Chào các bạn! Vì nhiều lý do từ nay Truyen2U chính thức đổi tên là Truyen247.Pro. Mong các bạn tiếp tục ủng hộ truy cập tên miền mới này nhé! Mãi yêu... ♥

10. Bölüm: Cam Kırıkları

Issız sokakta etrafıma bakınarak yürüdüm. Az önce okulu asmıştım ve bu normal bir şeymiş gibi yürüyordum. Sabah olmasına rağmen yürüdüğüm sokak karanlıktı. Tek bir şey düşünüyordum. Okuldan, Birkan'dan ve Birkan'ın oyunlarından sıkılmıştım.

Bunu gerçekten en içtenliğimle söylüyordum. O kadar kafa dinlemek istiyordum ki...

Gözlerimi etrafta gezdirdim. Sadece oturabileceğim bir kafe arıyordum. Aklım gerçekten son zamanlarda doğru düzgün çalışmıyordu. Apartmanların içinde sadece zevklerini tatmin etmek isteyen bir grup insan vardı. Bu apartmandan gelen seslerden belli oluyordu.

Kasvetli, boş bir sokak... böyle bir yerde nasıl düzgün bir insan yaşayabilirdi ki? Burada bir kafe bulmam zor olacaktı. Bunu biliyordum. Biraz daha yürüyüşümün sonunda bir caddeye gelmiştim. Cadde birkaç kuru yemişçi ve butiklerden oluşuyordu. Cadde sokağa göre daha kalabalıktı. Ne diyordum ben? Az önce sokakta bir tane bile insan yoktu! Caddelerin genelde işlek ortamlar olduğunu göz önünde bulundurursak burası da pek kötü sayılmazdı.

Caddenin her yerini dolaşsam da adam gibi bir kafe bulamamıştım. Caddeyi terk edip bir meydana geldiğimde etrafım çok kalabalıktı. Biraz daha ilerledim. Biraz daha ve biraz daha... Sahile gelmiştim.

Anlaşılan bugün kafe bulamayacaktım. Bunu bildiğim için sahilde gezindim. Cebimden sigara paketini çıkarmış ve içinden sigara çıkaracağım sırada telefonumun titremesiyle sigarayı ağzımda sabitledim ve cebimden telefonumu çıkardım.

Gönderen: Kıymet
Neden derste değilsin?

Buna nasıl cevap verebilirdim bilmiyorum. Şu an neden buradaydım onuda bilmiyordum. Benden okuldan çıkmamı Umut istemişti ve bende itiraz etmeyip kabul etmiştim. Ben kimim, neden buradaydım?

Hayatım git gide parçalanıyordu.

Parçalar ise yalnızca benim kalbimi parçalıyordu.

Bir bardak düşünün, içinde birkaç damla su. Bardak kırıldığında ise damlalar havada uçuşan, biraz sonra yere çarpıp parçalanacak cam kırıklarına tutunur. Aslında damlalarda bilir biraz sonra yere düşüp yerdeki bir su damlası olacaklarını. Fakat tutunurlar. İnkar etmeden, bıkmadan. Bende o damlaların birisiydim. Bir gün hayatımın mahvolacağını bile bile devam ediyordum ve tutunacak bir cam parçası arıyordum.

Etrafımda tutunabileceğim hariç her türlü cam parçası vardı.

Mırıldanarak elimdeki telefonu sıktım. Verecek bir cevap arıyprdum. Telefonun ekranından anlamsız bakan suratım yansıyordu.

İnsanların bana bağlanmasını, ben, önemsemesini sevmiyordum. Sonuçta karşılarında en fazla birkaç yıl daha yaşayabilecek birisi vardı. Ya şimdi, yada sonra. Ne fark ederdi? Bir gün bu hayatın bir anlamı kalmayacağını biliyordum.

Aval aval telefona bakmaktansa bir şeyler yazmanın daha mantıklı olduğuna kanaat getirdiğimde telefonda bir şeyler yazmaya başladım.

Gönderilen: Kıymet
Nerede olduğumun bir önemi yok. Beni merak etme olur mu?

Birkaç dakika durakladım ve sonra tekrar yazmaya devam ettim.

Geri kalan derslere girmeyeceğim.

Sigarayı tutacak boş elimin olmamasından dolayı ağzımda tutuyordum ve bu beni yormaya başlamıştı.

Gönderen: Kıymet
Peki. O zaman bana nerede olduğunu söyle yanına geleceğim.

Ona bunu söylememeliydim. Bunu onun bilmesine gerek yoktu. Oda dersten kaçıp bazı kişilerden azar işitsin istemezdim.

Gönderilen: Kıymet
Bunu sana söyleyemem.

Dedim ve telefonu cebime yerleştirdim. Telefon birkaç kez titremesine rağmen telefona aldırmadan denize çok yakın mesafede uçuşan martılara baktım. Birden çocukluğumdan bir anı aklıma geldiğinde istemsizce o anı hatırladım.

Çocuktum, küçüktüm. Beyazdım, saftım. Her şey olması gerektiği gibi. Top bana yaklaştığında heyecanlanarak topa vuruyordum. Arkadaşım "Kuzey, artık şu topa vurmayı öğren!" diye bağırdığında zihnim bir süre kendini azarladı ve bir sonraki gelecek top için heyecanlandım.

Oyun bir süre böyle devam ederken birden bire tam bizim evden bağrışma sesleri gelmişti. Her zaman ki gibi annemle babam tartışıyordu. Top arkadaşımın ayağındaydı. Arkadaşım topu durdurdu ve sessiz olmamızı işaret ederek evimizden gelen tartışmaları dinledi.

Bir süre sonra ses kesildiğinde arkadaşlarım etrafımda çember oluşturdu. "Senin annen ve baban neden hep kavga ediyor? Söylesene!"

"Sen nasıl o evde yaşıyorsun?"

"Baban ile annen arasındaki sorun ne?"

"Sen var ya çok eziksin, anne ve baban hep kavga ediyor! Ezik!"

Ve sonra etrafımdan gülme sesleri yükseldi... Utanmıştım, sinirlenmiştim. Gözlerimi kapadım. Siyah... Önümde duran çocuğu ittim. Çocuk yere düştüğünde etrafımdaki çocuklar bana tepki gösterdi. Tepkilerini fazla umursamamıştım. Çocuk ayağa kalktığında etrafındakilere baktı.

Fısıldaşmalar... Ve birden biri beni ittiğinde yere düştüm ve başım canımı fazlasıyla acıtan bir taşa çarptı. Gözlerim git gide kapanırken etrafımdakiler bana vuruyordu. Gözlerim tamamen kapandığında gördüğüm tek şey siyahtı.

O günden sonra beynimde beyin tümörü diye bir hastalık oluşmuştu. Hastalıktan bir ay sonra duyma yeteneğimi kaybetmiştim. Bu bir yıl sonra geçmişti. Çoğu zaman geceleri uyanıp kan kusardım.

Annem bana bakamadığı, ya da bakmak istemediği için beni 2 aylık bir süreç için iyileşene kadar yetimhaneye bırakmıştı. Yetimhanede bana neler yapıldığını hatırlamak bile istemiyordum. Bu yıl birazda olsa hastalığım üzerimdeki yükünü hafifletmişti.

Eskiden hastalığım yüzünden her gece sinir krizleri geçirerek uyuyordum. Bu krizlerde yetimhanede gördüğüm işkencelerinde büyük bir payı vardı, belkide.

Çocukluğum çok zor geçmişti. Elimdeki sigarayı yere attım ve ayağımla ezdim. İşte başımı yere vurduğum gün bardak kırılmıştı ve ben bir cama tutunmuştum. Annemle babam hasta olduğum için ayrılmamışlardı, ne mi yapmışlardı? Annem evi terk etmişti.

Doktorum her zaman kötü bir şey yaşamamam gerektiğini söylerdi. Birinin bana seslenmesiyle sağ tarafıma döndüm. Bu Kıymet'ti. Beni nereden bulmuştu, bilmiyorum ama koştu ve bana sarıldı.

İçimden geçenleri okumuştu sanki. Ya da ben içimden geçenleri istemsizce de olsa dışa yansıtmıştım. Ona sıkıca sarıldım. Hayatımda hiç kardeşim olmamıştı. Her zaman bir kardeşim olmasını isterdim ama yoktu işte. Kıymet kardeşim olarak görebildiğim tek kişiydi, belkide. Daha da sıkı sarıldım.

Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro