〆21 : covering the scar with a kiss
yirmi birinci bölüm:
yara izini öpücük ile kapatmak
Na Jaemin'in aklında tonlarca soru vardı ve hepsi de benimle ilgiliydi. Bu hikayenin tam olarak hangi kısmını öğrenmek istiyordu bilmiyordum ama şu anlık sadece Jeno'yu merak ediyordu. Hastanede de onu görmüştü ve nasıl biri olduğunu merak ediyordu. Neden onlarla kalmadığımı ya da ne iş peşinde olduğumu. En azından kilit noktaları merak etmiyordu şu an için ama sorularının devamı gelecekti.
''Evet, dinliyorum?''
Jaemin L koltuğun ucunda oturuyordu, ben de ona en uzak köşedeydim. Yalan söyleme konusunda uzmanlaşmış olsam da Jaemin'e karşı bunu yapamayacağımı biliyordum. Yüzüne bakarsam kendimi görürdüm, kendimi görmek demek her şeyi açıkça anlatmak demekti ve ben ona bakmamak için bu kadar uzağa oturmuştum. Ortamda gerici bir hava vardı ve bunun sebebi Jaemin'di, kollarını göğsünde birleştirmişti ve tam olarak karşıya bakıyordu. Televizyon ekranından onu görebiliyordum. Kaşları çatıktı ve üzerimde kurduğu baskı kesinlikle çok gericiydi.
''Ne öğrenmek istiyorsun?'' dedim odağımı sağlayabildiğimde. Sesim en azından gür çıkıyordu, kendime güveniyormuşum gibi. Jaemin bana dönmedi. Nefes alış verişi yavaşladı.
''Jeno'nun kim olduğunu ve neden onun yanında olmadığını. Şu anlık sadece bunlar.''
''Jeno en yakın arkadaşım,'' dedim yutkunarak. ''Onun yanında kalamam çünkü kaldığı yerde istediğim kadar kalabilme yetkim yok, mecburen buraya geldim. Gidecek başka bir yerim yoktu.'' Jaemin pürdikkat beni dinliyordu, kaşları daha da çatılmıştı. Kendime çektiğim bacaklarımın etrafına kollarımı sardım. ''Peki neden ben?''
''Çünkü...'' Devamını getiremedim. Çok fazla sebep vardı ve hiçbiri ona söyleyebileceğim tarzda değildi. Hiçbir sebep beni haklı çıkaramazdı. Dudaklarımı gergince birbirine bastırdım. ''İstiyorsan tam şu an buradan gidebilirim ama sebebini söyleyemem. Sadece geldim işte.''
Başını bana çevirdi, duruşunu bozmamıştı. ''Şimdi sebebini daha çok merak ettim.'' dedi bir bacağının üstüne attığı diğer bacağını indirirken. Kollarını gevşetti ve koltukta kayarak yanıma yaklaştı. İşte bunun olmasını istemiyordum.
''Söyleyemem.'' Fısıldıyordum, sesim çok acizce çıkmıştı. Resmen yalvarıyordum yakınıma gelmemesi ve daha fazla soru sormaması için. Onu bir şekilde ikna etmem lazımdı. Jaemin tam dibimde durdu ve sağ elini kaldırıp çenemi tuttu. Dişlerimi sıkmak ve ellerimi yumruk yapmak zorunda kaldım.
''Titriyorsun.'' dedi gözleriyle işaret ederek. Gözlerine bakmak istemiyordum ama yüzümü kendisine çevirmişti, aramızdaki mesafe hesaplanamayacak kadar azdı ama ben bundan çok daha fazlasını hissediyordum. Burada olmamın en büyük sebebi buydu belki de. O şu an hiçbir şey hissetmezken geçmiş benim gözlerimin önünden geçiyordu. Onun elleri titremezken benim bedenim titriyordu.
Başımı iki yana salladım ve ondan kurtulmaya çalıştım. Gözleri yüzümün her tarafındaydı. Kaşları hafif çatıktı ve bir şey düşünüyor gibiydi. ''Bana aileni anlat.'' dedi uzunca bir düşünme sürecinden sonra. Kafasında neleri tartmıştı, neleri geçmiş süzgecinden geçirmişti bilmiyordum ama ailemi sorması kesinlikle bir şeyleri hatırladığının göstergesiydi.
''Ailem yok.'' dedim, tırnaklarımı bacağıma batırmak zorunda kalmıştım. Bir şeyleri anımsamaya çalışıyor gibiydi. Bir şeyleri kafasında tartıyordu ve en çok bundan korkuyordum. ''Babam öldü, annem gitti. Ondan sonra Jeno'yla tanıştım.''
''Şu anda ne hissediyorsun?'' diye bir soru yöneltti korkusuzca. Bedenim daha çok titremeye başladı ve başım ağrıdı. Gücümü toplayarak onu göğsünden ittirdim de ayağa kalktım. ''Neden boktan şeyler sorup duruyorsun? Tam şu anda gitmemi söyle ve gideyim.''
Jaemin benden hemen sonra ayağa kalktı. Fiziksel olarak güçlü olsam da duygusal olarak yerlerde sürünen bir iradeye sahiptim. Gözlerim çabuk doluyordu ve bedenim hemen tepki veriyordu. Nefeslerim sıklaştı ve gözlerim dolmaya başladı. Jaemin karşısındaki sehpayı itti ve karşıma geçti. Korkusuzca yüzüne bakmak istesem de yapamadım. Bir adım geri gittim, bir adım geldi.
''Gider misin?'' dedim yutkunarak. Mark karşımda olsa büyük ihtimalle bu kadar güçsüz göründüğüm için beni azarlar, üstüne dalga bile geçerdi. Ancak duyguların güçsüzlük olmadığı söyleyen tarafım şu an sessizdi. Jaemin ise cevap vermedi, bana bir adım daha yaklaştığında bacağımın arkası koltuğa çarptı ama düşmedim. ''Söylesene,'' dedi gözlerini kısarak. ''Seni bir yerden tanıyormuşum gibi geliyor.''
''Eğer tanısaydın en başında tanırdın.'' Cesaretimi toplamak ilk defa bu kadar uzun ve zor olmuştu. Gözleri bomboş bakıyordu ve ben ağlamamak için kendimi sıkıyordum. ''Beni tanımadın çünkü beni unuttun Jaemin, şimdi karşıma geçip hesap soramazsın. Her şeyin sorumlusu benken böyle davranıp bana daha fazla vicdan azabı çektiremezsin.''
Hızlıca konuşurken işaret parmağımı kalbine bastırdım. Kaşları olduğundan daha da çok çatıldı, çenesi gerildi. ''Ben zaten yeterince vicdan azabı çektim ve bunu bana yapamazsın. Dört senedir yeteri kadar pişman oldum ve sen bunu tekrardan yapamazsın.''
''Neyi yapamam?'' diye sordu. Kaşları çatıktı ve cidden korkutucu görünüyordu. Başımı eğip birkaç saniye soluklandım. Yeteri kadar şey anlatmıştım ona, beni hatırlayacaktı. Kafasında hep bu cümleler dönüp duracaktı. Daha fazla şey anlatırsam her şey açıklığa kavuşacaktı.
''Boş ver.'' Aradaki boşluktan geçip kendimi banyoya kilitleme fikri o an için çok cazip gelmişti. Adımımı atıp oradan çıkacağım sırada Jaemin kolumu tuttu ve beni kendine çekti ancak dengemi sağlayamadım, düşecek gibi oldum. Jaemin elini belime koyup ayakta durmamı sağladı, eli yeni açılan yaralarımdan birine denk gelmişti ve ben inlememi engelleyemedim. Acı içinde inleyip dişlerimi sıkarken Jaemin elini hızla yukarı kaydırdı.
''Yarana mı denk geldi?''
''Jaemin,'' dedim onu ittirmeye çalışarak. Ağlamaya başlamıştım ama çok sessizdim, sadece gözyaşlarım akıyordu. Sırtımla beraber kalbim de acıyordu. Donghyuck'a bile söyleyemediklerimi söylememem gereken birisine söylemiştim.
''Acıtıyorsun.'' dedim tırnaklarımı omzuna batırırken. Destek almakta güçlük çektim. ''Hem canımı, hem kalbimi acıtıyorsun.''
Jaemin ses vermedi, başımı kaldırıp ona bakmak istedim ama ağlarken bakmak istemiyordum ona. Daha az önce omzunda dinlenirken şimdi ben ona acı vermek için omzuna baskı uyguluyordum. Bedenimi kendine daha çok bastırdı ve çenesini başıma yasladı.
''Bana yabancı gelmiyorsun.'' dedi fısıldayarak. Başımı iki yana salladım. Her ne derse desin ben ona tamamen yabancıydım ve ne kadar çabalarsa çabalasın beni hatırlaması zor olacaktı. Hangi okula gittiğini bile hatırlayamayacak raddeye gelmişti ve son zamanlarını hatırlaması her şeyi hatırlamasından daha zordu. Sırtımdaki eli bana tanıdıktı, ben onu tanıyordum ama o hiç bilmediği birine böylesine bir yakınlık kuruyordu. Tehlikeli sularda yüzüyordu.
''Gitmek istiyorum.'' Ellerimi göğsüne koyup onu itmeye çalıştım ama beni öyle sıkı tutuyordu ki o hareket ettiğinde ben de hareket ediyordum. ''Beni tanımıyorsun sen, bir yabancıyla bu kadar yakın olmamalısın.''
Başını indirip bana baktı. Yüzüne vurmak ve tüm küfürleri sıralamak istiyordum ama bunu yapma düşüncesi çok saçmaydı, sadece zarar vermiş olurdum. ''Yaralarını biliyorum, onları görebilecek kadar yakınım sana.''
''Değilsin, sen hiçbir şey görmedin. Eğer o doktorun sen olduğunu bilseydim gelmezdim buraya, sadece sır olarak yaşamıma devam ederdim.''
''Ama geldin.''
''Ama gideceğim.'' Jaemin güler gibi oldu. ''Yaralarının sebebi kim?'' dedi, yüzü eski halini almıştı. Çenem titriyordu ve konuşmak istemiyordum ancak o sahneler bir bir gözümün önüne geliyordu. Sırf onu hastanede ziyaret etmek için baş kaldırmam ve başkanı öldürmekle tehdit etmem, ardından saatlerce dayak yemem ve sırtımdaki izlerin açılması. Hepsinin sebebi kendisiydi ama bunu bana ben yapmıştım. Her şeyin sorumlusu bendim. Her şey gözümün önüne geliyordu ve canımın yandığını tekrardan hatırlıyordum.
Ağlamaya başladım.
Jaemin kaşlarını çatıp iki eliyle yüzümü kavradığında ona gerçekten vurmak istedim. Gözümün önünden gitmiyordu sahneler, o karanlık odayı ve silah sesini hatırlıyordum. O şeyi bana vuran kişiyi hatırlıyordum, hemen arkamdaydı ve sessizdi. O kişiyi bilmiyordum. Karşımda oturup beni izleyenleri bilmiyordum. Aslında kendime dair hiçbir şeyi bilmiyordum.
''Sensin.'' dedim nefes almaya çalışarak. ''Yaralarımın sebebi sensin.''
Kısa bir an ona bakacak gibi oldum, zor görüyordum yüzünü. Yüzü çok garip bir hal almıştı. Kaşları eski haline geri döndü, dudakları aralandı ve aldığı nefesi zorlukla dışarı verdi. Yüzümü tutan elleri gevşedi. ''Ne?''
''Gideceğim.'' dedim onu itip. ''Yaşamına bensiz devam edeceksin. Ben hiç var olmamışım gibi davran.''
Bu sefer gitmeyi başarabildim. Yanından çıkıp banyoya ilerlerken artık ağlamıyordum, sadece ellerim titriyordu. Odasının önüne geldiğimde bir an duraksadım, Jaemin girdiği şoku atlatıp yanıma varmış ve kolumdan tutup beni kendine çekmişti. Eğer durmasaydım şu an gitmiş olurdum. Jaemin bedenimi kendine çevirip bana kısa bir an baktı, gözlerine artık daha net bakıyordum. Daha korkusuzdum. Duygularımı gizlememe gerek kalmamıştı.
Elleri yüzümün iki yanında yer edindi, kaşları hâlâ çatıktı. Gözlerini kapatması çok kısa sürdü, beni kendine doğru çekti ve dudaklarını dudaklarıma bastırdı.
Korktum. Elim bileğine tutundu, bacaklarım titremeye başladı. Bedenime yayılan zehri hissediyordum. Onun verdiği zararı hissediyordum. Onu hissediyordum, kalp atışlarını kafamın içinde duyuyordum. Düşmekten korktum, dudakları nefesimi kesiyordu ama ben aksine nefes alıyormuş gibi hissediyordum. Jaemin sol elini belime koydu ve düşmeyeceğimden emin oldu.
Dudağımı ısırdığında elimi omzuna çıkarıp destek aldım. Bedenim yanıyormuş gibiydi ancak Jaemin buz gibiydi, elleri soğuktu ve kalbinin de soğuk olduğunu hissettim. Bedenime baskı yapan bedeni ondan uzaklaşmamı engelliyordu. İstesem de uzaklaşamazdım, bunu yapabilecek gücüm yoktu. Tek yapabildiğim omuzlarına tutunup düşmemeye çalışmaktı. Kalbimin gümbürtüsü dışarıdan gelen tüm sesleri susturuyordu. Bedenimin sağ tarafında kalbini hissediyordum. Hızlı atıyordu. Çok hızlıydı, benim kalbimden bile hızlıydı belki de.
Jaemin geri çekilip derin bir nefes aldı, gözlerimi aralamak zorunda kaldım. Titreyen göz kapaklarım ilk başta odağımı kaybetmemi sağlasa da Jaemin'in gözlerine bakabildim. Gözlerindeki karadelik artık daha koyuydu, kaşları daha çatıktı ve dudakları kızarmıştı. ''Sikeyim,'' dedi derin bir nefes alırken. Elleri yüzümü daha sert kavradı ve bedenini bana daha çok yasladı.
''Karşılık ver Seul.''
Dudakları tekrar dudaklarıma kapanırken dediğini yaptım. O beni nasıl öpüyorsa ben onu daha sert öptüm. Artık dengemi daha kolay sağlayabiliyordum. Kollarımı boynuna sardım ve parmak uçlarımda yükseldim. Elleri belimde yer edindi ve sıkıca sarıldı. Sağ eli kazağımdan içeri girdi, parmakları yaralarımın üstünde dolaşıyordu. Hafifçe okşuyordu. Onu öpmeyi bir kere bile hayal etmemiştim ama şimdiki şey, hayal etseydim hayallerimden bile güzel olurdu. Kafamın içinde o ses yankılanıp duruyordu.
Bunun için mi? Seni tanımayan biri için mi?
Umrumda değildi. Bu anı hiçbir şeye değişmezdim. Bu anı başka hiçbir şey için değiştirmez ve kimsenin de değiştirmesine izin vermezdim. Eğer şu anda gelip öldürseler umrumda olmazdı. Her ne olursa olsun bu iyiydi. Jaemin'in kalp atışlarını ve dudaklarını hissetmek şüphesiz ki mükemmeldi. Gerçekten evimdeymiş gibi hissettiriyordu.
Dudaklarımı tekrar ısırdı, başımı yana eğdim ve ona daha çok alan açtım. Bir adım ilerleyip sırtımı duvara yasladığında nefeslerinin ne kadar çok hızlandığını tüm bedenimde hissettim. Jaemin'in parmak uçları yaralarımın etrafında dolaşırken titredim, ona daha çok sarıldım ve kafamdaki tüm düşünceleri geriye attım. Yaralarıma dokunduğu yerler yanıyordu, titriyordum ve bunu sadece bir dokunuşu ile yapıyordu. Jaemin yaralarımı okşarken tüm yaraların iyileşmiş olabileceklerini düşündüm.
İyileşmiş olduğumu düşündüm ve bu düşünce bile yaşama tutunmam için başlı başına bir sebepti.
☽
SADECE ÖPÜŞTÜLER SİZ OYLE CANLANDIRIN KAFANIZDA DAHAYAZAMAM LANETOLSUN cidden sadece öpüştüler cokutandım.
gerisi gelir mi bilmiyorum, sonraki bölümlerde ins canim ya QNDJKOWNDJOKKWEL
bugün müdür yardımcısı tarafından bahçedeki kediye et verdiğim için hafif bir azar işittim... evetbunacok sinirliyim bir toprağa basmam lazım etraf kedi düşmanı dolu :(((((
NEYSE ARKASLAR YORUMLARINIZI BEKLİYORUM NMDDJKSHDJKSAHJK hadi ben kacıyorum, sizlere de musmustlu günler bundan sonra işler karışacak haberiniz olanzi demedi demeyin
opuyorum sizi, aksama da reflections, pyk ve wires seri bölümler atarim bakmayi unutmayinnn 💕💞💅🏻🧚🏻♀️🦄🌌
OY SINIRI: 15+
YORUM SINIRI: 60+
Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro