⊹14⊹
Uzun zaman sonra ilk defa geldiği evin kapısını çalarken morali bir hayli bozuktu. Oysa akşamını kendi halinde geçirmek istiyordu. Taehyung her ne kadar işin çıkarsa gidersin demiş olsa da annesinin salmayacağını, hatta bu gece burada kalması için ısrar bile edeceğini biliyordu. Bu yüzden bahaneler uydurup kaçıyordu sürekli. Başkasının evinde gece yatılı misafir olarak kalmak o kişiye yük olmuş gibi hissettiriyordu Jungkook'a. Bir seneden uzun süredir bu şehirdeydi, tatillerde de daha uzun durmak için ailesine türlü türlü yalanlar sıralıyordu. Fakat bu süre boyunca Taehyung'un ailesine misafirliğe gelme sayısı bir elin parmağını geçmemişti.
"Hoş geldin Jungkook, gel bakalım içeri." Kapıyı güler yüzüyle açıp onu karşılayan kadına tebessüm etti ve ayakkabılarını çıkarıp içeri girdi. Bu tatlı dile kanmıyordu hiçbir zaman. Mesafesini elinden geldiğince koruyordu çünkü kadın uzaktan da olsa akrabasıydı ve akrabalar birbirlerine katlanmak zorunda oldukları düşüncesiyle yalandan da olsa samimi davranır başka yerde de arkasından konuşurlardı. Tıpkı oğlunun yaptığı gibi. Taehyung hareketleriyle Jungkook'un güvensizliğinin timsali haline gelmişti.
"En sevdiğin yemeklerden hazırladım." dedi kadın onu karşılarkenki coşkusunu koruyarak. İşin tuhaf tarafı, Jungkook daha önce sevdiği yemeklerden bahsettiğini hatırlamıyordu. Sonra aklına o vurucu gerçek geldi, kadın annesinin en yakın arkadaşıydı. Sohbet arasında mutlaka geçmiş olmalıydı onun hakkında da bir şeyler.
"Ellerinize sağlık, eminim çok güzel olmuştur." Onlar girişte hâl hatır sorma merasimine tutulmuşken Taehyung yanlarına yanaştı. Yüz yılda bir meydana gelen bu tarihi anı, Jungkook'un ailesinin evine gelişini, kaçırmamak için bir saat önceden buraya gelmişti. Sesleri duyduğu gibi de kendisini kapattığı odasından koşarak çıkmıştı.
Kaç yaşına gelirse gelsin Taehyung bu ailenin asi çocuğuydu, koca iş adamı olması onun odasına kapanmasına engel değildi. Ailesi de sırf bu yüzden Jungkook'u ona karşı övüp dururlardı. Küçüklüğünden beri her zaman en başarılı olan Taehyung'du. Daha iyi notlar alır, daha büyük işler başarırdı fakat ailesinin gözüne bir türlü giremezdi çünkü anne tarafında ne kadar eş dost varsa Jungkook hepsinin gözlerini doğduğu günden kamaştırmayı başarmıştı. Hep ondan bahsederlerdi; Jungkook'un tatlılığı, Jungkook'un nezaketi, ailesini güzel temsil etmesi, ağır başlı olması, tutumlu olması vesayire. Kendisi ise hep geri planda kalırdı, sırf özgürlüğüne düşkün olması, yönetilmeyi sevmemesi ve dik başlılığı yüzünden.
Bir süre sonra Taehyung çabalamayı bırakmıştı çünkü onların gözünde, normalde tırnağı kadar vasfı bulunmayan bu velet olmayı asla başaramayacaktı. Kendisine farklı bir yol çizmeyi seçti, kusursuz görülen Jungkook'un kusurlarını bulmaya giden bir yol. Sonunda başarmıştı da.
Çocuğun ailesini tanırdı, ataerkil bir yapıdaydılar. Oğullarının tarzı Taehyung'a ya da başkentteki açık görüşlü yeni nesile göre çok normal de gelse onlar için bir utanç kaynağından öteye gitmeyecekti. Taehyung'un da amacı onu ifşalayıp ailesiyle düşürmek değildi, Jungkook onu kışkırtmadığı sürece. O sadece zor durumda kaldığına kendi gözleriyle şahit olmak, ailesinin tebriğini elinden alan bu çocuğun burnunu sürttürmek istiyordu. Başarıyordu da. Bazen Jungkook onu öyle bir sinirlendiriyordu ki her şeyi bir an olsun gerçekten herkese anlatmak istiyordu fakat bu kaçma ve kovalama oyunu bir süre sonra hoşuna gitmeye başlamıştı.
"Kapıda kaldınız, gelsene içeri Jungkook." Yüzündeki sinir bozucu ifade ile annesine ve uğraşmayı sevdiği çocuğa seslendiğinde karşılık olarak tehditkâr bakışlar almıştı. Annesi ise bu bakışlardan habersizdi. Yalnızca ona hak vermiş, arkasından geleceklerini bilerek salona geçmişti. Tabi Jungkook'la baş başa kalmayı başardığı birkaç saniyeyi bile boşa harcamayan Taehyung anında "Eteklerin nerede? Giymemişsin bugün." diyerek çocukça bir laf dalaşı başlatmıştı.
"Cevabını kendin verip beni bu basit soruyu yanıtlamaktan kurtardığın için teşekkür ederim." Jungkook kollarını göğsünde bağlayarak bir an bile gardını indirmeyen ifadesiyle büyük olana döndü. Fakat Taehyung arsızlığını kanıtlarcasına cevap verdi: "Ne demek, rica ederim."
Bu gece başını şişirmesini istediği son insan ile muhatabını kesmek amacıyla göz devirerek bulunduğu yerden uzaklaşmıştı genç olan. Eve gidene kadar elinden geldiğince onunla yalnız kalmamayı kendisine ilk hedef olarak belirlemişti. Böylece daha az bitik halde dönebilirdi güvenli alanına.
Salona geçip oturduklarında Taehyung'un annesi ile üniversite hayatı ve dersleri hakkında yüzeysel bir konuşma başlatmışlardı ve Jungkook anlatmak istemediği ayrıntıları atladığı için bazı konularda yalan söylüyormuş gibi hissetmekten kendini alamıyordu. Yalan söylemek elbette onun için bir sorun teşkil etmiyordu fakat bedeni buna kontrolü dışı tepkiler veriyordu. Tepkilerinden biri de daha yeni hediye gelen ve sahibine boynundan çıkarmayacağına dair söz verdiği kolyenin ucuyla oynayıp durmaktı. O an farklı bir konuya odaklandığı için kadının kolyeyi sorma ihtimalini bile düşünememiş, eli doğrudan tişörtünün altına sakladığı zinciri bulmuştu.
Annesi de fark edip sormamıştı belki ama Taehyung görmüştü ve gözüne takılan bu ayrıntı beynini allak bullak etmişti. O kadar kafası karışmıştı ki tüm gece bunun üzerine düşünmüştü. Kendisinden kaçan çocuğa sorma fırsatını da bir türlü yakalayamamıştı. Sorsa tersleneceğini biliyordu, neler döndüğünün de farkındaydı. Kabullenmesi biraz uzun sürmüştü o kadar. Ertesi gün kanıtlarıyla bu gerçeği Jungkook'un da öğrenmesini sağladığında vereceği tepkiyi görmek için adeta can atıyordu.
🪞
Diğer bölüme kadar kendinize iyi bakın~
-Bunny
Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro