Chào các bạn! Vì nhiều lý do từ nay Truyen2U chính thức đổi tên là Truyen247.Pro. Mong các bạn tiếp tục ủng hộ truy cập tên miền mới này nhé! Mãi yêu... ♥

5 - Ailenin Büyük Adamı

V

Ailenin Büyük Adamı

Birkaç gün sonra Moskova bozgununun yol açtığı yıkımlar patlak verdi. Napoléon yeni kuvvetler oluşturmak ve Fransa'dan yeni özveriler istemek üzere geri döndü. Zavallı anne bu yüzden birçok başka kaygıya da kapıldı. Liseden hoşlanmayan Philippe ille de İmparator'a hizmet etmek istedi. Tuileries'de bir denetleme sırasında –ki bu Napoléon'un yaptığı son denetlemeydi– orada bulunan Philippe'in aklını çelmişti. O zamanlar askerliğin görkemi, üniformaların görünümü, apoletlerin gücü kimi gençlere karşı konulmaz biçimde çekici geliyordu. Kardeşi nasıl kendini sanata yetenekli görüyorsa, Philippe de kendini askerliğe yetenekli gördü. İmparator'a annesinden habersiz kaleme aldığı şöyle bir dilekçe gönderdi:

"Haşmetmeap, ben Bridau'nuzun oğluyum, on sekiz yaşındayım, boyum beş kadem altı parmak, güçlü bacaklarım, iyi bir vücut yapım var, askerlerinizden biri olmayı arzu etmekteyim. Orduya girmem için yardımınızı rica ediyorum" vb.

İmparator, Philippe'i yirmi dört saat içinde Lycée Impérial'den aldırıp Saint-Cyr'e[11] gönderdi; altı ay sonra da, 1813 Kasım'ında buradan asteğmen olarak çıkmasını sağlayıp bir süvari alayında görevlendirdi. Philippe kışın bir bölümünü eğitim kıtasında geçirdi, ama ata binmeyi öğrenir öğrenmez büyük bir istekle yola çıktı. Fransa seferi sırasında bir öncü birliğinde teğmen oldu, burada cesaretiyle albayını kurtardı. İmparator, Philippe'i La Fère-Champenoise Savaşı'nda yüzbaşılığa yükseltti ve kendisine emir subayı yaptı. Böyle bir terfi ile yüreklenen Philippe, Montereau Savaşı'nda nişan aldı. Napoléon'un Fontainebleau'daki veda törenine tanık oldu ve bu görünüm karşısında bağnazlaşıp Bourbon'lara hizmet etmeyi reddetti. 1814 Temmuz'unda annesinin yanına döndüğünde, onu her şeyini yitirmiş durumda buldu. Tatilde Joseph'in bursunu kesmişlerdi, ödeneği İmparator'un has hazinesinden ödenen Madam Bridau da bu paranın İçişleri Bakanlığı'nca ödenmesi için boşuna ricada bulundu. Şimdi daha iyi bir ressam olan ve bundan hoşnutluk duyan Joseph, annesinden kendisine Mösyö Regnauld'ya gitmesine izin vermesini istedi, hayatını kazanacağına söz verdi. Birinci sınıftan ikinci sınıfa geçecek kadar güçlü bir öğrenci olduğunu söylüyordu. On dokuz yaşında yüzbaşılığa terfi etmiş ve nişan almış olan Philippe de iki savaş sırasında İmparator'a emir subaylığı yaptıktan sonra annesinin gururunu adamakıllı okşuyordu; bu yüzden her ne kadar kaba ve gürültücü patırtıcı da olsa, aslında acımasız ve korkusuz askerlere özgü basit yiğitliği dışında başka bir niteliği olmasa da, Philippe annesinin gözünde üstün yetenekli biriydi; oysa ufak tefek, cılız, sağlığı bozuk, yabanıl bir yüzü olan, huzuru, dinginliği seven, sanatçı olmanın ününü düşleyip duran Joseph, annesine göre ona yalnızca üzüntü ve kaygı verebilirdi.

1814-1815 kışı Joseph için hayırlı oldu, Madam Descoings ve Gros'nun[12] öğrencisi Bixiou tarafından gizlice desteklendi ve çalışmak üzere bu ressamın birçok farklı yeteneğin yetiştiği ünlü atölyesine gitti, burada Schinner[13] ile çok sıkı ilişki kurdu. 20 Mart[14] olayı meydana geldi, Lyon'da İmparator'un yanına gidip Tuileries'de ona eşlik eden Yüzbaşı Bridau, Süvari Muhafız Birliği komutanlığına atandı. Hafifçe yaralandığı ve bu sırada Légion d'Honneur nişanı aldığı Waterloo Savaşı'ndan sonra, Saint-Denis'de Mareşal Davoust'un yanında bulundu ve Loire ordusundan ayrıldı; Mareşal Davoust'un desteğiyle Légion d'Honneur nişanı ile rütbesi olduğu gibi kaldı, ama yarım aylık almaya başladı. Geleceğinden kaygı duyan Joseph, bu dönemde coşkuyla çalıştı, bu coşkunluk onu bu olaylar fırtınası sırasında birçok kez hasta etti.

— Bu, boya kokusundan ileri geliyor, diyordu Agathe, Madam Descoings'e; sağlığına bu kadar zararlı bir durumdan kesinlikle kurtulmalı.

O zaman Agathe'ın bütün kaygısı albay oğluna yönelikti, onu 1816'da yeniden gördü, bir Süvari Muhafız Birliği komutanı olarak bir yılda aldığı maaşı yaklaşık dokuz bin franktan ayda üç yüz frank yarım aylığa düşmüştü, mutfağın üstündeki çatı katını onun için düzenletti, biriktirdiği paraların bir bölümünü bu iş için harcadı. Philippe, üst rütbeli subayların buluşma yeri Café Lemblin'e, bu gerçek meşrutiyetçi Boiotia'ya en çok uğrayan Bonapartçılardan biri oldu. Burada yarım aylıklı subayların alışkanlıklarını, davranışlarını, üslubunu, yaşam biçimini edindi ve yirmi bir yaşındaki her genç gibi onları aştı, Bourbon hanedanına karşı ciddi olarak korkunç bir nefret besledi, onlarla bir araya gelmedi, hatta albay rütbesiyle orduya yeniden alınma fırsatından yararlanmadı; Philippe annesinin gözünde büyük bir kişilik sergiliyor gibiydi.

— Babası daha iyisini yapamazdı, diyordu.

Yarım aylık Philippe'e yetiyordu, ev için bir şey harcamıyordu, oysa Joseph iki dulun bakımını tümüyle üstlenmişti. O zamandan başlayarak Agathe'ın Philippe'i üstün tuttuğu belli oldu. O zamana kadar bu bir gizdi, ama İmparator'un bu sadık askerine yapılan işkence, bu sevgili oğlun aldığı yaranın anısı, gönüllü de olsa, annenin soylu saydığı bir bahtsızlık içinde bu oğlun gösterdiği yüreklilik, Agathe'ın sevgisini açıkça ortaya koymasına yol açtı. Şu söz her şeyi haklı gösteriyordu:

"O mutsuz!"

Karakterinde yaşamın başlangıcındaki sanatçıların ruhunda gereğinden çok bulunan o yalınlıkla, zaten ağabeyine belli bir hayranlık da duyan Joseph, annesinin onu üstün tutmasına gücenmek şöyle dursun, iki savaşta Napoléon'un buyruklarını taşımış, Waterloo'da yaralanmış bu yiğide duyulan büyük sevgiyi paylaşarak annesini doğruluyordu. Yeşil ve altın sarısı o güzel üniforması içinde, Champsde-Mai'de Süvari Muhafız Birliği'ne komuta ederken görmüş olduğu bu ağabeyin üstünlüğünden nasıl kuşkulanırdı! Philippe'i üstün tutmasına karşın, Agathe zaten iyi anne olduğunu da gösteriyordu: Joseph'i seviyordu, ama körü körüne değil; onu anlamıyordu, hepsi bu. Joseph annesini çok seviyordu, oysa Philippe annesi tarafından çok sevilmiş olmakla yetiniyordu. Bununla birlikte bu süvarinin o askerce sertliği annesi söz konusu olduğunda yumuşuyordu, ne var ki Joseph'i küçümsediğini, dostça dile getirerek hiç gizlemiyordu. Bu kardeşin güçlü kafasının egemenliği altında olduğunu ve inatçı bir çalışma yüzünden zayıflayıp on yedi yaşında adamakıllı güçsüz ve cılız kaldığını görüp ona, "Bızdık!" diye sesleniyordu. Zaten askerlerin o sert havaları altında gizli iyilik severliğe inanan bu sanatçı kardeşin aldırmazlığı olmasa, onun her zamanki koruyucu davranışları kırıcı olurdu. Joseph, zavallı çocuk, gerçek yeteneğe sahip askerlerin başka üstün insanlar gibi yumuşak ve nazik olduklarını henüz bilmiyordu. Üstün yetenek her şeyde kendini olduğu gibi gösterir.

— Zavallı çocuk! diyordu Philippe annesine, onu tedirgin etmemeli, eğlenmesine izin vermeliyiz.

Bu küçümseme anneye göre kardeş sevgisinin bir kanıtı gibiydi.

— Philippe kardeşini her zaman sevecek ve onu koruyacak, diye düşünüyordu Agathe.

1816'da Joseph, annesinden çatı katına bitişik ambarı atölyeye dönüştürmek üzere izin aldı, Madam Descoings de ona ressamlık mesleği için gerekli şeyleri alsın diye bir miktar para verdi, çünkü bu iki dula göre ressamlık yalnızca bir meslekti. Yeteneğe eşlik eden anlayış ve coşkuyla Joseph o zavallı atölyesinde her şeyi kendisi düzenledi. Ev sahibi, Madam Descoings'in ricası üzerine damı deldirip buraya bir pencere açtırdı. Burası Joseph tarafından çikolata rengine boyanmış geniş bir salon haline geldi, Joseph duvarlara birkaç eskiz astı, Agathe acıyarak buraya dökme demirden küçük bir soba koydu, Joseph de böylece evinde çalışabildi, bununla birlikte ne Gros'nun, ne de Schinner'in atölyesini ihmal etti. Özellikle yarım aylığa bağlanmış subaylar ve Bonapartçı parti tarafından desteklenen anayasa yanlısı parti, o sırada kimsenin istemediği anayasa adına parlamento çevresinde ayaklanma başlattı ve birçok komplo kurdu. Bu işlere karışan Philippe tutuklanıp sonra delil yetersizliğinden salıverildi, ama savaş bakanı Philippe'in yarım aylığını kestirip onu disiplin kadrosu diye adlandırabileceğimiz bir kadroya koydu.

Fransa artık dayanılabilir gibi değildi, Philippe de sonunda kışkırtıcı ajanlar tarafından kurulmuş bir tuzağa düşecekti. O zamanlar kışkırtıcı ajanlardan çok söz ediliyordu. Philippe, şüpheli kahvelerde bilardo oynayarak zaman öldürüyor ve çeşitli içkileri kadeh kadeh devirmeye alışıyordu, Agathe ailenin büyük adamı yüzünden korkunç kaygılar içindeydi; Eski Yunan'ın o üç bilgesi her akşam aynı yolu yürümeye, iki dulun evinin merdivenlerini çıkmaya, onları kendilerini bekler ve günün izlenimlerini sormaya hazır durumda bulmaya onlardan hiç ayrılmayacak derecede alışmışlardı, her zaman o küçük, yeşil boyalı salonda oyun oynamaya geliyorlardı. 1816 yılında işten atmalara, ayıklamalara girişmiş olan İçişleri Bakanlığı, Claparon'a dokunmamıştı. Claparon, "Beni tehlikeye atmayın" diyerek Moniteur gazetesindeki haberleri alçak sesle anlatan ödleklerden biriydi. Yaşlı du Bruel'den bir süre sonra emekli edilmiş Desroches hâlâ emekli aylığını tartışıyordu. Agathe'ın büyük üzüntüsüne tanık olan bu üç dost ona Philippe'i yolculuğa çıkarmasını salık verdiler.

— Komplolardan söz ediliyor, oğlunuz karakteri gereği bir olayın kurbanı olacaktır, çünkü her zaman hainler vardır.

— Hay Allah! O, İmparator'unun mareşal yaptıklarıyla aynı hamurdan, dedi du Bruel alçak sesle, çevresine bakarak; dolayısıyla mesleğini bırakmamalı. Doğu'ya, Hindistan'a gidip oralarda hizmet etsin...

— Peki sağlığı ne olacak? dedi Agathe.

— Neden bir görev almıyor? dedi yaşlı Desroches, o kadar çok sayıda özel yönetim oluşuyor ki! Ben bir sigorta şirketine büro şefi olarak gireceğim, emekli aylığım ayarlanır ayarlanmaz.

— Philippe asker, o yalnızca savaşı sever, dedi savaşı seven Agathe.

— Öyleyse aklını başına toplayıp hizmet etmek istemeli...

— Bunlara mı? diye bağırdı dul kadın. Ah! Bunu ona salık verecek kişi hiçbir zaman ben olmayacağım.

— Haksızsınız, dedi du Bruel. Oğlum Navarreins dükü tarafından işe yerleştirildi. Bourbon'lar içtenlikle kendilerine katılanlara çok iyi davranıyorlar. Oğlunuz bir alaya albay olarak atanabilir.

— Süvari sınıfında yalnızca soyluların bulunması isteniyor, hem o hiçbir zaman albay olmayacak, dedi heyecanla Madam Descoings.

Korkuya kapılmış olan Agathe, Philippe'e yabancı bir ülkeye gidip orada İmparator'un emir subaylığını yapmış bir askeri her zaman kayıracak bir devletin hizmetine girmesi için yalvardı.

— Yabancılara mı hizmet edeceğim?.. diye bağırdı Philippe dehşetle.

Agathe sevgi gösterisiyle oğlunu kucaklayıp, "Tıpkı babası" dedi.

— Haklı, dedi Joseph, Fransızlar başka yerlerin ordularına katılmayacak kadar kendi ordularından gurur duyarlar. Zaten Napoléon da belki bir kez daha başa geçecek!

Philippe, annesinin hatırı için, bunun üzerine, ABD'de General Lallemand'a katılıp Sığınma Alanı[15] adlı kuruluşla işbirliği yapmak gibi çok parlak bir fikre kapıldı. Bu kuruluş Ulusal Katılım Kampanyaları olarak bilinen korkunç aldatmacalardan biriydi. Agathe biriktirdiği paralardan on bin frank verdi, ayrıca oğlunu Le Havre'a götürüp oradan vapura bindirmek için bin frank harcadı. 1817 yılı sonunda Agathe hazine bonosuna yatırdığı paralardan geri kalan altı yüz frank ile geçinebildi, sonra bir anda aklına gelen iyi bir düşünceyle biriktirdiği paradan geri kalan on bin frankı da hemen yatırarak ayrıca yedi yüz frank gelir elde etti.

Joseph de bu özveriye katkıda bulunmak istedi: Kötü giyinmeye başladı, kaba ayakkabılarla, mavi çoraplarla dolaştı, eldiven kullanmadı, taşkömürü yaktı, ekmek, süt ve Brie peyniriyle yaşadı. Zavallı çocuk yalnızca yaşlı Madam Descoings ile kolej ve atölye arkadaşı Bixiou'dan güç ve destek buluyordu. Bixiou bir bakanlıkta küçük bir görevdeydi, bu sırada çok güzel karikatürler yapıyordu.

— 1818 yazının gelişini nasıl sevinçle karşıladım! dedi sık sık Bridau, o zamanlar çektiği sıkıntıları anlatırken. Güneş beni kömür almaktan kurtardı.

Renk konusunda şimdiden Gros kadar güçlü olduğu için artık ustasını yalnızca danışmak için görüyor, yaratılarının ve fantezilerinin bütün gücüyle, o sırada klasiklere karşı çıkmayı, Eski Yunanlılara özgü uzlaşımları ve içinde doğanın nasılsa öyle ait olduğu bir sanatın hapsedildiği sınırları kaldırmayı düşünüyordu. Joseph savaşıma hazırlanıyordu, bu savaşım da 1823'te resimlerinin Salon'da sergilenmesinden başlayarak hiç durmadı. Çok kötü bir yıl geçti: Madam Descoings'in ve Madam Bridau'nun noteri Roguin, yedi yıldır intifa hakkı üzerinden yapılan kesintileri alarak ortadan kayboldu. Bu kesintiler şimdiden iki bin frank gelir getirecekti. Bu felaketten üç gün sonra, New York'tan Albay Philippe tarafından annesi üzerine çekilmiş bin franklık bir poliçe geldi. Onca başka insan gibi aldatılmış olan zavallı çocuk, Sığınma Alanı'nda her şeyini kaybetmişti. Agathe'ı, Madam Descoings'i ve Joseph'i hüngür hüngür ağlatan bu poliçe, kendisiyle aynı kötü yazgıyı paylaşan arkadaşlarının albaya kefil oldukları New York'ta yapılmış borçlarla ilgiliydi.

— Ama onu oraya gitmeye ben zorladım, diye yüksek sesle sürdürdü Philippe'in yanlışlarını haklı göstermeye çalışan zavallı anne.

— Ona sık sık böyle yolculuklar yaptırmanızı önermem, dedi yeğenine yaşlı Descoings.

Madam Descoings yiğit bir kadındı. Madam Bridau'ya her zaman bin ekü veriyor, ama piyangoda 1799'dan bu yana hiçbir zaman çıkmayan aynı üç numaraya oynamayı da sürdürüyordu. O sıralar piyango yönetiminin iyi niyetinden kuşku duymaya başlamıştı. Hükümeti suçladı ve bu yönetimin katılanları çılgınca para yatırmaya kışkırtmak için o üç numarayı piyango sandığına koymamayı pekâlâ becerebileceğine inandı. Kaynakların çabucak bir incelemesi yapıldıktan sonra, rantların bir bölümünü elden çıkarmadan bin frankı toplamanın olanaksız olduğu görüldü. İki kadın gümüş sofra takımını, çamaşırların bir bölümünü ya da fazla mobilyayı rehine koymaktan söz etti. Bu önerilerden ürken Joseph gidip Gérard'ı[16] buldu, durumu anlattı; bu büyük ressam da ona kraliyet müzesi için, XVIII. Louis'nin iki portresinin her biri beş yüz frank değerinde iki kopyasını yapmasını sağladı. Öte yandan, Gros pek eli açık olmasa da, Joseph'i boya tüccarına götürüp kendi hesabına öğrencisine gerekli gereçleri vermesini söyledi. Ama bin frank ancak kopyalar teslim edildikten sonra ödenecekti.

Joseph bunun üzerine on gün içinde dört küçük tablo yaparak bunları tüccarlara sattı ve annesine bin frankı getirdi, o da poliçeyi ödeyebildi. Sekiz gün sonra başka bir mektup geldi; bu mektupta albay annesine bir gemiyle yola çıkacağını, kaptanın onu sözüne güvenerek gemisine alacağını bildiriyordu. Philippe Le Havre'da karaya çıktığında en azından bin franka daha gereksinimi olacağını da bildiriyordu.

— Peki, dedi Joseph annesine, kopyalarımı bitirmiş olacağım, ona bin frankı götürürsün.

— Sevgili Joseph! dedi annesi, iki gözü iki çeşme ağlarken onu kucaklayarak, Tanrı seni kutsayacak. Hayatın sillesini yemiş bu zavallıyı seviyorsun demek ha? O bizim onurumuz ve bütün geleceğimiz. Bu kadar genç, bu kadar iyi, bu kadar da mutsuz! Her şey ona karşı, bari üçümüz ondan yana olalım.

— Resim sanatının bir işe yaradığını pekâlâ görüyorsun, dedi heyecanla, annesinden büyük sanatçı olmak için sonunda izin aldığına sevinen Joseph.

Madam Bridau sevgili oğlu Albay Philippe'i karşılamaya koştu. Le Havre'a geldiğinde her gün I. François tarafından yaptırılmış olan yuvarlak kuleden öteye gidip Amerikan gemisini bekledi, günden güne en acımasız kaygıları duydu. Bu tür acıların analık duygularını ne kadar canlandırdığını yalnızca anneler bilir. Gemi 1819 yılı Ekim ayının güzel bir sabahında, zarar görmeden, en ufak bir kasırgayla karşılaşmadan geldi. En kaba bir insanda bile vatan havasını solumak ve bir anneyi görmek, hele sıkıntılarla dolu bir yolculuktan sonra her zaman belli bir etki yapar. Dolayısıyla Philippe kendini bir sevgi gösterisine kaptırdı, bu da Agathe'ın, "Ah! Beni ne kadar da seviyor!" diye düşünmesine yol açtı.

Yazık! Subay artık dünyada yalnızca bir kişiyi seviyordu, bu kişi de Albay Philippe'di. Texas'ta başına gelen felaketler, spekülasyon ve bireyciliğin en yüksek dereceye çıktığı, çıkar konusunda hoyratlığın edepsizliğe vardığı, tam olarak yalnızlığa terk edilmiş insanın kendisini kendi gücüyle ilerlemek, her an kendi davasının yargıcı olmak zorunda gördüğü, politikanın var olmadığı bir yer olan New York'ta geçirdiği günler, kısacası bu yolculuk sırasında meydana gelen küçük küçük olaylar Philippe'te kaba askerlere özgü kötü eğilimlerin gelişmesine yol açmıştı: Kaba, içkici, tütün tiryakisi, bencil, nezaketsiz olmuştu; yoksulluk ve bedensel acılar ahlakını bozmuştu. Zaten albay kendisini ezilmiş biri olarak görüyordu. Bu görüşün etkisi, zeki olmayan insanları acımasız ve hoşgörüsüz yapar. Philippe'e göre evren, onun başında başlayıp ayaklarında sona eriyor, güneş yalnızca onun için parlıyordu. Kısacası, bu eylem adamı tarafından yorumlanan New York görünümü, onda ahlakla ilgili en ufak kaygıları bile yok etmişti. Bu tür insanlarda yalnız iki varoluş biçimi vardır: Ya inanırlar ya da inanmazlar, ya namuslu bir insanın bütün erdemlerine sahiptirler ya da zorunluluğun bütün gereklerine teslim olurlar, sonra en ufak çıkarlarını ve tutkularının bir anlık her isteğini zorunluluk haline getirirler. Bu sistemin sonu kötü olabilir. Albay yalnızca görünüşte, askerlere özgü o açık yürekliliği, içtenliği, davranışlarında aşırı özgürlüğü korumuştu. Bu yüzden son derecede tehlikeliydi, bir çocuk gibi saf görünüyordu, ama sadece kendini düşünmek zorunda olduğu için, yapması gereken şeyi her işte bir Gonin Usta oyunu[17] düşünen kurnaz bir dava vekili gibi düşünmeden hiçbir zaman yapmıyordu, verdiği sözler ona hiçbir şeye mal olmuyor, bunları inanmak istediğiniz ölçüde veriyordu. Eğer, ne yazık ki, biri davranışı ile söyledikleri arasındaki çelişkileri haklı gösteren açıklamalarını kabul etmeyecek olursa, tabancasını pek güzel bir şekilde çeken, en usta eskrim öğretmenine meydan okuyan ve kendileri için hayatın hiç önemi olmayan insanlara özgü bir soğukkanlılık gösteren albay, en ufak bir kötü sözün hesabını sormaya hazırdı, bu arada zor ve şiddet yollarına başvuracağa benziyordu, zaten bu yollara başvurunca, artık hiçbir uzlaşma olanağı bulunmaz.

Gösterişli bedeni biraz tombullaşmış, yüzü Texas'ta bulunduğu sırada yanıp esmerleşmişti, New York halkının içinde kendisini saydırmak zorunda olan bir insana özgü sert konuşma biçimini ve kestirip atan tonunu koruyordu. Bu haliyle, basit giyinişiyle, çektiği son sıkıntılardan açıkça katılaşmış bedeniyle Philippe, zavallı annesine bir kahraman gibi göründü; ama o halkın oldukça yüreklilikle ipsiz dediği bir kişi olmuştu yalnızca. Sevgili oğlunun yoksulluğundan gözü korkan Madam Bridau, onu Le Havre'da tepeden tırnağa yeniden giydirdi. Çektiği sıkıntıların öyküsünü dinleyince, Sığınma Alanı'ndan dönen bir insan gibi içmesi ve eğlenmesi gereken oğlunun yemesini, içmesini ve eğlenmesini engelleyecek gücü kendinde bulmadı. Elbette imparatorluk ordusundan geri kalanların Texas'ı fethetmeleri güzel bir düşünceydi; ama bu düşünce olaylardan çok insanların yüzünden gerçekleşmedi, çünkü bugün Texas geleceği çok parlak bir cumhuriyet. Restorasyon döneminde bu liberalizm deneyimi, çıkarlarının yalnızca bencilce olduğunu ve hiç de ulusal amaçlı olmadığını, başka yerde değil de iktidar çevresinde odaklandığını adamakıllı kanıtlıyor. Ne insan, ne yer, ne düşünce, ne bağlılık eksikti, ama elinde çok büyük paralar bulunan ve yeniden kavuşulacak bir imparatorluk söz konusuyken hiçbir şey vermeyen bu ikiyüzlü partinin eküleri ve yardımlarıydı eksik olan.

Agathe gibi ev kadınlarının kendilerine bu tür politik aldatmacaları keşfettiren bir sağduyusu vardır. Zavallı anne o zaman oğlunun anlattıklarından gerçeği şöyle bir görür gibi oldu; çünkü ezilmiş oğlunun çıkarı için onun yokluğunda anayasa yanlısı gazetelerin şatafatlı reklamlarını dinlemiş ve beş altı milyon frank gerekirken, ancak yüz elli bin frank toplayabilen bu ünlü katılım kampanyasını izlemişti. Liberalizmin şefleri ordularımızın şanlı kalıntılarını Fransa'dan ihraç ederek XVIII. Louis'nin işine yaradıklarını hemen fark etmişlerdi; bu yüzden en sadık, en ateşli, en coşkulu olanları, öne ilk atılanları yüz üstü bıraktılar. Agathe oğluna onun nasıl ezilmiş biri olmaktan çok aldatılmış biri olduğunu hiçbir zaman anlatamadı. Göz bebeği oğluna inandığı için kendisini bilgisizlikle suçladı ve karışık bir dönemin çok kötü koşullarından etkilenen Philippe'e yandı. Gerçekten de o zamana kadar Philippe bütün sıkıntılarında kusurlu olmaktan çok güzel karakterinin, enerjisinin, İmparator'un düşüşünün, liberallerin iki yüzlülüğünün ve Bourbon'ların Bonapartçılara karşı olan hırsının kurbanı olmuştu. Agathe, Le Havre'da geçen çok pahalıya mal olmuş bu hafta boyunca oğluna kraliyet hükümeti ile barışmasını ve Savaş Bakanlığı'na gitmesini önermeye cesaret edemedi; cebinde ancak yolculuk parası kaldığında, onu hayatın son derece pahalı olduğu Le Havre'dan kopararak Paris'e geri götürmek için epey uğraştı.

---

DİPNOTLAR:

[11] Saint-Cyr: Fransız kara ordusuna subay yetiştiren okul. 1803'te Napoléon tarafından kuruldu.

[12] Antoine Jean Gros: Fransız ressam (1771-1835).

[13] Schinner: Balzac'ın "La Bourse" adlı romanının ressam kahramanı Hippolite Schinner.

[14] 20 Mart olayı: Napoléon'un Elbe Adası'ndan dönüp Paris'e geldiği gün. Bu tarihten ikinci kez tahttan feragat edişine kadar süren son saltanat dönemi yüz gün sürmüştür. Bu dönem "Yüz Gün" adıyla anılır.

[15] Sığınma Alanı (Le Champ-d'Asile): 1817'de General Charles François-Antoine tarafından Meksika Körfezi kıyılarında Bonapartçı ve liberal Fransız sığınmacılar için kuruldu, liberal gazeteler bu sığınmacılar için para toplama kampanyaları düzenledi.

[16] François Gérard: Fransız ressam (1770-1837). Ressam, Balzac'ın dostuydu.

[17] Gonin Usta oyunu: Çok kurnaz, becerikli, hileci bir kimsenin çevirdiği dolabı belirten bir deyim.

Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro