Chào các bạn! Vì nhiều lý do từ nay Truyen2U chính thức đổi tên là Truyen247.Pro. Mong các bạn tiếp tục ủng hộ truy cập tên miền mới này nhé! Mãi yêu... ♥

3

Viran Efkan Karahanlı'dan

Depodan çıkmış, piste yürüyorduk.

Nida'nın gözyaşları dinmişti.

Ama gördükleri bir şeyleri yeniden tetiklemiş olacak ki kolları göğsünde temas etmeme izin vermez bir şekilde duruyordu.

Şu durumda onu suçlayamıyordum ama gösterdiklerime rağmen bana güvenmemiş olması ağır geliyordu.

Onun suçu değildi.

Gişelere yeniden geldiğimizde Nida sorun çıkartmadan kartı basmamı bekledi.

Geçtikten sonra artık sadece beş dakika kalan yarış için motorun önüne geldiğimizde onun için aldığım kaskı ona taktım.

" Korkma tamam mı? "

" Korkma tamam mı güzelim, ben kullanıyorum. "

Aklımdaki sahneyi hızlıca silmiştim.

Ona korkma derken şuan korkudan tir tir titreyen bendim...

Nida onaylayan bir kaç mırıltı çıkarınca motora bıraktığım ceketi ona yeniden giydirdim.

Kendim binmeden önce elbisesinin durumundan dolayı önünde durarak olası bir rahatsızlık durumunu engellemiştim.

Ceket zaten onun diz kapaklarına geliyordu.

Onun rahat olduğundan emin olunca ben de öne oturdum.

" Şey, nereye tutunacağım? "

Viran nereye tutunacağım ben?

Bana tutun güzelim.

Elimle alnımı ovaladım.

" Eğer yapabileceksen belime
tutunabilirsin. "

Biraz düşünüp onayladı.

Pisttekiler yerlerini almaya başlayınca Nida da kollarını bana sarmıştı.

Derin bir nefes alıp kontağı açtım.

Zaten ön sıralarda olduğumuz için çok ilerlememiştik.

" Nida kollarını sakın gevşetme, tamam mı? "

Başını salladığını hissetmiştim.

Önümüzde bayrakla duran kız bayrağı kaldırdığında gazı köklemiştim.

Hızdan korkup kollarını sıkıca bana dolayınca istemsizce dudaklarımda bir tebessüm oluşmuştu.

Önümdeki iki kişiyi rahatça geçip birinciliği kaparken Nida'nın titreyişini hissediyordum.

Tırnaklarını karnıma batırınca istemsizce doğrulmuştum.

Hafifçe yana dönüp duyması için bağırdım.

" Yapma! "

Aksine çenesini sırtıma yaşlandığında dikkat dağınıklığıyla yandaki herifin beni geçmesine olanak sağlamıştım.

" Korkuyorum! "

Duyduğum şeyle yutkundum.

" Viran korkuyorum!
Yavaşla! "

" Korkmana gerek yok, sıkı tutun yeter! "

Dediğimi yapıp kollarını iyice sıkılaştırdı.

Az önce bizi geçen adama yetişip geçmemizle son iki tura girmiştik.

Farkı açmak için hızlanırken Nida'nın kalp atışlarına kadar hissediyordum.

Virajda yavaşlamamla arkadan gelen puşta çevirmiştim gözlerimi aynadan.

Gazı kökleyip viraj için bir risk alırken bunun altında kalmayıp bende hızlanmıştım.

Kovalamacanın sonunda bitiş çizgisini görünce düşünmeden hızlanıp, birinciliği uzun süredir olduğu gibi bugün de vermemiştim.

Biraz daha ilerleyip motorların durması için yapılan alanda durdum.

Kaskı çıkartıp kontağa asarken motordan inmiş, Nida'nın önüne gelmiştim.

Tek bacağını bana doğru atıp motorun üzerinde oturmaya devam ederken kaskını çıkartmıştım.

" Öleceğimi sandım, bir daha hiçbir güç bana bunu
yaptıramaz... "

Saçlarımı düzeltirken kurduğu cümleye güldüm.

" Az önce yaptığını yapmak için kızlar ne kadar çabalıyor biliyor musun sen? "

Eğlenerek kurduğum cümle onu güldürmemişti.

Hatta hiçbir tepki vermeden kollarıyla kendini itip aşağı inerken omzuyla omzuma çarpmıştı.

" Hey, hey hey! Onu demek istemedim. "

Vakit kaybetmeden peşinden ilerledim.

" Nida onu kastetmediğimi
biliyorsun. "

Gişeden çantasını alıp omzuna takarken onu takip ediyordum.

" Nida, gerçekten söylemek istediğim şey o değildi, dinler misin? "

Samimiyetsizce gülerken bana döndü.

" Söylediğin şey gayet açıktı Viran. Kendini açıklamaya çalışma çünkü gerçekten zerre umrumda değil kiminle ne yaptığın. Sadece rahat bırak, lütfen! "

Omzundan düşmek üzere olan çantayı omzuna geri takıp arkasını döndü.

Gidersem daha kötü olacağının bilinciyle yüzümü sıvazladım.

" Kahretsin ya! "

Omzuma konan elle arkama döndüm.

Işıl'dı.

" Ona zaman ver Viran. "

Sinir bozukluğuyla güldüm.

" Işıl, neyin zamanından bahsediyorsun? Daha ne kadar zaman vereceğim? Ne zamandır buluşturmak için çabalıyorsunuz? Olmuyor işte! "

" Seni tanımıyor! Çok normal böyle tepkiler
vermesi. "

" Yanlış anlıyor. Her boku yanlış anlıyor! Buraya
getirmemeliydik. "

Ne olduğunu hatırlamamı ister gibi baktı.

" En azından ilk başta Işıl! Erguvan puştuyla karşılaştılar daha ilk dakikadan. "

Şaşkın gözlerle bana bakınca o konuşmadan açıkladım.

" Bir şey söylemedi. Bir kaç iğrenç ima yaptı o kadar. "

Parmağını bana doğrulttu.

" Onu, o heriften uzak tut! Nasıl yaparsın bilmiyorum ama uzak tut Viran! "

Göz devirdim.

" Bunu zaten biliyorum Işıl. Söylemene gerek yok. "

Kollarını göğsünde birleştirip aşağılayıcı gözlerle bana bakmaya devam etti.

" Ben söyleyeyim de... "

Nida'nın az önce gittiği yere başımı çevirdim.

" Yanına git. "

Meydan okur gözlerle bana baktı.

" Neden sen gitmiyorsun?  "

" Beni istemiyor, " sözümü kesti.

" Viran! Amaç seni istemesini sağlamak zaten, unuttun
mu? "

Sinirle soludum.

" Işıl, istemiyor işte amına koyayım!
Baştan belliydi, Nart ile ikiniz boşa ümitlendiniz. Bizden
olmaz. Benimle
kimseden olmaz! "

Işıl'ın gözlerindeki duygu değişimine şahit oldum.

" Viran, yapma böyle. Sadece seni yanlış tanıyor. "

Acıyla güldüm.

" Işıl, sorun da bu. Beni
tanımıyor, tanımak
istemiyor... Beni herkes yanlış tanıyor. "

" Viran, lütfen. Yanına git ve
konuş. Aynı değil, aynı olmadıklarını biliyorsun. "

Ofladım.

" Tamam.
Konuşacağım.  "

Omzuma bir kaç kere vurup gitmemi işaret etti.

İtiraz etmeden gösterdiği yere yürümeye başlarken çok uzaklaşmamış olmasını umuyordum.

Tuvaletler ve barlara bakındıktan sonra onu ormanlık tarafın girişindeki göletin yanında otururken bulmuştum.

Onu korkutmamak için bilerek ses çıkartarak ilerlememle kim olduğuma bile bakma gereği duymamıştı.

" Neden geldin? "

Cevap vermeden yanına oturdum.

" Yakınlık sevmem, diye bir cümle kurduğumu hatırlıyorum ama zaten senin çokta umurunda değil bu. Değil mi? "

Alayla kurduğu cümle beni etkilememişti.

" Bak, ben böyle bir adamım. Söz dinlemez, umursamaz-  "

Hırsla ayaklandı.

" Bak nasıl bir herif olduğun umrumda değil, anlıyor musun? Ben buraya arkadaşım için geldim. Yarışmaya veya kendini bilmez bir kaç adamın ağzından iğrenç imalar ve ithamlar duymaya
değil! "

Eğilip çantasını aldı.

" Ya da ne yiyip içemeyeceğimi, giyip giyemeyeceğimi söyleyen biriyle vakit geçirmeye değil! O yüzden şimdi gidip istediğim şeyi içeceğim ve sen de
burada-  " üstünden çıkarttığı ceketi resmen yüzüme fırlattı.

" Sevgili ceketin ve leş kokan gölet manzaranla otur!
Gerizekalı! "

Beklemediğim performansından sonra ceketi yanıma bırakıp bir küfür savurdum.

" Her şeyi nasıl berbat edebiliyorum amına koyayım ya?!
Delireceğim! "

Elimle saçlarımı karıştırıp kendimi çimlere bıraktım.

Bir kez daha başarısız sonlanmıştı tanışmamız...

Nida Vira Vural'dan

Kaçıncı olduğunu bilmediğim bardağın sonundayken yanımda hissettiğim hareketlilik ile oraya döndüm.

Yanıma iki kişi oturmuştu.

Biraz, fazla benziyorlardı ama bence ikiz oldukları içindi.

" Selam güzellik. "

Biriyle konuşup konuşmadıklarına bakmak için arkamı döndüm.

Kimse yoktu.

Umursamayarak bardaktaki sıvıyı sallamaya devam ettim.

" Yavrum, sana diyorum! "

Göz devirdim.

" Of sus artık. Başım
ağrıyor. "

Elini bana doğru uzatacakken aramıza giren bir diğer el kolunu büküp bara yaslarken ben elimdekini içmeye devam ediyordum.

Hemen ardından o da elimden alınırken sinirle ona döndüm.

" Kalk şuradan! "

Sert çıkan sesini umursamadan barmeni yeni bir tane yapması için çağırmıştım.

Barmene bir şeyler diyip gelmemesini sağlarken başımda dikiliyordu.

" Nida, kalk şuradan. " sakin çıkmak isteyen sesi hiç de sakin değildi.

" Sana istediğimi içerim demiştim. Rahat bırak
beni! " beni anladığından bile emin olamadığım sesimle çenesini sıkmıştı.

" Leş gibi kokuyorsun. Kalk şuradan, gidiyoruz
hadi! "

Kolumdan tutup çekiştirmesiyle kolumu sertçe kendime çekmiştim.

" Yapma! İstemiyorum, dokunmanı istemiyorum! Bırak, bırak! "

Efkan sözümü ikiletmeden elini üzerimden çektiğinde kollarımı birbirine bağlayıp ona bakmaya başlamıştım.

Çok garip bakıyordu.

Bir şey... Yapmışım gibi?

Burnumu çektim.

Saçlarım ve muhtemelen makyajım dağılmıştı.

Üstüne üstlük sarhoştum ve uykum vardı.

Ama Işıl gelene kadar gitmeyecektim.

Efkan elleriyle yüzünü sıvazlayıp önümde eğildiğinde istemsizce doğrulmuştum bar taburesinde.

" Nida, gerçekten çok yorgunum ve seni götürmem gerekiyor. Lütfen zorluk çıkarmamayı dener misin? Sana dokunmayacağım ama sen de sözümden çıkmayacaksın. Tamam mı? "

Söylediklerini kafamda tarttım.

Onunla gitmek istemiyordum ama Işıl'ı bu halimle bulmam çok zordu.

Başımı hafifçe sallamamla ayaklandı.

" Hadi, gel. "

Masadan çantamı alıp tabureden indim fakat ayağımdaki topukluların ve sarhoşluluğun verdiği etkiyle sarsılmıştım.

Efkan'ın refleksle elini belime uzatması başta bana, beni rahatsız edeceğini düşündürse de aksine bu temas kalbimi hızlandırmıştı.

Anlamsızca birbirimize bakarken göz temasını aynı zamanda da fiziksel temasını kesen o olmuştu.

Boğazını temizleyip önünden yürümemi bekleyince ona bir şey demeden ilerlemeye başladım.

Aklıma gelen şeyle arkamı dönünce çarpışmaktan son anda onun hareketi ile kurtulmuştuk.

" Yine ne oldu Nida? "

" Ben ödemedim,
içtiklerimi- "

Sorun değil, dercesine başını salladığında üstelememiştim.

Onundu sonuç olarak

Yeniden önüme dönüp yürümeye başlayınca o da peşimden gelmeye başladı.

Bir kaç dakika boyunca yürüyüp otoparka geldiğimizde Efkan arabayı açmış, binmemi işaret etmişti.

Lafını ikiletmeyip ön koltuğa binerken hafiften çalkalanan midemi  rahat bir şekilde hissedebiliyordum.

Vakit kaybetmeden yanıma oturup arabayı çalıştırdı.

Çantamı rastgele arkaya atıp kafamı arkamdaki kolçağa yaslamıştım.

" İyi alıştın çanta atmalara
sen. " keyifli mırıltısına güldüm.

Arabanın sallanışı, sarhoşluk ve yorgunluk ile ne kadar dirensem de kendimi uykuya teslim etmiştim...

***

Viran Efkan Karahanlı'dan

Işıl'ın attığı konuma geldiğimizde arabayı durdurdum.

Nida yolun yarısında uyuya kalmıştı.

Ben ise bir kaç telefon konuşması yapmıştım. Onun dışında gözlerim bir onda bir yolda gezinmişti.

Şimdi onu nasıl yukarı çıkaracağımı düşünüyordum kapalı gözlerine bakarken.

Dokunmamı istemiyordu fakat onu şuan başka türlü evine çıkartmanın imkanı yoktu.

Uykusunun derinliğine güvenerek kapımı aralayıp arabadan indim.

Hızlı adımlarla kapısına gelip kapıyı araladım.

Önce kemerini çıkarttım - ki bu oldukça zor olmuştu - ardından çantasına uzanıp onu kucağına bıraktım.

En sonunda tek kolumu bacaklarına diğer kolumu da beline sarıp onu kucaklamıştım.

Kokusu beni inanılmaz derecede zorluyordu.

Ben öylece durmasını beklerken omzuma dolanan kollarla yolun ortasında durdum.

Bunu... Beklemiyordum.

Arkamdan çalınan korna beni kendime getirirken arabayı kitleyip anahtarı cebime attım.

Kucağımdaki Nida ile apartman basamaklarını tek tek çıkarken dudaklarından anlamsız kelimeler çıkıyordu.

" Korkuyorum... " fısıltıları arasından seçtiğim kelime yutkunmama sebep olmuştu.

Kapılarının önüne geldiğimde durup Nida'yı kısa süre de olsa aşağı indirdim.

Çantadan anahtarını alıp kapıyı açarken alıp verdiği nefesler boynumu tırmalıyordu.

Belinden hafifçe tutup odası olduğunu düşündüğüm yere doğru ilerletirken aksamasıyla yine dizlerinden tutup kucağıma almıştım onu.

Odanın kapısını ayağımla iteleyip içeri girerken odaya göz gezdirdim.

Beyaz ve grinin hakim olduğu odadaki yatağa ilerleyip Nida'yı örtünün üzerinden yatağa yatırmıştım.

Topuklu botlarının fermuarlarını açıp onları çıkartırken o yavaşça gözlerini aralıyordu.

" Ne yapıyorsun? " fısıltıdan farksız çıkan sesine cevap verme gereği duymadım.

Üzerine örttüğüm ceketi alıp sandalyesine asarken o yatakta dönüp durmuştu.

Elbisesiyle rahat olmayacağını bilsem de dokunmaktan korkuyordum.

Nida kendisi uğraşlar sonucu örtüyü üzerine örtüp benim olduğum tarafa doğru döndüğünde yüzünü izlemeye başladım.

Saçları rüzgardan ve açık olmanın verdiği etkiyle kabarmıştı.

Dudağındaki ruj hafif hafif silinmiş, rimeli göz altlarına bulaşmıştı.

Makyaj masasına göz gezdirdim.

Pamuk ve makyaj çıkarıcı su vardı.

Biraz pamuğa losyonu döküp yatağın başına ilerledim.

Onu rahatsız etmeden yavaşça makyajını sildikten sonra elimdekini çöpe attım.

İşim bitmişti, gitmem gerekiyordu.

Ben niye bunu istemiyordum?

Arkamı dönüp gidecek iken duyduğum şeyle geri döndüm.

" Uyuyana kadar kalır
mısın? "

Sanki bunu bekliyormuş gibi yatağının yanına ilerleyip baş ucuna oturdum.

" Bir şeyler anlatsana! " huysuzca çıkardığı sese güldüm.

" Sana bir masal anlatmamı ister misin? "

Gözleri kapalıyken başını salladı hafifçe.

Elimi çekinerek sarı saçlarına attım.

" Ben, biriyle tanıştım. Yıllar
önce, "

Bunu anlatıyor olmak, garipti.

" Aynı senin gibi asi, somurtkan bir kızdı. "

" O birine aşıktı. Çok kötü birine
Nida, çok kötü. Sonunu bile bile aşıktı ona. O kişi yüzünden kötü ortamlara girdi, kötü insanlar tanıdı... Kötü şeyler yaşadı. " yutkundum.

" O kız, adamın onu sevmediğini anlamadı. Yıllarca! Adam, kızı kötü yollara sürükledi. Kullandı, her anlamda! "

Alayla güldüm.

" Kız anlamadı. Sevmeye devam
etti. Ama böyle körü körüne inanırsın ya birine, aynı öyle bir
sevmek. "

Sevmek denirse...

Durgunlaştım.

" Sonra biriyle tanıştı. Bir
çocukla... "

" Bunu bana neden
anlatıyorsun ki? "

Sinirle sorduğu soruya tebessüm ettim.

" Beklemeyi öğrenmelisin. " gülerek kurduğum cümle onun yeniden somurtmasına sebep olmuştu.

" Onunla arkadaş oldular. Çocuk ona doğruyu göstermeye
çalıştı... "

Yüzümde minik bir tebessüm oluştu.

" Beraber aylarca vakit geçirdiler. Kız hala o çocukla sevgiliydi, arkadaşı bunu onaylamıyor ama bir şey de
demiyordu. "

" Sonra? " mırıltısını duydum.

Gözlerim yüzünde gezinirken devam etmiştim.

" Sonra bir gün çocuğun telefonu çaldı. " yutkundum.

" Görüntülü bir arama ama kayıtlı olmayan numaradan. Çocuk o telefonu açtı, "

" Ne gördü? "

Gözlerimi kapattım bir süre.

" Orası da bana kalsın. "

Başka bir şey sormadı.

Bende anlatmadım.

Hikayenin sonu bende, izi onda kalmıştı...

Selamm

Okunmalarımız gittikçe artıyor

Umarım böyle de devam eder

Bölüm daha erken gelecekti fakat bu hafta sonu ablamın kınası ve düğünü var.

Onun uğraşları, dershane vesaire derken anca bugüne yetiştirebildim.

Yıldız Çiçeği de muhtemelen bu hafta gelemeyecek ama eğer bir değişiklik olursa ben size panodan duyuru yaparım.

Bölüm hakkındaki düşünceleriniz neler??

Genel kitap, işleyiş hakkındaki görüşleriniz??

Viran Efkan?

Nida?

Oy verip yorum yapmayı unutmayınn

Bir sonraki bölümde görüşmek üzere

1821 kelime

Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro