16. Bölüm: Gizli Numara
Serhan'ın oturduğu masaya vardığımda masanın başında dikilip Serhan'ın kahkaha atmasını, sırıtmasını ya da hiç değilse bu iğrenç şakasını itiraf etmesini bekledim. Fakat beklediklerimin hiçbiri olmamıştı.
"Şakaların hiç komik değil Serhan!" diye azarlayıcı bir ses tonuyla konuştuğumda Serhan bana anlamsızca baktı.
Montumu büyük oturağın kenarlığına asarken koltuğa yayıldım.
Serhan şaşkın bir ses tonuyla "Ne, neyden bahsediyorsun, sen?" dedi sesi gibi şaşkın gözlerle bana bakarken.
"Cidden ama... şaka baydı." dedim baydı derken bıkmış gibi bir surat ifadesine bürünürken.
"Kuzey ne diyorsun? Ne şakası?" diye söylendi Serhan. Bu aptal şakayı neden hala devam ettiriyordu. Sinirlerim Serhan'ın komik sandığı şakası yüzünden alt üst olurken telefonum titredi. Telefonumu hızla çıkarıp gelen bildirime baktım. Gelen bir bildirim bir mesaj bildirimiydi. Hızla mesaja girerken göz ucuyla Serhan'a bakmıştım.
Gönderen: Anonim
Erkek olduğumu da nereden çıkardın, ya da belki de öyleyimdir?
Mesajı okuduktan sonra gözlerim bir karış açıldı. Bu şakayı Serhan yapmadıysa kim yaptı? Ya da şunu sormalıydım ki bu şaka mıydı? Anonim ya bana Serhan olmadığını kanıtlamak için mesaj atmıştı ya da erkek olmadığını.
Serhan'a tüm olanları anlatırken diğer yandan da ondan özür dilemiştim. Oda benim neden ona bağırdığımı anlamış ve buna fazla takmamıştı. Sorun gizli kişinin kim olduğuydu? Benden ne istiyordu? Saçımı geriye ittirdikten sonra cebimden çıkardığım sigara paketini masaya yerleştirdim.
"Kafana takma derim. Okuldan sana aşık olmuş aptal bir kızın tekidir." Serhan çok rahat konuşuyordu ama nedense benim içimde bir ürperti vardı. Takip ediliyordum.
Etrafıma bakındığımda kafe telefonuyla oynayan insanlarla doluydu. Sigara paketinden çıkardığım sigarayı ağızımda sabitledikten sonra çakmakla ateş verip içime çektiğim sigara dumanını üfledim.
"Bana aşık olduğu için mi?" diye sordum birden bire Serhan'ın az önce dediklerini düşünüp.Serhan bana sorar gözlerle baktığında "Sana aşık olmuş aptal bir kızın tekidir dedin ya. Haklısın ben aşık olunacak bir insan değilim, olmayacağımda.
Serhan "Saçmalamayı kes." Diyerek beni azarladıktan hemen sonra masaya gelen garson önümüze bıraktığı menülerden sonra tekrar gitti. Karnımdan çıkan tuhaf seslerle birdenbire gözlerimi açtım. Şansım varmış ki kafede müzik çaldığından dolayı karnımdan çıkan sesler duyulmamıştı.
Serhan'a istediklerimi söylediğimde oda garsonu çağırıp istediklerimizi söylemişti. Garson siparişleri aldıktan sonra hızla yanımızdan ayrıldı. "Ceren..." dediğinde gözlerim onu buldu. "Dün sen ve Ceren arasında yaşanan bir şey mi oldu?" dedi Serhan yutkuna yutkuna.
Gözlerimi şaşkınlıkla açıp ona baktım. "Hayır, bunu neden soruyorsun?" dediğimde Serhan benim ona baktığım gibi baktı. Bir şeyler biliyormuş gibi bakıyordu ama bir şey bilmediğine emindim. Ya da değildim.
Bilmiyordum.
Acaba Ceren, Serhan'a dün akşam yaşananları anlatmış mıydı?
"Ceren baloya birlikte geleceğinizi söylemişti de onun için sordum." diyerek açıklama yaptığında onu dikkatlice dinledim. Evet Serhan. Ancak Ceren arabada birden beni öpüp sonra arabadan inmeseydi beraber gelecektik. Diyen iç sesimi susturduktan sonra Serhan'a baktım. "Neden partiye beraber değilde ayrı ayrı geldiniz?" Sorduğu soruya sıkılmış bir tavırla yüz ifadesi takınırken verecek bir cevap aradım. Ona ne dersem bana inanırdı ki? Ya da onu neye inandıracaktım? Doğrusu ona diyeceğim her şeye inanamak zorundaydı çünkü benden bir açıklama bekliyordu ve bende açıklama yapacaktım.
"Dün gece benim işim çıktı, onu partiye bırakıp işim için geri döndüm. Hatta onun yüzünden Ceren'den sonra geldim." dedim. Buna inanmasını umarken diğer yandanda elindeki tepside bulunan yiyecekleri masamıza sakin bir şekilde yerleştiren garsona baktım.
"Kuzey dün Ceren partiye taksiyle geldi."
Bu cümle beynimde binlerce kez yankılanırken yalan atmayı beceremediğimi kendime bir kez daha sert bir tokat atarak kanıtlamıştım. Atacağım yalana... Öfkeyle tekrar alnıma düşen saçımı geri ittirdim.
"Partiye bıraktım derken onu bir taksi durağına bırakmaktan bahsediyordum."
İlk defa söylemeyi başardığım yalanla gülümsedim. İçime oturan ağırlık kalkmış ve içim bu sayede rahatlamıştı. Garson önüme vişne suyu koyunca vişne suyunu ona uzatıp "Vişneye alerjim var, portakal suyu getirebilir misin?" diyerek bardağı alışını izledim.
Garson başını peki anlamında sallayarak bizden uzaklaştı. Dakikalar sonrasında getirdiği portakal suyunu masaya bıraktı ve ardından tekrar hızla uzaklaştı. Portakal suyundan bir yudum aldım. Masadaki küllüğü kendi tarafıma yanaştırıp ardından sigara paketinden bir dal çıkardım ve masaya yerleştirdim. Bilmem kaç dakika sonra kahvaltı tabakları geldiğinde birkaç şey atıştırdım.
Az önce masaya bıraktığım dalı dusaklarımın arasına aldıktan sonra sigarayı yakıp içime çektim. İçime çektiğim dumanı hızla üflerken telefonumu yoklayıp yeni bir mesaj var mı diye baktım. Üflememle birlikte dumanlar havada uçuşmaya başlamıştı. Serhan'a sigara isteyip, istemediğini sorduğunda yemek yerken içmediğini söylemişti.
Aslında benim için sigarayı nerede ne zaman içtiğim fark etmiyordu. Tabaktaki zeytinlerden bir tanesini çatalla yakaladıktan sonra ağızıma attım. Ve sonra çekirdeğini yutmamla birlikte başlayan öksürük krizim anca su içince geçmişti.
Bu süre boyunca kafedeki çoğu kişi bana dönmüş ve ta ki öksürük krizim sona erene kadar beni izlemişlerdi. Elime aldığım çakmağı çakıp, söndürüyordum. Ateşle oynama. Sözü beynimde yankılanmıştı. Dün gece Elçin'in bana söylediği bu söz neden bu kadar takılmama sebep olmuştu bilmiyordum.
Elçin gözümün önüne geldiğinde kendime gelmeye çalıştım ve onu beynimden uzaklaştırdım.
Bazen aynaya bakmalıydı insan. Çünkü ayna sadece dış görünüşü gösterme görevi yapmazdı. İnsan kendiyle göz göze gelince hatalarını, doğrularını benimser. Bazıları aynada siyahı, bazıları maviyi, bazıları beyazı ve bazılarıda binlerce rengi görürdü.
Sanırım ben aynada siyah görenlerdendim.
Beyonce: Sorry
Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro