Chào các bạn! Vì nhiều lý do từ nay Truyen2U chính thức đổi tên là Truyen247.Pro. Mong các bạn tiếp tục ủng hộ truy cập tên miền mới này nhé! Mãi yêu... ♥

17. Bölüm: Kıymet & Umut


17. Bölüm: Kıymet

Kıymet'ten

Yavaşça gözlerimi araladıktan sonra yatağımda doğrulup güneş ışınlarının yüzümde dans etmesine izin verdim. Üşengeçlik yapmak huyum olduğundan yatakta baya bir süre oyalanıp ardından içimde bir yerlerde kankalarım halay çekmeye başlayınca doğrulmaya karar vermiştim. Birden gelen göbek atma isteğini üşengeçliğim yüzünden gerçekleştirmesemde en azından ayağa kalkıp banyoya gitmeyi başarabilmiştim. Yüzüme birkaç kes su vurduktan sonra alt çekmecede bulunan kremden elime sürüp ovdum. Evin aşağısına yöneldim. Evin uzun merdivenleri yorulmama sebep olurken "Neşe nerdesin?"diye seslendim.

Pınar bu günlerde çok dalgındı ve umarım dalgınlığının altında kötü bir şey yatmıyordur. Mutfağa doğru ilerlerken ayağımın takıldığı ahşap masa yüzünden yere düştüğümde düşmemle birlikte evde büyük bir ses yankılanmıştı. Canım çok fena yanmıştı. Kırmızı fayansa yapışmış olan yanağımı yukarı kaldırdım ve kırmızı görmekten bıkmış gözlerimi kapattım.

Bir süre yerde uzanıp uyuyacak rapteye gelince doğrulmaya karar vermiştim. Ayağa zar zor kalktıktan sonra mutfağa girip Pınar'ın orada olup olmadığına bakmıştım. Onu orada görememiştim ama ondan daha güzel birşey görmüştüm. Tabii ki de bahsettiğim şey karışık bir tosttu. Üstünde küçük bir kağıt parçası ve yanında portakal suyu da vardı.

Tosta saldırdıktan sonra okumayı unuttuğum kağıt parçasını elime alıp okumaya başladım, sesli bir şekilde.

Dershaneye gittim, portakal suyunu içmeyi unutma.

Gülerek tostu yedikten sonra odama çıkıp biraz kitap okudum. Yaklaşık bir saat boyuncada gireceğimiz sınavlara hazırlık amacıyla test çözmüştüm. Gelecek yıl... Gelecek yıl hayatımızı biz belirleyecektik. On sekiz yaşımda hayatımın dönüm noktasında olacaktım.

Ayağa kalkıp tekrar aşağı indikten sonra dolaptan aldığım çikolatayla oyalandım. Telefonumlada biraz oyalandıktan sonra televizyonun karşısına kuruldum. Güzel bir çizgi film saatiydi. Benden beklemezdiniz değil mi? Aslında ben evde çok şımarık birisiydim. Fakat dışarıda insanlarla pek içli dışlı olmayı sevmiyordum. Onlara vereceğim yüzü kendime vermeyi daha mantıklı buluyordum. En iyi arkadaşım bendim.

Çizgi film izlemek çocukluğumdan beri alışkanlığım olan bir şeydi. Çocukken herkes çizgi film izlerdi zaten. Fakat olay büyüyüncede izlemekti. Herkes izlemeyi bıraksada ben onlar gibi izlemeyi bırakamamıştım. Ne yaparsam yapayım bırakamıyordum işte. Koltukta uzanıp çizgi filme daldığımı sanarken uykuya daldığımı gördüğüm birkaç pamuk prensesli rüyadan sonra anlayabilmiştim.

Beni uyandıran kapı ziliyle istemsizce ayakalandım. Kapıya yönelirken diğer yandanda gözlerimi ovuyordum. Kapıyı açıp "Neşe hemen yemek hazırla." dediğimde karşıdan gelen kahkaha sesleri beni ürkütmüştü. Çünkü bu bir erkek kahkahasıydı.

Bu bir erkek sesiydi ve bu sesi çok iyi tanıyordum. Umut'un sesiydi. Şaşarak ona baktım. Bu sefer beni kandıramayacaktı. Her seferinde yaptığı gibi beni öpüp gidecekti. Böyleliklede kalbimi kazanmış olacaktı.

"Senin burada ne işin var?" dediğimde Umut eve girdi. Gözü önce mutfaktaki çikolata harabesine çarpsada sonra izlediğim televizyona çarpmıştı. Ne, televizyona mı? Allah kahretsin! Televizyonda çizgi film açıktı.

"İçeri girmek için izin aldığını hatırlayamıyorum!" dedim bağırarak kapıyı kapattıktan sonra.

Hafif kemikli yüzü ve düz burnu onu oldukça sempatik gösteriyordu. Pembe koltuğa elini yaslayıp giydiği siyah pantolonu sirkeledi.

Evi süzerken gözleri beni bulmuş ve açıklama yapmak için "İzin almadığım için olabilir mi?" demişti. Beynimin içinde randpm atmaya başlamış iç sesimi dövüp gönderdikten sonra ona doğru yürüdüm.

O evi süzmeyi bırakana kadar elimi masada gezdirmiştim.

"Burası benim evim. Girmek için izin almalısın." dedim sinirle. Bana fazlasıyla boş gözlerle bakıyordu. Bu gözler bazen nefesimi kesmeye yetiyordu. O bana ne yapmaya çalışıyordu bilmiyordum.

Ne için benle uğraşıyor onu da bilmiyordum. Gözlerimi kapattıktan sonra sesli bir şekilde nefes aldım. Onu istemiyordum. O her zaman benim hayatımı mahvetmişti, şimdi de bunu sürdürmek için gelmişti.

Bana yaklaşmaya başladığında nefesim heyecan duygusuyla karşıp buhar oldu. Ellerimi önümde sabitleyip onu ittirmeye çalışsamda gitmeye çalışsamda her zaman ki gibi gücüm ona yetmemişti. Elimi tutup bir süre benle bakıştığında ne yapmaya çalıştığına anlam vermeye çalışıyordum.

Biraz geriye gitmeye çalıştığımda yaslandığım masa buna engel olmuş ve hatta Umut bu durumdan faydalanıp kendini dahada bana sokmuştu. Bedenlerimiz birbirine çarparken ondan nasıl kurtulabileceğimi düşündüm. Lanetler ederek masaya dayandım. Umut elini belime dolayıp beni kendine çektikten sonra bir süre beni süzdü.

Onu itmeye çalıştığımda aramızda olmayan mesafe buna engel olmuştu. Siyah tişörtünün arkasından görünen sıkı ve kaslı vücudu bir süre oyalanmama neden olsa da o benim saçımla oynadığı anda sinirliymiş gibi davranarak ona baktım.

Bakışlarımı yakaladığında eliyle çenemi kavradı ve başımı yukarı kaldırdı. Şimdi yüzlerimiz fazlasıyla yakındı.

Başını bana doğru yaklaştırmaya başladığında sessizce gülmeye başlamıştım. Dediğim gibi bu günde tek amacı beni öpüp onu affetmem için ikna etmekti. Bu olmayacaktı.

"Bu sefer olmayacak Umut. Seni sevmenin çıkmaz bir sokakta defalarca çıkmayan yöne yürümek olduğunu öğrettin bana. Sen benden- sen bana karşı bir şey hissetmiyorsun, sen sadece beni yanında istiyorsun." Tek nefesle konuşmuş ve ardından sinirle onu ittirmiştim fakat gücüm yine ona yetmemişti.

Gerçekleri anlatmıştım. O benim çıkmaz sokağımdı. Ondan hoşlanırken çıkmaz bir sokaktan çıkacak başka bir yol arıyordum. Ama neden o? Binlerce çıkmaz varken neden o? Bana biraz daha yaklaşıp beni kucakladıktan sonra masaya oturttu.

"İzin ver çıkmaz sokağındaki evin olayım." dedi fısıldayarak. Nefesi yüzüme çarpacak kadar yakındık. Çarpmıştıda.

"Nasıl?" dememe kalmadan dudakları dudaklarımla buluştu. Gözlerim kapanırken son gördüğüm şey onun yüzüydü. Bir süre beni öptü. Kollarını belimden geçirip beni kendine daha da çekip bedenlerimizinde buluşmasını sağladı. Onun öpücüğüne karşılık vermeye başladığımda yüzünde oluşan gülümsemeyi hayal edebilmiştim.

Dudakları dudaklarımla dans ederken, bende eşlik edebildiğim kadar ona eşlik etmeye çalışıyordum. Heyecandan sakar birine dönüşmek istemediğimden rahat bir şekilde haraket etmeye çalıştım. Fakat sonrasında anladımki zaten içimde en ufak bir ürperme yoktu, buna alışmıştım, onun dudaklarının kıvrımlarından, tadına kadar her şeyini ezbere biliyordum artık.

O benim hiç bir zaman sevgilim olmamıştı. Kendimi hiçbir zaman ona ait hissetmemiştim ama ondan hoşlanmıştım. İki yıldır ondan hoşlanıyordum. Bu süreçte hislerimde hiçbir şekilde kımıldama olmamıştı. Her şey aynıydı.

Emindim ki o da beni sevgilisi olarak görmüyordu. Ama ben onundum. Ve o da eninde sonunda benim olacaktı.

Beyonce: Back to Black

Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro