızıl saçlarını gelişi güzel tararken konuşmaya devam etti. "Bu yüzden sana geliyorum, eve kimseyi atmaya kalkma."

"Uhm, senin için de birini getirsem-"

"Tony!"

"Şaka yapıyorum!" Natasha'nın uyarı dolu sesine büyük bir kahkaha attı hattın öteki tarafındaki genç çocuk. "Gel tabi ama şu fizik projesiyle uğraşmak zorundayım, bu yüzden çok fazla ilgi bekleme."

"Kocaman projeyi son haftaya mı bıraktın?"

"Sesindeki yargıdan zekâmı hafife aldığını düşünmeye başlayacağım, Tasha."

"Projesini son haftaya bırakan herkes aptaldır, seni aptal."

"Başkalarının haftalarca uğraştığı şeyi iki günde yapabilen 'ben' için bu geçerli değil, biliyorsun."

"Hayır, bilmiyorum. Seni övmeyeceğim."

"Gerçekler Nat," dedi Tony çok derin bir konuyu dile getirirmiş gibi. "Gerçekler."

Natasha koyu kırmızı sırt çantasına birkaç parça eşyasını sıkıştırdıktan sonra tamamen hazırdı artık.

"Pekala Bay Gerçek, şimdi evden çıkıyorum. Gelirken almamı istediğin bir şey varsa isteme, çünkü alasım yok."

Natasha, Tony'nin konuşmasına fırsat vermeden telefonu kapattı ve çantasını da alıp odadan çıktı. Koridorda annesine rastlamıştı. Aslında bugünkü planları Yelena'yla birlikte anneleriyle yemeğe çıkmaktı. Hatta Melina da sırf bu yüzden kızlarını almaya gelmişti fakat çıkan bu tartışmadan sonra kimsede iştah kaldığı söylenemezdi.

Yelena muhtemelen odasına kapanmıştı. Melina onunla konuşmaya çalışsa da sarışın kız yalnız kalmak isteyince Melina bu sefer Natasha'nın yanına gitmek için büyük kızının odasına yönelmişti ama koridorda karşılaşmaları bir olmuştu.

Esmer kadının gözleri Natasha'nın sırt çantasına kayınca, "Bir yere mi gidiyorsun?" diye sordu.

Natasha, "Evet," diye yanıtladı annesini. "Yemek planımız mahvolduğu için üzgünüm. Yelena gelmiyorsa yine de birlikte bir şeyler yemeye gidebiliriz istersen. Oradan da Tony'lere geçeceğim."

Anneleri uzun bir süredir iş için yurt dışında olduğundan dolayı Natasha kardeşiyle beraber iki aydır temelli babalarında kalıyordu. Bu yüzden annesinin gelişinin ikinci gününde yemeğe çıkmayı, oradan da annelerinde kalmaya gitmeyi planlamışlardı. Fakat ufak kavgaları planlarını bir miktar bozmuştu. Yelena uzun bir süre odasından çıkmayacak gibiydi. Natasha ise bu gergin ortamda kalmayı istemiyordu. 

Melina bir iç çekti. "Balo meselesi nasıl bu kadar büyüdü de bu hale geldi?"

"Babam ben gitmezsem Yelena'nın da gidemeyeceği şartını koydu işte. Aklınca strateji yapıyor."

Birlikte merdivenlerden inip oturma odasına geçtikleri sırada Melina buna güldü. "Sensiz Yelena'nın gitmesine ikimiz de izin vermeyiz, bunu biliyorsun. Peki sen bu yıl da gitmemekte kararlı mısın?"

"Yapma," diye söylendi Natasha hemen. "Hiçbir zaman gitmedim."

"Israr etmiyorum, bebeğim ama yalnızca- son yılın ve son kutlama. Belki okuldan arkadaşlarınla eğlenmek için güzel bir ortam olur?"

"Hayır, okul baloları yalnızca bir düzine hormonlu ergenden ibaret ve herkesin tek derdi birileri için süslenip giyindikten sonra yiyişmek için gizli yerler bulmak ve eğer hiçbir öğretmene yakalanmamayı başarırlarsa kafayı çekmek."

Melina bir süre duraksadıktan sonra gülmemek için kendini sıktığını belli eder bir tonla, "Bir şey itiraf etmem gerek," dedi. Natasha ona sorgu dolu bakışlarla bakarken Melina artık kendini tutmayı bırakarak, "Balo kraliçesi seçilmiştim," dedi gülerek. "Son yılımda."

"Şaka yapıyorsun!" Natasha bir yandan sırıtırken bir yandan da yüzünü buruşturdu. "Melina, annem olarak bunu hiç söylememişsin gibi yapacağım."

İkisi de buna gülerken Nastasha aklına yeni gelmiş gibi etrafa bakındı. "Alexei yok mu?"

"İhbar geldi. Biri Bay Fawer'ın turşu dükkânının camını kırmış. Çocuğu karakola götürmeye gitti."

"Turşu dükkânı mı?" Natasha'nın aklına tek bir kişi gelmişti ve o kişi, böyle bir saçmalığı yapabilecek tek kişiydi. Buna gözlerini devirirken ayrıca Alexei'nin arkasından sallamayı da ihmal etmedi. "Azılı suçluları yakalamak diye buna derim."

"O halde Yelena gelmiyor mu? Gidecek miyiz bir yerlere? Gerçi onsuz gidersek sinirleri daha da fırlar gibi." 

"Başka zamana erteleyebiliriz," dedi Melina. "En iyisi bu olur. O zamana kadar aranızı düzeltin."

Natasha o zamana kadar araları düzelir miydi bilemiyordu. Fakat bunu cevaplamaya fırsatı kalmadan yukarıdaki kapı sesini duydu ve Yelena'yla karşılaşmamak için aceleyle ayağa kalktı. "Bu gece Tony'de kalıyorum, görüşürüz!"

Natasha kapıya koşarken ve Melina ağzını açmaya bile fırsat bulamamışken kızıl kız hemen evden çıktı.

Ne yazdığımı hem biliyor hem de bilmiyor gibiyim. Nereye kadar nasıl gidecek bakalım. Şu ortamı yazmak çok saçmaydı. Bu yüzden sahne geçişleri hızlı olmuşsa kusura bakmayın.

Alexei ve Melina birlikte evli oldukları dönem Nat ile Yelena'yı evlat edinmişlerdi küçükken.  Şu ansa ayrılar ve Nat ile Yelena sırayla ne zaman isterlerse babalarında veya annelerinde kalıyorlar.

Stranger Things izleyenler varsa Alexei'yi oradaki Hopper olarak düşünebilirsiniz, çünkü ben bir nevi o rolü hayal ederek yazıyorum. Bu kitapta Alexei kızlarını gerçekten çok seven ve onlara değer veren bir karakter. Ayrıca yine Hopper rolündeki gibi kasabanın şerifi.

İkinci bölüm de çok yakında geliyor, görüşmek üzere! <3

Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro