Chào các bạn! Vì nhiều lý do từ nay Truyen2U chính thức đổi tên là Truyen247.Pro. Mong các bạn tiếp tục ủng hộ truy cập tên miền mới này nhé! Mãi yêu... ♥

{Bölüm 14}

                                            * * *

Başımdaki hafif ağrıyla beraber gözlerimi yavaşça araladım. Bakışlarım önce tavandan aşağı doğru, odamın duvarında asılı olan tanıdık saate kaydı, sonrasında ise hemen yanı başımda oturan sarışın adamı buldu. Yüzünde endişeli bir ifade vardı, elini nazikçe başımın üzerine koydu ve saçlarımı geriye doğru okşadı.

"Aceline?"

Yavaşça yutkundum ve endişesini gidermeyi umarak hafifçe tebessüm ettim.

"Steve?"

Yüzünde küçük bir gülümseme oluştu, onu taklit ettiğimde endişesi azaldı ve anında rahatladı. Birbirimizle bakıştığımız birkaç saniyenin ardından olanlar aniden aklıma hücum ettiğinde şimdi endişelenme sırası bendeydi.

"Herkes iyi mi? Geri döndüler mi?"

Yatakta doğrulmaya çalıştığımda Steve beni eliyle durdurdu, başını sallayarak sorularımı onayladı ve endişelenmemem gerektiğini belirtti.

"Bir saat önce döndüler, herkes iyi, endişelenmene gerek yok güzelim."

Dudaklarımı birbirine bastırarak bir süre düşündüm, yeterince iyi olduğuma karar verdikten sonra tekrar Steve'e doğru döndüm.

"Aşağı inebilir miyiz? Eğer herkes bir aradaysa onları görmek istiyorum."

Steve Rogers beni bir süre inceledi, o da iyi olduğuma karar vermiş olacakki derin bir nefes verdi, başını sallayarak beni onayladı. Normalde bu yataktan çıkmama izin vermeyeceği belliydi ama yüzündeki ifade bana kıyamadığını gösteriyordu.

Yorganı yavaşça üzerimden kaldırdı, elini uzatarak yataktan kalkmama yardım etti. Mavi pijama altımın sol bacağımın yarısına kadar kıvrıldığını gördüğünde hafifçe güldü. Eğilip kıvrılmış bacağı düzeltti, sonrasında tekrardan elimi tuttu ve beni odamdan dışarı doğru yönlendirdi.

Hava çoktan kararmış, saat 10'u geçmişti. Umuyordumki görevdeki Tony, Natasha ve Peter henüz odalarına çekilmemişlerdi.

Alt kata ulaşıp ortak salona geldiğimizde yüzümde büyük bir gülümseme oluştu. Steve'in elini bırakarak hızla koltuğa yayılmış, yan yana oturan Tony ve Natasha'ya doğru koştum. Daha ortada duran sehpayı geçemeden aniden önüme çıkan iri figür adımlarımı anında durdurmama, hemen arkamdan gelmiş olan Steve'in arkasına kaçarak saklanmama sebep olmuştu.

Ekibin kahkaları odayı doldururken ellerimi sıkıca Steve'in koluna sardım. Başımı hafifçe yana doğru eğdim ve kolunun hemen yanından bakarak karşıma aniden çıkan adamı incelemeye başladım.

Üzerinde siyah bir kot ve iri kollarını gözler önüne seren siyah bir deri yelek vardı. Bakışlarım biraz yana kayıp açıkta olan diğer kolunun tamamen metalden oluştuğunu gördüğümde zorlukla yutkundum. Sanırım onun kim olduğunu biliyordum.

Gözlerimi yukarı, yüzüne doğru çevirdiğimde hakkında duyduklarımın aksine kısa saçları vardı. Yüzünde küçük, mahçup bir gülümseme oluşmuştu. Beni korkutmak istememiş gibi gözüküyordu.

"Aceline, Bucky ile tanış. Uzun süredir bir görevdeydi, bugün döneceğinden haberim yoktu."

Steve başını yana doğru eğip yüzüme baktığında bir kez daha güldü, bu adamdan korkmam herkesi oldukça eğlendirmişe benziyordu.

"Korkmana gerek yok güzelim, göründüğünden daha yumuşak biridir."

Endişeli bakışlarımı Steve'in yüzünden çekip tekrar karşımda duran adama doğru çevirdim. Metal kolunu hafifçe arkasına doğru saklamış, diğer elini sıkmam için bana doğru uzatmıştı. Yüzündeki gülümseme samimi denebilecek cinstendi.

Bir adım ileri çıktım, bir elimle Steve'in kolunu tutmaya devam ederken diğer elimi Bucky'e doğru uzattım ve hafifçe elini sıktım.

"Tanıştığımıza memnun oldum, Aceline. Steve senden çok bahsetti."

Utanarak bakışlarımı kaçırdım ve elimi geri çektim.

"Ben de tanıştığımıza memnun oldum."

Birkaç saniyelik garip sessizliğin ardından Steve ve yakın arkadaşını geçerek koltuğa doğru ilerledim ve hızla Natasha ile Tony'nin arasına oturdum. İkisi de oldukça yorgun gözüküyorlardı.

"Steve bana arabada küçük bir olay yaşadığınızı söyledi, şimdi iyisin, değil mi?"

Tony benden önce davranarak sorususunu yönelttiğinde hızlıca başımı salladım. Ne onun, ne de Natasha'nın üzerinde görebildiğim herhangi bir çizik olmaması rahatlamamı sağlamıştı. Tony'e hafifçe sarıldım ve sonrasında geri çekildim.

"Siz nasılsınız?"

Bakışlarımı her ikisine de sorduğumu belli edercesine Natasha'ya doğru çevirdim ve hiç emin olmayarak, çekinerek ona da sarıldım.

"Şimdi çok daha iyiyim."

Kızıl kadın kollarını etrafıma dolayıp sarılmama karşılık verdiğinde kıkırdadım, cümlesi üzerine kızardığıma emindim. Her gün beni biraz daha şaşırtmayı nasıl başarıyordu, bilmiyordum.

Tony, Natasha'ya yandan bir bakış attı, sonrasında kolunu omzumun üzerine atarak beni kendine doğru çekmeye çalıştı. Bu hareketi üzerine karşısında duran ajandan ölümcül bir bakış kazandığında korkarak anında geriledi, ikimizinde gülmesine sebep oldu.

"Peter nerde? Onu hiç göremiyorum."

Tony gözlerini ovuştururken haklı olduğumu ifade edercesine başını salladı. Genç adam ya hep görevdeydi ya da genellikle pek buralarda takılmıyordu.

"Onu uyuması için odasına gönderdim. Aynısını sana da yapmama birkaç dakika var."

Gözlerimi hafifçe kısarak Natasha'ya biraz daha sokuldum, son birkaç saattir zaten uyuyordum ve tekrar uykuya dönmek istemiyordum.

Bakışlarım hemen karşımızdaki koltuğa oturmuş Steve ve Bucky'i bulduğunda gülümsedim. Steve Rogers uzun süredir görmediği arkadaşıyla tekrar bir arada olduğu için oldukça mutlu gözüküyor, aradaki zamanı kapatmaya çalışıyor gibi duruyordu. Bakışları beni bulduğunda sol gözünü kırptı ve kıkırdama sebep oldu. Yanında duran, neredeyse onun kadar iri olan adam da bana döndüğünde yüzüm düz bir hal aldı, bakışlarım korkuyla önümde duran ellerime doğru döndü.

Kolları etrafıma sarılı olan Natasha kısık bir sesle kıkırdadı, kulağıma doğru eğildi ve yavaşça fısıldadı.

"Böyle gözüktüğüne bakma, ondan benden korktuklarından daha az korkuyolar."

Gülerek parmaklarımla oynamaya başladım, buna inanmak zordu. Bu adamla ilgili pekte iyi şeyler duyduğum söylenemezdi. Bir de üstüne yetmezmiş gibi geldiği ilk günden Steve'i benden çalıyordu.

Yanımızda oturan Tony ayaklandı, öne doğru eğilerek burnumun ucunu parmakları arasında sıkıştırdı ve gülerek geri çekildi.

"Ben odama geçiyorum, size iyi geceler."

Ekibin üyelerine başıyla bir işaret yaptı ve ortak salondan dışarı doğru adımladı.

Birkaç dakika sonra Steve Rogers da ayağa kalkmış, bana doğru adımlamaya başlamıştı. Elini bana uzattığında ne söyleyeceğini bildiğimden dolayı gözlerimi devirdim, elini tuttum ve yavaşça ayağa kalktım.

Daha iki adım atamadan başım dönmeye başladığında Steve beni kolumdan yakaladı, Natasha ise anında arkamda belirdi.

"Kazadan sonra onu kontrole götürmedin mi?"

Oda etrafımda hafifçe dönerken kızıl kadının sesi sinirli çıkıyordu. Steve başını iki yana doğru salladığında göremesem bile Natasha'nın ona ölümcül bir bakış attığından emindim.

Sonrasında Kaptan Amerika beni kucakladı, yanında Natasha ile birlikte alt kata, binada daha önce hiç bulunmadığım ve bulunmakta istemeyeceğim bir laboratuvara götürdü.

-

Umarım bölümü sevmişsinizdir

Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro