Chào các bạn! Vì nhiều lý do từ nay Truyen2U chính thức đổi tên là Truyen247.Pro. Mong các bạn tiếp tục ủng hộ truy cập tên miền mới này nhé! Mãi yêu... ♥

60. || sezon finali

koca bir 60 bölümü geride bırakıyoruz ve ben bu zamana kadar olan destekleriniz için teşekkür ederim

umarım sizi eğlendirebilmişimdir çünkü tek amacım buydu :)

veda konuşması yapmayacağım çünkü birkaç hafta içinde yayınlayacağım 2. kitabımızda tekrar buluşacağız

şu an sadece biraz ara vermek istiyorum çünkü kafam dolu ve güzel olabilecek şeyleri de berbat etmek istemiyorum yani sırf uzatmak için saçmalayamam ama ikinci kitapla bomba gibi döneceğim

bölüm sonunda lütfen küfür etmeyin hissediyorum çünkü🥺

kemerleri bağlayın✈✈✈

💫💫💫💫

Mezun olmuştum artık.

Okulum bitmişti ve şimdi sırada tek bir şey vardı. Yarın sınavım da biterse artık tamamen özgür olacaktım.

Gergin değildim, içimde sadece tatlı bir heyecan vardı çünkü ben aylardır bu günü bekliyordum.

Öğretmenlerimizle vedalaştıktan sonra gülümseyerek Jessica'ya döndüm. "Sonunda bitti."

Diplomamı alıp kendime bastırdım ve uzakta bizi izleyen aileme el salladım. Okuldaki kutlama ayrıdı ve bizim yapacağımız parti sınavdan sonra olacaktı. Aslında onun için daha çok heyecanlıydım.

"Tebrikler kızlar." dedi abim yanımıza gelerek.

Gözlerimi kısarak ona baktım.

Jessica ile arasında olanları bildiğimi bilmiyordu. Bilsin de istemiyordum çünkü ilerde koz olarak lazım olabilirdi.

Jessica abime sırıtarak bakarken kolumla onu dürttüm. 

"Teşekkür ederiz abi."

Ona sarıldım ve geri çekilip yerime geçtim.

"Ne yapıyorsunuz şimdi?"

"Bilmem, buralardayız şimdi. Birazdan eve yollarlar."

"İyi. Biz annemlere dönüyoruz. Siz tek gelirisiniz."

"Jessica evine gidecek ama-"

"Yoo önce size gelirim." diye atladı Jessica heyecanlı.

Aptal.

"Tamam." dedim sahteden gülerek.

Abim yanımızdan gittikten sonra Jess'e döndüm. "Bir de yatıya kal istersen."

"Kalıyorum zaten." dedi ve arsızca güldü.

Göz devirdim sadece.

Ailem gittikten sonra biz bahçede biraz daha takıldık. Arkadaşlarımla bir süre konuşup sohbet ettik. Fakat artık herkes gitmeye başladığında ben de sıkılmıştım.

Jessica ne yapıyor diye merak edip yanına gittim.

"Gidelim mi artık Jess?"

"Olur."

Sınıfa girip çantalarımızı aldık ve ben son kez sınıfıma baktım. Hayatımın en mutlu dönemine giriyor olabilirdim. Liseden kurtulduğum için hem mutluydum hem de bir tarafım buruktu.

Diplomamı çantama atıp sırtıma aldım. İlk defa boş çanta ile eve dönecektim ve  mutluluktan zıplayabilirdim.

"Louis ile konuştun mu?"

"Dün akşam konuştuk, onlar da bugün diploma töreni yapacaklarmış."

"Anladım. Akşam arar seni o zaman."

"Bilemiyorum artık.."

Gülüştüken sonra yavaş adımlarla okuldan çıktık.

"Okulu özleyeceğim hiç aklıma gelmezdi." dedi Jess.

"Benimde..Ama uzun süre özlemeyi düşünmüyorum."

İkimiz de güldük ve bahçeden caddeye doğru döndük. Döner dönmez karşımda onu görmem bir oldu.

Onu gördüğüm an nefesimi tuttum ve sakin kalmaya çalıştım.

"Merhaba."

Jessica ila bakıştık.

"Biraz konuşabilir miyiz?"

"Hayır."

Yürüyüp gidecekken beni durdurdu.

"Summer lütfen sadece iki dakika..Sonra gideceğim."

Sabırla bir nefes aldım ve arkadaşıma döndüm. "Jess sen ilerle ben geliyorum."

Başını salladı ve köşede beni beklemek için durdu.

"Evet ne oldu?"

Gözlerinin içinde kızarıklıklar vardı. Saçı sakalı birbirine girmişti ama buna rağmen-

Hayır hoş falan değildi.

Yutkundum ve başımı dikleştirdim.

Ondan bir ay boyunca haber alamamıştım. Yani son konuşmamızda evine gidip ona tokat atmıştım ve ondan beri yüzünü bile görmemiştim. Abimle görüştüklerini duyuyordum ama eve de gelmiyordu. Abimle de eskisi gibi yakın değillerdi gibi geliyordu bana.

"Mezun olmuşsun, tebrik ederim."

Ses tonu çok..Kalp kırıcıydı. Ama ben bunları çoktan aşmıştım.

"Teşekkür ederim."

"Seni görmek için geldim. Çok mutlusundur okulu bitirdiğin için."

Duygu sömürüsü yaptığı çok belliydi. Öyle rezil görünüyordu ki aylar önce ben de böyle gözüktüğüme emindim. Ama yaşattığını yaşamaktan kaçamayacaktı işte.

"Öyleyim."

"Sınavın yarınmış."

"Evet?" dedim sıkılmış bir halde.

"Başarılar. Umarım çok güzel geçer. Hayalini gerçekleştirirsin. Çok istiyordun kazanmayı, eminim kazanacağına."

Neden böyle konuşuyordu şimdi?

"Duygu sömürülerin hiç işe yaramıyor Zayn. Senin gerçek yüzünü gördüm ben, şimdi bu pişman rolleriyle beni tekrar uyutamazsın."

En özgüvenli halimle gülümseyerek konuştuğumda onun yüzünde mimik oynamadı.

Çok yorgun ve bitik duruyordu.

Yumuşak bir halde bileğimi kavradı ve elimi tuttu.

Şaşkınlıkla ona baktım. Tepki verememiştim çünkü elimi tutmasının heyecanına kapılmıştım. Gözlerimi hızlı hızlı kırptım ve nefesimi kontrol etmeye çalıştım.

"Ne söylesen haklısın. Ben senin değerini bilemedim. Üstelik seni severken, seninle olmak için yanıp tutuşurken hak etmediğin gibi davrandım özür dilerim."

Elimi avucuna kapatıp okşamaya devam ederken ben ne yapacağımı bilememiştim. Üzülmek istemesem de üzülmüştüm bu haline. Ama maalesef, hak ettiğini yaşıyordu.

"Çok mutlu ol Summer çünkü sen mutlu olmayı herkesten çok hak ediyorsun."

"Ne yapmaya çalışıyorsun?"

Birbirimizin gözünün içine bakıyorduk. O benim gözümde hep olduğu yerdeydi. Ama ben artık onun beni bıraktığı yerde değildim.

"Sana bela olmayacağım merak etme."

"Sevinirim." dedim titreyen sesimle. Elimi zar zor elinden çekip gözlerine bakmaya devam ettim.

"Kendine iyi bak."

Yavaşça omuzumu sıvazladı ve aramızdaki mesafeyi açtı. Geldiği gibi giderken ben de arkasından hem üzgün hem kızgın gözlerle baktım.

Her zamanki gibi onun gidişini izlemiştim. Çünkü onun bildiği tek şey gitmekti.

+

Sınavım çok güzel geçmişti. Emeklerimin karşılığını alabileceğim için çok mutluydum çünkü çok uğraşmıştım. Sonuçları beklemek sıkıcı olacaktı ama en azından kazanamasam da kötü hissetmeyecektim.

"Summer ne olur Shawn benimle gelsim baloya."

Jessica bana yalvarırken ona göz devirip rujumu tazeledim.

"Abim seninle gelirse ben kiminle gideceğim?!"

"Louis gelecek işte seninle."

Ona biraz cadılık yapmak hoşuma gitmişti. "Abim benim canım. Boşuna yalvarma." Şeytani bir gülümsemeyle ona göz kırptım.

"Çok adisin Summer!"

Kollarını birbirine bağladı ve yatağıma oturdu.

"Zaten abim bırakacak bizi. Ne istiyorsun anlamadım."

"Shawn ile beni hiç yalnız bırakmıyorsun farkında mısın?!"

"Abimi sana bırakırsam kapar kaçarsın. Bırakır mıyım hiç."

"Ha-ha çok komik."

"Çıkalım artık hadi."

Üstüme ince ceketimi giydim ve çıkmadan aynadaki halime bakıp gülümsedim.

Çok güzeldim.

Elbisemin etekleriyle oynayıp düzelttim.

"Sana bir şey diyeceğim." dedi Jessica karşıma geçip.

"Evet?"

"Geçen gün Shawn konuşurken duydum.."

"Ne duydun?"

"Zayn gidiyormuş. Yani sanırım ya gitmiş ya da gitmek üzere.."

Adını duyar duymaz içimden geçen ince sızıya engel olamamıştım. Gözlerim dolmuştu ama tepki vermek istemedim.

"İyi. Bana ne? Giderse gitsin, cehenneme  kadar yolu var."

Kendimi toparladım ve eşyalarımı alıp odamdan çıktım.

+

"Saçmalama Summer, benim ne işim var çoluk çocuğun arasında?

"Abi buraya kadar geldin, içeri de gel hadii. Hem Jessica seninle dans etmek istiyordu. Değil mi Jessica?"

İkisi de kıpkırmızı oldu ve ben sinsice gülerek onlara baktım.

"İyi, biraz oturur kalkarım ama."

"Tamam. Biz içeri geçiyoruz."

Balonun yapılacağı salondan içeri girdik ve bize ayrılan masaya geçtik. Ashley ve birkaç arkadaşımızla birlikte oturmuştuk.

Salon tamamen dolduğunda yemeklerimiz servis edildi. Çok eğlencemizi biliyordum ama önce karnımı doyurmalıydım.

Yanımda oturan Ashley ile sohbete dalmıştım. Elbisesini çok beğenmiştim, o da bana iltifat ederken gülümsedim ve Jessica'ya döndüm.

"Ne oldu?"

"Shawn hala gelmedi. Vazgeçti demek ki.."

"Dışarda işi vardır, gelir o merak etme." Elimi omuzuna koyup güldüğümde biraz daha rahatlamıştı.

Kızlarla diğerlerinin kıyafetlerini inceleyip konuşurken abimi salona girerken gördüm. Jessica'yı hemen dürttüm bakması için.

Abim gözleriyle bizi ararken el salladım ve masamıza çağırdım. Bizi gördü ve yavaş yavaş yürüyüp yanımıza oturdu. Ben anlamayayım diye Jess ile uzak duruyordu ama ben anlıyordum tabii.

Abim de yemeklerden yemeye başlamıştı. "Sizin kavalyeniz yok mu?" diye sordu abim gülerek."

"Benimki sensin işte." dedim gıcık etmek için.

"Ama bu akşam için Jessica'ya da eşlik edebilirsin." Ben ne kadar gülümsediysem onlar o kadar utandı.

Çalan müzik değişti ve dans müziği yerine aldı.

"Hadi Jessica'yı dansa kaldır." dedim abime.

"Niye önce sen istemiyorsun?"

Sevgilin diye kıyak geçiyorum diyememiştim ama daha ikna edici bir şeyler söyleyebilirdim.

"Kavalye bulamadı diye morali bozuktu. Önce onu kaldır, sonra biz ederiz."

Abim sanki bunu dememi bekliyormuş gibi Jess'i dansa kaldırdı. Mutlulukla onların dans etmesini izlerken istemsizce gözlerim buğulandı.

Aklıma Jess'in dedikleri gelmişti.

Zayn gidiyormuş. Hatta belki de gitmişti. Abime de soramıyordum ne olup bittiğini.

Ama beni ne ilgilendiriyordu ki? Beni terk ettiği için çok pişmandı biliyorum, kızgındı, geri dönmek istiyordu ama yüzü yoktu. Öyle adi bir adamdı ki iki gün geçmeden başka bir kızla takılmaya başlamıştı.

Beni aldatmasına mı yoksa ona olan güvenimin sarılmasına mı üzülüyordum bilemiyorum.

Ama düşünüp perişan olmak da istemiyordum. Buraya eğlenmek için gelmiştim, ona ihtiyacım yoktu.

Abimle de birkaç dakika dans ettikten sonra Shawn sıkıldığını ve gitmek istediğini söylemişti. Ama buralarda arabayla dolaşacaktı çünkü bizi eve o bırakacaktı.

Shawn gittikten sonra ben yerime oturdum ve elimi çeneme yaslayıp etrafı izledim.

Liseyi bitirmiştim ve hep hayalini kurduğum yaşa gelmiştim. Küçükken on sekiz yaşına gelince çok büyük şeyler yapacağımı düşünürdüm ama tek yaptığım şey balo gecemde eski sevgilimi düşünmekti.

Kendi kendime acımak  yapabileceğim en büyük kötülüktü ama bu bir bataklık gibi beni içine çekiyordu.

Derin bir nefes aldım ve içeceğimden bir yudum çektim.

"Neden hiç eğlenmiyorsun? Zorla gelmiş gibisin."

"İstesem de senin gibi eğlenemem." dedim imayla.

Deli gibi dans etmişti saatlerce..Ve hala da bıkmadan dans pistine geri döndü.

Bizim masada oturan tek kişi bendim. Diğer masalarda çok az kişi vardı. Artık saatler ilerledikçe herkes dans etmeye başlamıştı.

Ben ise mutluydum ama bir yanım buruktu.

Daha fazla duramadım ve yerimden kalkıp çıkışa doğru yürüdüm. Biraz bahçede oturup hava almak istemiştim. Taşlarla süslenmiş ve ağaçların altında kurulan yolu yavaş yavaş yürüdüm ve uygun bir bank aradım.

İçerdeki müziğin sesi buraya kadar geliyordu. Dışarda ise sigara içmeye çıkmış üç beş kişi vardı. Olabildiğince onlardan da uzaklaşıp en boş banka oturdum ve göz yaşlarımı serbest bıraktım.

Kalbim çok kırıktı ve ben aylardır saklamak için çaba gösteriyordum. Okulum, sınavım ve bir sürü şey de bir araya gelince ona üzülecek vaktim bile kalmıyordu. Ama şimdi okulum da bitmişti artık ve benim üzülmekten başka yapacak bir şeyim kalmamıştı.

Aslında şu an ağlamamın tek sebebi onun gitme ihtimaliydi. Onu istemiyordum ama gitmesini de istemiyordum. Yani en azından yine etrafımda olduğunu bilecektim. Bu benim için neden önemli onu da anlamıyordum ama..

"Summer?"

Duyduğum sesle donup kalmıştım.

Gerçekten gelmiş miydi?!

Kızardığımı hissetmiştim. Şaşkınlıkla ona bakarken ağzım açık kalmıştı. Zayn..

Arkamı döndüm ve gözlerimi silip ayağa kalktım.

"Ne işin var senin burada?"

Bana doğru birkaç adım attıktan sonra durdu. Çok kötü gözüküyordu. Yani bakımsız ve biraz da zayıflamış gibiydi.

Onu incelemeyi kesip yüzüne baktım.

"Korkma sana dert açmak için gelmedim."

"Öyle mi? Sevindim."

"Ben gidiyorum Summer. Veda etmek için geldim."

Kalbimden geçen ince sızı içimi yakmayı başarmıştı.

Ne diyeceğimi bilemedim. Gözlerim doldu, ağlama dürtüm arttı ama ellerimi yumruk yapıp dayanmaya çalıştım.

Konuşmak istedim ama boğazımda bir yumru vardı.

Sahte bir gülümsemeyle başımı salladım.

"Anladım."

"Yaşattığım her şey için özür dilerim. Ama sen haklıymışsın, ben korkağın tekiyim."

"Evet, yine her zaman olduğu gibi kaçıyorsun."

Başını iki yana salladı. Bir şey söyleyecek gibiydi ama sustu.

"Çok güzel olmuşsun." dedi beni baştan aşağı inceleyerek.

"Ben edemedim ama umarım sen çok mutlu olursun."

Elinin tersiyle gözünü sildi. "Keşke sana en baştan açılmasaydım. Keşke en başından kalbini kırmasaydım."

"Keşke..Ama geriye dönmemiz mümkün değil."

Sanırım ikimiz de ne diyeceğimizi bilmiyorduk.

Gerçekten de tutulmuş gibiydim. Tepki veremiyordum.

Onu çok özlemiştim. Ama bir yanım da hemen kaçmam gerektiğini söylüyordu.  Vücudunun sıcaklığını tenimde hissedebiliyordum.

"Ne zaman gidiyorsun?"

"Bu gece."

"İyi."

"Sınavın nasıl geçti?"

"Çok güzel. Kazanacağım kesin gibi."

"Harika. Çok çalışmıştın, başaracağından eminim zaten."

Yüzüme düşen saçları yavaşça elimle geriye atarken gözlerimin dolduğunu görmesini istememiştim.

"Çok mutlu ol Summer. Artık kendim için bile bir şey istemiyorum ben. Hayatta tek istediğim çok mutlu olman, ben mutluluğu senin kadar hak etmiyorum."

"Hep aynı yalanlar."

"Yalan değil. Yemin ederim değil. Ne seni sevdiğim yalandı ne de mutlu olmanı istemem"

Çok sinirlenmiştim. Yeter artık, sanki ayrılmayı ben istemişim gibi bana duygu sömürüsü yapıyordu.

"Yeter. Her haltı yiyen sensin, her türlü pisliği yapan da sensin..Benimle oynadın, şimdi sevdiğini bahane ederek duygu sömürüsü yapmaya devam ediyorsun. Sen benden ne istiyorsun?!"

"Ben seni çok özledim Summer."

Kızarmış gözlerini görünce sinirim daha da arttı. Ama ben de ağlamak üzereydim.

"Senin her şeyin yalan."

"Tamam."

"Ne tamam ne!"

Bu sakinliği beni çıldırtmak üzereydi.

"Kalbimi aldın ve paramparça ettin Zayn. Şimdi de iki tatlı sözüne inanmıyorum diye kaçıp beni mi cezalandırmak istiyorsun?"

"Seni cezalandırmak için değil kendimi cezalandırmak için gidiyorum."

"Korkasın Zayn."

"Ne yaparsam yapayım bana olan bu bakışını değiştiremeyeceğimi biliyorum."

Bilerek böyle yapıyordu!

Ben ne kadar sinirlendiysem o o kadar sakindi. Ve daha da öfkeleniyordum!

"Defol!" dedim ve sinirle dişlerimi sıktım.

Bana yumuşak ve masum bakışlarla bakmaya devam ettikçe nedensiz bir şekilde hem kızıp hem seviniyordum.

Son kez gözlerime baktı ve yavaşça dönüp gitti.

O öyle yürürken ben göz yaşları içinde kalmıştım.

Canım öyle çok acıyordu ki eğer yapmazsam ölecekmişim gibi geliyordu.

"Zayn."

Durdu.

Arkasını dönsün diye beklerken birkaç adım attım ona doğru. Ben gelirken o da bana döndü.

Ağlayarak ona sarılırken o da kollarını benim için açmıştı.

"Senden nefret ediyorum."

Bunu söylerken kendimden çok emindim. Ondan nefret ediyorum.

Kollarını bana sıkıca sardığında hıçkırıklarım arttı.

Yüzü yüzüme uzandığında gözlerimi kapattım. Dudaklarını da çok özlemiştim.

Dudakları benimkine kapandığında yumuşacık öpmesi beni gevşetmişti.

Dudaklarımızı ayırmadan ellerimi omuzlarına yerleştirdim, o da parmaklarını belime sardı.

Sonumuz ne olacak bilmiyordum. Doğrusu bilmek de istemiyordum. Sonsuza kadar bu anda kalabilirdim.

Dudakları sertleştiğinde canım yandığı için geri çekilmek istedim ama izin vermedi.

Göz yaşlarım yanaklarımda kurumaya başladığında aslında biraz mutlu olmuştum.

Şu anda ne söylenilebilirdi hiçbir fikrim yoktu. Kaç dakikadır öpüşüyoruz ki dudaklarım acımaya başlamıştı artık.

"Ne oluyor burada?!"

Abimin deli gibi bağıran sesini duyunca ikimiz de birbirimizden ayrıldık.

Korkudan tir tir titriyordum. Beynim durmuştu, düşünemiyordum.

Biz bittik.

Abim koşarak bize doğru geldi ve Zayn'e attığı yumrukla onu yere devirdi.

Çığlık atıp onlardan bir adım uzaklaştım. Shawn ona attığı yumruktan sonra doğrulup bana döndü.

Gözlerinde kızgınlığını gölgeleyen tek bir duygu vardı. Hayalkırıklığı. Ve ben de her zaman bundan korkardım. Onun öfkesinden çok hayalkırıklığına uğradığını bilmek beni çaresizce ağlatmaya sürüklemişti.

++++

Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro