53.
Göz yaşlarımı sile sile testimi çözmeye devam ediyordum.
Artık alışmalıydım.
Birkaç ay önceki gibi tek başımaydım. Gözlerimi koluma sürüp temizledim ve kalemi elime aldım.
Zayn artık yoktu ama Jessica da yoktu.
Kavgamız üstünden haftasonu geçmişti sadece. İki günde bile onu özlemiştim. Ne aramaya ne mesaj atmaya yüzüm yoktu fakat ona çok ihtiyacım vardı.
Saatler geçmiyordu. Bari okula gidince ders dinleyip biraz da olsa onu unutuyordum ama evdeyken bütün gün odamda Zayn ile hayal kuruyordum.
Ona nasıl bu kadar aşık olabildim bilmiyorum ama kızgınlığım özlemime yeniliyordu ve ben hiçbir şey yapamıyordum. Ya madem beni terk edecekti neden benimle birlikte olmak için aylarca peşimden koştu? Bu bana haksızlık değil miydi?
Burnum sızlıyor ve boğazım acımaya başlamıştı. Peçete rulosundan biraz alıp burnumu sildim ve çöpe attım.
Zayn bir de utanmadan hala eve gelmeye devam ediyordu. Ya ben zaten acı çekiyordum, bir de utanmadan burnumun dibine giriyordu. Ben ona bir kötülük de yapmamıştım ki benden intikam alsın..İnsan anca kızdığı birinin canını böyle yakmak isterdi.
Ne zaman artık ağlamayacağım desem iki kat daha fazla ağlıyordum.
"Summeeer!!"
Abim deli gibi bağıra bağıra odama pat diye girdi ve ıslık çalmaya başladı.
"Naber?"
Hemen gözlerimi silip yutkundum.
"İnsan önce bir kapıyı çalar!"
"Benim bilgisayarın şarjı bozuldu. Tablet sendeydi versene işim var."
"Tamam."
Ayağa kalktım ve dolabın çekmecesini açıp tabletimi ona uzattım. Yüzüne bakmamak için başımı eğmiştim.
"Summer?!"
"Ne?"
"Sen ağladın mı?"
Başımı iki yana salladım.
"Aldın işte abi hadi git."
"Bak bana."
"Yaa git."
Arkamı dönüp yerime geri oturacakken beni kolumdan tuttu.
"Ne oluyor sana böyle sürekli ağlıyorsun?"
Sinirlendiğini fark etmiştim. Kaşlarını çattı ve kolumu tuttu. "Bırak ya. Ne yapıyorsun?"
"Otur şuraya. Anlat, ne oluyor?!"
"Bir şey olduğu yok."
"Neden o zaman her gördüğümde gözlerin kızarık? Niye sürekli ağlıyorsun sen?"
Gözlerinin içine bakarken ağzımı açtım ama sonra tekrar kapattım.
"Hiçbir şey. Jessica ile kavga ettik, ona moralim bozuk."
"Neden kavga ettiniz?"
"Ya yeter! Rahat bırak beni!"
Onu itip banyoya yürürken koluma yapıştı. "Summer. Kızıyorum bak."
"Beni niye bu kadar düşünüyorsun? Ben kimim ki? Summer zaten insan değil, mutlu olursam suç, ağlarsam suç, ben ot gibi yaşayayım sadece değil mi?"
Gözlerimi silip hıçkırdım.
"Summer sadece okula gitsin, test çözsün. Ya kendi odamda ağlarken bir de senden izin mi alayım?!"
Onu itip banyoya girdim ve kapıyı kilitledim.
Musluğu açtım ve klozetin üstüne oturup ağlamaya başladım. Kimse beni düşünmüyordu bu evde. Kimse beni anlamıyordu. Aslında abime kızma sebebim de vicdan azabımı hafifletmek içindi.
+
Çekinerek sınıfın kapısını açtım ve içeri girip sırama yürüdüm.
Jessica'yı görünce kendimi çok kötü hissetmiştim. En arka sırada başkasıyla yan yana oturuyordu. Bana tavırlı olduğu belliydi ki yüzüme bile bakmadı. Çok haklıydı da..
Çantamı ve montumu bırakıp onun sırasına ilerledim.
"Bize biraz müsaade eder misin?" diye sordum yanındaki kıza. O da onayladı ve yerinden kalkıp başka yere geçti. Ben de ön sıraya oturup ona döndüm.
"Günaydın Jessica." dedim sakince.
Yüzüme bakmadı.
"Yanıma oturmayacak mısın?"
Kalkıp gitmek için hamlede bulunduğunda onu durdurdum.
"Jessica lütfen gitme. Lütfen."
"Ne istiyorsun Summer?"
"Çok özür dilerim. Binlerce kez özür dilerim. Yemin ederim kalbini kırmak isteyeceğim son şey bile olamaz. Özür dilemeye de utanıyorum ama seni kaybetmek istemiyorum."
Göz ucuyla bana baktı.
"Sana onları söylerken hiçbirini içimden gelerek söylemedim. Aslında hırsım kendimeydi. O an hiç iyi değildim."
"Hala da değilsin. Belli gözlerinden ağladığın. Ama bu bana söylediklerinin sebebi olamaz."
"Çok haklısın. Ben gerçekten çok utanıyorum."
Dolan gözlerimle başımı eğdiğimde o da gözlerini devirdi.
"Ben seni kıskanıyor muyum Summer?" diye sordu kollarını birbirine bağlayarak.
"Hayır tabii ki. Yemin ederim böyle hissettiğim için söylemedim. Sinirden gözüm döndü, aslında onları sana değil ona söylemek istemiştim."
Sabırla bir nefes aldı.
"Sen nasıl geldin bu hale?"
Utanarak başımı salladım. "Bilmiyorum. Hiç iyi değilim."
Elimi yüzüme siper ederek ağlamaya başladım. İçimi çeke çeke ağlıyordum.
Sadece onun adını bile duymak istemiyordum artık. Tek ihtiyacım olan şey artık onu unutmaktı ama başaramıyordum.
"Unutamıyorum onu."
Cevap vermeyince artık onun da beni istemediğini anlamıştım.
Kalkıp gidecekken elini omuzuma koydu.
"Gel dışarı çıkalım."
Onunla birlikte sınıftan çıktık ve en boş yere gidip oturduk. Şimdi daha da rahat ağlayabiliyordum.
"Tamam, yanındayım ben senin, ağlama artık böyle."
"Jess?? Affettin mi beni?" dedim umutlanarak.
"Küsmedik ki salak."
Güldüm ve kollarımı ona sardım. O da bana sarıldığında daha çok neşelendim.
"Ama bana söz ver, aslında kendine söz ver, unutacaksın sonu. Bu kadar zehirli bir adam için daha da ağlamana üzülüyorum."
"Elimde değil. Tutamıyorum ki kendimi."
"Ya sen salak mısın?! Aylar önce Zayn mi vardı?"
"Zaten o var diye unutmak istemiyorum ki."
"Ne?"
"Ben yine eskisi gibi olmak istemiyorum. Zayn ileyken olduğum halimi istiyorum. O zaman çok mutluydum çünkü."
"Tekrar öyle olmak için Zayn'e ihtiyacın yok ki?"
"Hayır işte anlamıyorsun."
"Of Summer. Yemin ederim içimi şişirdin."
"Ne yapayım?"
"Zayn seni elde etmek aylarca uğraştı ama sen yüzüne bakmadın, sonra sen aşık olunca o seni bıraktı ve sen şimdi onun ilk hali gibisin."
"Ama o şimdi de çok mutlu. Eğlenebiliyor..Üstelik hiçbir şey olmamış gibi hala bizim eve gelebiliyor!"
"Summer anla lütfen kullandı o seni. Tamam seviyor olabilirdi ama seni eve çağırırken sıkılmıyordu da sen sorgulamaya başlayınca mı sıkılacağı tutmuş? Gör artık, o senin salak halini seviyordu çünkü ne derse inanıyordun."
"Evet.."
"Hiçbir zaman abine söyleyecek kadar cesur olmadı sen de biliyorsun."
"Ama ben inanmıştım."
"Sen artık ilk zamanlardaki gibi salak olmadığın için bu da Zayn'in işine gelmedi çünkü iş ciddileştikçe sorumluluk alması gerekiyordu ama yemedi işte."
"Abime söylemeyi denedim kaç kere ama yapamadım."
Elini sırtıma koyup sıvazladı. "Güçlü ol Summer. Bu zamana kadar o yoktu senin yanında. Şimdi de onsuz devam edebilirsin."
Başımı kaldırıp tavana baktım ve derin bir nefes aldım.
"Bilmiyorum."
Gülümsedi ve şeytanca bir bakış attı.
"Eskisi gibi sürtmeye var mısın?"
Karnımı dürttüğünde yerimden sıçradım. Deli midir nedir.
Şaşkınlıkla ona baktım.
"Jessica yuh."
"Ne ya? Bıktım artık sürekli ağlamandan."
"Bende kendimden bıktım."
"O zaman, seni bir daha tokatlamadan kendine gel çabuk. Çıkışta Ashley'e de söyleriz bir yerde otururuz."
"Çok iyi olur, hatta akşam da bizde kalsana."
"Olur!!"
"Bu arada elin ağırmış sürtük. Yanağım acıdı."
Kahkaha attı ve yanağımı sıktı. "Kusura bakma çok kızdırmıştın beni."
Bu sefer bende güldüm. "Hadi kalk sınıfa gidelim. Eski yerine geçmen gerekiyor!!"
Ayağa kalktık ve sınıfa doğru yürüdük.
"Yeni yerim de güzeldi aslında."
"Nee!"
"Şaka yaptım!!"
"Çok komik."
+
"İyi ki varsın Jessica. Sen olmasan ne yapardım bilmiyorum."
Ona sarıldım ve gülümseyerek geri çekildim.
"Sende iyi ki varsın sürtük."
"Yarın görüşürüz!!"
Ona öpücük attım ve gelen otobüse binip en arka koltuğa geçtim.
Birkaç gündür çok daha iyiydim. Yani ilk zamanki gibi kendimi yerden yere atmıyordum ama daha içimde yaşıyordum. Eskisi gibi derslerimi toparlamıştım. Ödevlerimi yapıyordum ve dersleri de dinliyordum, annemlerle de aramı düzelmiştim. Biraz daha sakinleşmek bana çok iyi gelmişti.
Onun da şeytan görsün yüzünü.
Aklıma gelir gelmez hemen başımı iki yana salladım.
Onu düşünmek yok.
Abimin okulunun oraya geldiğimde otobüsten indim ve okul kapısının önünde onu beklemeye başladım.
Annemin doğum günü için ona abimle beraber hediye alacaktık. Onun arabası yanında olduğundan direkt onun yanına gelmiştim.
Ellerimi montumun cebine koyup beklemeye devam ederken saatime baktım.
Şimdiye çıkması lazımdı ama dersi uzadı herhalde.
Kendi kendime şarkı mırıldanırken akşıma Jess ile saçmalıklarımız geldi. Aynı anda konuştuğu iki flörtünden birini bana yapmaya çalışmıştı da..
Bu dünyada benden daha salak biri varsa o da Jessica olabilirdi..
"Summer!!"
Abimin sesini duyunca gülümseyerek arkamı döndüm.
Ama Zayn'i de yanında görünce anında sinirlendim.
Yeter artık ya!
Yapışık ikiz mi bunlar?!
Onu özlediğim için istemsizce sinirlenip gözlerim doluyordu ama artık buna son vermeliydim.
Bu saatten sonra o görecekti gününü.
Ona hiç bakmadım. Güç almak için ellerimi yanıma koyup yumruk yaptım ve derin bir nefes verdim.
"Abii."
Gülerek ona sarıldım.
"Naber? Ne zaman geldin?"
"İyilik. Şimdi geldim daha."
"İyi o zaman. Araba bahçede hadi gel."
Zayn'e bir saniye bile bakmadım ve hep gülümsedim. Ne tepki veriyordu bilmiyorum ama umrunda olmazdı bence.
Zayn de arkamızdan gelince tutamamıştım artık kendimi.
"Bu da mı bizimle geliyor?!" diye sordum abime.
İkisi de böyle konuşmama şok olmuştu. Hatta en çok Zayn.
"Summer ne biçim konuşuyorsun sen?"
"Yaa. Ama her yere seninle geliyor. Ne işi var bizimle?" dedim çocuk gibi.
Özüme döndüğümü hissediyorum çünkü ben hep böyle pat küt konuşurdum. Zayn sinirlenmiş bizi izlerken gülümsedim.
"Neyse, ben gideyim." dedi sesindeki siniri belli ederek.
Hahaha.
"Kanka kusura bakma."
"Yok ya önemli değil."
Onlar vedalaşıp ayrılırken ben de abimin koluna girdim ve arabasına doğru yürüdük.
"Kızım niye öyle kaba konuşuyorsun?! Ayıp değil mi?"
Omuz silktim. "Bana ne? Neyse, ee, anneme ne alacağız?"
"Oof. Ne anlarım ben hediyeden, sen gidip alsaydın."
"Eee o zaman sen bana nasıl hediye alacaktın??"
"Lan ne hediyesi!"
Belli etmeden güldüm.
"Seni alışverişe götürüp kendime bir şey almayacağımı düşünmedin herhalde.."
"Ne!"
Sinir etmek için daha da güldüm.
Deli gibi alışveriş yapmak dünyanın en güzel terapisi olacaktı benim için.
+++
summeeer güzel kızım benimmm
-
❤❤❤❤
zayn otur agla oc
puu reziiil
Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro